Giydiği minicik kıyafetler, yaptığı makyaj, orasına burasına taktırdığı garip piercingler, dövmeler, garip alamanca Türkçe karışımı bir konuşma tarzı ile insanda sokağa çıkma isteği bırakmayan kişi.
kalbimde koskocaman bir delik açan Koreli bestekar Yiruma nın en güzel parçalarından biri. ne hissettiğimi bilemiyorum şu an. mutlu muyum yoksa üzgünmü? ağlamalı mıyım gülmeli mi? klişe olacak ama gerçekten kelimelerle anlatılabilecek bir parça değil bu. mutlaka dinleyin [null ]
bir gün ayrılmak zorunda kalırsanız eğer, yıllar sonra bile onun her resmine baktığınızda yada yolda gördüğünüz her köpekte eskiden sizin ruhunuza arkadaşlık eden o bakışları arar durursunuz. midenize bir bıçak saplanır sanki. ağlasanız neden diye soranlara nasıl dersiniz ki '' ben köpeğimi özledim '' diye. böğüre böğüre ağlamak istiyorum, çok özlüyorum çok.
yaşanan büyük aşk dışında, anlatılan acıların gerçek olmasını istemeyeceğiniz kadar yaralıyor sizi. o ne kadar büyük bir aşk öyle? sevdiği adam uğruna defalarca ölümü göze almak (hemde savaş zamanında yaşamış bir kadın olarak) nasıl bir duygudur? bugün ilk defa istanbul'u bu kadar çok sevdim, böyle büyük bir aşkta yeri olduğu için.yaşayarak okuyun derim.
uzun zamandır migrosta çalışan kuzenimin, akşam evine giderken minibüs şöförüne yol parasını verip oldukça kibar bir tonda ve herkesin duyabileceği şekilde '' migros kartınız var mı? '' diye sorması ve şöförün birden afallaması beni hala kopartır.
sevgilisinden initikam almak isteyen kızlara şiddetle öneririm. kavga ettikten sonra hıncınızı bir türlü alamıyorsanız eğer, onunla bir iki oyun oynadıktan sonra pamuk gibi oluyor sinirleriniz. tabiiki sizin gücünüz ve silahlarınız onunkinden güzel olmalı. tek yan etkisi erkeklerin de dediği gibi bağımlılık yapıyor ve ne yazık ki sevgiliniz yanınızda olmadan herhangi bir internet kafeye gidip onlar kadar rahat oyun oynayamıyorsunuz ( evden ağ ile oynamak kafedeki kadar eğlenceli de olmuyor).
bir gün aşısını yaptırmak zorunda kalırsanız, tifo aşısı seyahat aşıları kapsamına girmekteymiş (yani yaptırılması zorunlu olan devletin sorumlu olduğu rutin aşılardan değil). ülkemizde neredeyse hiç bulunmamakta illa ki yaptıracağım derseniz özel bir hastahane ile görüşüp yurtdışından getirtebilirmişiz. yüzde yüz koruyuculuğu da yokmuş. (kaynak : aşı danışma hattındaki amca)
işinde çok başarılı, öyleki; haftanın 6 günü hiç yemek yemeden, tüm zorluklara rağmen, yardım ettiği insanları düşünerek, hiç şikayet etmeden vicdanı ile çalışan, her zaman örnek aldığım, her sözü, fikri benim için altıın değerinde, çok akıllı ablam .bunlar övgü değil, onu gerçekten tanısaydınız eğer, pırlantaya boşu boşuna bu kadar değer veriliyor diye üzülürdünüz.
ahh ah ne yaparsa yapsın her zaman romantik olan erkektir...yemek yapmak duygu ister, birisi için kendi elleriyle birşeyler hazırlamak ve sonunda beğenilmek arzusu sadece hassas insanlara mahsustur.onun elinden zehir olsa yerim .
- aynı dersin vizesinden önce 1 adet, finalinden önce 1 adet olmak üzere ,sınav heyecanı ile acele girilen okulun tuvaletinde toplam 2 adet telefon düşürülmesi ( 1 ay ara ile)
(her iki olayda da o kabinin kullanılmaz duruma gelmesi:)
- düşürülen ikinci telefon sevgiliden alınan emanet telefon olması,
-(2yıl sonra başka bir yerde başka bir telefon) telefonu ''içeriden'' çıkardıktan sonra çamaşır suyuna sokup çalışma ihtimali varsa bile yok etmek
sadece bana mahsus bir salaklıktır sanırım...
bugün başıma gelen olaydır.hiç bir eyleme katılmamış olmak bir kenara kendimi sırf iş yürüsün diye paralamış olmam bile hiçe sayılmış(defalarca teşekkür aldıktan sonra performans düşüklüğünü bahane ederek münasip bir yerimle gülmeme sebep oldular).aynı gün işe başladığım arkadaşım! ın süresiz uzatılıp benim sözleşmemi ihbarsız feshetmeleri de ayrı bir tartışma konusu.ne diyeyim Allahlarından bulsunlar...
çok ta gerçekçi bir durum değildir,şöyle ki bebek katili apo dan nefret ediyorum ama kesinlikle sempati duymuyorum.
nefret edilen şeyden uzak durmak gerekir,uzak durman gereken şey sende merak uyandırır,meraklı bünyeler duyduğu ilgiyi sempati olarak algılar...sempati olumlu bir durum için kullanılır,başlıktaki sempati kısmını düzeltmemiz gerekir,ya da hissedilen şey gerçek nefret değildir.
en sevdiğiniz çikolatayı hiç düşünmeden paylaşmak,o yokken de 1 yudum alıp hıçkırıklara boğulmaktır abla olmak,
küçükken 'o' nun yaptığı hatayı üstlenip onun yerine azar işitmeniz hatta sopa yemenizdir.
kardeşinizi size armağan etti diye ailenize minnet duymanızdır.
cif ile karıştırılınca da köpürür ve zehirli gaz çıkartır. gırtlak kanseri yada verem mi oldum acaba diye doktora gitmenize sebep olacak kadar öksürtür.
sizden uzaktaki sevgilinin (hele ki askerde ise) telefonunun kapalı olduğunu, cevap gelmeyeceğini bile bile ona mesaj atmaktır,aramak istemezsiniz çünkü ''aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor'' diyen ablanın sesi en duygulu sezen aksu şarkılarından biri etkisi yapar size. birlikte geçirdiğiniz 8 senenin ardından her gün ona birşeyler anlatma alışkanlığınız yüzünden uzuuun uzun mailler atmaktır, okuyamacağını bile bile...
note book tan sonra bütün filmlerini izleyip tekrar aşık olduğum aktör.aynı zamanda zack shields ile ''dead man bones'' adlı iki kişilik bir grubu var.piyano ve gitarda yetenekli olduğu kadar sesini de dinlemenizi şiddetle tavsiye ederim.şarkıları her kesime hitap etmese de çok hoş parçaları var.şimdilik usa ve civarında konserler veriyorlar,müzikte de hayran kitlesi oldukça geniş,myspace den takip edebilirsiniz.
sen sıcacık yatağında karnın tok uyurken birilerinin bir yerlerde açlıktan öldüğünü bilmek ve bunun aklından hiç çıkmayarak uykularının kaçması...adalet mi bu yaa