izlemeyenleri rencide etme hakkını kendimde bulduğum, aşkın ve sevginin çok çok iyi anlatıldığı 1994 fransız yapımı film.
--spoiler--
film boyunca leon'un aslında çocukluğunu yaşayamamış koca çocuk olduğunu görüyoruz. mathilda ise, ufak yaşında çok şey yaşamış; belki de yaşamaya bıkmış ama onu hayata bağlayan ufak kardeşine olan sevgisini ve o öldükten sonra intikam duygusunu görüyoruz.
--spoiler--
müyap denilen, rantçı kurumun* daha önce hak ihlali var diye hiphoplife ve last.fm 'i de kapattığını bildiğimiz için, çok şaşırmadık. ama beni düşündüren, fizy'nin üzerindeki müziklerin kendi veritabanlarında bulunmadığı. yani youtube, grooveshark, dailymotion tarzı sitelerin veritabanından mp3 halini çektiği için, neden hesap fizy'ye kesiliyor, burası komik.
ha hiç bir zaman bana 20 liralık cd aldıramayacaklar orası başka. sırf bugünkü olaylardan yaklaşık 50 gb mp3 indirdim, müyap bandrolü olan.*
şehir tiyatrolarının hiç yabancısı olmayan kişisi. 1949 yılında doğan, istanbul üniversitesi iktisat fakültesinden mezun olan, şehir tiyatrolarında oynanan bir çokyabancı oyunların çevirisini yapmış, çevirmen. eski ingiltere başkonsolosluğu muhasebecisi.
mühendis oktayımın katilidir. o dönemlerde tribünün başındayken, linç girişimi olduğunda en çok suçlu olan, en son darbeyi vurarak öldüren, nefretli gözlerle etrafını kolaçan eden, yıllardır galatasaray tribünlerini sömüren, rantçı.
12 aralık, yani bugün kendisini mezarı başında anacağımız, beşiktaş'ın şehidi olmuş kişidir. olayın "olmaması gereken" yolla olması, galatasaray nefreti oluşturmamız bize bir şey değiştirmeyip aksine oktay'ı getirmeyecektir. bundan sonra, galatasaray taraftarının bize bir özür borcu varsa, kabri başında her anıldığında oktay'ımın, galatasaraylı arkadaşların da mezarlıkta saf tutmasıdır.
maziyi bilmesi ve hatırlaması, mezarına gelemese bile "kalleşlik" olduğunu kabul etmesi gerekir. sebo reis denilen rantçı göt oğlanının ne olduğunu iyi bilmeleri gerekir.
bugün, 12.00'de kazan'ın yanında toplanıp mezarına ziyarete gidiyoruz.
"mabedimizin adının şeref bey,
kapalı tribünümüzün adının mehmet işiklar tribünü olmasını istiyorum!
stattaki kapı girişlerine değerlerimizin adının verilmesini istiyorum!
kapalı alt g girişi olmasın, hakki yeten girişi olsun mesela...
numaralı b-c girişi olmasın, ahmet fetgeri̇ girişi olsun...
yusuf tunaoğlu girişi olsun, cenk koray, şan öktem, vedat okyar, fuat balkan girişi olsun!
yanında bir büyüğüyle stada gelen bir genç kartal, stat girişinde ismini gördüğü ahmet fetgeri için, hakkı yeten için, büyüğüne "hakkı yeten kim, baba/abi?" diye sorsun. tarihimizi, değerlerimizi o yaşta öğrenmeye başlasın. fena mı olur?
sanırım bir beş yıl oldu bu mücadeleye başlayalı... beş yıldır sayfalarca yazdık çizdik, istedik olmadı; ama yılmak yok. i̇stemeye devam ediyoruz. bu kez bu taleplerimizi imzalarımızla somutlaştırıyoruz...
bu imzaların bir nüshası başkana, diğer nüshası da divan kurulu başkanına verilecek. ve denilecek ki; "buyrun size 40 bin imza. yetmezse bir 40 bin daha toplarız, 140 bin de toplarız! yeter ki bu sesi duyun, gereğini yapın."
bu kampanya istenilen sonuca ulaşır mı bilinmez; ama arkadaşlar en azından yıllar sonra keşke dememek için bu işin peşini bırakmamalıyız. bir zaman sonra, "ah kafam ah... keşke bir şeyler yapabilseydim." dememek için, ya da "ben yapabileceğimi yaptım, gücüm bu kadarına yetebildi, vicdanen rahatım" diyebilmek için."
ne solcu ne de atatürkçü olmayı hak ediyor bu adam. bal gibi inönü kafasında ve de bürokratik faşist(oligarşiye inanan).tayyipe (hiç sevmem) her fırsatta laf sokan ama bürokratlara (asker ve yargı) hiç dokunmayıp hatta onların sırtlarını sıvazlayan yazılar yazar. bildiğiniz amigodur okuyucuları coşturup, bastırılmış ezilmişliklerini hareketlendirir. slogan attırıp rahatlatır. eskiden bu işi emin çölaşan yaparmış. hayranları ortada kalmış akpden nefret eden ama ne istediğini de bilmeyen mıymıntılardır. okuyucuları; okumayan, düşünmeyen, biri anlatsa da olayları anlayım diyen lavuklardır. bildiğiniz tembel, ya memleket kötüye gidiyor bişeyler yapalım deyip hiçbişey yapmayan kişiler okur yazılarını.
zaten sol ile ilgili olan insanlar, en azından okuyarak ilgili olan insanlar bu adamın nasıl biri olduğunu aşağı yukarı anlıyor. lütfen bu adamın hayranları atatürkçüyüm ben falan demesin yani, hele solcuyum hiç demesin.
şimdi muhtemelen bu entryden sonra bolca eksi alacağım. neyse ya.
1945 doğumlu, 1974 yılında beşiktaş kapalısının setinde olan arap lakaplı pendikli bahattin'dir. 2008 yılında vefat etmiş ve tribün efsanesi olarak beşiktaş kapalısında hatırlanır.
eskişehir'de oynanan süper kupa karşılaşmasında rakibi izmir büyükşehir belediye'yi 27-23 yenerek süper kupaya ulaşmış takımdır, tebrikler parkenin kartalları.
havası insanı her daim mutluluk veren parktır. sadece maçlardan önce değil, herhangi bir günün herhangi saati her türlü olumlu olumsuz duyguları, kafa karışıklığını ve düşünülmesi gereken şeyleri, oturup bir şişe şarabınızla veya biranızla sakin sakin düşünebileceğiniz, bana kalırsa istanbul'un en iyi noktasında olan parktır.
--spoiler--
yıllardır aynı beşiktaş kavgasının içinde, yaşanmışlıkları ve idealleri ortak, çoğunlukla kapalı tribünde nefes alan, birbirini futbol ve amatör branşlardan, tribünden, deplasmandan, onlarca organizasyondan tanıyan, elini taşın altından hiç çekmeyen, beşiktaşı bir alışkanlık veya hobi olarak görmeyip hayat felsefesi ve yaşama amacı haline getirebilen, ne bir semt oluşumu, ne ortak bir meslek gurubu ne de herhangi bir derneğin mensubu olan, sadece beşiktaşa dair olan ve hiç bir zaman fikirleri ve söyleyecekleri bitmeyecek olan bir topluluğuz.
internetin medyadaki payının artmaya başladığı ve taraftarın sesinin bağımsız dergisinden sonra site ve forumlardaki yazı ve yorumlarından duyurulduğu 2000lerin başlarından beri her zaman beşiktaşın gündemini başkalarının belirlemesine izin vermemeye çalışan, taraftarın nabzını tutarken cevabını gerekli yerlere ulaştıran, tavrı, yaratıcılığı ve hazır cevaplığıyla takdir kazanan işlerin altına imza attık hep. ancak gün oldu, camiayı ilgilendiren konulara dair itirazların farklılığı yeni bir platform ihtiyacı doğurdu. popülerlik, öne çıkma, kulüple ilgili hırs ve ihtiraslar değil, doğru bildiklerini haykırma, az ve öz olma, hayat kavgasının içinde çok fazla şeyden önce beşiktaş diyebilmek oldu hep düsturumuz.
geriye dönülüp bakıldığında geciktirilmiş hayaller, uzatılan okullar, fikstüre göre ayarlanmış hayatlar ve hep kendinden vermenin getirdiği mutluluk ve huzur kaldı. ileriye dönük bilincimiz, güvenimiz ve sorumluluklarımız da bütün bu geçmişle birlikte arttı. beşiktaşın geleceğini ilgilendiren her yerde bulunmaya devam edeceğiz. ta ki zamanı gelip bizden daha enerjik olan ve daha iyi yapacaklara görevimizi devredene dek.
hayat beşiktaş, önce beşiktaş.
--önce beşiktaş--
diye girizgâh yapmış, forza beşiktaş'ın populer kültür olduğu bir dönemde, hayatlarında her daim beşiktaşı önde tutan, insanların olduğu sitedir. üyelik en az 2 kişinin referansıyla olandır ayrıca. http://oncebesiktas.com
cihangir'de bir kahvede rastladığım ve kader filminin sonunda meyhanedeki "bekir abii?" diyen mahallenin çocuğu edasında verdiğim tepki sonucu tanışma fırsatına nail olduğum mütevazi kişiliktir. ilk olarak bekleme odası filminde hırsız olarak tanıdık onu, sonra kader'de bekir. aslında kalbimizde çekilmeyen filmin raskolnikov karakteriydi o.
ezel'de ramiz dayının gençliğini oynaması, pazartesi akşamları eve kapanıp ezel izleyeceğimin habercisidir ayrıca.
dilkobeşiktaş şubesinin eğlenceli ve iyi türkçe öğretmeni. öğrenci hâlinden anlayan öğretmen sıfatını en iyi alanlardandır. world of warcraft tişörtüyle tanınır, iyidir hoştur. futbolu seven ender kadın öğretmenlerdendir. *
birol can'ın değil, tribüne emekleri olan ağabeyimiz uğraş polat şahin'in bestesidir. ilk olarak beşiktaş hentbol takımının maçında söylenmiş olup, bir sonraki hafta kağıtlara yazılarak yine hentbol maçında taraftarlara sözü dağıtılmış, ve oradaki herkesin ezberlenmesi sağlanmıştır.
hentbol maçlarına gelen taraftar profili staddaki kemik tayfa olduğu için de stada taşınmış ve ardından çok sevgili sanatçı abimiz birol can tarafından stüdyoya girilmiştir. hatta quaresma'nın imza töreninde bu parçayı söylerken sözleri yazan uğraş polat şahin'e, bestenin melodisi için suavi'ye teşekkür etmiştir.
bir kaç saattir anneleri hakkında hiç iyi şeyler düşünmediğim çalışanları olan platform. özellikle lig başlamadan sordum, sahip olduğum paket ile bütün lig maçlarını izleyebilecek miyim diye. görevli evet izleyebileceksiniz herhangi bir ücret ödemeden dedi. bu akşamki konya-eskişehir ve karabük-kayseri maçlarına şifre koymuş ve beni ekran başında dellendirmiş kanaldır ayrıca.
beşiktaş hentbol takımı'nın 9 numaralı sağ oyun kurucusudur. beyaz pascal nouma'dır. her maçtan sonra çektiği üçlüyle tanınıp, hentbol maçının sonunda yapılan gündoğdu'da sol yumruğunu kaldırır.
beşiktaş aşkını en güzel yaşayan oyuncuların, hocaların olduğu takımımızdır. bütün oyuncularımız, hocalarımız o kadar mütevazidir ki, boş haftasonlarınınızda beşiktaş semtinin en güzel yerinde, fulya'nın üst tarafındaki süleyman seba spor salonu'nda maçlarını izleyebilirsiniz.
öyle güzel yürekleri vardır ki bu koca adamların, 11 ay boyunca tek kuruş maaş almadan o arma için ter dökerler, türk'ten yabancısına kadar. maddi durumları belki yönetimin gereksiz para carcurundan parası bu arkadaşların o ucuz maaşlarına yetmiyor ama onlar son 4 sezonda hem lig hem türkiye kupasını hep getirdiler kulübe.
salona girdiğiniz an beşiktaş'ın futboldaki 90'lı yıllarını görebileceğiniz takım ayrıca. tıpkı maf dönemi gibi. amatör ruh.
beşiktaş semtinde italya'daki taraftarlarından daha çok taraftarına olduğuna inandığım, logosunda kartal bulunan ve forma renginin şekerliğiyle her daim sempatimi kazanmış, amatör ruhlu italyan futbol klübüdür.
klibi love the way you lie parçasına çekmesi iyi olmuş dediğim rapçidir. no love'a çekse nolacaktı diye düşünmedim değil; lil wayne'ı fullcapi ile tarlada görecektik, soğan çuvalıyla.*