Börekçiden poğaça alıp sallana sallana yürürken karşıma çıktı. Başını yamultup ''elindekinden ver lan piç'' bakışıyla kuyruğunu sallıyordu. Neyse, sıcak olduğu için yer mi tereddütüyle poğaçadan bir parça bölüp attım önüne. Götürdü eleman. ''daha yok mu'' bakışına ve karnındaki hayvancıkları yüzünden dayanamadım, parça parça bölüp hepsini attım önüne. Bu keyifli kahvaltıyı izlerken acaip bir şey oldu. Köpek bir parça poğaçayı ağzına alıp karşı kaldırıma götürdü ve geri döndü. Lan bu napıyor demeden, o bir parça poğaçaya güvercinler üşüştü..
Nasibini paylaşan o anne köpek, derin düşünceler zerk etti. Başlığı açarken ''hayvanlık dersi veren köpek'' yazmayı düşündüm ama yok. Halen insanlıktan umudumu kesmedim.
Beslenme saatinde, Kantinin önünde de kamp kurar bunlar.
Siz, beslenme çantanızdan çıkardığınız peynir ekmeği yiyip, suluğunuzdan bir yudum çekerken, onlar elinde colalarla filan gelir sınıfa. En güzel boyama kalemleri vb onlarda olur.
Bence yoksul çocuklar için en büyük kırbaç bu'dur.
Doğru veya yanlış tartışmaya açıktır.
Edit: şanslı yazamayacak kadar şans yoksunuymuşum.
ortası demirli tabağa, bütün tavuğu geçirip, üzerine teneke kapatılan ve etrafında ateş yakıp pişirilen tavuktur. Dışına yoğurt sürülürse iyi kızarır. Hatta tabağa pirinç ve ağzı beraber su koyarsanız, tavuk suyuyla pişen bir de pilavınız olur.
öncelikle başlık kurala takıldığından ''bir şey'' birleşik yazılmıştır.
Kafa kurcalayan saçmalıktır.
Hemen her yerde dile getiren bu söze inanan var mı bilemem ama inanmak yanlıştır.
Hayat, bazen beklentilerden ibarettir. Kimse, birine muhtaç olmadan hayatını sürdüremez. Bu da beklentisiz olmaz demektir.
Sabah 6 da caddeye çıktığımda minibüs beklerim, bakkala para verdiğimde üstünü beklerim, sevgilime 'iyi geceler' dilediğimde cevabını beklerim.
Önemli olan; kimden neyi beklediğindir. Doğru kişiden, doğru şeyi beklediğinde her şey yolunda gider.
Iç hastalıkları uzmanına gidip 'dişim ağrıyor' dersen o da fitil takıp gönderir. Sonra da 'vay efenim bu bana fitil taktı. Ağrım da geçmedi. Bir daha kimseden bir şey beklemeyeceğim' deyip bu sözü uydururlar.
gece boyu beynimi kemiren eylemdir. Her sabah bindiğim minibüste aynı şeylerin başıma geldiğini düşündüm.
Cam kenarına oturup, kulaklığımı takıp yolu izlerken başıma geleceklerden habersiz arkadaşlarımla yazıştığımı, düşündüm. Ön taraftaki 3 orospu çocuğunun ben hakkındaki planlarından haberim olmadan yolu seyrettiğimi hayal ettim. Minibüsün güzergahından çıkıp başka bir yola girdiğini bile farketmediğimi, sapkın sapkın bir gözün beni süzerek yaklaştığını, çığlıklara karışan gözyaşlarımı düşündüm.
Belki de bu kızcağız, başına bunlar gelirken inşallah öldürürler diye dua etmiştir. Aksi halde yaşamak ne güç olurdu.. kim bilir?
Verilecek cezaya gelince; her şey ödül olur bu şerefsizlere. Aynı şekilde öldürülmeleri haktır, Doğru olandır.
Erkek olduğumdan utanmıyorum. Hapiste, bunlara en iyi cezayı yine erkekler verecektir. Utandığım tek şey Bunlarla aynı havayı solumak.
'olduğum gibiyim' diyenin yalanına sıçayım. Hiç Kimse olduğu gibi değildir. Çevremize uydururuz kendimizi. Herkesin görmek istediği kişi oluruz. Içi başka, dışı bambaşka.
Bana zor gelen akşamdır.
Matematiğin hayattaki önemini anladım. Verilen-istenen-çözüm-sonuç. Verilen değerdi, istenen de o'ydu. Çözümü basitti, sonucu hüsran..
Onunla tekrar konuşmak istesem de, bunu asla yapamam. Sigarama yazarım dertleri, yanıp kül olur sonra. Ya da bıraktığım alkole başlarım. Şişenin içindekini, kafamın içindekilerle takas ederim. Uyuşmuş bir zihinle atlatırım bu akşamı.
2 nci akşam, ilkinden kolay geçer. Ona alıştığım gibi, yokluğuna da alışırım. Sevdiğim yanlarını değil de, sevmediğim yanlarını hatırlarım. Bu çok yardımcı olur.
Güneş, kararan geceye rağmen doğuyorsa; umutsuzluğa, mutsuzluğa ve yalnızlığa güneş doğana kadar katlanırım.
Mahallede bir abimiz var. Şarkı başladığı anda oynamaya başlıyor. Şarkı dediysek, ceza çalınca hiphop yapmıyor. Oyun havalarına oynuyor. Bu ne zaman ortama gelse hemen müzik açıyorlar. Lan bu adama da yazık. Bırakın yaşasın insan gibi. Arkadaşlarıyla muhabbet ettirmiyorlar.
Anlamadığım şey; düğünde oynayana kimse gülmüyor, hatta alkışlıyor ve eşlik ediyor. Peki bu adama neden gülüyorlar? Komik olan ne amk? Dilediğiniz an oynatabildiğiniz için mi komik?
aslında kazanmak nedir ki? en büyük zaferi kazandığında bi antonyus olduğunu düşün paris'e geldiğini ve o takın altında olduğunu ve bütün insanların senin altında olduğunu düşün ve gücün en üstünde olduğunu yalnız kaldığın o anda ne oldu be şimdi ne olacak diyorsan kaybedersin. hee kaybetmişsin yani o anda en büyük zaferin içinde kaybetmişsin.
peki bunun farkında olmak yaşlı bir kızıl derilinin dediği gibi hayatın bize sunamadıklarını mı, sunar? he yoksa bir radyo dinleyicisinin dediği gibi sanat diğer tüm şeyler gibi sex için midir? yaşlı bir kızıl derili ne kadar yanılabilir.
bazen yanılabilir.
bazen susar
bazen konuşmak ister
bazen dinlemek ister
bazen yalnız kalmak ister
bazen arkadaş ister
bazen gitmek ister .
gider bazen.
bazen gidemez .
bazen hiç gidememekten korkar .
bazıları sonsuz neşeye doğar.
bazıları sonsuz geceye .
bazen ölürsün
bazen ölemezsin.
bazen bütün koşullar uygunken bile ölemezsin.
bezen kendinden uzaklaşmak ister insan.
bazen gidersin sırf dönebilmek içen .
bazen ağlarsın baya.
bazen ağlayamıyorsun baya baya.
bazen içiyorsun.
bazen çok ama çok fazla içmek istiyorsun da. bazen sen zaten içmeye gidiyorsun.
bazen acı bademden bir taksiye biniyorsun Kadıköy'e diyorsun bazen yüzüne bile bakmıyor.
bazen bi kadın geliyor oturuyor karşına ve ağlıyor.
kadınlar hep ağlıyor.
bazen bi kadın sana 'en çok korktuğum şey bi kadının göz yaşıdır ' diyor. kendi adına 'eğer çok sevdiysen' diyor. yani çok sevdiysen.. oysa bilmiyor ki sevmek de bir ana ait.
Her şeyin başı SU
felsefe'nin de.
Başlık sınıra takıldı.
Doğrusu: oğlunun evinde buzdolabı yokken yeni cep telefonu alan baba.
Elinizdeki ufak bir birikimle yeni ev düzersiniz. Her şeyinizi almışsınızdır, buzdolabına paranız yetmez. Babanız ise elinde 20 tl lik bi tepsiyle size misafir olur. Eksiğinizi de görür ama tamamlayım demez. Gidip kendine 2000 tl lik telefon alır.
Harbi baba dır. Helal olsundur.
Not: o da haklı. s2nden düştük. S2nde olacak değiliz ya.
hep yapmak istediğim eylemdir.
Umarım güzel bir şey çıkar.
Alarm..06:20..
Erteledi,
alarm..06:22
gözünü açtığında tavanla
bakışıyordu.. gözleri açık olan ışığa
takıldı. açık mı unuttu? hayır. Işıksız
yatamadığını hatırladı.
yatağa oturdu. perde sallanıyordu.
pencerelerdeki deliği kapatmadığı
için tembelliğine küfretti..
kalktı. terliği giymeye çalışırken
yatağın altına kaçırdı.. bir küfür
daha..
ayaklarını sürüye sürüye
banyoya gitti. aynaya baktığında yine
aynı izi gördü yüzünde. yastık her
gece aynı yere iz yapıyordu. suyu açtı.
sıcak suyu bekledi..bekledi..bekledi..
sıcak su geç kalmıştı. sonra hatırladı.
doğalgazı ödememişti. bir küfür
daha..
kış mevsiminde, soğuk suyla
öpüşmeyi hiç sevmiyordu..
dolabını açtı. giyeceği giysiyi
akşamdan hazırlayan kadınlara
hayrandı. bugün de ne giyeceğini
bilmiyordu. dün giydiklerine baktı,
halen gideri vardı.
dışarı çıkmak için kapıyı açtı. binanın
içine yayılan patates kızartmasının
kokusu karşıladı onu. fritöz almadığı
için bir küfür daha savurdu.
hızlı adımlarla geçti merdiveni.
dışarıya çıktığında buz gibi hava
yüzünden işe gitmek istemedi ama
buna mecburdu. söyleyecek yalanı da
kalmamıştı zaten.
durağa doğru dik rampayı çıkarken,
neden arabası olmadığını düşündü..
geri döndü.. arabayı unutmuştu.*
''Ergen'' ve ''seviyordur, farkında değilsin'' diyenler az ötede oynasın.
Şimdi bunlar, ben daha 11 yaşındakeyken ayrıldılar.
2 side başkalarıyla evli ve çocukları var.(yılda bir kez) Ziyarete gidiyorum hep soğuklar. Dna testi olmasa inanmazdım. Evet, bunlar biyolojik anne ve babam. Babamı geçtim de annem neden soğuk? Diğer evlatlarına niye öyle değil.
Ulan muhiddin, sen de bir başıma bıraktın beni. Oysa, her eve gelişimde bir bekçi gibi köşende beni bekliyordun.
Aslında senin suçun yok. Abuk subuk hareketler yaptığında anlamam lazımdı; dişi istiyordun, kızışmıştın.. Lan kendi dertlerimden, sana fırsat mı kaldı?
Şimdi bu un kurtlarını kim yiyecek?
Ben mi yiyeyim muhiddin?
Allah cezanı vermesin muhiddin. Cevap ver muhiddin.
Lan sanki sana dişi bulsam ne olacaktı? Çiftleştikten sonra öldürecekti. Değer mi muhiddin? 5 dakikalık zevk için ölmeye değer mi? Örümceksin amk, kadere ördürdün ağları.
Son 3 gündür yaptığım eylem. Yapanlara götümle gülerdim başıma geldi. Ne olumlu ne de olumsuz yanıt veriyor. Çıldırmamak elde değil.
Dün akşam iş çıkışında yine evine kadar eşlik ettim. Bir de ona mandalina verdim. ''bu ne bee'' dedi.
Mandalina lan o. Mevsimindeyiz amk. köşe başında seni beklerken yarım kilosunu yedim insafsız. Bu soğukta çişim geldiği halde, yol arkadaşı oldum sana. verdiğin tepkiye bak.
''Tek sorun, o lanet egosunun götünden büyük olması.''
insana, yarı uykulu geçmişi sorgulatan polislerdir.
Sınavdan çıktım, üsküdar dan evime 2 buçuk saatte geldim, duş aldım, yatağa girdim. Buraya kadar her şey normal.
Kapının çalmasıyla uyandım ama ne çalma... Unuttuydum zilimin sesini. Yarı uykulu kapıyı açmamla ellerinde telsiz 3 polis (sivil) belirdi. Elinde bir dosya, dosyanın en altında adım ve imzam. Sonrası;
o 1 saniye diyor ama ben taa ilkokulda bakkaldan çaldığım sakıza kadar düşünüyorum suçum ne diye.
P- karşı daireden şikayetçiymişsiniz.
B- yok öyle bir şey (derin nefes)
p-dilekçeniz ve imzanız işte burda
b-imza benim değil.
Özet olarak karşı daire nin sahibi evini günlük kiraya verdiği için bina olarak imza toplanmış, benim imzayı da taklit etmişler. Ben işin özünü sonradan öğrendiğim için, karşı daireyi tanımıyorum. Şikayetçi de olmadım. Zaten o da ben gibi bekar. 'bugün onun için imza toplayan yarın da benim için toplar' düşüncesiyle doğru bildiğim şeyi yaptım.
Sonuç olarak; onlara göre yanlış bir şey yapılıyor olabilir. Benden habersiz imzamı taklit ederek sonuç almaya çalışırsalar, ben de böyle yaparım.bildiğim kadarıyla Kanunen günlük ev kiralamak yasak değil. Yani boşuna uğraşıyorlar.
Hastanede yatan dedesinin refakatçisi olduğundan, her akşam kızın yanına uğramak.
Kliniklere, refakatçi kartı olmadan girmek zor. Binaya zaten giremiyorsun. Morgtan geçip asansörle o kata çıkıyordum. Saçmalığa bak. Yaş 19 du o zaman. Şimdi olsa yapmam.
Sonuç mu?
Dedesi öldü cenazeye kızın sevgilisi geldi.
Sokak köpeğinin, parkta gezmeye çıkarılan ev köpeğine bakışıdır. O an neler hissediyor kimse bilemez.
Birinin yemeği önüne geliyor, diğeri ise kendi yemeğini arayıp bulması gerek yoksa ölür.
insanlar da böyle değil mi? Doğuştan şanslı olup her şeyi önüne gelenler bir de ben gibi ihtiyaçları için çalışmak zorunda olanlar. Biz, parkta gezmeye kalksak ay sonunu göremeyiz.
Sabah sabah içime dert olan konudur. Ekmeğini arayanlara, şanslı olamayanlara selam olsun.