öyle ottan boktan bölümlere gitmeyin. mümkünse istediğiniz sevdiğiniz bir bölüme gidin. sonra bölümü değiştirmek için uğraşıp durursunuz. yada mezun olursunuz sonra da sap gibi kalırsınız ortalıkta.
öncelikle sözlük ben sikerim böyle aşkın ızdırabını. ve devam etmek gerekirse ali'nin sekiz günündeki filozof abinin dediği gibi ''her tarafım kanıyor, acılar içindeyim. çürüyorum.''olmuyor işte kurtulamıyorum. peşimi bırakmıyor, hüzün. ben kaçıyorum, o kovalıyor, ve kaçtıkça daha çok batıyorum karanlığa.
''bekledim. nice gün doğumlarında kaybolmadı yüzün.
yürüdüm. nice gün batımlarına; doğmadı yüzün.
budha'yla incir ağacının altında oturdum. kavruk bir hint güneşiydi tenim.
musa ile tur dağı'na tırmandım. sessiz bir tanrı kelamdı kalbim.
isa ile golgota tepesi'ne götürüldüm. binlerce çöle serap idi gözlerimde taşıdığım çarmıhım.
muhammed (a.s) ile hira mağarası'na kapandım yıllarca. cebrail gibi kainatta yankılandı sözlerim.
onlarla bekledim.
onlar tanrı'yı bekliyordu.
tanrı geldi.
sen gelmedin.''
farlı bir şey yapalım diyerekten yapılmış ve başarılıda olmuş süperkulade program. hele bir dalyan karakteri var ki tadından yenmiyi. peki tutar mı? elbette tutmaz.
çocukken verdiği yahut başkaları tarafından verilen karardan dolayı imam-hatip lisesini seçmiş kişidir. özel üniversiteye gidebilecek kadar yeterince parası olamadığından ''bari üniversite mezunu olayım da insanlar beni adam yerine koysun'' düşüncesini benimsemiş ve ilahiyatın yolunu tutmuştur. ki bir öğrenci ilahiyata devam ederken de ateist olabilir ve bence bu gayet normaldir. sık karşılaşılan bir olay olmaması yahut bir örneği olamaması bunun anormal bir durum olduğuna dalalet etmez. hatta bu kişi ilahiyatta verilen eğitimin dinden ne kadar uzak olduğunu görüp, ''ulan sizin dinden anladığınız buysa bende bu dine inanmıyorum'' diyebilir.
''ben insansam bu nedir, yahut bu insansa ben neyimdir.'' gibi insanın kendisini derin bir şüphe duygusuyla baş başa bırakmasına neden olan yaratıktır.
kesinlikle postadan iyi olan gazetedir. hangi cemaatten oldukları çokta umurumda değildir açıkçası. içerik olarak gazete formatına uygun bütün gazeteler okunmaya değerdir. fakat bir gazetenin manşeti ''x güzelinden müthiş frikik'' şeklinde oluyorsa, işte bu gazete okunmayı değil kese kağıdı bile olmayı hak etmiyordur.
samoa kabilesindeki insanlara özenmeme sebep olmuş kitaptır. insan kitabı okuduktan sonra diyor ki:''ulan keşke samoa kabilesinden biri olarak dünyaya gelseydim.''
çok yerinde bir önermedir. aslı zatında bu dizilerle sınırlı değildir. bizim televizyon anlayışımızın tümüne karşı ortak söylem haline getirilebilir. hatta belki de getirilmiştir.
güç kimdeyse onun borusu öter misali tuhaf bir olay zannedilmemelidir. yani elbette olaylara tarafsız bakmak tercih edilesidir. fakat bizim ülkemizde oyunun kuralı budur.
seksen yaşıma gelip bastonla dolaşsam da elimden düşürmeyeceğim güzelliktir. şahane bir şeydir efenim. yemekten önce ayrı bir tadı olur ayrıca.
(bkz: çikolatasız sabah olmuyor)