eğitimin bir hak olduğunu savunan üniversitelilerin, parasız eğitimi bir üniversiteli olarak, yaz aylarında kendi imkanları ile, yoksul mahallelerdeki çocuklara getirme kampanyasıdır. sistemin niteliksizliğine inat, eğitici, eğlenceli ve bilimsel eğitimin devlet imkanıyla yapılabilirliğini, bunu, üniversiteli haliyle öğrencilerin gerçekleştirerek sistemin gözüne gözüne sokma olayıdır. kampanyayı üniversiteli öğrenci kolektifleri yürütmektedir.
bildiğin naylon çantaya, daha dokunamadan edemeden, internetten sipariş ile durduk oturduk yere 150 kağıt vermektir. insanların bu ve benzeri şeyleri tam olarak ne sebepten yaptıkları henüz anlaşılabilmiş değil.
edit: ha pardon ya fermuarı varmış, yandaki açıklamada yeni gördüm. çok pardon.
firavungiller familyasından kibirli hoca, kendisi için tehlikeli bir hoca türüdür. sen onca yıl oku, çalış, didin, hele de bir de üniversitede hoca ol; sonra kalk öğrencilere firavunluk yapmaya çalış. 18 19 yaşlarındaki çıtırlar neyse de, ikinci üçüncü üniversiteyi okuyanlar ve hiç senin firavunluğun yüzünden vakit kaybetmeye razı gelmeyecekler var ise tekrar düşün derim.
kibirli hocalar, abukluklarına yasa ve yönetmelikleri kılıf edinirler. kılıfı azıcık deştiğinizde ise külliyen yalan olduğunu görürsünüz iddia ettiklerinin.
kibirli hoca sendromu ile karşılaşan öğrencilere yönetmelik, mevzuat, ilgili yasa ve anayasal hakları hukukçuyla gözden geçirmelerini şiddetle tavsiye ediyorum. bu bilgilendirmeyi toplu halde yapmaya kalktığınızda elbette sivrileceksiniz ve sevilmeyeceksiniz. ancak aynı zamanda, artık aptal yerine konmayacaksınız da . seçim sizin, sevgi yanılgısını aptal yerine konularak ve haklarınızdan feragat ederek satın almayı seçebilirsiniz; bir duruşunuz yoksa hayatta.
anlam veremediğim tanımdır. genelde erkek için yapılır. hayırlı kısmeti çıkmadı mı gibi sorulur. böyle aşağılayıcı bir soruya değil cevap vermek, sorana bir daha selamımı vermem.
bu kız pes de gol kralıdır, kendisi counterda 4 6 ustasıdır, wow da hepberaber boss a girilebilir. lastik değiştirmeyi de bilir. aynı zamanda renkli gözlü, ufak tefek ve sarışın da olabilir kızcağız. ama işte eline o kolu aldığı an erkeğin kankası olmaktan ileri gidemeyeceği bir çizgi çekmiş olur; erkek bu kızımızı nedense kadın gibi görmez. offsite bilen kız olsa evlenecem diyen erkekler; hiç öyle olmuyor o iş tamam mı.
(bkz: cehalet mutluluktur)
zorunlu edit: ailesinde erkek yoktur. erkeklerle büyümemiştir. bu daha fena ya, kızın içinde beckham var ama oyunda beckham yok.
2. edit: age of da bilmektedir. mithology sini de.
intikam amaçlı yazmış olmaktır. bu çok çeşitli olabilir. misal; nikahıma 3 gün kala kendisinden ayrılmam için gerekli psikopatlık kotasını aşmış olan eski sevgilimin pişman olup yaptığı, ama nedense çok alakasız bir tarihte gönderdiği ses kaydını intikam olsun diye youtube a koymak da bir intikam şekli olabilir. süfli yaratık seni. al sana.
şakirtlerin latife hanımı tanımayıp aha gadın diye haykırmalarıdır. bu muhabbeti sevmem ama, karısına kızına kadın denildiğinde ortalığı yıkanlar latife hanıma kadın diyorlar. kadın ile derdim olduğundan değil, yakışıksız bulunan ismi saygısızlığından orada gördüğü kadına layık gördüğündendir öfkem. şaşırmalı, latife hanımı tanımayan bunca insanın face bile kullanabiliyor oluşuna da şaşırmalı. http://www.facebook.com/p...amp;type=1&permPage=1
bu devirde, bakire olmadığınız halde hala bebek bezi gibi orkid falan kullanıyorsanız 1 metre yanaşan herkesin alacağı kan kokusudur.
edit: eksi yağmuru bu çocuk bezi, ay pardon, kadın bezi kullananlardan geldi sanıyorum.
mesajla taciz ederek, her cümle sonuna smile ekleyerek, sevimli görünmeye çalışarak, samimi görünmeye çalışarak; kısaca bir şeyler olamadan sadece olmaya çalışarak tavlanmaz. aslında, bence sözlükten kız da tavlanmaz ya, neyse.
ilk dönemin sınavını zaten dönem sonunda verdik, bu ne peki, tatil sınavı mı, şeklindeki soru baloncuklarını oluşturan durumdur. onlar ise baloncukta kalacaklardır. selamını bile almayan, her fırsatta ezmeye çalışan yüksek gönüllü hocaların; herşeyi çok bilen dekanın falan asla biz ezik, zavallı, pis ve gereksiz öğrencilere tenezzül edip de cevap vermeyeceğini bildiğimizden mütevellit, o sorular, baloncukta kalır işte.
bunlardan her okulda var mıdır bilmem ancak benim gittiğim sayısı 14ü geçmiş her okulda vardı. üniversitede de peşimi bırakmadı keltoş. burada da var bir tane, keliyle pek barışık olmadığından sanıyoruz sürekli kasket takıyor. selamımızı almıyor, öğrencilerine yalan yanlış bilgi veriyor, kafasına göre bu derse girebilir bu giremez diyor. panodaki listelere beğenmediği öğrencinin adını yazmıyor ki o öğrenciler nerede kaçta sınava gireceklerini bilemesinler falan. böyle yani. yurt dışı görmüş bir de, aman allahım tadından yenmiyor. bildiğin görgüsüz.
niye cep telefonları yok bunların, internet de mi yokmuş o zamanlar, gibi soruların akla gelmemesidir. birden aslında hiç yaşamadığınız bir yıl olan 1975e geçer hafızanız. bilginiz, görgünüz en önemlisi de sevginiz ve saflığınız o yılların ortalama insanındaki kadar olur birden bire. izlerken yaşarsınız.
canının istediğine sınav hakkı veriyorsun, istemediğine vermiyorsun. yönetmelik buna göre yönet demekse, sen neye göre yönetiyorsun diye sorulası insanlarla dolmuştur.