Sanırım Fatih Tezcan bunun çok daha altında şeylerden bahsederken gözlerini fal taşı gibi açıp ağız kokularını hissedeceğimiz kadar nefretle ve kinle küfredenler bu başlıkta yok.
Neden acaba? Domuz eti yemediği için mi Fatih? Bu arada Fatih'i savunmuyorum ama doğruya doğru şimdi.
Ulu Önder Atatürk'ümüzün kurduğu partinin gençlik kollarında olupta 'Kemalizmi ve milliyetçiliği bu topraklardan sileceğiz' diyen birine sevgi duyuyor olmanın tezatlığıdır.
Kılıçdaroğlu taraftarı, mezhep faşisti, sözde Atatürkçü sevgilisininin 'Ypg terör örgütü değildir!' diye bağıran adamın sözlerinden sonra kendisini Ypg'ye cenk etmek için yollarken, kızın emin olmak için sorduğu sözcük öbeği.
Yapılan yorumlara bakılırsa 'bu topraklardan Kemalizmi ve milliyetçiliği sileceğiz' diyen ibrahim Kaypakkaya sevgisi tüm y-chp'lilerde var ki buna ses çıkarmıyorlar.
Demek ki CHP Atatürk'e ve Atatürkçülüğe düşman olan bir parti kıvamına geliyor. ilginç.
Kendisi sadece bu söylemlerde bulunmadığı gibi daha ileri gittiği de görülmüştür.
Kaftancıoğlu'nu seven ama Muharrem ince ve de Doğu Perinçek'i sevmeyen adamlar pek bilmez lakin Doğu Perinçek 'Ermeni Soykırımkongo kanamalı ateşi olmamıştır' dediği için yargılanmış ve verdiği hukuk savaşını aihm sayesinde kazanmıştır.
sürekli oluşan bir psikolojik travma sonucu "barış hemen şimdi!" diye bağıran, annesi dağda pkk'lı gerillaları yanlarında cenk ederek mutlu ederken, kız kardeşini esad'a yardım olsun diye suriye'de rus askerlerinin yanına cenk etmeye yollayan bir iran devşirmesine dert olmuş paylaştığı bir sevgidir.
Büyük ihtimalle kendisini bu aciz duruma düşüren de benim gibi bir türk, türkçü ve atatürkçüdür. Bu Atatürkçü arkadaş terör destekçisinin arkasını döverek tımar ederken, "barış hemen şimdi! ay tamam! barış! ay! ayol barış! barış hemen! aaaaayyh!!!! şimdi barışalım! nolur aay!" diye hem zevkten, hem de utançtan çığırır ve bunu oluşan travma sonucu sözlüklerde nick olarak alır.
pkk ve esad destekçisi "barış hemen şimdi!" diye çığıran terör destekçilerine Ulusal Atatürkçülüğü yedirmeyeceğimizi bilmezler ama ne yazık ki.
isveç hükumetini ve o leş hükumetin terör destekçiliğini aylar öncesinde savunan adamların çok sevdiği bir ibrahim Kaypakkaya'ya CHP Gençlik kollarının sevgi gösterme olayıdır.
Savcı Mehmet Selim Kiraz'ı şehit eden silahı adalet sarayına soktuğu için hüküm giymiş ve de bu kararı bozmak için ölüm orucuna başlayan Mustafa Koçak'a duyduğu sevgiden bahsettiği bir tweet'te bu.
Gerçi bunlardan oldukça fazla örnek var ama görmememizi isteyenler zehirli düşüncelerini beyinlerinin içinde tutuyor ya da biz hiçbir şeyin doğrusuna, hakikatine ulaşmaya çalışmıyoruz.
Yani bazen her zaman söylediğim ama kale alınmayan şeylerden bir tanesi oluyor günümüzde.
Günümüz y-CHP'lilerinin Ulu Önder Atatürk'ümüzün izlerinden kopardıkları CHP'de, gerçek Atatürkçülüğün izlerini silip yerine o hayallerindeki sadece Laiklik ilkesine dayandırdıkları içi boş mezhepçi dhkp-c sempatizanı ve Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik gibi ilkelerin olmadığı bir Atatürkçülük sunmaya çalışıyorlar bizlere.
Biz ise bize 'Atatürkçü' olduğunu söyleyen herkesin arkasından giderek bazı yanlışları körü körüne takip ediyoruz farkında olmadan.
Mehmet Moğultay'ın yargıda başlattığı mezhepçi tahakküm bildiğiniz üzere 26 şubat 2012'de Kemal Kılıçdaroğlu'nun gerçek bir Ulusalcı Atatürkçü olan isa Gök'ü kurultayda yaptığı haksızlıklar ve hak ihallaleri ortaya çıkacağı için dövdürmesiyle birlikte CHP'ye de taşınmıştı ve şu an geldiğimiz nokta bu...
Her ne olursa olsun gerçekten bu millete, vatanına içten bağlı olanların artık bir şeyleri görmesi ve ona göre hareket etmesi gerekli bence.
Zulüm 26 Şubat 2012'de başladı ve de ataları 7-8 çocuk yapanlar bizlere gerçek Atatürkçülüğü unutturuyor.
Atatürkçü olduğunu iddia eden birçok kitleden esad'a duydukları sevgiye dair sözler duydum ve anlam veremedim. sonuçta atatürkçü olan bir insan ülkesinde terörü destekleyen, teröre yardım ve yataklık yapan eli kanlı diktatör bir aileye bu denli sevgi duymamalıydı. sonra bu sevgiyi duyanların belirli bir topluluğa mensup olduğunu fark edince bir şeyler çark etmeye başladı. neyse.
hani bir söz var ya... "anasına bak kızını al" hah işte bu da "babasına bak oğlunu gör" tarzı bir insan...
gelin hep birlikte esad'ın babası kimmiş bakalım da biraz daha ne kadar şerefli (!) biri olduğu öğrenelim.
dedesinin osmanlı'daki soyismi "vahş" idi ve koçgiri isyanı'na benzerlikler gösteren, sırf kendisinden olmayan insanların evlerine girerek eşlerine tecavüz ettiği, evlerini yağmaladığı bir çetesi vardı. mesleği buydu. hatta kurtuluş savaşı'nı fırsat olarak görmüş, zaten normalde yaptığı çeteciliği bir adım öne taşımış, yine koçgiri isyanı'nda yaşanan olaylara benzer savaşanların eşlerine, kadınlarına tecavüz edip evlerini yağmaladığı olmuştu. osmanlı'ya karşı propagandalar düzenledi. yaşadığı topraklardaki kendinden olmayan insanların sayısını katliamlarla azaltarak fransız mandasına "biz arap nusayrileri olarak kendi devletimizi istiyoruz" yazan bir mektup yolladı...
oğlu hafız esad ise babasından hiç farklı değildi, kendisinden olmayan karşı duyduğu kin ve nefret paha biçilemezdi. asker olduğu sırada kendisi gibi, kendisinden olmayan kitleye badeci, çomar, arap, arap sevici, koyun, yezid diyen kitleyi etrafında topladı, kendi milislerini oluşturdu. rusya'ya eğitim için gittiği sırada bunu farkeden rusya için biçilmiş kaftan haline geldi, çünkü akdeniz'e açılma politikası için en az iran kadar mezhep faşisti, kin ve nefret doluydu! tabii ki iran kadar ortadoğu'nun tamamını mikser gibi karıştıramayacak olsa da...
rusya bu farkettiği islam karşıtı adamı elinden kaçırmak istemedi ve kendisine yüklü miktarda paralar yolladı. kendisi ve milisleri bu paraları cukkaladı ve darbe girişimi başarılı oldu. halkın oylarıyla seçtiği adam yerine gelmişti ama bu kendisi için yeterli değildi. (ayrıca bu olay yakınlarda yaşanan muhammed mursi olayına çok benzemektedir. mısırda da halkın seçtiği adam yerine mezhep faşisti bir adam darbe ile gelmiş, rabia denilen işaret orada ortaya çıkmıştır, çünkü halk seçtiği liderin darbeyle düşürülmesine karşı eylem yaparken bir kız göğsünden vurularak öldürülmüştür) her neyse.
ülkesinin %80'i kendi mezhebinden olmadığı için halkın gözünü korkutmalıydı, zaten hasan sabbah'a bağlı olan dini klanı için "sünni öldürmek vacip ve sevaptır" ilkesini ilke edinmiş bir insandı. kendisinin ne kadar eli kanlı, gözü korkmaz, mezhep faşisti bir lider olduğunu göstermeliydi herkese. o yüzden çok akıllıca bir şey yaptı. liderlik koltuğuna oturur oturmaz yaptığı ilk anayasa değişikliği "islam'ın devletin resmi dini olarak tanımlanmaması üzerine oldu. bunun neye gebe olduğunu da çok iyi biliyordu.
buna karşı gösteriler yapan halkın ise kafasına bombalar yağdırdı ve ilk katliamının ismi tarihe "cisr eş sugur olarak" geçti. bunu fırsat bilen milisleri sünnilerin yoğunlukta olduğu bölgelerde evlerine girdiği insanların eşlerine tecavüz etti, çeşitli işkenceler yaptı. eylemde ölen kişi sayısı hakkında bilgi verilmedi. fakat yanan ev sayısı 30, yanmış evlerin önünde kafasına silah sıkılarak öldürülen insan sayısı 97'ydi.
bunu kabullenemeyen sivil halk bu yaşanan katliama karşı bir gösteri düzenledi ve katliam eli kanlı milisleri tarafından silahlarla bastırıldı. ikinci katliamı "sarmadah ve kinsaraf katliamı olarak" tarihin tozlu raflarında yerini alacaktı. yine kendi açıkladığı rakamlara göre 40 vatandaş katledilmişti...
bu düzenin bir diktatör düzeni olduğunu anlayan halk ona karşı güçlü bir muhalife sahip olacak siyasi parti kurmanın adımlarını attı. partinin bulunduğu yere girerek parti üyelerinin isminin olduğu kağıttaki herkesi evlerinden alarak palmira hapishanesi'ne tıktı. nasıl olduysa birkaç gün sonra hapishane yangınlar içindeydi ve 1000 kişi öldürülmüştü.
akrabalarını, yakınlarını kaybeden halk sokakta eylemler düzenlemeye başladı. ilk eyleme pazar günü yapıldığı için "pazar katliamı" ismi verildi. 42 kişi ölmüş, 150 kişi ağır şekilde yaralanmıştı...
bitti sanılmıştı. fakat o sırada eylemde bulunan ve sağ kurtulan insanları bir ortaokulu boşaltılarak içine tıktığı, tutsak ettiği yerde yakarak öldürmüştü. öldürülen kişi sayısı hiçbir zaman verilmedi. tarihe "rakka katliamı" olarak geçti.
liman şehirlerinde ekonomi oldukça iyiydi, liman şehirlerinde yaşayanlar işyerlerine sahip olduğu için çoğu varlıklı ailelerdi ama bir problem vardı. mezhepleri... kendileri sünni olduğu için liman şehirlerinden alarak hama bölgesine ihraç etti ve kendinden olan insanları paranın bu hızlı aktığı bölgeye yerleştirdi... (şebbihalar bu şekilde ortaya çıkmıştır)
liman şehirlerinden ihraç edilerek hama'da yaşamaya başlayan aileler gittikçe fakirleşti ve yaşadıklarını kabullenemeyerek hama isyanı'nı başlattılar. hafız esad'ın erkek kardeşi için gün doğmuştu adeta. bunu bahane bilerek top ve helikopterlerle eylem yapan halkın olduğu şehrin tamamını ateş altına aldılar... 40.000 kişi ölmüştü. tarihe "hama katliamı" olarak geçecek bu olay tarihte benzeri az görülen bir katliamdı.
daha fazla yazmak istemiyorum. ama...
zamanla yaşadığımız bölgedeki dini klanı onun dini klanından farklı olduğu için göze batmaya başlamışız ki ilk olarak asala'yı, sonrasında pkk'yı destekledi, suriye'de abdullah öcalan'ı sakladı, yardım ve yataklık etti, pkk'ya mezhep faşisti milis gücü toplayan bu denli eli kanlı diktatör bir aile bunları yaparken dünya kamuoyunda neden hiç ses getirmiyordu?
nedeni çok basit. çünkü ölenler sünni müslümandı ve sünni olmanıza bile gerek yok, müslüman olmanız bile yeterli aslında, "hocalı katliamı" denilen alçak olayı hepimiz biliyoruz. ama birilerine göre ölenlerin sünni olmalarının hiçbir önemi yok ki hala "neden suriye'ye girdik" gibi sorular sorabildiler.
şimdi soruyorum. eğer bu diktatör sünni kökenli olsaydı ve de alevi kökenli araplara bu denli bir katliamda bulunsaydı, ölenler arap alevisi olsaydı yine "suriyede ne işimiz var?" diye sorur muydu birileri?
gelen suriyelilere bu denli nefretle, insanların konsantrasyonunu bu yaşanan olaylardan uzaklaştırarak, milliyetçi duygularıyla oynananarak w.h.t. squires gibi yalanlarla sosyal medyada nefret aşılanır mıydı?
özellikle sivas, berkin elvan ağzından düşmeyen ama başbağlar, yasin börü ve eren bülbül'ü hiç anmayanlara soruyorum sadece bunu...
Aslında Canan Kaftancıoğlu gibileri yüksek pozisyonlara getirme hayali olan ama halk şu an o kadar gözü kör olmadığı için ister istemez Ulusalcı Atatürkçüleri ve vatan sevdalısı ülkücüleri önümüze koymak zorunda kalan partidir.
Gizli mezhepçi yazarlardan. Herkesin ataları torunlarının mezhebini açık açık savunabileceği şekilde Yavuz Sultan Selim Han taraftarı olmamış tabii.
Aynı zamanda Yavuz için "kanuni'ye zehirli kaftan yolladı." diye iftiralar atan yazar. Yavuz Sultan Selim Hanımız ne yaptıysa gerçi kendisine ya da atalarına her şekilde başlığını açıp iftiralar atmış. Anlamak güç.
"kanuni'ye zehirli kaftan yolladı." diye iftira atmasından da anlıyoruz ki muhteşem yüzyıl izleyip tarih bilgisini oradan almış bir yazar. ne kadar kültürlü, aydın olduğunu siz düşün.
ha bir de şey var gerçi. muhteşem yüzyıl senaristi de rumeli71 kardeşimiz gibi ataları şahkulu isyanı'na katılıp yavuz sultan selim o isyanı bastırınca kin ve nefretle iftira atanlardandı uyduruk dizisinde.
bir diğer konu ise özellikle yavuz bu isyanı bastırınca rumeli civalarına kaçanlar az değildir. bu insanların göçmen olmadığını belirtmek isterim. zaten bir kısmı yaptıkları isyanlar unutulunca orta doğu topraklarına gerisin geriye dönmüşlerdir.
"araplar bizi katliamla müslüman yapmamıştır, hiçbir zaman bize zulüm uygulamamıştır, bunlar iran devşirmesi şiileşmiş türklerin propagandasıdır" diyerek, ilber ortaylı'nın "talkan ve cürcan katliamları diye bir şey yok" cümlesinin olduğu video'lar ile bu tezinizi pekiştirdiğinizde, ilber ortaylı'ya bile cahil diyebilecek bir insandır ayrıca kendisi.
Galiba bu propagandayı yapanlardan biridir ayrıca. Büyük ihtimalle ataları şahkulu isyanına katıldıktan sonra, isyanı ehl-i sünnet osmanlı evlatları bastırdığı için, büyük dedeleri rumeli'ye kaçmak zorunda kalan farsi ve türkmen karışımı bir kana sahiptir. Aslında ne kıpçak türkleriyle alakası vardır, ne de ilk müslüman türkler idil bulgarlarıyla anlayacağınız.
Ama Atatürkçülük mezhepsel faşizminin arkasına saklanabileceği tek şey olduğu için bunu en iyi kullananlardan da biridir.
Polislerimize artık gereken yetki verilmeli ve vatan hainliği yapacak olanların nefesleri kendileri canımız, kanımız olan polislerimize onlar el uzatamadan kesilmelidir.
Unutulmaması gereken olaydır. Umarım Burak Karamanoğlu gibi unutulup gitmez. Umarım Şanlıurfa'da evlerinde uyurken başlarından tabancayla vurularak şehit edilen polislerimiz Feyyaz Yumuşak ve Okan Uçar gibi unutulup gitmez.
Halkımız artık böyle olayların acısını ateş kendi ocaklarına düşmeden de yaşar. Yoksa bu şekilde bir yerlere varmak mümkün değil.
Ayrıca polisimiz bu ouroboros çocuğunu vursa ülke ayağa kalkar, şu an bile 'Soyluu Soyluu' diyerek Süleyman Soylu'ya yüklenmeye çalışan garip ouroboros çocukları en önde polise hakaretler eder ve bu oksijen hırsızı için çığırtkanlık gösterirdi.
------------------------
'Şimdi bu olayda bile devleti yöneten hükumette ve de Süleyman Soylu'da suç bulacak kansız soyların ouroboros çocukları çıkacaktır. Eminim.' demiştim zaten başlığa girerken. Bu tahminim de beni her zamanki gibi hiç şaşırtmadı lakin en üzücü olan kısmı bu.
Hayır, tabii ki de başlığı açan arkadaştan söz etmiyorum, saçmalamayın. Bu bir başkası.
Acımızı yaşayalım diyoruz, bir yoruma bakıyoruz üstte, akıl alır gibi değil. Biri gelmiş direkt 'Soylu Soylu' diye havlamış.
Yani bir insan bir polisimiz şehit olduğunda bile konuyu buraya bağlayabilecek kadar fırsat kolluyorsa ne vatansız, ne şeref ve haysiyet yoksunu bir insandır siz düşünün. Hayır Kılıçdaroğlu'na laf ettirmeyebilirsiniz ouroboros çocuğu keyif pezoları ama Bu kadar da dhkp-c'liler gibi içinizde yanan devlet düşmanlığını burada belli etmeyin. Şerefi ve haysiyeti adına birazcık insan olmayı öğretememiş ebeveynlerin çocukları olmak belki de kendi suçunuz değil ama durun bir durduğunuz yerde gerçekten.
Sözlükteki mezhepçi Kılıçdaroğlu hayranı kitleyi her gördüğümde içimden geçen cümle.
Sözde Atatürk'ü savunuyorlar ama Kılıçdaroğlu gibi Anti-Atatürkçü bir adamı dondurma gibi yalamaktan ve korumaktan da çekinmiyorlar ne hikmetse.
Hayır, bunların bir de en komik olayı Kılıçdaroğlu'nun gerçek yüzünü ortaya koyduğunuz bir başlık açtığınızda o başlığa gelmek yerine isminize bir şeyler katarak açtıkları başlıkta sizin adınıza itibarsızlaştırma amacıyla organize itlik köpeklik sergilemeleri.
Yapacak bir şey yok lakin. Ataları Şahkulu, Celali, Koçgiri ve Dersim isyanını yapanlar Atatürk'ün kalesi olan CHP'yi içten fethetti ve de günümüzde ulusalcılık, milliyetçilik, devletçilik, halkçılık gibi ilkelerin zerresi içlerinde yokken en Atatürkçü takılanlar da onlar.
