geri donup bakiyorum da ne cok
144 (şirin baba)
onuncu nesil silik 2 takipçi 55.58 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    amonisis lotussirius

    1.
  1. HOŞ GELMiŞ YENi BiR YAZAR ARKAAAAŞIMIZ. MUTLU SABAHLAR...
    1 ...
  2. issiz kaldimsa demek ki

    1.
  3. YENi BiR YAZAR. HOŞELDiN PAŞAM.

    edit: ilk defa bir yazar yakaladığımızdan adam gibi hoş geldin de diyememişiz. neyse kalsın madem öyle. :)
    0 ...
  4. aheste aheste çıkan ah

    1.
  5. mazlumundur.

    götürülüp sahibine teslim edilmelidir. afedersiniz ama adamın mabadında patlar.
    ders olmadı mı aheste aheste çıkışı he? hala daha anlayamadınız mı paşalar? aman diyim yapmayın...

    bu arada hoş gelmiş 10. nesil bir yazar. umarım ah almaz...
    0 ...
  6. yapboz daki inanılmaz mantık hatası

    1.
  7. az önce bir arkadaşın başından geçen hüzünlü bir olaydan esinlenilerek bulunan bir hatadır paşalar iyi dinleyin.

    "gel vatandaş gel, öğrenilince ufku iki katına çıkarılan bilgiler bunlar."

    paşalar hatun 1000 lik yapboz almış, gecelerce uğraşmış tamamlamış yapbozu, yerden kaldırmayı da unutmuş bırakmış çıkmış kahve almış, geri gelirken de ayağı çarpmış ve yaptığı bütün parçalar sağa sola saçılmış...

    buraya kadar saçma olan bişey yok, aslında kız yapboz'un mantığına uygun bir iş yapmış.
    ama kız oturup ağlamış paşalar, bildiğin ağlamış. o kadar emeğim boşa gitti diye hüngür hüngür ağlamış.

    demek ki yapboz denilen şey alındığı zaman bozuluyor ve sonra yapılıyor, yani en azından şunu biliyoruz ki kimse içine girip kalmak için yaptığı evi yıkmaktan keyif almaz. bizler bişeyleri yapınca keyf alıyoruz öyle değil mi? neden koca bir ev inşaa edip sonra tepesine vinçle çökerek keyf alalım! *
    yani paşalar sözün özü, bunun adı boz-yapolmalı.
    alınan yapboz'un fabrikadan çıkmış halini bozup, kendi emeğimizle tekrar düzeltme üzerine kurulu ise bu lanet. bütün mantıklı veriler bozyap'a delalet.

    (bkz: bulacağın mantık hatasını s..)
    2 ...
  8. çay phone

    ?.
  9. çakma i phone. genel de çin malı olanlarına karadeniz yöresinde verilen isim.
    0 ...
  10. mustafa kemal atatürk ü putlaştırmak

    1.
  11. 2013 yılının ölüm yılı olması

    ?.
  12. daha mart ayına yeni girdiğimiz şu günlerde türkiye tarafından tanınmış, bir çoğu türkiye ye mal olmuş insanların kayıplarıyla, hasıl olan durumdur.

    Alev Sururi
    Ferdi Özbeğen
    ismet Kür
    Mehmet Ali Birand
    Macide Tanır
    Osman Gidişoğlu
    Şenay Yüzbaşıoğlu
    Tekin Akmansoy
    Ahmet Mete Işıkara
    Necdet Menzir
    Metin Kaçan
    Burhan Cahit Doğançay
    Arif Peçenek
    Toktamış ateş


    ve son olarak müslüm baba!

    hepsinin ruhu şad olsun. ne kötü başladı bu yıl yahu, resmen iki ayda kaybedilen insanlara bak!
    0 ...
  13. mail adresini söylerken maymuna dönmek

    ?.
  14. mala anlatır gibi mail adresini anlatma durumu.

    karşıdaki öküz olunca, zorlanıyor insan.

    yahu paşa adres belli "ömür yanıktürközü"

    -adres neydi?
    +"ömür yaniktürközü"et pıtmail.com işte.
    -tamam ömür yanık..
    +yok yok omur yanik.. yanık değil amca! yaniik yyaniiik... hah! tuuuurrrkoozuu tamam?
    - dur şimdi dur dur. bi daha söyle hele?
    +ooomurr alttire yanıık, yanı değil "i" var orda "i" ile yazacağız "i" ile...

    hay arkadaş yaa, delirme hali tamamen, delirme...
    hayır merak ettiğim o adresi yazsa, hata verir, yumuşak g ile mail adresi yazabileceğini zannedenler var arakadaşım. ağlıyorum şuan biliyor musunuz? bunu yapan kurumsal bir şirkette bölüm müdürü yahu, bölüm!
    3 ...
  15. adam saydılar eşeği ağzımıza kadar soktu taşağı

    1.
  16. kocaman sözlüğün günlük 10 kişi ile dönmesi

    ?.
  17. artık ayakta tutan mı denir?
    içine sıçan mı denir?
    iğrenç atışmalarına, sırnaşık nickaltlarına, vıcık vıcık tavırlarına istinaden laçka eden mi denir?
    yoksa birilerinin bir şeyler yazması için itici kuvvet mi denir ?

    ne denirse artık...

    günlük ortalama 800 1000 kişilik kadrolu online yazarın neredeyse hergün izlediği tiplerin, sözlüğe olan katkısı(faydası) yada bir kısım yazara göre, zararı..

    bakın troll lerden dem vurmuyorum, troll ler candır, baştacıdır, elbette olmalıdır. onlar sözlüğün dinamikleri, hele hikayeli uzun yazan troll leri hiç saymıyorum bile, anlatmak istediğim canciş, pampiş yazarlar, kim bilir belki de sözlükte daha evvelden de zibilyon kişi bu konuya değindi, bişey değiştirrebildiler mi? pek değişmedi, kimisi silindi yeniden geldi, kimisi düne kadar ortalıkta yoktu, farklı platformlarda örgütlenip geldi, kimisi ortalığı boşbuldu, kimisi bu işlerden elini ayağını çekti, sanki çok lazımmış gibi yerine haleflerini bıraktı.

    ne zaman bu konuya değinilse, değinen adam tu kaka edildi.
    kıskanç denildi,
    çekemediğinden dem vuruldu. *

    ne değişti? yapılan yapanın yanına kaldı, bu konuları dillendirenler ise ötelendi, itelendi.

    bunlar neden anlatılıyor şuan? bunların anlatılma amacı sözlüğe yeni gelen ve sözlükte sessiz sedasız yazan onlarca adamı biraz da olsun motive etmek. onları yazmaya, okunduklarını bilmeye, buralarda olduklarının farkında olunduğuna inandırmak.

    sakın ha aklınıza; " ohoo burda herkes almış yürümüş, yükünü tutan pampişini alan pompişten pompişe koşmuş, adam ayar vere vere ulu olmuş, troll e giydirmiş vermiş veriştirmiş ilah olmuş. yazdığı daha sözlüğe düşmeden oy üstüne oy almış, nickaltından ansiklopedi yapılmış" f gibi şeyler gelmesin, bunlar aslında bir göz yanılması, bunlara da ihtiyaç var belki sözlükte, belki bu yazarlar geri kalanları cesaretlendiriyor, belki yeni gelenlere ortama alışması için keyifli bir fırsat sağlıyor, belki de insanları irite ediyor. bunu tam olarak bilemeyiz, bilmeniz gereken tek şey, siz de bir yazarsınız!
    siz de bu sözlüğün bir parçasısınız ve ne kadar yazarsanız o kadar söz sahibisiniz!
    içinizden gelen neyse, içinizden geldiği için yazarsanız ve kimin ne diyeceğini pek fazla önemsemezseniz ( tabi kimseyi kırmadan, cılkını çıkarmadan) o zaman burası sizin de sözlüğünüz olur.

    o ortada dolanan, bir orda bir burda takla atan, eğlendiren, belki de kimilerine göre insanları yazmaya teşvik eden animatörlere fazla anlam yüklemezseniz, herşeyin daha mantıklı olacağına inanıyorum.
    kusura bakmayın böyle beylik laflarla kafa açtığım için fakat epey bir yazarın bu durumdan muzdarip olduğunu yeni bir nesil olarak bilmekteyim. eskilerden, yenilerden, iyilerden, kötülerden özür dilerim, bunlarda benim düşüncelerim.
    4 ...
  18. yavşak bir müdürle mesai çürütmek

    1.
  19. şu hayatta en nefret ettiğim insan tipi kendini öven insan tipidir.
    tipini ss.. neyse sövmeyelim.

    bundan bir adet de bende var pek sevgili dostlarım, 55 yaşında olmasına rağmen henüz o yaşta bir birey için yeterli olan olgunluğun yanından dahi geçemeyecek tarzda bir adam ve ona verilen yetki ile mesailerimizi çürütmek zorunda kalmak!

    aslında insan kafasına koyduğu şeyi bütün cesaretini toplayarak yapmalı. hepi topu 60 70 senelik bir ömrün hatrı sayılır bir dilimini bu tarz bir megaloman ve onun birbirinden iğrenç iğnelemeleri ile geçirene kadar, senin tipini de, işini de, prensiplerini de, egoist tavrını da, narsist tutumunu da diyerek basıp gitmeli.

    iş bulmak, hayatı idame ettirmek ne kadar zor farkındayım fakat bu herifi hakikaten tahayyül dahi edemesziniz paşalar. anlatsam anlatılmaz, şurda bir sayfa dolusu küfür etsem, içimin yangını sönmez.

    kısacası şunu demek istiyorum;

    al işte gene çağırdı, hayvan gibi bağırıyor toynağını si...!

    heh şunu diyorum,

    elemanına zulm eden,
    kendi egoları için astını ezen,
    üstüne gelince aralarında 10 yaş olmasına rağmen, 10 yaş kendinden küçük bir adamın orasını burasını yalayan!
    sırf üstünden iki güzel söz duymak için altında ki bir sürü elemanın çalışma hevesini piç eden,
    insanların enerjilerini emen,
    karıya kıza farklı, erkek elemana farklı iltimaslı muamele yapan,
    her boku bilirim ben havasında, daha yeni yeni işe adapte olmaya çalışan elemanlarına kan kusturan, can sıkan, huzur siken ne kadar müdür varsa, onların ben yedi ceddini, gelmişini geçmişini, sülalesini si..!

    neyse etrafındakilerin ne suçu varsa, kısacası ben bu adamın o kel kafasının tasını sii...m!
    1 ...
  20. entry yazarken tepene dikilen tip

    1.
  21. sözlüğü anlatmak için kıçını yırtsanda anlamayacak adamın,
    birde entry yazarken kafana dikilmesi durumudur!

    paşa söver misin,
    döver misin,
    bisiktrolgitçaykoy mu dersin bilmem ama içten içe sinir olduğun kesindir buna,
    yalnızca ben değil, biliyorum ki sizlerde sinir olursunuz bu cibililiytsize.
    ulan arkadaş özel denen bişe var değil mi?
    sen birine mesaj yazarken ben bakıyor muyum ne yazıyorsun diye?

    hayır çok özel bir şey değil yazılanlar ama olsun paşa nedir bu terbiyesizlik?
    utanmasam diycem yani, ekleyeceğin bişe var mı? söyle de yazıp entere basayım artık!

    madem özel, madem kimse okusun istemiyorsun sözlüğe neden yazıyorsun?
    diyen paşalar, yapmayın lütfen, eleştirmek için adam eleştirmeyin, sen biliyor musun benim kim olduğumu?
    ben sanki adımı soyadımı yazıp kaşemi de vurduktan sonra entry giriyorum, ülen kim ne tanıyor beni?
    fuck buddy ilanları 1 85 80 kılo esmer kara kaş karagözlü yiğitlerle dolu, kaçımız gerçekten öyleyiz ki acep? belki ben okunsun ama benim tarafımdan yazıldığı bilinmesin dediğim şeyler yazıyorum?

    ne ayıp yahu, aha aha gene geliyo cibilliyetini sevdiğim, kapatıyorum ben sayfayı beyler. hadi baş baş...
    4 ...
  22. uludağ sözlük te yazarların yaptığı çakallıklar

    ?.
  23. sözlük yazarlarının menfaatleri için yapmış oldukları ufak tefek çakallıklar bütünüdür.

    ilk sayımızda şöyle bir çakallıktan bahsedeceğim sizlere;

    bunun nedenini çok kişi bilmez, bunu yapan kişi de , bunun ne sebeple yapıldığını bildiğinizi bilmez.

    şimdi iyi dinleyin burasını paşalar;

    sözlük çakallıkları vol 1:

    ******bir anda büyün entrylerin seri eh işte şeklinde oylanması*******

    --spoiler--
    eğer bir anda seri ehişte almaya başlıyorsanız, anlayın ki birileri son iyi oylanan entrylerinizi, başkalarının görmesini istemiyor.

    birine yerleştirmişsiniz kol gibi yazıyı. yazıyı tanıdık moderatör arkadaşlarınıza da sildiremiyorsunuz, size o yazıyı yazan yazarın infosuna giren her yazar, size yazılmış o yazıyı görüyor, "neden bu adamı bu kadar artı oylamışlar? ne yazmış acaba?" diye merak edip entrye giriyor ve bakıyor.
    sonra diyor ki, "aaa adam haklı, vay vay vay neler dönmüş serhat..."

    bu olayı bertaraf etmek ve aynı zaman da da sinir olduğun yazarı artı oylamamak için, senin hakkında yazan yazı kaybolana kadar eh işte veriyorsun. *
    --spoiler--

    (bkz: uludağ sözlükte yazarların yaptığı çakallıklar) sayı dizimizin ilk konusu. devami gelecektir.

    bu arada seri eh işte almadan önce son yazdığım entry bir nickaltıydı, bir arkadaşın **kuresel** anlamda entry çalmaya başladığına, nickaltında değinmiştim!



    şimdi taşlar yerine oturmaya başladı heralde.

    kişisel not: sizin giderken bizim geri döndüğümüz ve bizim de boka yaramaz birER çakal olduğumuz aynen doğrudur, kabul edildi...
    edit: bakalım buna da polemik oluşturuyor diyebilecek misiniz paşalar. entry numarası silindi!
    2 ...
  24. hatunun altındaki arabaya bak geyiği

    ?.
  25. ne pis bir geyiktir bu paşaa, ne iğrenç bir noktadır.
    artık sınırdır geyik olayında, bu eşiğe getirenler utansın insan oğlunu...

    amerikan filmlerinde en küçük bireyden, en büyük bireye kadar canavar gibi jipler, üstü açık spor arabalar, olmadı orta halli bi pikap falan.

    e bizim gariban görmemiş ki paşaa, yok adamın elinde avucunda, e bide bunun üstüne ortalama bir gecekondu kadar arabanın içinde yatak döşek 40 kiloluk hatun görünce, delleniyor insan evladı.

    hakkıdır, geyik diye kızıyoruz fakat adam hakikaten haklı paşaa. herifin hayatında arabanın direksiyonuna en yakın olduğu yer, bindiği dolmuşun es kaza boş kalan yan koltuğunda oturduğu an.

    e şimdi bu adama ekonomi,
    siyasi dengeler,
    kim kimin arkasında,
    kimler artık yeni zenginlerimiz,
    kimler bu pastanın en kremalı yerini yiyor anlatamayacağımız işin biz de işi geyiğe döküyoruz tabi.

    özetle yanlış bir tabir, manasız bir geyiktir;

    hatunun altında ki arabaya bakana kadar, üstünde ki çakana bakacaksın demişler atalarımız, dememişse de bi kaç yüz yıl sonra desinler, işleri ne?
    1 ...
  26. yazdimoldu vs yalniz erkek veteriner hekim

    ?.
  27. söylemlerini birbirine çokca benzettiğimiki güzide (!) * sözlük yazarı. *

    büyük ihtimalle birinin memeleri var, birinin ise diğeri kadar belirgin değil.

    çelişkiler yumağı bu iki güzel kardeşimize yükleniliyor mu? yoksa gerçekten genel kabul gören doğrular onlarınkilerle aynı mı? çok merak etmekteyim.

    ikisini de biraz araştırınca çocukluklarına dair bir sürü sıkıntı göze çarpıyor, inşaat top metaforuna girmek istememekle beraber, birbirleri için yaratıldıklarını düşünmekteyim. denemelerinde fayda var, zira ikisi de birbirinin olmaz da başkalarına yar olurlarsa, kendilerinden başka iki kişiyi daha mahvederler diye düşünüyorum. *

    şaka bir yana şöyle anlatmak gerekirse;

    doğru, "gerçeklerin" farklı kişiler tarafından, bi takım etik ve ahaki süzgeçlerden geçerilerek farklı şekillerde yorumlanması ile kabul görmüş bir olgudur...

    yani mutlak doğru diye bir kavram yoktur, kime göre neye göre vardır. hani derler ya paşalar,bilmem ne parmak izi gibidir, o parmak izi gibidir, bu parmak izi gibidir, ota boka bunu der olduk, işte doğrular da aynen böyledir. kişilerin parmak izleri gibidir, her bireyin kendi doğruları vardır ve olaylara her zaman farklı bir yerden bakmayı başarırlar.

    gelinecek nokta şu ki; yargıladığımız ve biraz şamata yapmak için upraştığımız bu iki güzide arkadaşımızı fazla üzmeyelim, kırmayın onları. onların düşünceleri bizlerin düşüncelerinden farklı diye bu kadar tu kaka yapmayın! desem hakikaten ne kadar hümanist bir insan olduğuma ben de inanamayacaktım az daha. oh kurtuldum paşalar, bu kadar iyi niyet antep kerhanesindeki polyanna ablamızda bile yokken bende mi olacaaadı? *

    bence vurun ikisine de, vurun kırbacı gitsin, bu nasıl yazılar, bu nasıl karşı cinsi aşşağılar tespitler aman yarabbi bence bir araya gelin ve bi sohbet imkanı doğurun kendinize, siz de rahat edin, bu sözlük de rahat etsin be paşalar. ohh bee. *
    1 ...
  28. kıçı sıkışınca zall a ağlayan yazar

    ?.
  29. şahsen beni de ağlatan yazardır... *
    genel olarak ağlama mekanları

    --spoiler--
    zall,
    uludağ sözlük,
    uludağ sözlük moderasyonu,
    --spoiler--

    ben hayatımda bu kadar ajitasyon dolu entryler görmedim, okumadım, duymadım.

    yazarın genel özellikleri;

    --spoiler--
    suçlamacı,
    yaftalamacı,
    araştırmadan laf, anlamadan dinlemeden laf sokmacı,
    ayar yediğinde, cevap veremediğinde ise zall a ağlamacı. *
    --spoiler--

    güvendikleri;

    --spoiler--
    göz yaşları,
    250 gram .mları,
    250 gram .mları için onlara yaltaklık yapan yandaşları.
    bunlardan medet uman, çirkin dahi olsa s.k.l.r ki bu, diye bir köşede bunları saklayıp istediği yazara istediği cezayı uygulayan moderatör tanıdıkları.
    --spoiler--

    hesap edemedikleri;

    --spoiler--
    herkesin kendileri gibi gerizekalı olmadığı
    akıllı adamların çıkıp, bunları bir güzel rezil edeceği,
    ayar manyağı olacakları,
    ve zall ın bunları en fazla bir kez sikleyeceği...
    --spoiler--

    bak yazar veya yazarlar;

    her kıçınız sıkıştığında birilerinin silik olması için zall a yada sözlüğün farklı başlıklarına kol kadar entryler döşeyemezsiniz yada döşersiniz ama kimse senin o gerzekçe, ağlamalı, inlemeli,
    -" bir kere duy beni zall bir kere, ohh yeah evde bunun için dua ediyorum, tek bir mesajıma cevap vermen için... zalll lütfen cevap ver sonra istediğin gibi ye beni"
    temali entrylerini sallamaz. akıllı ol, iyice çirkinleşme.

    empati yoksunu yazardır.

    suratına sürdüğü fondotenin bütün pisliklerini kapatacağını zanneden yazardır...
    4 ...
  30. yazar olduğu günden beri ulu kasan yazarın dramı

    ?.
  31. genel olarak siyasi entrylerden kaçınan,
    sırf karmayı ulu yapalım da şu sözlükte belki bi varlığımız olur şeklinde düşünen,
    herkesin hoşuna gidecek entryleri dile getirmekten, kendi fikirlerini yazmaya ne zamanı, ne cesareti olan,
    fellik fellik ayar vermek için troll başlığı arayan,
    yaran facebook güncellemeleri,
    yaran karikatürler,
    yaran diyaloglar,
    günün beğenilen sözleri,
    kıçı yırtarak yapılan bir adet tespiti ısıtıp ısıtıp milletin önüne koyma ve arkadaşlar eşliğinde koydurma, *
    gibi başlıklardan başke bir yere çok fazla entry girmeyip, şurada eğleneceği üjbej saatlik zamanı bile adam gibi geçiremeyen adamın dramıdır bu.

    sen onca zaman kas, bir gece de sözlüğün sahibi kimseye sormadan, kafasına göre karma sıfatlarını değiştirsin, onca zaman ıkına sikina kastırdığın, hiçbir zaman bunu kastırdığını da kabul etmediğin karma sıfatın ulu dan, ferrarisini satan bilmem neye dönüştürsün, sende içinde patladığı ile kal. *

    eheheh, şu an çok pis bi ifade ile gülüyorum size arkadaşlar, hem gülüyorum, hem hüzünlüyüm. sağlık olsun hem ulu da neydi canım, sen ulu olmak için onca zaman kasmış etmiş adamsın,* * 3 harf iki hece ile tanımlanması mümkün mü bu çabanın?
    bence biraz daha uzatmaları lazımdı karma ismini;

    ulu olmak için aylarca kıçını yırtan sözlük neferi

    bak nasıl dolu dolu. *

    not: sözüm kesinlikle hakkını vererek mutlu sona ulaşanlara değildir...
    1 ...
  32. geri donup bakiyorum da ne cok

    ?.
  33. kimse tarafından anlaşılamamak!

    yoksun,
    bağırıyorsun, "buradayım ben" "heeyy, bu tarafa bu tarafa" diye bağırıyorsun ama nafile.
    kimse sana doğru bakmıyor, herkes kendi gailesinde...
    beyler yazar oldum, uzun zamandır okuyorum, takip etmediğim ne bir yazar, oylamadığım ne bir entry kaldı hey! ben de burdayım...

    kimse dinlemiyor, herkes kendi derdinde, kendi başlıklarına bakıyor sözlük evlatları.
    sözlüğün göz bebekleri bakın ben de bir gün sizin gibi yazabilirim, en azından öyle hissediyorum yoksa bunca cesareti bir anda bu bünyeye toplayıp, bu tarz bi delilik yapmam. üye oldum, yıllardır okuduğum sözlükte artık bende yazarım heeyy!

    yok paşa kimse duymuyor bizi, neden bilmem kimse ciddiye almıyor demek. zaman gelir de ben de uzun uzun yazarsam, dili evirir çevirir türkçeyi ilkokulda rahmetli dedemin aldığı pislet gibi çok iyi kullanır da hakkını verirsem acaba beni de sallarlar mı?

    kimse mensimiyor bizi...

    günlerden pazar, banyo günü. kafamdan aşağı maşrapa ile kaynar suyu dökerek tarifi imkansız acılar içine sokmasına tam 5 saat var annemin beni!

    köy hizmetleri lojmanları öğretmen evlerine karşı. takımlar kuruldu. bir kişi eksik...
    sadece iki cengaver kalmış takıma seçilmeyen paşa... yırtıyorum kendimi ceyhun abiye gösterebilmek için. "paşa sen kaleye geç" desin diye ceviz ağacından özene bözene yaptığım sapanımı gözümü kırpmadan veririm, o derece cömertim günün o dakikaları...

    bakıyor bakıyor bakıyor ve 50 kuruşluk daha dondurma hakkı kalan çocuğun son topu; "çilekli mi koydursam, limonlu mu?"ikileminde gözlerini son anda benden kaçırıp çileğe çeviriyor.

    işte o zamanların ilk çilek transferi serhat oluyor bizim mahallede. ben ise limonun ağızda bıraktığı o buruşuk ve ekşi tat ile suratıma yeni bir yol çiziyorum.
    buruşuk, küskün, çokca da üzgün.

    babam yukardan izliyormuş meğer, adamın ilk hayal kırıklığı benle paşa, canım yanıyor. "gene görmezden geldi köftehorlar, ulan ben de bu mahallenin çocuğuyum ki, bu kadar mı kayda değer bulunmuyor yetilerim? vay melekelerime tüküreyim!" diyerek babamla göz göze geliyorum ve eve doğru çıkarken anlıyorum ki hayatta hep silik bir adam olacağım fakat tam da itiraf edemiyorum bunu kendime, ta ki banyo saati gelip çatana kadar...

    eskiden şofbenler yoktu. evlerde banyo sobaları vardı uzun, ince, şimdi ki long kasa mercedeslere takılan brc marka tüplerin depoları gibi.
    hatırlayan hatırlar. altında ateş yakardın, kazanın içinde ki su ısınır da ısınırdı, sonra leğene yada kovaya boşaltırdın, soğuk su ile de harmutlardın *.

    annem de dinlemezdi ki beni hiç selametlik! yahu hiç mi sallanmaz bir insan evladı, bu kadar mı dikkate değer bir yanımız yok. sözümün dinlendiğine bu yaşıma gelene kadar bir kez olsun rastlamadım. yok arkadaş, illa bağırıp çağırmak, asi olmak mı gerek?
    ben hiç asi bir çocuk olamadım, "anne şu suya biraz daha soğuk su koysana" dediğim an kafama maşrapayı yerdim yaşıtlarım gibi. tek farkım onlar ağlarken ben hiç sesimi çıkarmadım bu eziyet akşamlarında.

    yo yoo! annem sıcak saatler programında ki evladını kesip bavula dolduran canilerden değildi, sakın yanlış anlaşılmasın, hiç anlamasan da içten içe beni sevdiğini tahmin ederdim ekseriyetle. en azından kardeşimi severken beni de öpüp koklamışlığı vardı bir kaç kez.
    beni hiç sevmese neden öpsün ki?

    banyoya girilmiyor, içeride ki buhar o kadar yoğun ki, doğu ekspres treni sanki 3 dakika evvel bizim köhne, yerleri seramik, kazanın yanına külleri dökülmüş banyomuzdan geçmiş içerisini beyaza bularcasına....

    "anne" diyorum son bi cesaretle,"bu su sıcak!"

    sallamıyor kadıncağız, pire var, bit var, okulda ki salgın bütün velileri ürkütüyor. bizim evden pire yada bit tarzı bir haşere ile okulda yakalanmak, aile şerefimiz adına iran da asansör kabininde öpüşürken yakalanan bakanın düştüğü rezalet misali. recmedilmeye değer. iyi yıkanmak, iyice kiri pası öldürmek lazım.

    annem biraz abartmış olacak ki, hayatımda canımın hiç o kadar yandığını hatırlamıyorum taaa ki 1997 de dedemi kaybedene kadar.
    hani bazen o kadar büyük bi acı hissedersin ki ağzını açacak mecalin kalmaz. sinirden, çaresizlikten, nefretten donar kalırsın ya, aynı o şekilde kaldım suyu sırtıma yiyince...

    "anne sıcaktı bu su, anlatmaya çalışıyorum neden dinlemiyorsun?"

    dinletemedim, hala daha sırtımda o yanık izi ile dolaşır dururum. annemin ve insanların beni yıllardır dikkate almaması ise daha büyük bir yaradır bende.
    sırtımı göremediğim için o yaranın acısını çok nadir hatırlarım. hatırlatacak hatun insanı da olmadı zaten şimdiye kadar. henüz "paşa sırtında ki yara da ne böyle?" diyecek bir yare sahip olamayan bu yara, hiçbir zaman dikkate alınmamanın açtığı yara yanında hakikaten devenin yanında pire...

    neyse paşalar. ben kendi kendime bi hoşgeldin diyeyim, bakarsınız kayda değer bir şeylerlerimiz vardır bizimde...
    şimdilik iyi geceler...
    14 ...
  34. © 2025 uludağ sözlük