Ne kadar para kazanırsan kazan ne kadar güzel okullarda okursan oku ne kadar güzel kariyerin olursa olsun. Mutluluğa dair umudunu kaybettiğin gün ölüyorsun...
Şimdi arkadaşlar bi sürü arkamdan sayıp söveceksiniz ama bu konuyu eğri oturup doğru konuşalım. Hayatımdaki erkeklerin ( abim, erkek kardeşim, babam , sevgilim) hesabını ödemek absürd ufak ama mide bulandırıcı bişey. Bu demek değildir erkeğin sırtından geçin. Şöyleki yeri geldi abimin bebeği oldu gittim beşi biyerde aldım evine beyaz eşya aldım, babama araba aldığında kendi maaşımdan yardımcı oldum. Sevgilim komple kişisel bakım tekstil ev kitap bakım vs ne varsa ben aldım alıyorum da keyifle. Yeri geldi bu hafta çok yorulduö dedi spa paketi aldım yeri geldi kredi kartı kullanmağı için uçak biletini aldım. Yeri geldi en sevdiği markalardan( saat, kıyafet)alışveriş yaptım. Ve hepsi de helali hoş olsun. Şimdi tekrar gelelim hesap konusuna şimdi erkek dururken kadının adisyonu istemesi önüne çekmesi, ya da işte erkek kenarda bekleyip kadının kasaya gitmesi, hakaten sizi de irite etmiyo mu. Bırakın erkek bunu yapsın bu onu daha iyi hissettirir, ama siz de ona yük olmayın başka başka ihtiyaçlarını alın verirken de kibar bi şekilde dile getirin ki karşılık gibi algılamasın. Ne bileyim işte 'Ya hayatım bunu almak senin aklına gelmez diye ya da senin vaktin olmuyor diye ben aldım alışveriş yapmak keyifli oluyor falan şeklinde süslü cümlelerle verin hediyenizi.
Sadece bir kez sevgilime yemek ısmarlayabildim onu da kaç gün önceden söylemek şartıyla bu ay maaşım fazla yatıcak diyip nusrete götürmüştüm( ki öncesinde 5 kez gittik birlikte hepsinde o ödedi). Bir kerelik kabul etti ama hesap masaya gelince nasıl kötü oldu biliyorum.Bu ilk ve son olsun dedi.
Velhasıl kelam hesabı kadın ödememeli ama kadın erkeğe de yük olmamalı dengeyi sağlamak iki tarafa düşüyor. Da böyle zamanda iki medeni insanın denk gelmesi zor. Herkes birilerini sömürme peşinde..
Kocamın ütüsüne ayıracağım zamanı işe ayırıp fazladan çalışıp 8 bin tl maaş alıyorum. Ne diye koltuğun üzerinde göbeğini kaşıya kaşıya tv izlerken aklından işyerindeki hatunun götünü düşünen bi erkeğe meyve soymak zorunda kalayım ki.
Eskisi gibi analarınızdan gördüğünüz gibi kocalara sınırsız hizmet hatta kölelik bekliyorsunuz değil mi sayın erkekler. Kadınların çalışma hayatına girmesine karşı çıkılan yıllardaki agresifliğin nedeni buydu işte. Kadınların muhtaçlıktan kurtulması korkusu. Şükür ki artık kadınlarımız kölelikten kurtuldu ve bilinçlendi.
Edit: evde kalan erkekler saldırmaya başladı bile. Çok iyi be geçmişteki kadınların intikamını almak gibi bişey, siyahilerin kölelikten kurtulduğunda duydukları sevinç gurur gibi bişey bu. Muhtaç olmadığını görünce çıldırıyorlar..
Edit2: hemcinsimin biri kadınlardan taraf olmama rağmen durmamış sataşmış, yok kendini niye satılacak vücut olarak görüyosun yok ben seveceğim adamı bulamadım yok böyle olmamalı ulan mal erkek seni satın alınan vücut olarak görüyo. Sen saf saf inan seveceğin erkek tabi bulamazsın. Erkek seni sadece et olarak görüyo hatta yetmiyo adamla evlenirsen aynı yatakta sen dahil 5 kadınla hayal ediyo. Ahh kızlarımız, bi de bayan denmesinden rahatsız değilmiş. Sen hemcinslerini satan erkek delisi kezbanlardansın bebeğim, bizimle değilsin.
https://galeri.uludagsozluk.com/r/1420559/+
Bir tanesi budur efendim.
Edit: çirkinlik değil yaşlanmaya karşı güzelliğini korumadır bunun adı. Bakımsız kızlardan hoşlananlar anlayamaz.
Siz 45-50 sinde göbeği salan teyzelerden olmak istiyorsanız o başka..
~~Ayda bir kez olmak kaydıyla benimdir. Lokum ve newyork steak tavsiyedir. Ayrıca şef ve garsonları on numaradır. Bir de şu kulaklık tarzı zımbırtıyla dolaşmasalar, her seferinde sizi anlamak için o kulaklığı çıkarmaları sinir bozucu.
tam 11 yıl önce kafanı dayadığın bir dersane sırası.. arkadaşımın dürtmesiyle gördüm seni.. baksana şu çocuk ne yakışıklı demişti.. farkında değildim birşeyin.. o sıralar gelecekle ilgili hedefler vardı aklımızda.. sen bana tutulmuştun o sıralar. bir yıl kaçamak kaçamak izledin beni. bakıştık bikaç kez göz göze geldik... derken o ilk mesaj...
mesajın iki kontör olduğu dönemler.. her an her saniye mesaj atar oldun,, iyiden iyiye bağladın kendine.. ödüm kopuyordu benim.. kimseye dokunmamış kimseye bakmamış kimseye aşkım dememiştim... ödüm kopuyordu biri duyar diye ödüm kopuyordu herşeyden.. ama sen adam vazgeçmedin.. babandan kaçırıp kaçırıp arabayı balkonumuzun dibine kadar sokulup cama çık dediğinde yüreğim ağzıma geliyordu ama sen benden vazgeçmiyordun.. sayfa sayfa mektuplar yazıyordun sn güzel el yazınla..hele o ilk elimi tutuşun ellerim titremiş heyacandan ağzım kurumuştu, gözlerin dolmuştu.. masum meleğim derdin bana hep..
bir sene daha bekledin.. olmaz dedim ben bu sınavı kazanmadan olmaz.. ve bir sene boyunca sen beni yine bekledin ilk telefonunu kırdığın o yıl, aramamak için duvara çarptığında..
sonra bir gün aradım seni,,ben kazandım sınavı.. sen üzüldün sevinmek yerine,, ben gidiyordum hem çok uzaklara.. senin için gidiyordu bilemedim..
bir yıl deli gibi çalışmışsın arkadaşların söyledi illa orası tutacak diye ben senden çok uzaklarda başka bi hayata başlamışken,, ve sen benim okulumu kazanıp benim şehrime yerleştin beni buldun beni bırakmadın vazgeçmedin benden.. elimden tuttun ben sana yeniden aşık oldum o an..
hani ilk evini turtuğun o gece.. o koca evde eşyasız kaldık bir kanepe küçük bir ayna.. o benim hayatımın en mutlu günüydü alsa unutmadım...
tüm arkadaşlarım hayrandı sana.. bir gün eğlenmeye gittik hep birlikte safım ben bilirsin.. anlamam bu işlerden bizim kızlar bakmış sana çıkarken dediler ki sakın bu çocuğu bırakma senden başkasını gözü görmüyor..
hep elin elimdeydi mutlu okulun en afilli çifti.. ama bi gün ansızın bitti..
ve üzerinden 4 yıl geçti.. bir durakta karşılaştık.. Ben işe yeni başlamıştım.. sen okulu bitirip gelmiştin.. yanıma geldin nasılsın dedin,, iyiyim diyebildim ben de.. sonra otobüsüm geldi çok fazla konuşamadık..
otobüste bir yer bulup oturdum, ordaydın tam karşımda bana bakıyordun otobüsün hareket etmesini bekliyordun.. gözlerim bi ara bileğine ilişti.. o an fakettim.. beynimden vuruldum adam.. benim sana 5 yıl önce oturup kendi ellerim ve artan iplerle yaptığım o bileklik hala bileğindeydi, sıkıca düğğm atılmış..
üzerinden on bir yıl geçti adam.. sen evlenmedin.. ben de evlenmedim, benden umut yok.. senin beni beklediğini biliyorum.. yapma.. git kur yuvanı.. çocukların olsun boy boy. mutlu güler yüzlü bir karın, varsın kaan'ın ondan olsun..sen mutlu ol adam..
ben mi.. ben senden sonra bir daha aşkı bulamadım.. günler gecelerce ağladım.. kalktım ayağa tekrar düştüm. yoruldum dinlendim.. şimdi yapayalnız bir hayatın tek kişilik odanın sürgünüyüm.. nefes alıp nefes veriyorum..
sen mutlu ol adam.. çünkü mutluluğu en çok sen hakettin..
https://galeri.uludagsozluk.com/r/1123964/+
Şimdi bu fotoğrafa objektif olarak bakın ve gerçekten içinize işleyen bakışların kahverengi göze ait olduğunu hissedecek misiniz.
not: ben renkli gözlerin ışığı daha çok yansıttığı için bakışların yüzeysel geldiğini, koyu renkli gözlerin ışığı absorbe edip derinliği daha iyi yansıttığını düşünüyorum.
Edit: renkli gözler size kışkırtıcı gelmiş olabilir, (şekil 1.) davetkar olabilir vs vs. Fakat ilk cümlemde belirttiğim gibi içine işlemek kavramı farklı..
Vardır böyle bişey efendim. zaman zaman gittiğimiz mekanlarda karşılaştığımız bi ukalalıktır.
Bugün akşam saatlerinde şahit olduğum bir tanesini anlatayım.. Hala sinirlerime dokunuyor hatırladıkça..
Şimdi adını vermeyeyim bir lokantalar zincirinin istanbul ayağında birinde iftarımı açmak için sıra bekledim.. Neyse yanımda 4 kişilik bir grup vardı 2 kız iki erkek. Tam ezan saati olduğu için yoğunluk hat safyada yemekler geç çıkıyor falan zaten mantıklı biri istanbul gibi bir yerde bunun hesabını yapar ve kendini buna hazırlar..
Bunların yemekleri gecikti daha doğrusu siparişlerinin bir kısmı halihazırda duruyordu çıkmış demekki kalan kısmı bekliyorlar..
Hatun olanlardan biri atıldı öne bakar mısınız dedi personele, dokunur musunuz buz gibi oldu dedi yemeği göstererek.. Eleman mahcup oldu kızardı bozardı efendim dedi yetiştirmeye çalışıyoruz. Sonra kızın arkasındaki iki erkek de homurdanmaya başladı ve kızın ağzından aynen şu kelimeler döküldü yüksek bir ses tonuyla 'böyle salakça birşey görmedim.'
O arada sipariş sırası yan kasada bana gelmişti ve siparişi alan çocuk o kadar etkilendi ki laftan elleri titredi hesabı yanlış kesti ' pardon hanımefendi diye beni bekletip arkadaşından yardım istedi. ' problem değil iki üç lira için dediysem de iptal edip hatayı düzelttiler..
Ve yemeğim hazırdı çocuk uzaktırken elleri tir tir titriyordu hala olayın etkisinden çıkamamıştı demekki.. Nasıl içim acıdı, kardeşim yaşında çocuk akşama kadar orada ağız kokusu çekiyor.. Üstelik avm kültürünün boktan ortamında ve günün yarısından fazla bir zamanda..
Sonra ukala pisliğin teki gelip ' yeaa ne kadar salaksınız ' türünde laflar edip herkesin içinde rencide etmeye çalışıyor..
Lan dedim bu ülkeden bi bok olmaz.. Okumuşu başka türlü okumamışı başka türlü cahil. Sonra eve geldim ve o kıza orda iki çift laf etmedim diye kendi kendimi yedim. Dayanamayıp buradan yazdım.. Belki okuyordur ki okuyorsa buradan sesleneyim ' be hey cahil sen kimsin ki saatlerce ayakta durup tüm gün sipariş alıp nefes nefese kalan daha lise çağında ama belli ki ailesine destek olmak için ipe sapa gelmez işlerde iki kuruşa çalışmak zorunda kalan gençleri rencide ediyorsun.. Ne var yani gelen kısmıyla siparişinin bi yemeğe başla geri kalaml da çıkınca yersin, nedir hepsi birden mideye indirme telaşı. Gerek var mı bu kadar huzursuzluk çıkarmaya..Bir de kadın olacaksınız.. Bu coğrafyanın kızlarında da var bi sorun.. Hanımefendi olmayı öğrenemedik gitti.. Hatta topluca insan olmayı öğrenemedik be..
Edit: 5 yıldızlı otelle kıyaslama yapanlar olmuş.. 5 yıldızlı otel hizmeti bekliyorsan 5 yıldızlı otele gideceksin..
Edit2: tabiki orada güzel bir dille şikayetini dile getirebilirsin.. Ama 'ne kadar salakça yeaaa' demek de nedir.. Ben buna kızıyorum. Üstelik sırayı görüyorsun iftar saati olduğunu da biliyorsun o halde durumu görüp çektirip başka bir mekana gideceksin..bile bile lades yapıp milleti eziklemeye lüzum yok orada çalışan senin de kardeşin olabilirdi.
işletme sahipleri daha fazla kazanmak adına az kişi çalıştırıp saatlerini artırıyorsa bu çocukların günahı ne.. Asıl şikayet merci orasıdır..
Kalabalıkken keyiflidir, ailenizden uzaktaysanız ve ev arkadaşınız da oruç tutmuyorsa yalnız uyanırsınız ve yalnız yersiniz o yemeği. Ama olsundur, Allahın rızasını kazanmaksa amaç, anlamlı bi yalnızlıktır o.. Namazınızı da kılıp duanızı ettiyseniz sizden huzurlusu yok.. Sağlık ve iyi insanlarla karşılaşma duası.
