Amerikayı büyük şirketler yönetiyor. Muhtemelen Türkiye de öyle. Tayyip erdoğan sadece bir gösterme. O sözde türkiyeyi yönetiyor ama hepsi yalan. Tayyip sadece laf sokmasını biliyor ekonomi sorusu gelince hemen konuyu değiştiriyor.
gittikçe doğadan uzaklaşan insanları bir parça geri döndürme çabası güttüğünü düşündüğüm festivaldir. gidip katılımcıları arttırıp aslında bu tür etkinliklere ne kadar ihtiyacımız olduğunu göstermeliyiz. üstelik herkese açik herkesin festivali. ben şimdi (bkz: uçan çim halı) nın üzerine postu sermeye gidiyorum. istesem benim eve de bi uçan çim halı yaparlar mı acaba? proje sorumlusuna danışıcam bu konuyu, olursa size de bildiririm.
Şu an da beşiktaş barbaros meydanında. hadi koşun da biraz doğaya katılın.
sevdiğim ve geleceğin şekillenebileceğini düşlediğim kızıl gezegenimde su yu buldu. kendisine müteşekkirim. evet evet yalanlanan haberleri yalanlayarak buz halinde olmayan bildiğimiz su yu mars ta buldu. bu arada bulunan su tuzlu imiş. hem unutmayalım ki marsın atmosferinde de su buharı bulunmuştu.
namı diğer (bkz: phoenix)in (anka kuşu) bu bulguyu da bize ilettikten sonra sondasının çalışmadığını da üzülerek belirtemek gerekir. olsun suyu buldu ya. hem zaten görevi de buydu. başarıyla tamamladı. canım.
eleştirilere ya da hakkında yazılanlara bakmadan önce dinleyin daha sonra fikir sahibi olun. hadi bakalım koşun açın açık radyoyu!
bilgi sahibi olmak demek; sözlük okuyup da orda burda nara atmak demek değildir.
çok küfür edesim var bu nesle ama cici bi kızım neticede.
konudan uzaklaşmayalım. önce dinlersin. sonra beğenip beğenmediğine karar verir ve sözlüğe gelirsin. hakkında yazılanlar arasında seninle aynı düşüncede olmayanlara sesini duyurmak istersin ve entry ni yazarsın.
bu patlamayı da neden açık radyo başlığı altında yaptığımı bilmiyorum ama öyle.
kısacı ben dinliyorum ve dinlenesi buluyorum. ingilizceniz bile gelişir lan (cici kız mı demiştim)!
progressive rock,post rock,canadian progressive rock olarak etiketlenebilen bir müzik grubudur. bana göre progressive pop tur:)
bu grubu canınız sıkıldığında gönül rahatlığıyla dinleyebilirsiniz. kendinize gelmenize yardımcı olur. yolda giderken dinlerseniz eğer çekingen biri değilseniz yol ortasında kendinizi müziğin ritmine kaptırıp dans etmeniz yüksek ihtimallidir. ya da bir an önce sote bi yer bulup bedeninize hakim olmadan salınıvermek için can atabilirsiniz. arkadaşımdan edindiğim bu müzik grubunun parçaları sayesinde çok iyi dans edebileceğimi keşfettim. tıpkı afrika yerlileri gibi dans edebiliyorum.
aynı zamanda suluboya markası olan aquarelle nin müziğinde suluboya kıvamını da alabilirsiniz. her an işler sarpa sarabilir ya da derinlerde bir yerlerde istekleriniz gerçekleşmiş gibi hissedebilirsiniz. tek düze müzik dinlemekten biraz olsun sıkılmış fakat asla vazgeçmeyeceğiniz müzik türünüze ara vermek zamanı geldiğine inanıyorsanız bu grup tam aradığınız gibi diyebilirim.
nazi almanyası nda yaşamış protestan papazdır kendisi. (1892-1984) Hitler i kurtarıcı olarak gören bir papaz. 1933 seçimleriyle iktidara gelen naziler arı ırktan olmayan niemoller i kiliseden atmak ister. buna rağmen gercegi görmekte güçlük çeken papaz martin niemoller bu karara karşı çıktığı zaman hapse atılır. daha sonra da toplama kampına götürülür. burada katledilmekten son anda kurtarılır.
yaşadığı olaylar sonucunda gerçeği ancak görebilen martin niemöller in günlügünden ünlü bir alıntısı ise bizlerin de iyice düşünmesi gereken şiiri şöyledir:
dünkü bazi gazetelerin ilk sayfasinda yerlerini almistir bu cocuklar. o kadar yeteneklidirler ki daha 30 una varmadan süper islere imza atip süper zenginler listelerine girmek icin gün sayiyorlar. kim mi bu cok yetenekli 30 una varmamis cocuklar:
-mehmet emre gül(16 yasinda) iste günümüz ergenini bunalima sokup emo olma yoluna iten önemli bir sebep. emoların ortak özellikleri hic bi b.kum olamadiklaridir.
-ahmet burak erdogan
-erkan yildirim
-abdullah unakitan
-bilal erdogan
listede adi gecen sahsi muhteremler in ortak özelligi ise akp nin iktidara gelmeden önce hic birinin ticari faaliyeti olmamasidir. ilk seferde turnayi gözüden, hatta varsa göz bebeginden vurmuslardir.
kendini, sessizligin sesini duymaya adamis ögrencidir.
hayatin özünü anlamaya calisir.
gercegi ortaya cikarmayi amaclar.
cehaletini gidermek icin ögrenmeye cabalar.
hayati, evreni ve kendini ögrenmenin yollarini arar,arastirmacidir.
lakin bunlari arastirmak, bulmak, anlamak yeterli degildir bi lanu icin.
'lanu' sesi duyan ve bunu hayatina yayabilen demektir. gerci bunu yapabilen artik 'bilge'lik yolunda ilerler, o da ayri bir konu.
eskimis olan bu esyama baktikca haz alirim. eskimis seylerden pek hoslanmam ama corabin eskimis kismi tamamen baskadir. patateslere dair ipucu verir. cok gezmis, cok yorulmus, kapali kalmaktan sikilmis ayaklari anlatir. parmak ya da topuk kismi yipranmis corap giyenleri tebrik eder alinlarindan öperim. ama öyle parmak kisminin ürünün adiliginden delinmis olmasi ya da dikisi atmis olmasindan bahsetmiyorum. fazlasiyla giyildigi icin eskimis olmasi beni mutlu eden. ipucu gibi. belliki eskimis olmasina ragmen o corabi tercih ediyor, seviyor ve tamamen yirtilmesini göz önüne alarak giyiyor.
örn:godot yu beklerken sözlük yazarlari
bankalarin isci aliminda basvurduklari yöntemdir bu sinavlar. cesitleri mevcuttur.
ince hesaplarin adami olmayan ben'e üc kurusun hesabini yaptırtmaya calistilar arkadas. olacak is mi?
yok efendim mehmet bey 1900 ytl lik cekini bayramda cocuklara vermek icin bozdurmak istiyormus. 7 tane 5 ytl lik istiyormus. geri kalanini da nasil verir misim?
siklarda da 25 krş luklar falan var. ulan mehmet efendi amma cimriymisin bee. o cocuklara 25 kurus verirken hic mi yüzün kizarmaz be adam? al su 5 ytl leri de de git seker al cikolata al ya da ver cocuklara! paran mı bitti, yok de canımı ye. hem beni bu sikintidan hem de cocuklarin 25 kurusu gördüklerindeki tepkisinden kendini kurtarsaydin da cennetlik olsaydin daha iyi olmaz mıydı heee?
kabul etmeyeceginiz bir is teklifi ise; önünüzdeki bir ay boyunca güven dolu günler gecireceginizin teminatıdır is teklifi almak. pohpohlanmıs hissedersiniz, ruhunuza özgüven asılanır sanki. cünkü teklif alıyor, begeniliyor, ama kendinize uygun bulmuyorsunuzdur.
aksi takdirde bu kırizde yapılacak tek sey teklifi geri cevirmemek olacaktır. yine de böyle bi durumda biraz agırdan satın derim ben. hemen atlamayın. sartlarınızı yatırın masaya. islerine geliyosa, hıhh!
özel bir baslik acilmasina gerek duyulmayan nacizane önerilerimizdir.
öneri:cisinizi birden salivermeyin, arada durdurarak, devam edin.
getirisi:bu hareket yasliliginizda altiniza kacirmaniza engel olacak önemli bir spordur.
demedi demeyin ama düseceginiz durumlari göz önüne getirin. bir doktordan duydum cok fena inandim.
edit:eksi verenlerin hepsi genc yasta zorunlu olarak günde en az 7 defa don degistirir insallah.
ayrica cisi birden yapmamanin faydalari gercekten var.
bedenimizin bilumum yerlerinde, hareketini bilmedigimiz bir sey tarafından uyarilma sonucu ortaya cikan tepki(hassas olan sinirlerin,liflerin oldugu bölgeler). neden kendi ayagımızı gidiklamaya calisirken irkilip gülmeyiz? cünkü elimizin hareketi beynimizin kontrolu altındadır. ama cok cabalar da, el hareketlerinizle beyin arasındaki frekansları bi şekilde durdurmayı basarırsanız kendi kendinizi gıdıklayabilirsiniz belki. ya da baskasinin sizi gıdıklamasina o kadar konsantre olursunuz ki nasıl hareket edecegini tahmin ederek (beyin kodlaması gibi bir şey olsa gerek) bu irkilmeyi engelleyebilirsiniz. ben gıdıklanmam; heralde cocukken fazla gıdıklandigimdan bütün hareketleri beynim kodlamis yazik ki. böyle de odunum iste. odun oldugumu söyleyerek de samimi izlenimi yaratan bi pisligim:)
bu sene ikincisi gerceklestirilen karikatür yarismasıdır. yarismanın konusu Bu yıl insan Hakları Evrensel Beyannamesi' nin 60. yıldönümü olmasi nedeniyle 'insan haklaridir'. yarismada ödül alan yerli yabanci karikatüristlerin eserleri suan Tayyare Kültür Merkezi'nde izlenebilmektedir. gidin görün. kisa sürede yarisini gezdigim sergide marjan in kadininin semsiyeden etek yapmis olmasi dikkatimi cekti.insan haklariyla olan baglantısı bi muamma. mahmood nazari yataginda savunma durusu gibi birsey cizmis. hep savunacaz yanii. aslinda iki karede anlatilmaya calisilan karikatürler bana, hani su bakkalların duvarında olan 'veresiye veren, veresiye vermeyen' konu baslikli cizimi hatirlattigindan biraz sevimsiz gelir. de simdi bu nerden cikti? (beyin iste, hakim olamiyorum ki). yaa varya gördüklerimin en tatlisi;
iki cocuk var resimde. birinin elinde ucan balon var, digerinin durdugu duvarın üstünde ucan balon resmi. cocuk duvara cizilmis bu ucan balonu tutar gibi gözüküyo. öyle tatmin ediyo kendisini. acitasyondan hoslanmam ama bu onlardan degil. cizim de cok tatlı. sanırım bulgar biri yapmis. 'mexico'dan elleriyle öldüren bir tank var mesela, biraz ürkütücü. yine cift kareye yakin duran ama aslinda bütün olan; taras katta röpteşambırlı köpek in agzında purosu, diger pencereden bakan adamin agzinda kemik olan bi karikatür vardi. nedir yani hayvanlasiyor muyuz? hayvanlar evcillesirken insanlar içgüdüsel yasama mı özeniyor acaba? hımmm why not? hayvan hakları sesli bir şekilde korunuyorken, insan haklarının hice sayılmasını ifade ediyordur tabii. serginin öteki bölümüne hic gecemedim ama az kalsın tayyare de gecirecektim geceyi. kilitleyeceklerdi beni iceri de son anda farkedildim. siz gidin izleyin bana da izlettirin, hadi bakayim...
bilim teknoloji dergisinden edindigim bilgiye göre 'sanat eserleri agri kesici gibi etki ediyor' imis. güzel bir tabloyu seyre dalmak agrilari ücte bir oraninda daha az hissettiriyor, beynin agri uyarimlarina karsi reaksiyonunu zayıflatiyormus. ama bu bütün sanat eserleri icin gecerli degildir heralde. sizin güzel olarak nitelendirdiginiz tablolar icin gecerli olmali. incelemeye alinan eser sahipleri 'boticelli' veya 'leonardo da vinci' gibi ressamlarmis. benim tespitim ise; birlikte olunan kisinin güzel olmasiyla ilintili. eger sevgiliniz 'güzel' (anlamayanlar icin 'yakisikli' da yaziyorum) ise ona baktikca agrilariniz ücte bir oraninda azalacaktir. ne de olsa insan olusumu da büyük bir sanat eseridir.(\*+)'sana baktikca huzur buluyorum(\*+)' cümlesi de buradan geliyor olsa gerek.
tanim: destekli sallamaktir.
not: cümlenin degerini arttirmasi maksadiyla kullandıgım karmasik harf ve rakamlar silinme sebebiymis!
düsündügümüz ya da yasadıgımız korkulardır.
benim en büyük korkularım arasında birinci sırayı normal bi insanın aniden delirmesi ihtimalini düsünmek geliyor.ikincisi ise bir müddet ara verdiğim korkum, yani; el kaslarımın iflas etmesiyle birlikte içmekte olduğum sıcak içeceğin elimden düşmesi yer alıyor..
bir isi(bulamadim daha iyi ifade edecek kelimeyi) yapabilmek icin gerekli olan secenekler arasindaki farkliliklardir. is olmak zorunda degil. ne bileyim ya off, örnekle daha iyi anlaşilacagina dair kesin bi öngörüm var.
iş:
-dustan sonra kurulanmak(öncesi olur mu ki sonrasi olsun)...
secenekler:
-bornoz veya havlu
dustan sonra bornozla sarmalanıp rahat koltugunuzda sicak veya soguk birseyler icerken rahat hareket etmenize yardimci olur.uzun müddet bornozla kalabilrisiniz. güvenli,dingin,heyecansız ve kuru...
oysa belde ya da gögüste cevrelenmiş havlu, vücudun bilumum yerlerine sarmalandıgından biraz daha acelecidir.bir an önce secilen kiyafetin giyilmesinin gerekliligi izlenimini verir.farkli bakis acisiyla tahrik edici ve tahrik ettirilmeye cok müsayittir.acik bir omuz ya da sırt, damardan akan kan hızına dair ipucu verir. seksidir bornoza göre,genctir,ıslak kalan yerler vardır,dinamiktir,samimidir (yuh:) ama öyle) bunun sebebi tek bir hamleyle bedeni terk edebilme olasılıgı olabilir.
insani oldugundan daha uzun hissettiren nesneler, durumlar, olaylar, esyalar, insanlar kısaca 'seyler'dir iste.
-alcak koltuklar (kesinlikle tercihim)
-kendinden daha kisa boylu sevgili
-alcak trabzan (kendinizi bu alçak boylu trabzan önünde dururken daha güclü hissedersiniz bi de bunu kanitlamaya kalkarsaniz intihari gerceklestirmis olursunuz. tabii tam tersi de olabilir. madem kendimi güclü hissediyorum neden öyleyse bu umutsuzluk der ve ben variiimm diye bagrirsiniz. ahh bütün 'trabzanlar' kisa boyda olsa keske.
not:yüksek masa, alçak sandalye ikilisinden nefret ederim.anladin sen onu...
bulut falı pek inandırıcı gelmez. oysaki görmek istediginizi görebilirsiniz orda; fal da fallanan da falcı da sizsinizdir.ani yasamak istersiniz ve bir sonraki anı da bilmeyi umut edersiniz.halbuki bilmek degistirmeyecektir yasayacaklarinizi
-ya! dersiniz inanmak istediginiz bulut falina, ya tam tersi cikarsa diye.halbuki bu sizin görmek istediginiz faldı,gelecekti,
-simdi ne oldu da inanmaz oldun- der bulut sana!
bilirsin cünkü, bile bile yasamayi secersin ve caz dinlersin. sonra da baska bi anlasmaya tutusmak icin ikna edersin kendini ve bulutu. beyninde yarattıgı görüntüyü, dileginin kabul edilmesi sonucu farklı algılarsın. bu kadar basittir bulut falı. deneyin,güzel şeyler yasatabilir.
yöntemi:
bulundugunuz durumu
ve
yasamak istediginizi düsünüp
gök yüzüne bakarsınız,
ve
olur olacak olan
bulut falı sonucu!
herkesin her türün günlügü oluyor da bitin neden olmasin.öyleyse, bir bitin gün icerisinde yasadiklarini ya da düsündüklerini not ettigi ya da deriye kazidiginin kanitidir bu günlük.
-sevgili günlük!
bu gün yeni eglence yerlesimine geldigimizin ikinci günündeyiz.'layla' da yapmis oldugumuz köpüklü banyoda 1 büyük, iki benimle yasit arkadasimi kaybettim.üzünclüyüm.keske, zorunlu tutuldugumuz bu partilere katilmamanin bi yolu olsa!hayatimiz zorunlu tutuldugumuz olaylarla gecip gidiyor...
karmayı yükseltecem diye oylanılmayan entry yi silip, sözlügün kalabalık bir anında tekrar girmektir. olmadı mı? silersin bir daha ki aksama tekrar girersin o entry i. yazık ya!
(bkz: hayatın anlamı haline gelen karma)