iki tanesi evlendi, üçüncü de evlenmek üzere sanırım, en son öyle demişlerdi. ikisi de evlenmeden önce aradı, mesaj attı. Üçüncü üstü kapalı bir mesaj gönderdi ortak bir arkadaş ile. ilk ikisinde üzülmüştüm. Muhtemelen bu sonuncusu da evlenince yine üzüleceğim. Kıskançlık da var hani, yalan yok. Ancak o gelinlerden biri olmak istemezdim, iyi ki de olmamışım. Düşünsenize, öyle ya da böyle evlenmenize yakın eski kız arkadaşına mesaj atan, eski kız arkadaşına "bak evleniyorum" haberi veren bir müstakbel kocanız var.
Merak uyandıran konudur. Mitoloji hakkında merak ettiğim çok şey var, ancak bu merakımı giderecek kitaplar bulamadım. Konuya entry giren son kişilere mesaj atmaya başlamıştım ki "mesaj gönderilemedi:
sürekli yeni kişilere mesaj atar oldun, biraz dinlen bence.." şeklinde bir uyarı ile durduruldum. Kitap önerileriniz varsa paylaşır mısınız? Şimdiden teşekkürler.
içimde iki farklı insan var gibi. Erkeklere de çok fazla ilgi duyuyorum kadınlara da. Bazen ikisini aynı anda istiyorum. Kendime uygun birilerini bulmam dileğiyle.
Herkesin aynı durumda olduğunu kanıtlayan başlıktır.
Çünkü kimseye güven olmuyor.
Aldatılmak mutlak son oldu. insan değişiklik istiyor tabi. "Bir sevgilim de aldatmasın be" kafasına giriyor. Sonra bakıyor ki değişiklik gelmiyor, tamam diyor o zaman sevgilim olmasın hem değişik olur hem kalbim kırılmaz.
Edit: ayrıca çirkinim, çekilmezim, bencilim üstüne bir de mükemmelliyetçiyim.
seni asalak! Sen ve senin gibiler yüzünden bu ülkede kadın küçük görülüyor işte. Sen seks objesi değilsin! Bunu kendine nasıl yapabilirsin? Aklım almıyor.
o tiplerdenim. elindeki broşürlerin bitmesine yardım ediyorum kendimce. özellikle dışarıda bir dakika bile durmak istemediğimiz o soğuk kış günlerinde ve kavuran yaz güneşinde hiç kaçırmam. iki kez geçiyorum önünden bazen, ikincisini de alıyorum.
Eski sevgilimin yeni sevgilisi benden daha güzel olduğu için mutsuzum.
Eski sevgilim beni unutup yeni bir hayat kurdu ancak ben tek bir adım bile atamadım.
Her gün sevmediğim bir işe gidiyorum.
Bir tane bile gerçek dostum dediğim, diyebileceğim insan yok.
Daha çok sayarım da sizi de mutsuz etmek istemem. Biraz da neden mutlu olduğumuzu anlatacağımız başlıklar açalım bence.
Sevmediğim bir işim var, her sabah erkenden kalkıp sevmediğim işime gidiyorum ve bütün gün çalışıyorum. Akşam evde yalnız takılıyorum. Yalnız kalmak istediğim her an birileri zorla yapışır koluma, oraya buraya sürüklenirim. Birini yanımda istediğimde ise telefon konuşmalarım bile yirmi saniyeyi geçmiyor. Hayallerimden öyle uzak yaşıyorum ki... gençliğimi hayallerime ulaşmak adına harcadım, ulaştığım yere ait değilim. Şimdi 30lar kapımda. Rüzgârın sürüklediği bir yapraktan farkım yok. Ve siz insanlar hepiniz çok aşağılık yaratıklarsınız. Bakışlarınızdan içinizi görmek midemi bulandırıyor. Bana kalsa yüzünüze bakmam ama siz sahte Günaydınlarınızla beni beklerken olmuyor o iş.
Bu kadar anlattım da ne oldu. Hiç. Yarın yine aynı işe gideceğim aynı insanları göreceğim.
Değişen bir şey yok.
Günler aynı, insanlar aynı, yalanlar aynı,
dekorlar ve sahneler aynı, kandırılanlar aynı.
Ve yine aynı olacak; sahte kahkahalar, sıra dışı böğürmeler.
(bkz: Charles bukowski)
Beğenmediğiniz fotoğrafları herkesin göreceği yerlerde paylaşmayın. Millet dalga geçiyor sizinle. Haberiniz yok. Valla ben dalga geçmiyorum. Üzülüyorum sizinle dalga geçildiğini gördüğümde.
Egosu tavan yapmış, etrafındaki herkesi kendinden küçük gören kibirli insanlar! Size sesleniyorum. Siz var ya sadece laftan ibaretsiniz. Başkalarına yüksekten bakarken kendinize bakmayı unutuyorsunuz. Beğenmediğiniz insanlar sizden güzel/yakışıklı, insanlığını beğenmedikleriniz sizden daha insan, karaktersiz dedikleriniz sizden daha karakterli, kötü dedikleriniz sizden daha iyi... bir sürü konuda sizden daha iyiler, Üzgünüm. Siz laflarınızla, olmayan varlığınızı var etmeye çalışmaya devam edin.