her yagmur yagında balkon, kapı, pencere ne varsa açan dışarıdan gelen toprak kokusunu duyup vücuttaki seratonin hormonunu arttırıp mutlu olmaya çabalıyan uçuk şahsiyet.
commader 64 dönemimden sonra elimize gecen ve kocaman televizyonlara bağlayabildiğimiz oyun makinalrının ilk oyunlarından bazıları: hugo, street fighter, super mario, adını hatırlayamadığım makinaya bağlı bir tabanca vari oyuncakla ekrandaki ördekleri vurmayı amaçlayan bir oyun.
uykuya sadece fön makinası eşliğinde dalabilen nadir insandır. açıklması ile şöyledir: bebeğin anne karnındayken duymuş oldugu ses fön makinasının çıkartmış oldugu sesle birebir uyuşmaktadır, bu sayede kişi kendini anne karnında oludugu gibi huzurlu hisseder, rahatça uykuya dalar. bu arada kendisi ev arkadaşımdır.
belkide hiç varolmamış tren istasyonlarında
omrumden coktan geçmiş bir treni bekliyordum yelkovan tadında.
aciyi ne zaman cekicegimi benim belirlediğim soluk zamanlarda ağlıyordum.
trense hiç durmayacakmış.
denizden uzak kalmaksa geceleri ağlama sebebim oluvermişti birden.
sense kaybolmuyordun kaybetmek istediğimde seni,
olmani istediğim ahiret zamanlarımda hiç yoktun yanımda...