bu soner surekli ingiltereye gidiyor ya - belli ki cocuklugunda ve gencliginde de gitmistir- orda gencken hugh grant'in annesini gebe birakmis olabilirmi acaba? Yani senaristler bunu dusundu gibi me geliyor. *
isim kötü degil ancak flamancada 'u' harfi 'ü' harfi olarak okundugu icin, Belcika veya Hollanda'da yasayan gurbetcilerin kullanmasinda cocugun kucuk yasta travma gecirmesi muhtemel.
Programinda birsuru kanal kanal gezen insan oldugu halde, 'benim programima diger evlilik programlarina cikanlar gelemez' diyen, yeni anne olmus * sunucu.
bugünki bölüm de yarismacilarin arasindaki su ve bardak muhabbetiyle 'misafir umdugunu degil buldugunu yer' sozunu aratmistir:
(ev sahibi turk kahvesinin yanina buyuk bardaklarda (bkz: su bardagi) su getirir)
(misafir bayan): "ben hic te sevmem buyuk bardak ta su icmeyi biliyomusun? Hic zevk alamam.Kucuk yokmu?"
(arka planda ayni bayan): "gelen su bardaklarina gercekten de cok sasirdim. Hayatimda ilk (!) defa o kadar buyuk su (!) bardaginda su ictim. Suyu mecburiyetten ictim. Aslinda hic icemezdim."
bugun 13.43'te soyle bir konusma gecen, yarismaci secerken zeka seviyesine anlasilan bakmayan program.
tiki1: (mecazi anlamda) "topukla rahatim,topukla ata bile binebilirim"
tiki2: ozamanniye topukla gitmemis alisverise bididididi
tiki3: ben o kadar da rahat degilim bididididi
tiki4: bence at'a topukla binilmez (!) (ve yarar)
Gerekmeyen bir uyumdur: hatta bazi dünyaca ünlu modacilar tam tamina uyumu 'moda'ya aykiri olarak yorumlar.
Avrupa da artik pek fazla olmayan, ama nedense turkiye de hala kullanilan anlamsiz ve gereksiz bir uyguluma. Tamamen farkli bile olabilir, herkesin kendi moda anlayisina ve stiline bagli olan birsey bu.