http://www.sehirsozluk.com adresinde tekrar kullanıma açılan istanbul şehir üniversitesi sözlüğüdür. çoğunluğu oluşturan ve kendini muhafazakar olarak nitelendiren gençler ve azınlığı oluşturan okulda fikirlerini rahatça meydana süremeyen ve kendini özgürlükçü olarak nitelendiren gençlerden oluşur.
Antalya ili Manavgat ilçesi chp belediye başkanı.
göreve geldiği günlerde ihaleye fesat karıştırmak iddiasıyla 11 ay gibi bir süre ceza evinde tutuklu kalmış ancak daha sonra tahliye edilmiştir.
manavgat ırmağını düzeltme ve yenileme çalışmaları ile takdirimi kazanmış olup bir sonraki yerel seçimlerde de birinci olarak çıkacağını düşündüğüm şahıstır.
Malumunuz, kürtaj tartışmalarının had safhaya çıktığı son günlerde, soğukkanlılığını yitiren insanlardır efendim bunlar.
en büyük argümanları da kadının kendi bedeninden sorumlu olduğu sözüdür.
kendi bedeninde söz hakkın yok demiyorum tamam fakat sana ait bir parça diye onu canice öldürmenin anlamı nedir ki ?
üstelik sana ait olan şey derken bile tereddütte kalıyorum çünkü sen onu dünyaya getiren bir aracısın sadece.
orada bir canlı var her ne kadar konuşamasa da tepki veremese de;
orada bir canlı var ve sen bu canlının canını alma hakkına sahip değilsin.
resmen cinayet işleyen bu insanlar sadece ve sadece akp'ye hakaret etmek için yok özgürlüğümüz elden gidiyor, yok demokrasi elden gidiyor diye zırvalıyor.
yoksa hiçbiri 1. plana ne demokrasiyi alıyor ne de özgürlüğü,
ayda 800tl gelire sahip olup korunmasız ilişkiye girdikten sonra çocuk doğuran kadın ise hiç mi hiç siklerinde değil.
feminist duygularla hareket edip mantıklı düşünme yetisinden mahrum kalan insanlar için bu olayın bir cinayet olup olmaması hiç problem değil.
kürtaj yasasını savunanları da hemen fişliyorlar ;
şakirt,fettullahçı,tayyipçi diye.
insaf yahu ne zamandan beri cinayeti reddetmek şakirtlik oldu tayyipçilik oldu..
sol framenin ygs başlıkları ile dolup taşması sonucu oluşan durum.
sınavdan bıkan bünyemin birde başlıklarla boğuşması gerçekten yorucu.
yanlış yapılan veya boş bırakılan sorular hakkında yapılan tartışmalar ve yorumlar ise müthiş bir huzursuzluk sebebi.
bırakın arkadaş sınavdan sonraki şu yorumları ve tartışmaları.
anladık türkçe zordu felsefe kazıktı falan filan ama içinizi rahatlatmak için açtığınız başlıklar burada da bizim moralimizi bozuyor.
Yetenek sizsiniz türkiye adlı yarışma programını izlerken utanmaktır efendim.
hayır, bu utanma oradaki "belli bir yeteneğe sahip" kişileri görüp ne kadar vasıfsız olduğumu düşündüğümdende değil halbuki.
bu utanma oraya çıkan boş ve ne idüğü belirsiz ipsiz sapsız insanların dandik şovlarını izlerken hissettiğim utanma.
programı ailece izleyince nirvanaya çıkan bu his umarım sadece bana ait bir şey değildir.
"furdacı", "araba markalarını sayan çocuk"...
çok boş şeyler değil mi bunlar?
oraya gelen insan rezil olduğunun farkında değil mi acaba ?
nedir bu ünlü olma merakı, popülizm merakı...
gönül insanı olmak "cool" olamamaktır. bukelamun gibi renk değiştirememektir. tam aksine kafasını kuma gömüp saklandığını sanan bir devekuşu olmaktır. zaman zaman soğukkanlığını koruyamamak ve bu yüzden kendine öfkelenmektir. arkadaşlarından duyduğun en ufak kırıcı sözün beyninin içinde günlerce yankılanmasıdır. gönül insanı olmak, "çok da umurumda anasını satayım" diyememektir. ya da demektir ama buna kendini bile inandıramamaktır.
sözlük yazarlarının son zamanlarda farkettikleri şeylerdir.
şahsen ben;
Gençlerin asla spor yapmadığını, insanların birbirlerine çoktan yabancılaştığını, yan komşumuzla bile selamı sabahı kestiğimizi hayretler içinde gözlemledim.
Yüz yüze konuşacak mevzu bulamayan insanların feysbukta nasıl kaplan kesildiğini gördüm. Sanal dostlukların gerçek dostlukları saf dışı bıraktığı bir dünyaya merhaba dedim, demek istemezdim asla, orası ayrı.
Bilgisayar karşısında resmen dede göbeği yapmış çocuklar gördüm, birçoğu on dört yaşında ya var ya yoktu.
Dedelerin ise bayramlarda ne kadar yalnız olduklarını görüp şaştım. Bayramların, aptal kısa mesajlarla dolu bir operatör merasimine dönüştüğünü düşününce, bu kadar yalnız olmalarına hiç ama hiç şaşırmadım.
Ülkenin bölündüğünü, terörün asla çözülemeyeceğini, çünkü terörün Irak sınırında değil, bizzat kendi içimizde olduğunu gördüm. Mahallemizde bile terörle iç içe yaşadığımızı üzülerek farkına vardım...
bu ülkede ne zaman bir koalisyon hükümeti oluştuysa o zaman kargaşa ve istikrarsızlık baş göstermiştir. ismet paşanın adalet partisi ile yaptığı koalisyon gerçek anlamda daha sonraki koalisyon hükümetlerinin oluşmasında da önemli rol oynamıştır.
fakat bunun ne kadar tehlikeli bir durum olduğu 1980 darbesinde anlaşılmıştır. 12 eylülün bilindiği gibi en temel sebebi ülkedeki istikrarın bir türlü sağlanamamasıdır. 1971 askeri müdahelesinin de gerekçesi de hiçbir partinin tek başına çoğunluk sağlayamamasıdır . önümüzde bu kadar çok örnek varken hala koalisyonun bu ülkeye fayda sağlayacağını düşünen zihniyet ise AKPyi ve yüce başbakanımız Tayyip Erdoğanı çekemeyen ve ideolojik olarak körü körüne statükoya sarılan zihniyettir.
akp bu ülkeye ekonomik,siyasal ve daha birçok alanda istikrarı,güveni,başarıyı getirmiştir. hepimiz 57. koalisyon hükümetinin bu ülkeye verdiği zararları biliyoruz. bilmeyenler ise şu an neden iktidar olamadıklarını sorgulasınlar yeterli.