elimde peydahlanan ve 6 aydır doktora gitmeye üşendiğim için yayılan egzamamı düzenli kullanmam takibinde 1 haftada geçiren iksir. çok seviyorum seni betnovate.
karakter sınırına takılan orijinal hali: bir bankanın atm sinin verdiği parayı diğer bankanın atm sinin kabul etmemesi.
evet bugün yaşadığım olaydır. insanı hayattan soğutan olaydır. ha dersen ki o bankadan alıp o bankaya götürmene ne hacet, koy cebine. feleğin çemberi işte, naparsın.
iyimser yazardır. 'elime mi yapışacak, sevinsin yazar' yazarıdır. dünya işlerini pek umursamaz. **
okuduğu girinin dahiyane birşey olmasını beklemez. zaten zor da bulunur böyle giriler. hoşuna gidene acımaz, basar artıyı. severim kendisini. mutlu eder beni. bir de umarsızca eksi basanı vardır.
yeni aldığınız kulaklığınızı test etmenize yarayan ses şeysi. bunun bi meşhur virtual barber adı altında 3D ses kayıtları bulunduran sitesi vardır. (bkz: http://www.virtualbarber.org)
şu son birkaç gündür dikkatimi çeken zaman gazetesi reklamlarındaki photoshop rezaletidir. bilmeyenler için gazete saydam gibi ve okuyan kişiyi gösteriyor ve işte 'sizi yansıtır, kendinizi görürsünüz hede büdü' temalı bir reklam olmuş. ancak gazeteyi saydam yapalım derken resmen photoshopun içine etmişler. bilmiyorum ben mi çok kılım ama eminim farkedeniniz olmuştur. ulen birşey düşünmüşsün bari düzgün yap di mi özenerek yap bütün istanbul belki bütün türkiye görecek o reklamı.
o değilde bizdeki bu kırmızı, mavi şeysi nedir yahu. ulan ''abi bi malbora'' desen adam zaten sana layt olmayanından en hakikisinden olanı yani kırmızı olanı verecek. '' bana bi kırmızı marlboro''?! abi yeşil değil zaten marlboro.
şöyle ki öreneğin bir ifadeye 'hede' kısayolunu verirsiniz. daha sonra başka bir ifadeyi kaydederken 'hed' kısayolunu atarsınız. o 'hede' kısayolunu verdiğiniz ilk ifade ilk başta çok hoşunuza gitmiştir, zamanı gelsede kullansam diye beklersiniz. ama öyle bir an gelir ki o ifadenin varolduğunu ifadelerde 'tümünü göster' butonuna bastığınızda hatırlarsınız. çünkü her 'hede' yazma çabanızda 'hed idafesi'+e ile karşılaşırsınız.
mekanda yiyilmiş* içilmiş, e sıra geldi hesaba. bir erkek olarak hesabın ortak ödenmesi bana daha samimi geliyor ama gel gör ki pratikte öyle değil. e tabi bu durumda iki tarafında aklından geçenler olur, ama ikiside bun akıldan geçenlerden asla haberdar olmaz.
uzaktan kontrol edebilmen için kumandası olan * çeşitli boyutlarda üretilen helikoptere benzetilmiş oyuncak. 200 tl gibi bir para bayıp asla zevk alarak uçuramadığım hede. yok arkadaş adam akıllı uçmuyor. tamam havalanıyor ama kontrol sizin elinize geçemiyor.
mutsuz bir durumdur. evde özene bezene uğraşırsın, gerekirse jöleni, kremini, spreyini uygularsın o saça. sokağa bir çıkarsın. bir rüzgar bir fırtına, oldumu alaşağı. neyse hadi yaz günü çıktın sokağa, rüzgar yok kafan rahat. gel gelelim otobüste cam kenarına oturdun ve tam kafanın hizasındaki cam açık * ve otobüs hızlandığında oluşan rüzgarın tam hedefi, o evde özenerek yaptığın, daha jölesi kurumamış saçın oluyor. üzülür insan. *
jeff beck'in şahane bass gitaristi. bir kıza bass çalmak bu kadar mı yakışır dedirtir kendisi. çok tatlı, kıvırcık, sarı saçlı bir hatundur. güzel güler. buyrun burdan tecrübe ediniz http://www.youtube.com/watch?v=3lnfvdrcuto
liquid tension experiment ta bolca rastlanır bu sololara. acid rain isimli parçalarında 4.30 dan giren klavye solosu en güzel örneklerdendir. jordan rudess bu işi hakkıyla yapar. ayrıca (bkz: dream theater)
belki yüzlerce kez izlediğim, izlerken hiç sıkılmadığım aksine bana çok şey katan, joe satriani - steve vai - john petrucci gibi işinin hakkını fazlasıyla veren 3 gitaristin verdiği konserin (g3 serisinin) 2005 yılındaki kaydıdır.