kendini evrime inanmaya zorlamış insandan daha yobaz olmayan insandır. be arkadaş hem evrime inanmayanları yobazlıkla suçluyorsun hem de kendin hiçbir kanıt sunmuyorsun. şimdi o darwin denilen dallamayı örnek verme tezi doğru olsa iki yüz yıldır ispat edilirdi(senin gibi bunu ispatlamaya çalışan bi sürü yobaz var). bir yobaz nasıl insanın maymundan geldiğine inanabiliyorsa ben de insanın insandan geldiğine inanan bir yobazım o zaman. neymiş sudan çıkan balık sonra karaya uyum sağlamış evrim gerçekleşmiş falan filan... yav at bakam balıkları karaya. ama bir kere değil bir gün değil at bakim yüz yıl biri sağ kalabilecek mi. yok neymiş tek hücreli yaşam formlarından gelişerek...yok neymiş canlı hayatın başlangıcında "mutlu bir tesadüf" sanucunda bazı atomlar bir araya gelerek canlı formu oluşturmuş falan filan. şidmi sen bunlara inanıyorsun da yobaz olmuyorsun ben oluyorum. peki evet yobazım ben.
(bkz: malkoçoğlu benim)
(bkz: tamam sakinim)
evet. çünkü bazı çevreci geçinen arkadaşların da dediği gibi rüzgar ve güneş herşeyi çözmüyor, çözemiyor maalesef. ülkemizin enerji açısından bu kadar dışa bağımlıyken hala doğalgaz ve kömürde ısrar etmek zaten akıl karı değil. ayrıca güneş enerjisi, rüzgar enerjisinden elektrik üreten santralleri yapmak veya yaptırmak hiç de öyle koaly değil. bir kere hala güneş santrallerinde teknolojik olarak dünyada yeterli seviyye ulaşılabilmiş değil. ve ilk yatırımları da oldukça pahalı. tabi bir de bazı insanların sandığı gibi yüzüne her tatlı meltemin vurduğu yerde rüzgardan ya da güneş olan her yerde güneş enerjisi santrellerinden yararlanmak mümkün değil. dünyada bütün büyük devletler nükleer enerjiden yararlanıyor. abd, fransa başı çekmekte. yani bunlar farkında değil de bir biz mi çeveciyiz. ayrıca bu ezik biz yapamayız koruyamayız zihniyetinden vazgeeçlim lütfen. bu kadar kendimizi aşağılamanın anlamı yok.istersek gayet de güzel yapabiliriz. burda örnekler çoğaltılabilir. önemli olan konuya bu kadar bağnaz yaklaşmamak gerek kanımca.
memlekette herkesin sanki konaklarda yaşıyormuş izlenimi verilmesidir. ulan bu halkın yarısından fazlası gecekonduda yaşıyor lan. gerçekçi olun biraz.
(bkz: üvey baba) vardı tee benim küçüklüğümde.
üstü kalsın desen kasiyere daşşak konusu olabileceğini; yok efenim beklsen 5 kuruşu almak için -ulan fakire bak 5 kuruşun hesabında- dedirtebileceğini düşündüğüm paradoksumsu durum.
şibumi-trevanian
kahramanımız nikolai hel'in doğu felsefisi, go ve savaş sanatı üzerine geçen yaşam hiyakesini anlataktadır. sürkleyicidir ölmeden okunması tavsiye edilir.
Çok nadir olarak hoşgörülebileceği zamanlar olsa da genel itibariyle yapalımaması gereken eylemdir. iticidirler. Ayrıca bayanlara argo konuşmak da hiç yakışmamaktadır kanımca. (bkz: aga naber yhaaa)