aş kıtlığından değil rejim kıtlığından kaynaklanası muhtemel durum ...demokrasiye,refaha aç halkın kendi başını yemek yerine sonunda yapıcağı pratik çözümdür;demir tavında dövülür deyip fazla karışmamak gerekir..
aynı kalite bi ürünü çeyrek fiyatına bulabilen akıllı insandır;markadan başka çok fazla takıntı edicek şeyi olan halkım insanıdır.bu sözlüğede başlık olmayı da hak etmiştir;isabet olmuştur.
kimisi vardırki sizi evinize kadar geçirir apartmanın önünde bekler siz içeri girdikten sora kokunuzu alır gibi apartman dairesine kadar gelir.derdi yemektir;sonra gider.
her ne kadar hoş bir davranış olmasa da içindeki sonsuz sevinci dizginleyememiş yurdum insanıdır.fazla üstüne gitmemek gerekir
iki demir sopanın arasına top girdi diye şehri ayağa kaldırmanın yanında normal bi tepkidir..
asosyal değilse şekil üzerinde olduğu gibi tatildedir,kitap okuyamıycak kadar yorgundur ve televizyonu bozuktur üstüne üstük izliycek bir film bulamamıştır.
uzakta olsun yakında olsun üniversite öğrencisinin eğer çok bayılarak girmediği bi bölümdeyse 3.sınıfın ilk dönemine kadar zihnini bulandıran hatta ikinci sınıfın başında takıntı haline getirdiği bi takım zırvadır.
bilemez evrimini tamamlayamamış insan evladı şu yaşadığı 3 bucak ülkede kaç tane şanslı insan evladı vardır ki taptığı mesleği yapsın?sora yavaş yavaş anlar malumunuz neyim kimim nerdeyim?...sora tamam olur 6.dönem gelir takriben 3.sınıfın ilk dönemi bakılır ki zaman geçmiş ha yaptım ha yapıcam derken ortaya çıkan bi emek var,öğrenilen bi ton şey..sora gelişimini tamam lamaya yaklaşan öğrenci genç düşünüceği daha mantıklı şeyler olduğunu farkeder ben bu bölümde napabilrim gibi mesala nereye kaççam değilde ne işe yarasam gibi..nitekim soğan pembeleşmeye başlamıştır ama az daha ocakta bekler..
gerçeği yansıtmaz bu kesinlikle doğrudur haremdeki her kızı tabiri caizse genel evden alır gibi hünkarın odasına alması nikahlanmaması,kadınların süsleri fora gezmesi,cariyelerin yabancı isimlerle anılması gibi bir çok yanlış anlatımı vardır,yanılgı diz boyudur ama dizidir işte afedersinizde bi kıçı kırık ingiltere kraliyetinden 6 cilt roman çıkıyosa topkapı hareminden 120 dk lık dizi çıkmış çok mu?bırakın efendim sorgulamayın izleyin işte verdiği keyifse keyif..sorun çocuklarımız aman diyim tarihi yanlış öğrenmesinse merak etmesin kimse hiç birimiz televizyon izleyerek öğrenmedik tarihi;merakı olan zaten bunu okuyarak araştırarak yapar;zaten o diznin özetinin bitmesini bekliyip izliycek çocuğun öğrendiğinden de hayır gelmez.yatsın uyusun gündüz vakti okusun öğrensin.
yüzün merkezinde olduğu için önemi büyük olması muhtemeldir..yüzde başka bi simetri sorunu yoksa yüz simetriğinin kontrol noktası olabilir;gözler arasındaki mesafe dudak boyutunuda etkilemesi mümkündür.sonuç;büyüktür.
ara sıra masum kavgalar edip mesafeli davranışlarda bulunmak olabilir.sorasında her akla geleni söleyememek,cümleleri seçerek konuşmakla devam edebilir;aynı ilk zamanlardaki gibi..yani iç sesle yaşamaya her daim devam etmektir;ama olayı içten pazarlık durumunda değil acaba benle konuşmak istiyomu acaba o da barışmak istiomu vs. sınırında kalmaktır..
madem işlevi yok neden gelir neden ağrı çekmeye sebeb verir dedirten biyolojik evre..muhakkak ki bi işlevi vardır düşüncesi yaratsada her kişinin diş konusunda tamam rahatladım dediği anda bireyi o insanda işkence koltuğu hissini veren korkunç koltuğa durup dururken oturma mevzusu yaratan durumdur.mübalağa olduğu düşünülebilir ancak varmıdır bi allah kulu ki sonradan katılan 20 lik dişlerle beraber 32 dişini yaya yaya otursun o koltuğa iğne ya ağzının içine yapılan koca bi iğne..
zengiliği asalati parayı cektiği inanılan renktir..buna dayanaraktan kişilerin halk arasında cüzdanında cantasında bulundurmayı sectiği renk olarak kullanıldığı olur..
romantizmi duyguyu sexi ön plana çıkardığı düşünülsede yoğun olduğun da göz yorucu bir renktir..
ayrıca farsça da demir pası olarak adlandırılan 'mur' renginin türkçeye 'mor' olarak geçtiği düşünülmektedir.bu tabir dışında takribende mavi ve kırmızının tonlarının karışımıyla elde edildiği ispatlanabilir.
aslını yansıtan bi kızdır belkide...ruhundaki fahişeliği örtüyle kapatamayacağı anlamış ama bunun için sadece sinyal verebilen haykıramayan,başındaki örtüyü siyasi değil din değil sümüklü mendilden farksız taşıyan ikilem içinde kaybolmuş ama hep başrol değil figüran kalacak pasif şahsiyet ampul kalmış ve kalacak,kafa olmadan kafasına örtü takmış zat ı şahaneleridir...
ortalama bi anne-baba çocuk arasındaki yaş farkına dayanacağını düşünebilceğimiz,takriben 20 senede bir dünya üzerinde yenilenen,insandan yola cıkarak ortaya cıkan;ahlak,görgü,kurallar,namus,saygı,sevgi,kültür,müzik vs.. bütünlemini içine alabilecek olgu...
tevkifat....
gelir vergisi borcunun 3.kişiler(mükellefin adına çalıştığı iş yeri sahibi vb.)tarafından maaş dahilinde ödenmesi..
neden yapar bunu iş sahibi babasının hayrına mı ?
hayır,tabiki..amacı beyan hesaplamaları sonucunda devletten alacağıdır.
yaptığı işin mesleğin zanaatin müdavimi olacak boyutta ve işlevde bulunup o iş için zaman ve emek harcamış zat.bulunduğu veyahut bulunması gerektiği mevkiyi niteliksel olarak hak etmiş birey..
hergün düzenli olarak limonla birlikte kullanıldığında yüz lekelerine iyi geldiği söylenen takriben 2 kilo elmaya 1 lt suyla elde edilen hem besin hem şifa aracı..elde edilecek sirke şekeri yüksek mevsim elmalarından olması tercih edilebilir..
baş rollerini şener şen ve meltem cumbul un paylaştığı 2004 yavuz turgul yapımı olan sonu gercekten etkileyici olan türk filmi..
filmin sonuna kadar sadece oyunculuk namına izlenecek klasik bir türk filmi olmasına karşın son sahnede masumiyetten gelen dram oldukça etkileyici masumiyeti gözler önüne serebilmesiyle oldukça akılda akılıcı olabilmiş film..