bir rehabilitasyon merkezinde öğretmenlik yapıyorum. birsürü öğrencim var. geçenlerde aralarına bir tanesi daha katıldı. elif. önce sınıfa gidip elif i çağırdım. sonra birebir ders yapacağımız sınıfa geçtik. ardından tanıştık. türkçe dersi yapmamız gerekiyordu. kitaplığıma yöneldim ve kitabı bulamadım. elif e dönüp:
-elifcim sen beni bekle ben geleceğim şimdi. kitabımızı bulmam lazım, dedim.
sınıfa dönmem bir dakika sürdü. döndüğümde elif çantamı açmış cüzdanımı karıştırıyordu. elif le göz göze geldik. gözlerinde beni mutlu edecek birşeyler vardı. korkmuştu ve en önemlisi de utanmıştı. yaptığı şeyin farkındaydı. hemen tepki vermeden önce bir nefes aldım.
-elif napıyorsun?
-öğretmenim valla ben bir şey almayacaktım çantadan. sadece cüzdandan birşeyler düşmüştü yerine koyacaktım, dedi.
ben tabi inanmadım. ikimiz de ayakta kaldık öyle birkaç saniye. neyse ben kitabı masaya koydum. elif de oturdu. onunla bir süre konuştum. artık dersten ziyade bazı şeyleri yapıp yapmaması üzerinde durmam lazımdı. gözlerindeki korkuya yalvarmalara dayanamadım. bir taraftan konuştum bir taraftan da yere düşen kalemi alayım dedim. tam kalemi alacaktım ki elif in ayaklarıyla tanışmış oldum. elif in üşüyen ayaklarıyla...
elif in ayaklarında sadece terlik vardı. ben kalemi yerine koyarken ne nasihat kaldı aklımda ne de konuşma hevesi. sonra dikkatlice bakınca çocuğumun üstünde zaten doğru düzgün bir kıyafet olmadığını gördüm. hepsi kirli gibiydi sanki. direkt derse başladım konuyu kapatıp.
ders boyunca ona para verip vermemek konusunda kendimle savaştım. ya onun olumsuz davranışını pekiştirecektim ya da elif ayakkabısız kalacaktı. belli bir süre geçtikten ve belli başarılar gösterdikten sonra ona ayakkabı almaya karar verdim sözlük. en doğrusu bu olacaktı.
iş yerinde herkes çok iyi. patronum şahane konuşma becerisine sahip güçlü bir kadın. sorun yok yani. ama sanki içlerinden bir hocamız onu işinden edeceğimi ,edebileceğimi, düşünüyor ki geçenlerde "benim ayağımı kaydırma da ne yaparsan yap!"dedi ve çok gergin bir şekilde kahkaha attı ardından. ben de sadece gülebildim ona. sözlük o gitsin ya ordan. o zaman gerçekten benim gerginliğim de onun gerginliği de son bulacak. *
tedavisi yoktur. herhangi psikolojik bir sebepten görülebilir. bebeklerin çok güldüklerinde nefeslerinin kesilmesi durumuna benzer diyebiliriz. belirtileri ise;
sınıfımızda diyarbakırlı kürt bir arkadaşımız vardı. kimse onunla konuşmazdı. sebebi de sadece kürt olmasıydı. birgün dikkatimi çekti sürekli kitap okuyordu. yanına gidip konuştum öyle havadan sudan. sonra en yakın arkadaşım oldu. sürekli kitaplardan bahsederdik. hem de hayat görüşlerimiz ve okuduklarımız birbirine hiç ama hiç uymazken. ardından sınıftakiler benle de konuşamamaya başladı. sadece onları anlamaya çalıştım. onlara hiç kızmadım. lise bitti ben üniversiteye gittim ve duydum ki arkadaşım hapse girmiş. o, ya bu yolu kendisi seçmişti ya da sınıftaki o küçük beyinliler gibi çok insanla karşılaşmıştı sözlük. *
o son hediyeyi almayacaktım sözlük.
mesele para değil.
mesele geçen zaman da değil.
ilk defa içimde güçlü ve bir o kadar da hafif hissettiren bir duygu vardı.
hepsini aldı ve gitti sözlük.
babam işten gelmişti. ben daha altı yaşındaydım. erkek kardeşimle bana sakız almıştı. bu şekerli olanlardan... tatlı tatlı gülüyordu bize sakızları verirken. önce ben atıldım ve sakızlardan birini aldım. sonra kardeşimin elindeki sakıza baktım. hemen onun elindekine de saldırdım. yazık yavrum canım kardeşim hiçbir şey demedi. ardından değiştirdim sakızları. halbuki sakızlar aynıydı! Allah' ım! neyse çocukluk işte. sakızlarımızı çiğnedik şekerli tadı gidene kadar. büyük ihtimalle de yuttuk şekeri gidince *
(bkz: işte öyle bir şey)
Kulak verin sözlerime iyice,
Herkes öldürebilir sevdiğini
Kimi bir bakışıyla yapar bunu,
Kimi dalkavukça sözlerle,
Korkaklar öpücük ile öldürür,
Yürekliler kılıç darbeleriyle!
...
sadece bir kısmı.
bu şiir bana ömer' i hatırlatıyor. neden diye sormayın. ağlamak istemiyorum. *
içindeki ışıltıyı ve güzelliği kaybetmeyen insanların yaptığıdır. kin tutamazlar içlerinde. kötü niyetlilere ve planlı hareket eden insanlara karşı o temiz duygularla karşılık verirler. iyi ki varlar.
kararlarınızı alırken mutlaka ailenize de danışın ama tamamen de onlara bağlı kalmayın.
işinizin peşinden koşun. azimli olun. biri olmuyorsa mutlaka birisi olur. yani başka alanlara da yönelin.
insanlarla konuşurken gözlerinizi kaçırmayın. siz ne kadar sağlam durursanız onların da size yaklaşımı o kadar sağlıklı olur.
pişman olmayın, korkak hiç olmayın. yaşayın ve mutlu olun.
iyi bir kalbe sahip olun.ben öyle bir kalbe sahip değilim diyorsanız çabalayın derim. *