kanatlarım yok ki benim,
bugün gene uçamadım.
hasretim gökyüzünün enginliğine.
hasretim bulutların şefkatine.
hasretim özgürlüğün zenginliğine.
kalkış saatim belli benim.
varış saatim belli benim.
tıklım tıklım dolu içim.
ben tarifeli bir trenim.
gece gündüz gidiyorum.
bir uğurlayanım dahi yok.
son durağa gelsem bile,
daha gidecek seferim çok.
dolar dolar boşalır içim.
kirlenir kirlenir temizlenirim.
ben tarifeli bir trenim.
zincirlerle bağlanmışım bu dünyaya.
prangalar vurulmuş ayağıma.
mahkumum iki tane raya.
gidiyorum bir o yana bir bu yana.
ben tarifeli bir trenim.
kırılmış kolum kanadım.
bugün gene uçamadım.
hasretim gökyüzünün enginliğine.
hasretim bulutların şefkatine.
hasretim özgürlüğün zenginliğine.
ben tarifeli bir trenim.
nerede görülmüş,
bir gonca da ki gençlik.
masumiyet, sadelik.
katlanarak,
birbirine sarılmış,
o muhteşem güzellik.
hemen yanında,
öğlen güneşi kadar parlak,
bir gökkuşağı kadar davetkâr.
kıpkırmızı açmış,
bir gül de ki zerafet,
albeni, asalet.
bir dalda, yan yana.
aynı ağaçta büyürler,
hep beraber,
yaşlanarak ölürler.
bir ip,
öylesine basit bir ip.
ne kadar da masum,
nasılda hallice.
uzun upuzun, ince ipince.
sakladığı bir sırrı yok.
herşey göründüğünce.
gözünün gördüğü kadar birşey işte.
uzar da gider bazen kendi halinde.
yok kimseyle kavgası.
herşeyi sade.
sonra birgün nasıl olduysa artık.
ya bir parmak dolanır.
ya da bir kol dürter.
bazen de biri çeker,
diğeri anlamadan büker.
değişmiştir herşey.
olanlar olmuştur.
kendi halinde ki zavallı masum ip.
korkunç bir düğüm olmuştur.
masum değildir artık.
her tarafı karma karışık.
ne ucu belli ne başı.
tam bir perişanlık.
her önüne gelen kurcalar onu ne yazık.
düz bir yeri yok.
kıvrım kıvrım heryeri.
didik didik edilir.
ellenir en mahrem yeri.
istemese de kendisi,
açılır herbir yeri.
düğüm bile olsan buna dayanılmaz
olur sonunda olacaklar.
olanlar olur.
zavallı düğüm.
en sonunda kör olmuştur.
yaşayan bir ölü gibiyim.
o kadar yalnızım ki bu dünyada.
görünmüyorum artık hiçbir aynada.
tükenmişim erkenden.
tutmuyor elim ayağım.
ağzımdan çıkanı duymuyor kulağım.
kah orada, kah burada.
bilmiyorum neredeyim.
dağılmışım zerre zerre,
ben bile bende değilim.
koskoca evimde bir ben varım bir de kedim.
takılıyor tek başına,
görse bile tanımıyor beni artık kedim.
tatsız, tuzsuz, aşksız.
hem kadersiz,
hem bahtsız.
yalnızım ben yanlız.
o kadar yalnızım ki,
dağılmışım her yere
hiçbir şey yok yerinde.
kim kiminle, kimbilir nerede.
devamlı arıyorum ama,
bende değilim artık ben bile.
omuzumun üstünde başım.
ayaklarım basıyor yere.
tek başımayım kendimle.
görsem dahi ayı gökyüzünde.
faydası yok.
sanki ben bu dünyada bile değilim.
bilmiyorun artık ben neredeyim
tatsız, tuzsuz, aşksız.
hem kadersiz,
hem bahtsız.
yalnızım ben yanlız.
yaptıklarımın hesabını,
verecek olsaydım birer birer.
yaparmıydım bu yaptıklarımı.
bilsem ki her yerde karşıma çıkacak.
unutmak istediğim eski hatıralar.
yaşarmıydım o anıları yeniden.
pahalıya aldığım kıymetliler.
ucuza sattığım değersizler.
gerçekten çok mu kıymetliler,
yoksa o kadar mı değersizler.
tartacak bir terazim olsaydı eğer,
gene bu kadar çok mu alırdım.
o kadar kolay mı satardım.
dönüp baktığım zaman arkama,
ne kadar çok kovalayan.
bir şekilde verilecekse,
veremem bu hesabı kendime bile.
fayda etmez son pişmanlık.
faydası yok geçti artık.
tükenerek bitti zaman.
dünya kocaman bir kazan.
yanıyor altında cehennem alevleri.
yoldaydım birgün gene,
işim vardı bir yerlerde.
hızlı hızlı yürüyordum,
kafamda bir sürü düşünce.
tanımıyorum acaba o kimdi,
adamın biriydi.
sarsak sarsak ağır aksak,
önümde yürüyordu.
beyaz saçlıydı adam,
kara kuru, zayıf, ipince.
sıradan kendi halinde,
herkes gibi biri işte.
aniden sendeledi adam,
atılan son bir iki adım.
titreyerek düştü yere,
ne oldu anlamadım.
açılan gözleri,
bir an üzerime kenetlendi.
yardım et dercesine,
umutsuzca uzandı elleri.
ilk defa o gün,
ölen birini gözümle gördüm.
sanki ben de onunla düştüm,
onunla öldüm.
sağdan soldan koştular,
toplandılar başına.
uğraştılar cansız bedeni,
yeniden canlandırmaya.
yoktu artık gözünün bebekleri,
bembeyazdı gözleri.
dudaklarında ki acı mı,
yoksa gülümseme mi.
hani nerde onu sevenler,
nerde sevdikleri.
gidemeyecek o bir daha,
yazlığına kışlığına.
onun evi artık,
toprağın bir metre altında.
sıkılmış yumurukları,
belli ki birisiyle döğüşüyor.
devirip azraili,
sanki geri dönmek istiyor.
azrail ortalardayken,
hızlı hızlı uzaklaştım oradan.
işlerim var daha yapacak,
uzun ömür versin bana yaradan.
ilk defa o gün,
ölen birini gözümle gördüm.
sanki ben de onunla düştüm,
onunla öldüm.
ayaklar altında ezilmiş,
kaldırımda bir taşım.
okyanusu taşırdı,
sana akan göz yaşım.
aldığım her nefeste,
kurduğum her hayalde,
yanlız sen varsın,
düşündüğüm her demde.
alnımda ki satıra,
kalbimde ki damara,
öldüğün zaman,
mezarımın taşına.
benim ismim yanına,
senin ismin yazılsın.
tekrar tekrar bir savaş verirsin,
bizzat kendin kendin ile.
hasmın bazen elin olur,
çoğu kere savaşın kendi dilin ile.
arama hiç sığınacak bir bahane,
kaybettiğin her savaşta.
ne yaparsan yap,
nasıl yaparsan yap,
yaptığın hep kendine.
yoktan varı var edende sensin.
var iken varı yok edende.
nice savaşlar geldi geçti.
yaşadığın bir ömürde.
arama sakın kıyameti,
ne zamanda, ne cihanda.
kaybettiğin her savaşta,
kıyamet bizzat kendi içinde.
bu alemde,
üç boyut var derler.
birisi en, birisi boy,
diğeride yükseklik.
yanlışmış sevgilim.
yanlışmış.
yalan söylemişler.
gerçekte üç boyut,
sana yakın,
senden uzak,
sensizlikmiş.
öylesine bir sevgi taşıyorum içimde,
kendimden başka herkese yetecek kadar.
dağlardan kopup gelen bir sel kadar güçlü,
kaynayarak çıkan bir pınar kadar berrak.
nasıl bir aşk bu kıyamıyorum sevmelere.
tutamıyorum elini korkuyorum kırılacak.
sakliyorum sevgimi kalbimin derinliklerinde,
ellerden gözlerden dillerden herkesden uzak.
tek sen varsın geceyle gündüzümün arasında.
hep gece bana sensiz, güneş seninle doğacak.
öylesine bir umut taşıyorum icimde,
birgün senin kollarında uyanacak kadar.
belki de ara ara,
yaptığım aykırılıklar varsa da.
bakmadan kendi yaptıklarına,
bana deli diyorlar.
konuşuyorsam kendi kendime,
kime ne zararım var.
ara sıra vurup kırıyorum,
döküyorum sağı solu.
farketmez orası burası,
bana her yer ayak yolu.
çok sıcak gelmişti hava,
herhalde yaz diye.
ne olmuş yani bir kaç kere,
çırıl çıplak gezdiysem mahallede.
farrketmedim mi sanıyorsunuz.
kapatırken elinizle yüzünüzü,
parmaklarınızın arasından,
faltaşı gibi açtığınızı gözünüzü.
bildiğiniz deliyim işte,
gürbüzüm güçlü kuvvetli.
sizin gibi değilim,
anlamıyorum ben her şeyi,
niye giyilir elbise,
benim için yok bir değeri,
parayla alınırmış,
içtiğimiz su, yediğimiz ekmek.
bulamazsam ben para,
benim ölmem mi gerek.
bakıyorum da karıncalar gibisiniz,
bir ömür paranın peşindesiniz.
kör olmuş gözünüz.
sizin için herşey değersiz.
söyleyin şimdi,
deli olan benmiyim,
yoksa deli olan,
aslında sizler misiniz.
sağa dön karanlık.
sola dön karanlık.
yok ettiler ışığımızı.
ışık yok artık.
hep hukuk üstün bilirdik.
yok ettiler adaleti.
her şey fermanla artık.
özgürlük bile verilen izinle.
bir irademiz kalmıştı geriye.
o da sarayda rehinde.
yazık çok yazık.
erkenden büyüdüm ben.
koştum hiç yürümeden.
hem çok yakışıklıyım.
hem acaip çekici.
karizmatik ve kişilikli.
aynı zamanda mistiğim.
fırtınadan bir atım,
şimşekten kılıcım var benim.
eski bir tanrı gibiyim.
öylesine güçlüyüm ki,
sıktığım zaman kuru bir taşı,
sırılsıklam ıslanıyor avucum.
nasıl demire verince su,
ışıl ışıl parlayan,
sep sert bir çelik olur.
işte ben oyum.
dev gibi bir orduyu,
tek başıma dağıttım.
kuzey ve güney amerika.
adalarıyla bütün asya.
afrika'yla tüm avrupa,
diz çökmüş gücümün önünde.
daha söyleyeceğim
çok şey varsa da,
inanmayın siz bana.
size yukarıda anlattığım ben.
aslında benim,
hayalimde ki benim.
ya siz kimsiniz.
hak hukuk tanımaz,
haram nedir bilmez isen,
imam olsan tüm cihana,
dört bir yanın hoca dolsa.
bile bile döndürürsen,
rüşvet ile değirmen,
çuval çuval yığdığın,
bütün unun beyaz olsa
körse eğer gözün,
aydınlığı gündüzün,
karanlığı gecenin,
senin için fark eder mi.
kambur ise sırtın,
kuş tüyünden olsa yatağın,
sana rahat gelir mi.
tıkır tıkır çarpsa kalbin,
sevgi nedir bilmemişsin.
hiçbir gönüle girmemişsin.
sana canlı denir mi.
sana insan denir mi.
kanatlarım yok ki benim.
bugün gene uçamadım.
hasretim gökyüzünün enginliğine.
hasretim bulutların şefkatine
hasretim özgürlüğün zenginliğine.
kalkış saatim belli benim.
varış saatim belli benim.
tıklım tıklım dolu içim.
ben tarifeli bir trenim.
gece gündüz gidiyorum
bir uğurlayanım dahi yok.
son durağa gelsem bile,
daha gidecek seferim çok.
dolar dolar boşalır içim.
kirlenir kirlenir temizlenirim.
ben tarifeli bir trenim.
zincirlerle bağlanmışım bu dünyaya.
parangalar vurulmuş ayağıma.
mahkumum iki tane raya.
gidiyorum bir o yana bir bu yana.
ben tarifeli bir trenim.
kırılmış kolum kanadım.
bu gün gene uçamadım.
hasretim gökyüzünün enginliğine.
hasretim bulutların şefkatine.
hasretim özgürlüğün zenginliğine.
ben tarifeli bir trenim.
duruyorum,
bazen olduğum yerde,
uzun uzun dalıyor gözlerim.
fırtınalar kopuyor içimde.
yuvarlanıyorum.
birden çok derinlere,
saplanıyor böğrüme bir sancı.
kan kusturan bir ciğer marazı.
sıkıştırıyor her tarafımı.
ağır bir kalp ağrısı.
yırtıyor dört yanımı.
onarılmaz derin bıçak yarası,
sanki kazandığım,
son ekmek parası.
sevgimin bedeli,
bu günümün sebebi,
sen, benim başımın belası.
seni soruyorlar devamlı sevgilim.
anlatsana biraz nasıl birisi.
çok mu güzel yüzünde var mı beni.
kaşı gözü, çukur mu gamzeleri.
nasıl anlatabilirim söylesene.
tarif edebilir miyim ki güzelliğini.
anlayabilirler mi.
bakınca gözlerine,
dipsiz bir okyanusda boğuluyorum desem.
inanırlar mı acaba.
konuştuğun zaman,
susuyor bütün kuşlar.
seni dinliyor desem.
gördüğümde öylesine deli çarpıyor.
geçiremiyorum sözümü kalbime bile.
yanındayken duruyor sanki zaman.
bir ömre bedel küçücük bir an.
desem anlatmış olamam kendimi.
sevenlere sevdikleri sorulmaz.
ifade edebilir misin,
taşarak kalbinden çıkan duygularını.
üç beş kelimeyle.
özlediğin zaman,
içine akıttığın gözyaşlarını,
silebilecek mendilin var mı.
sevenlere sevdikleri sorulmaz.
zaten sormasınlar.
sevgi o kadar kolay anlatılmaz.
uzak bir diyarda yalnızım.
garip, mahsun, kimsesiz.
gurbet kınsız kılıç,
hasret kanayan yara,
özlem sarmış her yanımı,
rüyalar karışık, memleket ırak.
efkarlıyım düşümde.
düşmüşüm yola gidiyorum,
sessiz sessiz bir türkü çığırarak.
anam benim neredesin,
artık gurbet elindesin,
kahır ömrüm tükendi.
sen benim hep kalbimdesin.
bir dere akıyor önümde,
kenarında kavaklar.
kızarmış güneşin ışıkları,
esiyor delice bir de rüzgar.
fısıldıyor rüzgar kulağıma,
iki satır kelam.
gülücükler var yüzünde.
işten eve geldi baban,
gönderiyor sana benden selam.
kavaklar hışırdıyor,
bir yaprak düştü suya.
iki damla göz yaşım,
o yaprakla karıştı akan suya.
gurbet tükenmez hasret,
ayrılık geldi başa.
benden selam götür rüzgar,
hem anama hem babama.
yoldaydım birgün gene,
işim vardı bir yerlerde.
hızlı hızlı yürüyordum,
kafamda bir sürü düşünce.
tanımıyorum acaba o kimdi,
adamın biriydi.
sarsak sarsak ağır aksak,
önümde yürüyordu.
beyaz saçlıydı adam,
kara kuru, zayıf, ipince.
sıradan kendi halinde,
herkes gibi biri işte.
aniden sendeledi adam,
atılan son bir iki adım.
titreyerek düştü yere,
ne oldu anlamadım.
açılan gözleri,
bir an üzerime kenetlendi.
yardım et dercesine,
umutsuzca uzandı elleri.
ilk defa o gün,
ölen birini gözümle gördüm.
sanki bende onunla düştüm,
onunla öldüm.
sağdan soldan koştular,
toplandılar başına.
uğraştılar cansız bedeni,
yeniden canlandırmaya.
yoktu artık gözünün bebekleri,
bembeyazdı gözleri.
dudaklarında ki acı mı,
yoksa gülümseme mi.
hani nerde onu sevenler,
nerde sevdikleri.
gidemeyecek o bir daha,
yazlığına kışlığına.
onun evi artık,
toprağın bir metre altında.
sıkılmış yumurukları,
belli ki birisiyle döğüşüyor.
devirip azraili,
sanki geri dönmek istiyor.
azrail ortalardayken,
hızlı hızlı uzaklaştım oradan.
işlerim var daha yapacak,
uzun ömür versin bana yaradan.
ilk defa o gün,
ölen birini gözümle gördüm.
sanki bende onunla düştüm,
onunla öldüm.
tekrar tekrar bir savaş verirsin,
bizzat kendin kendin ile.
hasmın bazen elin olur,
çoğu kere savaşın kendi dilin ile.
kaybettiğin her savaşta.
arama hiç sığınacak bir bahane,
Neyi, nasıl yaparsan yap,
yaptığın hep kendine.
yoktan varı var edende sensin.
var iken varı yok edende.
nice savaşlar geldi geçti.
yaşadığın bir ömürde.
arama sakın kıyameti,
ne zamanda, ne cihanda.
kaybettiğin her savaşta,
kıyamet bizzat kendi içinde.
erkenden büyüdüm ben.
koştum hiç yürümeden.
hem çok yakışıklıyım.
hem acaip çekici.
karizmatik ve kişilikli.
aynı zamanda mistiğim.
fırtınadan bir atım,
şimşekten kılıcım var benim.
eski bir tanrı gibiyim.
öylesine güçlüyüm ki,
sıktığım zaman kuru bir taşı,
sırılsıklam ıslanıyor avucum.
nasıl demire verince su,
ışıl ışıl parlayan,
sep sert bir çelik olur.
işte ben oyum.
dev gibi bir orduyu,
tek başıma dağıttım.
kuzey ve güney amerika.
adalarıyla bütün asya.
afrika'yla tüm avrupa,
diz çökmüş gücümün önünde.
daha söyleyeceğim
çok şey varsa da,
inanmayın siz bana.
size yukarıda anlattığım ben.
aslında benim,
hayalimde ki benim.
ya siz kimsiniz.
ölüme çare ne,
başağrısı bahane.
yaşamak varken,
severek birbirini,
birlikte.
bu kin, bu öfke
niye.
malın vardı,
mülkün vardı.
Bağın vardı,
bostanın vardı,
terki diyar ederken,
yanında neyin vardı.
duyuyorsa kulakların,
şimdi iyi dinle beni
kırma sakın gönül kalemini,
yazacak bir defter bulamazsın.
kerem olup dağları delsen,
aslına gidecek yol bulamazsın.
hiç sevmedi bu hayat beni.
şans tanımadı birşeyler yapmama.
ne zaman bir sınav yapsa,
her zaman en kazık yerden sordu.
dört sayfa kağıt verirdim.
aldığım not yüz üzerinden ondu.
bu gaddar ve zalim hayat,
öylesine acımasızdı ki,
tekrar tekrar kaldırıp sözlüye.
hep çalışmadığım yerden sordu.
bitmedi bana kini hiç bitmedi.
Bu öylesine büyük bir kindi ki.
hain, acımasız hayat beni,
okulundan mezun etmeden kovdu.
aşk birini sevmek midir.
aşk sevgiden bitmek midir.
yoksa gerçekte aşk,
bir rüyanın peşinden gitmek midir.
belki de aşk dediğin,
bir vurgunda düşmektir.
bazen de aşk,
yaşamadan ölmektir.
boş ver sen aldırma.
kim ne derse desin.
sevgi için, aşk için,
sen hem sev,
hem de sevil.
aşk herşeyden güzeldir.
iki kulağım da delik benim.
fıldır fıldır bakar gözlerim.
bir sincap gibi sıçrarım en ufak bir seste.
uçar gibi koşarım çoğu kere.
yakalamasınlar peşimden gelenler diye.
bir kuş gibi çırpınıyor gene zavallı kalbim.
gardiyan olmuş ona göğüs kafesim.
bilmiyorum beni kovalayanlar kimler.
nefes nefeseyim, kaçıyorum ama niye,
bir kabahatim yok aslında benim.
bir güzel bakışa eğilir bu dik başım.
diz üstü çökmeme yeter bir tatlı kelime.
herkes gibi biriyim aslında ben de.
sonunda öğrendim, yıllarca kaçsam da.
felek diyorlarmış beni her yerde kovalayana.
daha en başından yakalamış zaten kader.
kaç zamandır,
sormuyorum hatırımı kendimin.
bir yarımın haberi yok öbür yarımdan.
aynı bedeni paylaşıyoruz.
çok mu zor bir merhaba demek.
elime, ayağıma, beşte parmağıma.
çok uzun zaman oldu.
muhabbet etmeyeli kandimle.
anlatacak ne kadar çok şeyim varmış.
gönlüm kızacak bana söylenecek.
ılık ılık baktı sana,
güzel kadındı üstelik
getirseydin, tanıştırsaydın benimle.
işte bu deseydin.
sultanım derdim, severdim.
surat asacak gene kalbim.
konuşmuyorum seninle, çok kırdın beni çok.
çok şey istemedim ki senden.
biraz sevgi, biraz ilgi, biraz merhamet.
bayağı bir zaman önceydi.
kendimle oturup iki kadeh içtiğim.
muhabbet koyu, barışıktı ayağımla elim.
ağır abi, derin filozoftu beynim.
sarhoş oldum, şarkı söyledim.
kustum, sızdım.
sızdığım yerde uyudum.
çok uzun zaman olmuş.
benim gerçekten ben olduğum.
hatırlayamıyorum.
yaptıklarımın hesabını,
verecek olsaydım birer birer.
yaparmıydım bu yaptıklarımı.
bilsem ki her yerde karşıma çıkacak.
unutmak istediğim eski hatıralar.
yaşarmıydım o anıları yeniden.
pahalıya aldığım kıymetliler.
ucuza sattığım değersizler.
gerçekten çok mu kıymetliler,
yoksa o kadar mı değersizler.
tartacak bir terazim olsaydı eğer,
gene bu kadar çok mu alırdım.
bu kadar kolay mı satardım.
dönüp baktığım zaman arkama,
ne kadar çok kovalayan.
bir şekilde verilecekse,
veremem bu hesabı kendime bile.
fayda etmez son pişmanlık.
faydası yok geçti artık.
tükenerek bitti zaman.
dünya kocaman bir kazan.
yanıyor altında cehennem alevleri.
tükettim tüm ömrümü,
gözlerinin buğusunda.
kaderim yazılmış,
kara kalem, tek sayfa.
defterinde sayfa yok,
acılardan başka.
perişanım artık ben,
yapayalnız paramparça.
uğraşsam da yok çare,
derdime ne fayda.
kim ne derse desin,
ritmi yok benim için,
duymayınca sesini,
en güzel namelerin.