Üstad Peyami Safa'nın Yalnızız romanınında başkarakter Samim'in yarattığı ütopyadır. Türk Edebiyatı'nın elle tutulur nadir ütopya örneklerinden biridir. Bu romanı bu kadar geç okumuş olduğum için pişmanlık yaşamıyor da değilim.
internette ufak bir arama yapınca simeranyanın bazı gençlere ilham verdiğini de görebiliriz. http://simeranya.net/
hangi üniversiteyi, hangi bölümü tercih edersen et pişman olacaksın. hayatta hiçbir şey mükemmel değildir.
yabancı dil öğrenebileceğiniz yerleri tercih etmek de fayda var bence. şehir seçmeyin, aynı şekilde parayı, bursu da seçmeyin kaliteli eğitimi seçin . istediğiniz bölümü imkanınız varsa gidin görün, bölümden hocalarla konuşun, öğrencilerle konuşmayın.
bdp kendini pkk dan ayrı tutuyor mu hayır. bdp nasıl bir örgüt; halkın sandıkta iradesini engelleyen, kendisi dışında siyasi faliyetleri bazı il ve ilçelerde engelleyen bir güruh. bunun adı terör değil mi şimdi. hem zana bir ay önce ne dedi: silah kürtlerin garantörüdür. kendi doğruları böyle olan bir partiyi pkkdan ayıramazsın.
şunun da bilincinde olmak da fayda var sorun kürt değil pkk-bdp-kck sorunudur. ve bu pkk ve alt yapıları kürtlerin değil, kendi menfaatlerinin temsilcisidir. bu yüzden kürtler diyerek genelleme yapmamak lazım, sorun pkk sorunudur.
lisede kimse tarafından sallanmayan, üniversiteye gelince coşan kızlardır bunlar.
aslında sebebi çok basittir: ailesinin görmediği yerde herşey mübah oluyor.
bi de bunların götleri arşa vurur eğer mühendislikte okuyorlarsa, yok iibf'de okuyorlarsa bu kaşarlar hem dikkat çekmek amacıyla saçma sapan şeyler giyerler - yaşı 20 olanı 30'dan ayırt edemezsin- hem de derslere kasarlar.
zamanında aile tarafından baskı görünce eksiklik duygusu oluşuyor ve bu aşağılık kompleksine dönüşüyor bir süre için, yani üni.yi kazanana dek, bilinçaltına saklanıyor ee bu hanım kızlar üni.ye gelince ne oldum delisine dönüşüyorlar.
onlara seslenmek istiyorum yarrak kafalılar siz böyle davrandıkca gerçek aşkı değil fuck buddy'i buluyorsunuz.
Şeyh Galip Hüsn ü Aşk'ı 24 yaşında yazmıştı. Siz gidin demet akalın dinleyin aşkın adını yerin dibine sokun, sabahlara kadar barlarda içip içip onun bunun kucağında dans edin, ertesi sabahda kimseyi arayıp dertleşmeye kalkmayın çünkü şunu o boş beyninize sokun!!! siz kendinizi mutasyona uğrattınız, aileniz bir suçluysa siz on suçlusunuz.
biliyor musun, iki ayda bir sevgili değiştiriyorsun ve bunu her yaptığında bir marifet edesıyla kampüste tur atıyorsun ya senin hakkında cinsel özgürlüğünü doyasıya yaşayan aşk kadını yorumu yapıyoruz.
şu savunmayı yapın ve iyice halinizi arz edin: sana vermedik diye mi bu kızgınlığın? -Hayır am kafalı aşkın içine ettiğiniz için böyle düşünüyorum.
bu topraklarda tartışmak zaten aptallıktır. iki tarafın da ortak bir noktada buluşmayacağı aşikarken tartışma laf cambazlığından, ego tatmininden öteye gitmeyeceği için tartışmlardan geriye yıpranan sinirler kalıyor. tartışmanın amacı bence orta yol bulmaktır, körü körüne inanılan şeyler tartışılmaz, zaten bu yüzden ben sonuca varılan bir tartışmaya tanık olmadım.
yalanı modern sıfatıyla nitlendirmek ve sonucunda bu yalanları mübah kılıp, vicdanını rahatlatmak asıl modern yalan! bu durumun benzeri yalanı renklerle nitelendirerek de yapılır; beyaz, pembe... yalana karşıyım hayat kurtaracak yerde söylenebilir belki ama yalanların tipik özelliği hayat karartmasıdır.
sevmiyorsan sevmediğini söylerek erdemli bir davranış göstermelisin. canın telefonu açmak istmediğinde, gitmek istemediğinde neden gitmediği paylaşmalısın.
sözlerimi Turgut Uyar'un palyaco alıntı yaparak bitirmek istiyorum:
...
umursamıyorum yılgınlığımı filan
çünkü sessizce yaşanmalı her şey
bir devrim sesszce olmalı mesela
ve her sözcüğüne inanmalı bir palyaçonun
bir palyaço neden yalan söylesin ki
ben palyaço olsaydım söylemezdim
marangoz olsaydım da söylemezdim
ben insan olsaydım yalan söylemezdim!
...
güzel şiirlerin şairi, dağdaki emirler kitabıyla geç de olsa tanıdım siz de tanıyın çok güzel bir tat bırakıyor
Otomobil Hapishanesi diye de bir manifestosu vardır okumaya değer: http://enisakin.blogspot....otomobil-hapishanesi.html
1991'den beri çıkardığı beyaz manto adlı bir fanzini vardır bu ince ruhlu kişinin, sitesinden bütün sayılarına ücretsiz ulaşabilirsiniz:
murat menteş ile standart.fm de nunchaku programını yapıyorlar. menteş'in iyi bir yazar, karagöz'ün de iyi bir okur olduğu aşikar ancak radyo yapımcılığında pek başarılı sayılmazlar ama amatör ruhları, düzene isyanları ve de seçtikleri şarkılar takdire şayan.
ilkokul türkçe bilgilerimizle türkiye'nin türk'ten türediğini biliyoruz. türk ise milletin adıdır ve bunu islamdan ayıramazsınız, dünya üzerinde islamdan ayrı bir türk kimliği göremezsin; islam bu milletle öylesine özdeşleşmiştir ki islamiyeti seçmeyen 'turkic'ler asimile olurlar (mesela bulgarlar) ve bu bilginin yanına ek olarak şöyle bir büyük gerçek de vardır: her ne kadar bugün bu unutturulmaya çalışılsa da türkler yapı itibariyle milliyetçidirler, bugüne kadar varlığını sürdürebilmesinin altında yatan hakikat budur. sonuç olarak türklük ve islamiyet ayrılmaz iki parçadır -atomu parçalayabilirsin ama bu iki öğeyi ayıramazsın- ve bin yıldır bu topraklarda ,yani türkiyede, var olduğu gibi ebediyen de varolacaktır.
öğrenmeye başta zevkle başlamama rağmen şimdi kitabı her açtığımda lanetler okutan dil. başlarda basitti ve dolayısıyla eğleniyorduk, şimdi tüm içtenliğimle şunu diyebilirim ki bu dil ingilizceden en az beş kat daha zor. kursa kaydolmadan önce de nette yapılan yorumlara bakmayın yanıltıcı olabiliyor; benim için epey yanıltıcı oldu çünkü.
bu diziyi izlemeye başladıktan sonra geri kalan dizileri sevemiyorum, sevmek istiyorum ama olmuyor. bu dizideki samimiyeti bulamıyorum hem dramda hem de komedide.
yıl olmuş 2012, atı alan Üsküdar'ı geçmiş biz hala uzaya gitseydik kesin böyle saçma şeyler yapardık esprilerine gülüyoruz. Hala kendimizi, kültürümüzü aşağılamaktan zevk alıyoruz. Uzaya çıkacağımız varsa bile çıkamayacağız bu aşağılık kompleksleriyle. Bu arada çocuklar da izliyor bu diziyi ve aynı kompleksin temellerini onlara da atıyoruz, ne mutlu!
türkçe edebiyatta karşılaştığım nadir nev'i şahsına münhasır kişilerden biri. hemen hemen her şair hep kendinden öncekileri ya da dönemdaşları içinden öne çıkanları tekrarı olmaktan ibaret kalmışken bu adam kendi yolunu çizip kendi şiirini yaratıp kendi kitlesini yaratmıştır.