bir boka benzemeyen dead poets society imitasyonu. bir an kızlar sıranın üstüne çıkıp o captain my captain diyecek sandım. 'izlenmese de olur' filmlerinden.
kedi gibidir bunlar. her birinin farklı bir karakteri vardır ama aslında hepsi aynıdır. s.ktiri çektiğin sürece peşinde koşar, sırnaşır, yanaşır. mutlu olmayı bilmezler.***
normalde pek bir halta benzemeyecek bir senaryonun scorsese sayesinde yapılmış en iyi mayfa filmlerinden birine, belki de en iyisine dönüşmüş hali. bonus olarak da şahane bir soundtrack ve the sopranos hayranlarına da bol bol hass.ktir dedirtecek bir casting. sonlara doğru a day with ray liotta tadındaki gereksiz uzatılmış sahneler de olmasaymış kusursuz bir kurgu olurmuş ama n'apalım. whiskey voice sahibi Lorraine Bracco'dan da narrator olarak nasiplenilmiş, (bkz: hem göze hem kulağa hitap etmek). joe pesci'nin ray liotta'yı kitlediği sahnedeki performansı muazzamdır. oscarlıktır.
giydiği çizmeden bindiği arabaya kadar, tipine ve yaşam tarzına bakınca hala bazı şeyleri aşamamış olduğunu düşündüğüm adam. amerikan kültürünün çok fazla etkisinde kalmış sanki. ibanez jem bir tek onda vardı zamanında. şimdi çivisi çıktı o ayrı. neyse.. muhabbeti güzeldir, hoştur, gür akad band'dir.
kişiliği, kariyeriyle ve yaptığı işlerele bağlantılı olarak eleştirilmemesi gereken senarist.(illegal yapımları olması durumu hariç tabii) asmalı konak bir televizyon dizisiydi. bu cümle birçok şeyi açıklamaya yeter bile. bu tv dizileri tek bir şey için yapılır o da rating. asmalı konak iyi bir dizi miydi? bence değildi. ama kesinlikle başarılı bir diziydi. yani senaryo, atv'nin istediği şeyi elde etmeye yetti. meral okay'da bu dizinin senaryosunu eminim türk insanına level atlatmak için hazırlamamıştı. sonuçta, bu para odaklı bir iş, büyütülecek hiçbir tarafı yok.
o kadar çok film ve dizide kullanıldı ki artık bir efsane oldu bu şarkı. 2:20'den sonra içindeki öfkeye de özgürlüğünü veriyor, ama işte oradan sonra bitiyor, o kötü.
bu adama hala dizi yapıyorlar. sebep? cevab veremedi.. veremez kimse.. ama bu durum başka bir şeyi açıklar o da türk televizyonlarının içler acısı halini. niye oynatırsınız kardeşim bu adamı. albümleri mi çok satıyor, çok mu hayranı var, muhteşem bir oyuncu mu, çok mu yakışıklı, çok mu karizmatik, sahne ışığı-aura'sı bilmemnesi mi var. nedir sebep? kara delik gibi adam. sebebi yok, kendisi var.
asıl işi dublörlük olduğu için böyle götünde kurt varmış izlenimi yaratmıştır türk seyircisinde. yeşilçam'da toplam üç filmi vardır. herkes onu piç rıza olarak tanısa da kanımca ona en çok yakışan lakap; (bkz: orospu sozuu canum evladum)
yıllarca yeni yıla böyle girmedik mi? tv karşısında fındık fıstık yiyip mandalina soyaraktan dansöz izlemedik mi? ne güzel başlangıçlar yapmışsız, vay be. kimde suç. izleyende mi? izletende mi? biri olduğu sürece diğeri de olacak elbet. nedir bu oryantalizm anlayamıyorum bir türlü. tv'de dansöz oynatmanın/izlemenin ne'si zevkli birisi bana izah ediversin. erkeklere hitap ediyor desen, seksist yayıncılık olmuyor mu? e göze hoş geliyor desen, kadının teki kıvırtıyo ne'si hoş bunun. bu mu sizin estetik anlayışınız.. milyon dolarlık şovlar kurgulayın demiyorum, sümme haşa. ama artık ne zaman tv'de oynayan bir dansöz görsem, birileri benimle taşak geçiyor sanki. yıllar yılı bir arpa boyu yol kat ettiysek, suçlularından biri de budur arkadaş.