kate upton ın mesaj atma olayidir. arkadaşın başına gelmiştir biraz önce twitterdan*. ciddi dusunuyolarmış.. bakalım hayırlısı*
edit: kiskanmayin olm aaaa
ne işe yaradığını, adını duyar duymaz anlayabileceğimiz eşyalardır.
(bkz: çekyat)
gayet açık bir isim. başka bir yorumla da, "isim konulurken yaratıcılıktan yoksun kalınmış eşyalar" da diyebiliriz. hiç üstünde düşünmeden, direk yapıştırmışlar ismini mübarek*.
ünlü düşünür, kaliteli insan, büyük çingene kibariyenin, saba tümerin ismini söylemeye çalışrkenki düştüğü salak durum. sabahlar olmasın diyoruz kendisine.
an itibariyle oynanan mactir. us open turnuvasinda su anda karsimizda novak djokovic ve alexandr dolgopolov mucadele veriyor. maci eurosport kanalindan canli izleyebilirsiniz.
hic beklemedigim kadar cekismeli bir mac oluyor. sahaya gomulur diye dusundugum alexandr dolgopolov disli cikti ve resmen djokovici zorluyor.
su anda ilk setin tie breaki oynaniyor ve skor 11(n)-10(a) (yani oha)
not: djokovic kocumsun*
tanimlanamayan olaydir kanimca.
biraz once balkonda oturmayi birakip geldim ve laptopa bir baktim masaustu arka planim degismis ve bir youtube videosu acilmis. evdekilere sordum ellemediklerine yemin ediyorlar. biraz forum chat tarzi bir entry oldugunun farkindayim ama ne yapsam bilemedim. odum patliyo lan. hacklendim desem imkansiz.. ya kafayi yedim harbi harbi, ya da cin falan girdi *
bilen ve ya fikri olan varsa beri gelsin allah rizasi icin.
eksileyen yazar arkadasim dalga gecmiyorum eksilicegine bir seyler soylesen cok makbule gecer.
oyuncak hikayesi* filmini izleyen cocukta olusan psikolojidir.
genelde; hassiktir laaan, yoksa? durumu olusur. sonra yok sacmalama o sadece bir film diye dusunulur. kendini telkin etmeye calisir kucuk cocugumuz.
sonra odada tek kaldiginda oyuncaklara bakar, bakar da bakar. hem korktugunu kendine yediremez hem de acaba mi diye dusunur hep. ta ki buyuyene kadar.
gerci buyudugunde bile bu psikolojiden kurtulamayan adamlar taniyorum ben. *
yani demem o ki, sorarim boyle psikolojiyi bozan filmler neden yapilmakta acaba?
son olarak **
"ulusal bir gazatede yapilan haberleri kontrol etmeden yayinlamak" olmasi gereken bu baslik karakter sinirina takildigi icin bu haldedir.
neyse gelelim tanima; bazi gazetelerde haberler dogru mu yazilmis? yok efendim imla kurallarina uyulmus mu? diye kontrol edilmemesidir.
bir suru hatasiyla bu basligi acmama yarayan hurriyet gazetesine ve dogan yayin holdingde calisan herkese tesekkuru bir borc bilirim.*
internet sayfasini takip ettigim hurriyet gazetesi bu gune kadar defalarca; yazim hatasi olsun, noktalama hatasi olsun bir suru hata yapan bir gazete idi. fakat bu gun en son gordugum hata 'oha artik' dedirtmistir sahsima.
magazin eki kismindaki "okul yilligindan" basliginda gezinirken bu inanilmaz salakca hataya denk geldim.
baslikta; unlulerin eski hallerini ve gunumuzde ne kadar degismis olduklarini yayinlamislar. tamam guzel hersey. ama sira blake livelye geldigi zaman "ohaaa, cuuuus" nidalari attim.
megersem blake lively eskiden blake lively imis. gunumuzde kate hudson olarak taniniyormus. vay amk dedim harbiden. nasil degistiyse artik. gormek isteyenlere link;
biraz once hurriyet gazetesinin internet versiyonunda gordugum haber basligidir. oha dedirten ve ulkemizdeki kadinlarin durumunu acikca gosteren habere bir bakin diyorum;
erzurumda genç yaşta dul kalınca erkeklerin tacizinden kurtulmak için saçlarını kısa kestirip, erkek kıyafetleri giyen sona polatın, geçtiğimiz yıl 79 yaşında öldüğü ve kadın olarak toprağa verildiği ortaya çıktı.
daha detay icin link verebilirim. ahan da verdim; http://www.hurriyet.com.t...ndem/18423463.asp?gid=381*
değişik hisleri oluşturan durumdur. entry aslında üzücü birşey anlatır ve sen artı oy verince sanki o üzücü durumu beğenmiş olursun gibi hissedersin falan. ayrıca bu olayın başka bir versiyonu da facebookta başınıza gelebilir; ailesinden birisinin vefatını bildiren bir iletiyi beğenmek gibi. tepkisiz kalınmak istenmez fakat beğenince değişik olur işte.** bir örneği ise biraz önce (#12487478) entryi okuduğumda başıma gelmiştir efenim. ama bastım artıyı yine de *
(bkz: çelişkilerin yazarı)
evet efendim..
saka lan saka hbbia degilim*
bu sabah duydugum sestir. ne oldugunu merak etmekteyim o zamandan beri. uyudum uyandim hala aklimdadir efenim. kafamda cesitli senaryolar olusturdum ama bir sonuca baglayamadim. cok uzgunum sozluk. biri beni aydinlatsin.
evde uyuyanlari umursamadan, bencilce davranarak o kadar gurultuyu ici acimadan yapan insandir. allah onun belasini vermesindir. o kadar da degil alti ustu sacini kurutmustur. abartmayin. dagilin.*
friends dizisinden tanıdığımız matthew perry nin abc de yayınlanmış olan bir sitcomu idi. sadece 9 bölümü yayınlanabilen bu dizi, bence şu andaki uzadıkça uzayan sitcom dışında herşeye benzeyen dizilerden çok ama çok daha kalitelidir. neden yayından kaldırıldığını anlamadığımdır. ayrıca kimsenin bu diziden haberdar olmaması beni üzmüştür cidden. çünkü devam etseydi kaliteli bir güldürüye dönüşecekmiş gibi duruyordu. friends aşığı birisi olarak matthew perryi yeni bir dizide izlemek çok keyifliydi. friends seven herkesin kesinlikle izlemesi gerektiğini düşünüyorum. ama 9 bölüm yetmeyecektir onu söyleyeyim şimdiden *
--spoiler--
ben donovan(matthew perry) san diego da sunshine center isimli bir arenada operasyon yöneticisi olarak çalışmaktadır. garip ve ne isteyeceği bilinmeyen bir patronla uğraşması gereken bir narsist karakterdir aynı zamanda.
--spoiler--
(#12103839) numaralı entrymin bu kadar eksilenmesinden yola çıkarak aklıma düşen durumun olasılığıdır. şimdi o elindekini yere bırak ve bize kim olduğunu söyle seri eksi oy veren ibne. sözlük açıklama bekliyor. biliyorum sensin. aksi halde bu kadar içlenemezdin bu duruma. *
daha ilkokul çocuğunun etek boyu mu olurmuş ya? haberin başlığı tam olarak şöyledir;
--spoiler--
Validen mezuniyetlere 'etek boyu' genelgesi
GiRESUN Valisi Dursun Ali Şahin, ilk ve orta dereceli okullarda düzenlenen mezuniyet ve kutlama törenleriyle ilgili bir genelge yayımladı. Genelgede, törenlerde kız öğrencilerin eteklerinin diz kapağını örtecek boyda olmasına, kolsuz ve askılı kesinlikle giydirilmemesine dikkat edilmesi gerektiği belirtildi.
--spoiler--
detaylı bilgi için; http://www.hurriyet.com.t...ed&utm_medium=twitter
ortaköy princess hotelin ön kapısını geçip hemen sağa dönünce karşılaştığınız gece klubüdür. güzeldir. sürekli aynı insanlarla karşılaşırsınız ama. gerçi yazın gelmesiyle pabucu dama atılmıştır azıcık. yazın gece gidilebilecek en güzel yer için (bkz: reina)
gözlerinizin şişmesinden başka hiçbir işe yaramayacak eylemdir efenim. canınızın yanması birazcık da olsa geçer ama sonuç olarak hiçbir yere varamazsınız. en iyisi kendinizi üzmemenizdir. bir sonraki nefesinizi alabileceğinize dair hiçbir garanti yokken anlamsızdır günleri böyle harcamak. he tabi ki canı yanan adama bu laflar boştur. böğüre böğüre ağlar sonra rahatlayınca "salak mıyım ben neden böyle ağlıyorum? " diye düşünürsünüz. olabilir bunlar insanlık hali tabisi. üzülmeyin. korkmayın. son olarak bu durumdaki herkese; bunlar da geçer isimli şarkıyı yolluyorum. herkes kopsun. oh yeah.*
bu cümle kuruluyor ise; ortada "gidip sarılamama" durumu vardır demektir. böyle durumlarda da en güzeli o duyguları yok sayıp yoluna devam etmektir. yoksa canınız çok yanar.
bir süre sonra, kesinlikle pişman olacağınız işlemdir. zira böyle büsbütün organlarınız yanıyor, yanıyor yandıkça yanıyor durduramıyoruz efenim.
(bkz: ben bugün bunu gördüm)
ada kameralarına "koca götümü kaldıramadığımdan tırmanamadım" diyemeyip, galiba strateji hatası yaptım gibi bir açıklamada bulunup 70 milyon insanın tüm merakını gidermiş, bugünlerin en popüler yarışmasının gönüllü yarışmacı hatunlarından bir tanesidir. büyük ihtimal elenecek ilk haftadan.
eski sevgilinin, sizin evinize çip yerleştirmiş ve bu sayede sizin yapmak istediğiniz herşeyi sizden önce yapmasını sağlayan durumu yaratmış olma olasılığıdır. yok canım kıskanmadım o benden önce bulgaristana kayağa gitti diye. oha bi de kıskanıcak mıydım? ama eminim odamda bir yerlerde çip var. **