telefonda konuşa konuşa iş yaparak,su ısıtıcına suyu doldurup yerine koymak yerine ocağa koyup altını ateşe verdikten sonra onun yavaş yavaş erimesini gördüğü halde görme duyusuyla algılamayıp plastik kokusu çıkınca farkedenlere selam ederim...
klimayı 19 dereceye ayarlayıp yorgana sımsıkı sarılıp yatma olayıda vardır ki bu olayda olduğu gibi bu muhteremin amacının ne olduğu hala anlaşılamamıştır.
-al bakalm canım amanda aman büyümüş bayramlarda ziyaretede gelirmiş hedede hödedde.....
-eee bu ne?
-ne ne canım anlamadım?
nesi varmı teyze yavv geçen seneki mallar bunlar biliom ben not aldıydık biz buranın adresi emel sokak 23 numara değilmi bakiiimm vallada öle cık cık!hiç utanmıyonda ha?
-yok cocuğum yeni aldım valla kem kümm...
-tamam teyze yavv zaten parada vermiomuşun haberini aldım bide verceğin altı üstü bi çikolata bunu da böle yapcaksan işimiz var senle oooooo sen bu kafaylan gidersen ben sana söyliyim valla kapını açan olmaz sorada doğruu huzur evii
-çatttttt!!!(kapı kapanır)
-tamam yavv o eskilerde olur sen verseydin onları bana bi......
-yeter artık baba yavv sen böylesin işteee sinir et et insanı sonra gel böyle şirinlik yapp!!
-yavv ne bileyim kızım yavv sap yiyip saman sıçıoz işte böyle töbee töbeeee!!
ota boka başlık açarken nefes alan insan
yürürken ayaklarını kullanan insan
yemek yerken ağızın kullanılması
mutfağa gitmek için oturma odasından kalkıp koridoru geçen ve mutfağa ulaşan insan
hapşururken hapşıııı deme sorunsalı
uludağ sözlüğe girmek için http://www.uludagsozluk.com 'a girilmesi
diye çoğaltacağımız bu kadar saçma şeyleri düşünme kapasitesine sahip bir insanın nasıl bir kullanıcı adı alıp buraya yazı yazdığını merak etmeme sebeb olan olay.
bu pozu vermeyenlerin yonja üyeliklerinin derhal ellerinden alınacağını düşündüğüm, yonja pozunu büyük bir ustalıkla kendi üstünde uygulayan tipitip bi kız modelidir.bir nevi şfiredir yani...
-e-mail adresi:yonjakızıfalanımben@hotmail.com
-şifre:+++++++
bs-şifre kabul edilmedi
-yavv noluo yavv her gün girdğim site neden kabul etmiyo şimdi ayyy çotanak ortadan ayrılcem felan olcam şimdi yavv
bs-son günlerde hiççç başını yana eğerek poz verdiğin fotolarını siteden silme gafletinde bulundun mu bakayım senn?!!!
-ayy evet silmiş felan olmuştum yavv ama koyarım yine felan yaneee sorun değil
bs-ei o zaman koyda gell almıoz gardaşım fotosuz!hele bidaha senin buraya fotosuz ayak bastığını göreyim hele bi basta ben sana.........yörü canım hade canım hade hadeeeeee!!!
-hayyy ben seninnn ebeninn....!!!
bs-ebem sensin goley gelsinn*
dinlerken insanı dünyadan başka bir gezegene götüren sözlerin şarkılarda gereksiz ve şarkıyı kısıtlayıcı bir öğe olarak görenlerin her daim dinlemekten zevk aldığı şarkılardır.
(bkz: bey gelele buraya anket bırakmışlar)
Dark Tranquillity-the mind's eye *
Death-voice of the soul
in flames-dialoque with stars
in flames-man made god
liquid tension experiment-acid rain
nigthwish-moondance........
melih kibar-sucu çocuk
aşmış adam can atilla-hepiciiii
yansımalar hepicii
-yedi karanfil-hepiciii.....
küçükken ilkokul gerizekalılığından mıdır artık nedendir bilinmez hep
-sen şimdi dünyayı mavi mi görüyorsun
sorusuna maruz kaldığım benimde aynı gerizekalılıkla
- ıhh.... biraz ama öyle cok değil böyle hafiften bi mavilik.
diye cevapladığım her aynaya baktığımda beni o ana geri götüren, 'ey çocukluk sen ne salaklıklara kadirsin' dedirten olayı bana anımsatan başlık.
romandan uyarlanıp hüsrana uğrayan filmlerin bir yenisi daha.romanı okuduğun zaman acılarının tutkuların mutluluklarının bile kusursuzca tasarlandığı, insana 'bir ömür aşk olabilir mi?'dedirten bu eserin filmde Javier Bardem'in çabasıyla ara ara filmin heyecanını hatırlatan ama bütün bu çırpınışlara rağmen filmin basit bir aşk öyküsünden ileri gidememesi romanı okumadan filmi izleyenlerin 'bu kadar basit gibi görünen duygusuz ruhsuz bir aşk öyküsüde film olursa benim hayat ne olur kim bilir' dedirten bir Mike Newell filmi.filmin sonunda o kadar ihtişamlı beni benden alan bir romanın nasıl bu kadar aciz duruma düştğünü gördüğümde artık sinemacıların romanları rahat bırakmasının zamanının gelip geçitğini bir kez daha farkettim.
''allahım bu kadar çocuk içinden neden bu tipitip anne babalar beni bulur'' dedirten benimde küçükkene başıma bela olan ama daha sonraları başa çıkmanın binbir yolunu keşfederek (bkz: ebeveynin istediği herşeyi yapmayan çocuk) modeline dönüşmemle mazide kalan,hatırladığımda suratımda aptal bi gülümseme uyandıran olaydır.*
bazı kadınların kendi kendine yetemeyeceğini düşünüp kendinden üstün bir insanın onu koruyup kollamasını istemsiyle oluşan durumdur.kendine güvenmeyen hayatta tek başına birine ihtiyaç olmadan yaşamayacağını düşündüğünden ve .karşısındaki kişiye ait olma isteği vede biraz maço erkek modelinden hoşlanan kızlar bütün yetkileri karşı tarafa vermek istemiyormuşta sanki onu biri zorluyomuş gibi görünür ama oysa kızımız bu durumdan çok mutludur.ama yinede her yerde dert yakınmaktan kendini alamaz.bir nevi romantik komedi filmlerindeki çok asi kendi başına buyruk kızımızın aşık olduktan sonra bir anda değişmesi aşkı uğruna kuzu gibi biri olması durumuda denilebilir.
filmin ilk sanhneleri...kızımız okulun en asi dik kafalı kızıdır.özgüven tavan yapmış bir şekilde salına salına okul kantinine yürür.dengesizin teki(bu dengesiz ilerde kulu köpeği olacağı veled) cumpurlop diye bütün kahveyi üstüne döker.kızımız tabi asi ya hiç laf söz dinlemez kendi kafasına buyrukya hemen celalllenir,oğlana saldırır da saldırır artık
-napıyosun senn beee dikkat etsene koca yol.bula bula benim önümümü buldun yürücek!!! ayyy yandımm uffff!!!
der ve bir anda cillop gibi romantik serseriyle göz göze gelirr aslında kız o anda etkisiz hale getirilmiştir ama yinede cilve yapcak ya işvelencek ya hala debelenir işte.oğlumuz durumun farkında değilmiş gibi oda hevesini kırmayayım diye devam eder bu kurlara.
-çok özürdilerim bayan hemen bi doktora gidelim isterseniz feci görünüyor.sizin gibi bir güzeli böyle yakıpta bırakamam.
-bırak istemez senden gelicek faydayı küstah nolcakk!!
-peki o zaman kendimi size affettirmek istiyorum yoksa bu vicdan azabıyla daha fazla yaşayamam.bi kahve içmeye ne dersiniz korkmayın bu sefer yakmadan
burda romantik serserimiz iki nolu bakışını da atar kız artık erimiş bitmiştir ama inatız ya asiyiz ya hala devam eder
-hııı!küstah nolcak sen kendini ne zannediyorsun haa bu süslü laflarla beni kandıramazsın git de sen o süs bebeklerini kandır!
der ve uzaklaşır.romantik serserimiz mesajı almış bir vaziyette nuri alço gülüşüyle vuslatın sona ereceği günü bekler.
şimdide filmin son halleri....
asi kızımızın o halinden eser kalmamış bir vaziyette aşk bulutlarının üstünde uçmaktadır artık.
-romantik serserim benim hadi bugün yemeğe çıkalım üstüme bir şey giyeyim hemen çıkarız
-höööööötttt git üstüne doğru dürüst bişi giy adamı dellendirme bütün millet bakıyo sonra aval aval
-ayy sende her şeyime karışyorsun bıkım haa!
desede çok hoşuna gider mest olur resmen
-höööötttt sen bana karşı mı geliyosun haa kıskanıyorum kızım seni napıyım seviyoruz allahına kadar eyytttt
-tamam hayatım tamam kızma sen (bkz: erim yiğidim beyim ne derse o olur)*
bu manyakklığı sadece ben yapıyorumdur herhalde diye kimseye söyleyemediğim ama her zaman yapmaktan zevk aldığım olaydır.hatta olayı biraz daha abartıp 2 saate bir alarm kurar,o alarm her çalışında suratımda şeytanca bir gülümseme,ağzımdan sessizce dökülen 'yemişim saatini zuhahaha' cümlesi belirir.tabi bu durum öğleden sonra beşe kadar yatmayla sonuçlandığı için annemin kalkkkk! diye başıma dikilmesiyle ve bir yerlerinde sustur ertele gibi seçenekleri olmaması dolayısıyla o suratımdaki pişmiş kellelik ifadesi suratıma soğuk suyu çarptığımda yerini botoks melahat'e bırakır ve son bulur.geriye sadece alarma karşı kazanılan zaferin hatırası kalır.
-evet hamdi beyin yeni teklifi tamı tamına 55.000 ytl.şak! şak! şak!
kutu açıcı elemanlardan ikisi;
-abi bence kabul etmicek yeter mi lan buna bu kadar para karısıydı, kızıydı, kumarıydı içkisiydi derken oooooo nere yetiyor bu para?
-yok be abi kabul eder artık geçmiş bundan gari baksana bön bön bakıp pozitif enerji
-olum ne kabul etcek lann?boru mu bu?gör bak sonunu düşünen kahraman olamaz memati dicek bascak gitcek!
-var mısın yok musun abi?
-varım lan!
-varım diyorrrr!şak! şak! hehehe.
-zıçtırma lan senin varınada yokunada......!
-aeö? tamam abi nesine?
hede hödöö.....
nui bilge ceylan'ın hemen hemen her filminde ceylan ailesinden birilerini oynattığını düşünürsek (kendide buna dahil) ceylan ailesini tümden yönetmenin favori oyuncuları saysak olur herhalde.
en boktan soruların adamıdır bu öğrencimiz.bir kere abbas güçlü'nün ne sorduğunun bi önemi yoktur onun için.o orada kendi görüşünün haklılıklarını çok saçma yönlerden ortaya koyarak karşı tarafın tek hatasını bile hepsine mal ederek ülkenin sorunlarına çok değişik orjinal bi bakış açısı yakaladığını sanar.hepsinin ilk cümlesi 'öncelikle şunu demek istiyorum' olur ve saçmalamaktan öncelikle şunu bi türlü söyleyemez.hepsinin önceden ya bi yerde duyduğu yada bi şekilde keşfedip 'ulan bi program falan olur atışırken ben bunu söyleyeyim baya karizma bi laf ha baya karizma yaparım'diyerek yeni kelime ve kelime öbekleri oluşturur.haçlı irtica ,mini etekli kemalistler gibi.her iki görüşe sahip tiplerdede genellikle karşı görüşten birinin işlediği bir suçu bütün o gruba mal etme sorunu vardır.
-peki başı kapalı olduğu için hastaneye alınmayan teyzem nolcak cart curt!
-peki erkek diye hastayı muayene etmeyen doktor ne olacak car curt!
bunlar gerçektende ilkokulda çocukların birbirine atışmalarına benzer hatta benzemekle kalmaz aynısıdır.
-bu bana salak dedi böööööö!!
-sende bana manyak dediydin emme ee nolcak?
bakın bi fark var mı yok hala aynı mantık.
yani tamamen bir kapışma arenasına dönüşmüş bir program izlersiniz.program bitip tv'yi kapattığınızda 'eeee şimdi üniversiteliler bu konuya ne diyorlar?ne gibi bir çözüm üretiyorlar diye düşündüğünüzde hiç bir cevap alamadığınızı görünce 2 saat boş bi ekrana baktığınızı farkedersiniz.
gmln: noldu yani küstününüz mü şimdi siz?
ayla: tabi kızım yavv bidaha suratına bakan böyle olsun.nerden bulaşmışım ben onun gibi tipitipe yav?
gmln: nese ei yavv düzelir gider boşver uzatma
ayla: yok bee ne düzelmesi bitti artık kesin hede hödö....
daha sonra kafa dağıtmak için dışarı çıkılır.gezilir.tozulur.yiyip içme faslı için uygun mekan bulunduktan sonra bir güzel mekana yerleşilir.tam bu sırada sabahtan beri küs olduğu suratını bile görmek istemediği Asu'da karşı masada oturur bu şahsın.ama tabi kız kendisine küsüldüğünden haberi olmadığı için her zamanki yapmacık moduyla masaya yaklaşır.
asu: aaaaa ayla'cım naber yav görüşemiyoruz ne zamandır özlettin kendini valla.
o dalgınlıkla mı sinirle mi artık bilinmez ayla şahşı bi anda küs olduğunu unutur.ve olanlar olur.
ayla: aaaa Asu'cum nolsun yavv iyiyiz bizde işte arkadaşla birşeyler yemeğe geldiydik.yavv aklımdasın ne zamandır arıyım şu kızı buluşalım dertleşelim yav anlatırız son dedikoduları kız kıza şöyle kaynatırız iyice!
asu: ayyy kız benimde aklımda da hemde ne bomba olaylar oldu bi bilsen...
ayla: kız anlat çabuk bakayım şurda hemen çatlatma beni!özlemişim be böyle fiskosu senle canım ya!
asu: bende bende ama şimdi arkadaşlar bekliyor,ben gideyim seni ararım sonra oturur uzun uzun dertleşiriz
ayla: ne demek canım keyfine bak sen hede hödö...
şeklinde bir diyalog geçer.
ben hayretler içerisinde
-ne bu şimdi kamera şakası mı?
-ne ne?
-ne nesi var mı kızım yarım saat önce gırtlağına yapışcam dediğin kız ben miydim?ne lan bu iki yarım beyin beni mi kekliyonuz bee hede hödöööö...
-...?(vede acı acı bir fısıldamayla) hassiktirr!!
her artistlik sinirlenme pozisyonunda koşa koşa mutfağa gidip elime bi su bardağı kaparak, pencerenin önüne geçip uzaklara şöyle uzun uzun bakıp bardağın bokunu çıkarmaya çalışsamda olmuyooo olmuyoo olmuyoo işte!kestiiikk! diyip baştan çeksemde aynı karizmayı veremiyorum yavv.daha çok bardak gerek bana benim onu yamultmamaa!!
örneği daha açıklayıcı olması için filmi biraz açıklayarak anlatayım.filmimiz almanyalı yarim.filiz akın güzeller güzeli bir alman maria'sı.kadir abimiz yiğit anadolılu alamancı işçi.maria ile kadir abimiz hadi aşk* dilinden anlaşıyorlar da peki be adam bu kız kendi öz babasıyla, mendebur suratlı alman babasıyla konusurken neden türkçe konuşur be yav ben böyle türkçe dublaj örneğini daha görmedim ömrümde hehal olsun bea! (bkz: türk bunuda başardı)
-yav sen şimdi gerçekten var mısın yok musun?
-evet öncelikle hamdi beye buradan teşekkür ediyiyorum veee varım diyorum!
-şak şak şak şak şak evet varım diyorrrrrr!!!!*
bu yozlaşmanın böyle devam edeceği göz önünde bulundurulursa bu tip insanlar tarafından yakında 'party yerine parti yazan mallar' diye tabir edelebilcek gruba dahil olacağım malumunuzdur.
en samimi duyguların o dönemlerde o büyük ustalarda canlanmasını onların dilinden bize bu kadar asil bir şekilde ulaşmasını 17 yaşında farkedebilen gençtir.hiç zaman kaybetmemiştir.bu şarkıları kendiyle harmanlayarak hissedeceği duygular ile geçireceği daha çok güzel vakitleri olacaktır.