anlayışla karşılamak bazı şeyleri ve alttan almak ve vazgeçilmez hissettirmek birilerine kendilerini kötüdür gerçekten... can yakar, yalnız bırakır insanı.. veremliymişsin gibi uzaklaşır insanlar.. ve bir süre sonra anlarsın hayat aslında; ne kadar acı çektiriyorsan o kadar mutluluk getirir sana...
gerici güruh nereye saldıracağını şaşırdı !! yaşayanları hapsetmek tatmin etmedi doymak bilmez egolarını. ölülerin mezarlarına diktiler gözlerini. heykelleri yıktılar, insanları yaktılar, aydınları askerleri hapsettiler,basılmamış kitapları topladılar daha ne olması lazım bu milletin uyanması için.. yazıklar olsun..!!!
saçma bir zihniyetin açtığı başlıktır. zira alevileri azınlık, kendilerini ise ülkenin sahibi olarak görmek gerçekten acınasıdır. ve daha açıklama başlarken cümlede çelişki vardır. "saygı görmek istiyorsan, saygı göstereceksin" sözünü hatırlatmak isterim..
--spoiler--
kimse karışıyor mu senin cem evi denilen yerlerde hem de islam dini adı altında yanmana dönmene?
--spoiler--
insanların inancını bu şekilde aşağılamak elbetteki karşı taraf açısından tepki uyandıracak ve karşılık olarak başka bir sözle itham edilecek.
sözcüklerin düğüm olmasıdır boğazında. susarsın öyle bir susku ki sağır eder kulaklarını.. üç harfi yan yana getirmek hiç zor olmamıştır o kadar. canın yanar susarsın. gurur değildir aslında seni durduran, kal demekle kalmayacağını bilmektir. bilmekten nefret etmektir.
son bir sigara yakılır. bilirsin ki birazdan usulca süzülüp gidecek yanından. belki karşılaşacaksın belki de bir daha görmeyeceksin. anlayamazsın o an hangisi daha zor, hangisi daha acı. "böyle olmalıydı" der. bir küfür savurursun içinden tüm gereklilik kiplerine. ama kendine bile yabancı bir sesle "haklısın" sözcükleri dökülür dudaklarından.
oysa haykırmak istersin, kal demek istersin sözcükler yürek sancısı olur dökülmez dudaklarından.
sonrası biraz buruk, biraz acı devam eder. güçsüz olmayı bu gidiş karşısında yıkılmayı yediremezsin kendine. öyle gidişlere katlanmışsındır ki avutursun kendini onların yanında bu ne ki dersin. birkaç gün yeter bu seni avutmaya sonrasında ise sadece başkalarını kandırmaya yeter gücün."KAL" deseydim dersin daha farklı olur muydu. olmayacağını bildiğin halde diyemediklerinin acısı çöker içine..
Kal desen kalmaz bilirsin. demesen yüreğinin sancısı pişmanlıkla karışık yağar beyninin, yüreğinin her bir hücresine...
en tehlikeli insandır. çünkü öylesine kaybetmiş ve öylesine yaşamıştır ki her şeyi, o saatten sonrası hiçbir anlam ifade etmez. umut tehlikelidir o insan için. ve umut etmez. yaşamak için umuda değil kendine ihtiyacı vardır. sevmekten korkar. bağlanmaktan, alışmaktan, ait olmaktan ve olunmaktan kaçınır. çünkü hayat göstermiştir ona en yakınlarının bile zamanı gelip el olduğunu. en yakınlarından, en sevilesi insanlarda öğrenmiştir acı ne demek. ve ağlamayı unutan insandır. ağlamanın zayıflık olmadığını bilecek olgunluğa erişmiştir elbet ama öylesine susmuştur ki artık nasır bağlamıştır yüreği, istese de ağlayamaz.
velhasıl kelam, kaybedecek bir şeyi kalmayan insan candır. insanların aptal üzüntülerine tebessüm edip susandır. ve genellikle çevrenizde gördüğünüz, hiçbir şeyden şikayet etmeyen, sürekli gülen insanlar o insanlardır.. Bütün dünyaya karşı susarlar, dünya bu susuşu dinlemez.. (bkz: )oğuz atay
tasfiye edilen ordunun içine olabildiğince yandaş yerleştirme sürecinde, gündemin oyalanması için yapılan eylemdir. her zamanki gibi etkili olacak, gündemi fazlasıyla oyalayacak ve bu süreçte atı alan üsküdarı geçecek.durmak yok uyumaya devam.
Ahmet Kaya "Gidilmesi zor yerler var, gidilmesi gereken" der Turuncu gemide.. durduk yere düşündürür, durduk yere alır götürür bambaşka yerlere, hiç aklında yokken gitmek ister insan. üzerine de http://
ölüm korkusunun yaşamdan tat almayı engellememesi durumudur. aynı şekilde birgün öldüğünüzde de sanki hiç yaşamamış, hiç varolmamışcasına toprak olmaktır. Mantıklı ve doğru olandır. zira her an öleceğim korkusuyla yaşamak ne kadar yaşamak olur tartışılır.
hani bazen tükendi sanıyorsun her şey. gidenler, ömründen geçenler.. her şeyi yaşadım artık beni hiçbir şey yıkamaz, hiçbir şeye şaşırmam diyorsun ama yanılıyorsun be kendim. Her defasında da yanıldığını görüyorsun.
insanlar kötü..insanlar çok kötü.. Ne yapıp ne edip şaşırtmayı başarıyorlar. En kırılmaz sandığın yerinden kırıyorlar bir kez daha.. Ama güçlü olmak varya serde, için tükenirken tüm enerjinle daha çok gülüyorsun, daha çok neşe saçıyorsun etrafa.. Tüm umutsuzluğuna ve hatta umuttan nefret edişine rağmen umut oluyorsun birilerine. iyi mi yapıyorsun kendim ? Umut tehlikelidir.. Onlara umut olmak iyi midir?
Susmalısın kendim. Çığlık çığlığa susmalısın.. Ve artık vazgeçmelisin anlamaya çalışmaktan.. Kimi çok seversen, hayat onu alır elinden.. Değişmez kanundur bu. Sen ki; kaybedecek hiçbir şeyi kalmamış olansın.. Korkacak bir şey yok o yüzden. Ve hayat çocuk denen yaşta babanı elinden aldığında anlamalıydın ileride yaşanacakları.. Bir kez kaybetmeye başlayınca bir daha toparlayamayacağını, hep eksik yanlarınla yaşamak zorunda kalacağını anlamalıydın.. Herkes seni güçlü bilirken, yenilmez, yıkılmaz, ve hatta öyle ki duygusuz diye değerlendirirken, içine akan kanlı yaşları kimsenin göremeyeceğini, yüreğine kimsenin bakamayacağını anlamalıydın...
Bak yine söz dinlemedin. Susmalısın dedim konuştukça konuştun.. Hadi kendim gidelim...
Hayata gerçekçi bakan, dürüstlüğü nedeniyle takdir edilmesi gereken sevgilidir. zira aşkın karın doyurmadığını görecek olgunluğa ulaşmıştır. Para her şey değildir ancak hayatın, sevginin ve zaruri ihtiyaçların devamı için olmazsa olmazdır.
Ağlayamayan kadınların özendiği gruptur. Zira ağlamak insanı rahatlatan ve içinde biriken negatif elektriği dışa vurmayı sağlayan bir eylemdir. Ancak kimi kadınlar ağlayamazlar. Gerek gurur, gerek yaşadığı şartlar, hayatındaki eksiklikleri doldurmak için iki kat çaba harcamaktan ağlamayı unutanlardır onlar.
Bir buçuk yıl ağlamayı becerebilen kadınlar; sizlere helal olsun..
Sözde müslüman iktidarların din kisvesi altından yürüttüğü yobaz zihniyetin dışa vurumudur. Çok vahimdir zira hamam sahnesinden sapkınlık düşünebilmek gerçekten trajikomiktir!
insanları ve koca bir toplumu aptal yerine koymaktır. Sahte gündem oluşturmak için ahlaksızca çıkardıkları dizi furyasına en ufak sansür uygulamazken böyle bir filme sansür uygulamak gerçekten enteresandır.!
insanı hayvan bitki ve tüm canlı dünyasına düşman eden durumdur. Sevgi gösterisini karşılık olarak beşinci dakikadan sonra küfürle karşılık verilmeye başlanır. çiçeğin bitkinin sapını alıp uygun bi yere monte etmek ister insan.
hayatın bi insana atıp atabileceği en büyük kazıktır. hele ki yaşayan bir babanın yokluğunu kabullenmek zorunda kalmışsa insan. öyle yoktur ki o baba, öyle can yakmıştır ki ölmüş olmasını dilersin her şeye rağmen vicdanının isyan eden sesine rağmen.. oysa dersin kelimeler düğüm düğüm olur.. baba ne demek anlayamaz anlatamazsın... baba...hayat boyu içinde gebe kalırsın bu kelimeye, her duyduğunda doğum sancısı çeker, doğuramazsın. öfke dolarsın hırslanırsın hayata..öyle bi zaman gelir ki taşlaşırsın artık hayatta hiçbir şey yıkamaz beni der, güçlenirsin..ne fayda.. acılı,sancılı, hoyrat bi güçtür bu sadece çevreni kandırırsın.. bazen kötü şeyler yaşarsın babam olsaydı dersin, babamm.. ama olmaz, yoktur.. kendi mutluluğu, kendi zevkleri için hiç düşünmeden silmiştir baba seni.. sonrası kaybedişlere kısılıp kalmış bir hayattır..hep eksiktir, hep yarım... gözlerinde bi hüzünle tebessüm edersin herkese, her şeye ama kimse görmez, görmelerini de istemezsin..sonrası yok...yangınlar söner ama buruk bi kül tadı olmuştur artık hayat...
en teklikeli insandır. Kaybetme korkusu olmayan ya da kaybedecek bir şeyi olmayan insanın yapamayacağı şey yoktur. kendi egosunu kendi içinde aşmıştır ve o dakikadan sonra yaşanması muhtemel her olay onun yüzünde tebessüm olmaktan öteye geçmeyecektir.
Cumhuriyetçiliği ve Atatürkçülüğü aynı zamanda chp'li olmanın bir gereği gibi düşünen üçleme. Ne kadar doğru olduğu tartışılır. Zira insanların Atatürkçülük anlayışını anlamak güç. Atatürkçülüğü 10 Kasımlarda ağlamak ya da heykellerine yüz sürmek olarak değerlendiren bir zihniyetin Atatürkçü olması ne kadar önemlidir..!
insanları ötekileştirmek kötüdür. Sen Atatürkçüsün, sen değilsin. Sen laiksin , sen dindarsın demek Cumhuriyetçi olmak ya da laik insan olmak anlamına gelmaz. Atatürkçü isen, Cumhuriyetçi isen ya da laik olduğunu savunuyor isen önce bunun gereklerini yapman gerekir. Atatürkçü isen önce onun devrimlerine sahip çıkacaksın, yaşatacaksın, geliştireceksin, ilerleteceksin sonra adını ağzına alacaksın.
"Ümit en son kötülüktür, işkenceyi uzatır." diyerek beni kendine bağlamış insan ötesi varlıktır. Her kitabında, ortaya koyduğu aforizmalarla hayatı ve insanı nasıl mantıklı bir gözle çözdüğü görülen tek insan.
Yaşanmaması için kendini paraladığın bir durumdur. Zira bastığın halde görmediğini düşünüyorsan oturduğun yerden şöförle kavgaya hazır olarak beklemek ve gittiğin yoldan hiçbir şey anlamamaktır. çoğunlukla şöförün bir şey dememesi ve kendi kendinin sinir katsayısını artırmakla sonuçlanan bir durumdur.
tayyip erdoğan gerçekten seçildiği ve istendiği için başbakan olmuş değildir. Bu nedenle onun sehpada olması gibi bir durum söz konusu olamaz. Büyük patronlar böyle bir duruma asla izin vermezler. Kaldı ki Türkiye Demokratik bağımsız vb. bi ülkeyim diye geçinmeye devam etsin. Tayyip Erdoğan da dahil olmak üzere bu ülkedeki hemen hemen herkes piyonluğun ötesinde değildir ve geçemeyecektir.
Hayatlarını klavye tuşlarında yaşayan insan türü. Gerçek hayatta hiçbir şey olamamışken sanal ortamın getirdiği rahatlıkla istedikleri kimliğe bürünen ergenliğinin verdiği sıkıntıları üzerlerinden atamayan canlılar. Facebook ise onlar için bulunmaz nimet. Ölümler, kayıplar, ya da sevindirici olaylar fark etmiyo olay yaratabilecek herhangi bir durum olsun diye hazırda bekleyen tipler. Nitekim kahramanlıkları birilerinin olaylarına bağlı.