babalar işe gider, kahvaltı yapılır daha sonra öğlen olmadan dışarı çıkılırdı.
tek tek arkadaşlar çağırılır;
- ayşe teyze ahmet dışarı geliyo mu?
gibi tatlı şirinliklerle arkadaşlar toplanırdı.
topu olan arkadaş en kıymetlimizdi. en iyi oynayan çocukla topun sahibi çocuk nasıl bir takım kurmak isterse öyle oynanırdı. yorulana kadar maç yapıp su içmeye koşardık camilere.
sonra saklambaçtır kiremittir çeşitli oyunlar oynardık.
her tarafımız yırtılırdı ama değerdi bunları yapmaya.
ha bide bazen yaşlı teyzelerimiz bizi markete gönderirdi. istemeyerek de olsa o oyunu bırakıp giderdik. hayır diyemezdik. evine kadar götürür bırakırdık. oda bize çikolata şeker falan verirdi.
akşam ezanına kadar mükemmel vakit geçerdi. belkide hayatımızın en güzel yıllarıydı.
şimdiki çocuklara baktıkça tekrar tekrar şükrediyorum iyi ki çocukluğumu böyle yaşamışım diye.
eksilerinden çok yararları vardır. çok güzel anılar yaşanabilir. hayatı kısmen de olsa öğrenmektir. yeri geldiğinde yokluk yeri geldiğinde sefa yapmaktır. basitçe para muhasebesini öğrenmektir. özgürlük ama içinde özlem olan bir garip bir duygu yaşatır insana. güzeldir kısaca.