dakikada 57 kopça açıp da altından çıkan 114 memenin bir tanesine bile erişemeyen şu öküz rekor kırsa ne olur, kırmasa ne olur amk. akşam yine elizabeth. sen ben olsak aklımıza düştükçe dertleniriz, alkole bağlarız.
ya 69 kopçayla rekoru kıran hollanda'lıya ne demeli? 69x2'den vay anasını.
değerli müşterimiz, ... numaralı müşterimizden hattınıza 5 tl transfer edilmiştir. turkcell. *
yalnız, 4 gün önceki mesaj. ulan şimdi farkettim; çok yalnızmışım lan. *
gitmesin arkadaşım kimse. zorla değil ya bu nane. uçak parasına yazık. katılımcıların dahi umrunda olmayan, sanatçı demeye dilimin varmadığı insanların katıldığı yerde ne işi var benim ülkemin değerlerinin?
hangimiz ''ulen bu avrupa ülkelerinin müzik piyasası ne seviyede acaba?'' diye izliyoruz eurovision'u? ya da hangimiz, ülkemizin performansını izledikten sonra televizyon başında kalabiliyoruz?
eurovision, bana göre ''bir ülke, başka bir ülkede ne kadar popüler?'' sorusunun cevabıdır. final gecesi hiç şarkı söylenmesin, sadece ama sadece oylama yapılsın ve sonuçları açıklansın. iddia ediyorum; alacağı reyting, diğer durumda alacağı reyting'e çok yakın olacaktır. ya da, bir icralar yapılırken reytingler ölçülsün, bir de oylama sonuçları açıklanırken. farkı beraber görelim, yorumlayalım.
'' bunların hiçbiri olmadı, olamaz da. '' diyerek vazgeçelim yukarıdaki varsayımlardan. herkes sadece eser dinlemek ve dinlediği eserleri karşılaştırıp yorumlamak için izliyor olsun eurovision'u.
bu durumda, sarısözen ile aynı sene trt'ye girmiş kıdemli eurovision sunucumuz bülend özveren sıkıntıya düşmüş oluyor. kendisi dahi müzik yarışması sunduğunu unutabiliyor. akabinde de şu cümleler dökülüyor ağzından:
- '' hayret! x ülkesi, y ülkesine puan vermezdi. nasıl verdi anlamadım. ''
e abicim şarkı değişti, sanatçı değişti, sahne şovu değişti. o yüzden olabilir mi?
velhasıl, hiçbirimiz iyi müzik icrası görmek için izlemiyoruz eurovisionu. umarım düşündüklerimi aktarabilmişimdir. '' hasiktir lan. '' diyenleriniz olacaktır. can sağolsun.
az önce okuduğum bir tanesi iyi güldürmüştür. harfine dokunmadan aktarıyorum:
--spoiler--
bizim trabzonlu cami hocaları ile rizeli cami hocaları, en yaşlı imamı teknik direktör yapıp birer futbol takımı kurarak maç etmeye başlamışlar fakat her seferinde rizeli hocalar galip geliyor. buna bir çare arayan trabzonhocaspor'un teknik direktörünün birden aklına parlak bir fikir gelmiş.
- uşaklar... demiş. ha bu bizim hami(mandıralı)'yi alalım takıma..
- etma.. nasul edeceuk.
- ula ne var.!! deruk bu uşak bizim merkez camisine yeni tayin edilen hocadur, maç yaparken de hami hoca!! hami hoca!!! diye konuşuk ettukmu aramızda farketmezler oni.
neyse hamiyi aralarına alıp çıkmışlar maça. maç bittikten sonra kıraathaneye giren trabzonhocaspor'un teknik direktörü olan imama, emicelerden biri seslenmiş.
- ne ettunuz.. kaç kaç bitti maç
- içi-pir (2-1) yenilduk emice
- bizim golü çim attı?
- hami hoca.
- onlarınkini çimler attı?
- içisini de ronaldinho hoca.
--spoiler--
maç sonunda tahmin etmiştim böyle bir şey yazılacağını. keşke maç izlenilseydi ya da tarafsız gözle izlenilseydi. antalya benim izlediğim en iyi son çeyrek performansını koydu ortaya. öyle şutlar kullandılar ki, ''hadi be. nasıl soktular bunu.'' dediğim çok sayı oldu. bir ara farkı 3 sayıya kadar indirdik fakat antalya yine açtı farkı. tahmin ediyorum bu gece saatlerinde karşılaşma tekrar yayınlanacak. vaktinizi ayırıp birkaç dakika izleyin. söylemeye çalıştığımı daha iyi anlayacaksınız.
maç sonunda gözleri dolu röportaj veren muratcan'ın duruşundan, halinden anlayabilirdiniz antalya'nın maçı ne kadar istediğini. ayrıca maç spikeri ve yorumcusu maçtan hemen sonra, galatasaray'ın böyle bir şey yapmadığını, iki takımın da ne kadar çabaladığını, çırpındığını anlattı.
geçen senelerde leman dergisi, sınav sistemini eleştirmek adına öss'de tüm soruları yanlış cevaplaması için odtü öğrencisi olan birini sınava sokmuştu. o becerememişti diye hatırlıyorum. yalnız bu arkadaş, bu işin hakkını vermiş. tebrik ediyorum.
güzel ülkemde ahmet çakar, erman toroğlu gibi telegol çocukları yorumculuk yapmaktadır. Hal böyleyken, kendisinin şarkı sözlerini kullanarak yorum yapmasının yadırganacağını sanmıyorum.
--spoiler--
uludağ sözlük merkez binasına gelen her çocuk ruhlu yazar hediyelerle ödüllendirilecek ve zall'ın koltuğuna oturtulup kaldırılacaktır.
--spoiler--
hayret. yazısının sonuna '' dikkat edin de, zall oradayken oturmayın. '' diye eklememiş. koltuk şu an müsait değil herhalde.