bu arkadaş bi partinin genel başkanımı yoksa alt düzey bir çalışanımıdır çözemedim. bugün partisinin içerisinde bin bir türlü olay dönmekte. eski başkan deniz baykal bişey söylüyor, önder sav farklı bişey söylüyor partisi kaos içinde yüzüyor kendisi ise geçmiş verdiği tek cevap ben böyle polemiklere girmek istemiyorum diyor. gazeteci arkadaş başka bişey soruyor yine verdiği cevap ben böyle şeylerin içine girmek istemiyorum oluyor. genel başkan denilen kişinin görevi bu mudur yani. daha partisinin içerisindeki ufacık bir kaosu yönetemeyen, partisi içerisinde istikararı sağlayamayan, sorulan sorulara cevap veremeyen kişi kalkıp ben bu ülkeyi yönetecem diyor. senin yöneteceğin ülkenin vay haline. vay ki ne vay. bide başbakan kemal başbakan kemal diye bağıranlar var ki asıl onlara acıyorum. ülkenin umut bağladığı adama bak. yazık valla.
sevgili sözlük müdavimleri; merak ettğim şey şudur ki eğer bu konuda bi bilginiz varsa özelden cevap vermeniz rica olunur.
lisans programını bitiren birisi bu bölümden mezun olduğu halde farklı bi bölüm üzerine yüksek lisans yapabilir mi? eğer yapabilirse lisans yaptığı program farklı olmasına rağmen bu yüksek lisans yaptığı bölümden kpss ye girebilir mi? bu konuyu hala hocalarımla görüşmedim öncelikle siz değerli sözlük yazarlarının görüşlerini ve cevaplarını almak istedim. evet nedir abi bu konunun aslı aydınlatın beni.
ağlıyorum beyler artık kaldıramıyorum, dayanamıyorum.
yokluğunun acısı çok ağır geliyor, acı veriyor bana.
omuzlarıma, yüreğime taşıyamayacağım kadar büyük yük yüklüyor.
ağlıyorum beyler, erkekler ağlamaz diyolar ama öyle değil be.
bu yük ağlatıyor beni, kendimden utandırıyor.
bir yol arıyorum, bir çözüm olmalı diyorum kendime ama bulamıyorum elimden bişey gelmiyor en çok da bu yakıyor yüreğimi. elinden hiç bir şeyin gelmemesi. göz göre göre gitmesine engel olamamak. ellerinden kayıp gitmesini öylece izlemek. bir şey yapamamak. ve bir daha geri gelmiyeceğini bilmek. işte ne kadar güzçsüz olduğumun farkına o zaman varıyorum. ağlıyorum. neden sevdin diyorum kendi kendime. aptal diyorum, salak diyorum, kendime küfürler savuruyorum, sonradan olsun be belki yokluğuna alışırsın diyorum. ama biraz sonra kendimi kandırmaya çalıştığımın farkına varıyorum çünkü ben onu seviyorum, nasıl alışabilirimki yokluğuna, ufacık bi gülümsemesini bir daha görememeye nasıl alışabilirim. ama o gidiyor. göz göre göre gidiyor. ağlıyorum sözlük. itiraf ediyorum ağlıyorum. çünkü elimden başka hiç birşey gelmiyor ve ilk kez yalnızlığın verdiği acıyı hissediyorum.
kesinlikle katıldığım gerçektir. aynı şeyi hayırcılar içinde söylemek mümkündür.
artık hepimizin öğrendiği gibi bir söz vardır; "okumak cehaleti alır, eşşeklik baki kalır." hayır oyu veren herkesi katmıyorum ama bunlar cahil değil, tam anlamıyla eşşektir.
iki katlı bir binadan ibaret olduğunu düşünmekteyim zira son reklamlarıda bunu kanıtlar niteliktedir. olay şöyle gerçekleşir; hanım kızımız telefonunun çekmemesinden yakınır ve bu telefon gökdelenin tepesinde bile çekmiyosa nerde çekecek gibisinden bişeyler mırıldanır. tabi o bunları söylerken hemen yanından arabalar geçer.
aga gökdelenin tepesinden görülebilecek arabalar üretildide bizim mi haberimiz yok yoksa çocukluğumuzdaki o uçan arabaların olduğu hayali şehir gerçek mi oldu. yada bende mi bi sorun var çözemedim valla billa.
küçük beyinlilerin yaptığı ve buna alkış tuttuğu olay. sevmesende senin ülkenin cumhurbaşkanı tüm dünya önünde yuhalanacak ve sen bundan gurur duyacaksın, içinin yağları eriyecek yazıklar olsun. senin mantığına, türklüğüne yazıklar olsun.
sadece terbiyesizliğin ve terbizlerin amuda kalkmış hali olarak açıklanabilir. abdullah gül ü sevmek zorunda değilsin. fikirlerine saygıda duymayabilirsin. ama bunu yapmayacaksın işte. bütün dünyanın izlediği bir şampiyonanın finalinde sen kendi ülkenin cumhurbaşkanını sevmesende yuhalamayacaksın. yarın yabancı basında cıkacak habercilerin ağzına sakız vermiyeceksin. onların götlerini kaşıyarak bu olaya gülmesine sebebiyet vermiyeceksin. ülkeni rezil etmiyeceksin. ama boşa konuşuyoruz bunu düşünebilecek beyin ne arasın ki bunu yapanlarda. ayıp yazık günah.
kendisinden beklenen bomba geldi.
kendisinden geliyor "evet son iki gün kala oy kullanamayacağımı öğrendim. arkadaşlarım bu konu hakkında çalışmalar yaptı." dedi.
chp nin kuklalarından daha onurlu ve mert bir kurucuya sahip olan partidir. herkesi kendileri gibi başkalarının uşağı olarak gören zihniyete karşın darbe yanlısı bir hukuksuzluğa ve adaletsizliğe karışı olarak darbe anayasasına hayır deyip milletten yana olan anayasanın yanında olması bazılarının zoruna gitmiş gibi görünmektedir.
(bkz: acı var mı acı)
seri artı oy verebilirsin ama bu senin ibne olduğun gerçeğini değiştirmez, al sana bi eksi daha denilir, itinayla eksi tuşuna basılır ve daha sonra olaylar gelişir.
yıllardır içlerini kemiren olayı nihayet kendi istekleri yönünde sonlardırdılar. egolarını tatmin etmek için rahat rahat yat lan köpek, kalk lan it gibi hakaretleri edebilecekleri yeni uşakları gelecek. bundan öncesinde ise bir yerlere gelmiş eğitim görmüş kişiler istekleri dahilinde yedek subay, asteğmen olarak askerliğini yapıp olayların iç yüzünü görmekte ve bunları daha ilerde belli bir mevkiye geldiğinde anlatmaktaydı. tabi bu paşalarımızın işine gelir mi? kendilerini kötü gösterecekler olurmu hiç öyle şey tövbe deyin.
not: şimdi böyle dedim diye kimileri beni vatan haini ilan edecek, ama bu damgayı yemeden ben yinede bi not vereyim dedim. çok şükür vatanıma ve milletime aşığım ve bu ülkenin refahı için gereken kefaret neyse vermeye hazırım.
bunu söylemek için çok afedersiniz ama kişinin aklıyla başka bir yerinin yer değiştirmiş olması gerekir ki birde şöyle birşey var;
(bkz: cennet annelerin ayakları altındadır).
başında adnanlar olduğu sürece kendisinde hiçbir suç görmediğim teknik direktör kişisidir. adam ne yapsın lan bana onu söyleyin adam ne yapsın adnanların kendisine verdiği futbolcular(!) ali turan, hakan (balta), ayhan akman, barış özbek, mustafa sarp, serdar özkan. bu adam ne yapsın elindeki tek forvet baroşsa bu adam ne yapsın??? defolun gidin adnanlar yeter lan defolun...
üç beş çapulcunun buraya toplanıp hakkında kendi çaplarınca espri yapmaya çalıştığı bu ülkenin yetiştirmiş olduğu nadir kişiliklerden olan (bana göre) ölümsüz muhsin yazıcıoğlu şiiridir.
galatasarayımızın 9 futbolcuyla ancak berabere kalabildiği maç. ya 11 kişi olsaydık!!! 11- (bkz: uğur uçar), (bkz: giovani dos santos ramirez) sabri'nin yokluğunu bir kez daha hissettik.
aylarca suçsuz yere hücrede yatmış, yargılandığı bütün iftiralardan alnının akıyla çıkmış büyük önder. bu ülke için çalışan, bu ülkeye yarar sağlamaya çalışan bütün iyiler gibi o da öldürülmüştür ve ülkesi için ölmekten şu kadarcık olsun korkmamıştır . bugün bakıyorum da leş köpekleri arkasından ulumaya başlamışlar. ulusunlar korkma büyük reis kendini medeni sanan bu tek dişi kalmış canavarlar ulusunlar. sen rahat uyu ruhun şad olsun.
lan n'oldu olum bu takım fenerbahce değil lan galatasaray kendinize gelin. yok 3-0 mağlup sayılalım yok fark yeriz gibi düşünceleri anlamakta güçlük çekiyorum. karşımızdaki değil atletico madrid, real madrid olsa bile orada galatasaray varsa tek favoridir. gerisi teferruattır. inanın lan azcık takımınıza.
bir de bunları söyleyenlerin fenerbahceli olup kendisine galatasaraylıymış süsü verme ihtimali var ki bu ihtimali düşünmek bile istemiyorum. çünkü bu kadar ezik olabileceklerini sanmıyorum.