1968 italyan yapımı ecnebicesi the libertine olan bir film.
bir hanımefendi kocası öldükten sonra kocasının gizli cinsel geçmişini öğrenir ve kendini bu süreçte özgür kılabileceğini fark eder. kendini ancak buradan sonra tanımaya başlayabilir. filmi izleyicinin ilk cenaze sahnesiyle görmesi ve hanımefendiyi de cenazedeki duygu tutumsuzluğuyla -ve dahi envai hislerinin olmasıyla- tanıyor olması tatlı bir detaydır. kendi içindeki fantezi dünyasını inşa etmesi ve özgürlüğün ve utanmayla utanmamanın, üstüne "libertine" ve "matriarca" terimlerinin harmanlanmasıyla film kemale erer.
--spoiler--
özgürlük, kendisine sahip olamayacağın fakat dizginleyebileceğin bir attır
--spoiler--
zırt bırt olmadığı takdirde gayet ayağı yere basar, iyi bir eylemdir.
genellikle insanlar ideolojisini değiştiren kişilere "nası da çark yapıyo" gibisinden küçümseyici tepkiler verirler fakat genellikle yersiz bir tepkidir. insanız sonuçta; düşünüyoruz, hareket ediyoruz, bir şeyler yaşıyoruz. bunların sonucunda illa ki ders çıkartarak önceki düşündüklerimizin hatalı olabileceğini görüp hatayı kavrayarak yeni bir adım atıyor, başka fikirlere bürünüyoruz.
bu kötü bir şey değildir. fakat her seferinde rüzgar nereden eserse o yana duran insanlar yüzünden insanlar fikirlerini değiştirmenin, inatlarından vazgeçmenin çok kötü bir hareket olduğunu düşünmektedirler. bu da aslında ilk adım yanlışsa yanlışlığa saplanıp kalmanın ve çıkmaya çabalamaktan dahi korkmanın bir ayrı götürüsüdür **.
tabii ki "iyi"den "kötü"ye geçmek de olabilir fakat kişinin kendi hür iradesi sonucunda aldığı kararlara göre saygı duyulmasını gerektirir.
hindistan'da bir kasaba.
bir gün fantastik bir hikaye yazar yahut bir grup falan kuracak olursam bu ismi kullanmak güzel olacaktır. daha bizden bir şeyler olsun biraz da türkçe içeren kelime oyunlu bir şeyler olsun istersem de akola koyarım olur biter.
büyük oyunu bozmak için adım atacağımız kampanya. amarikanın dolarının yerine yeni zalanda veya avustralay dolarına geçelim. şimdi baktım düşükler. hiç olmadı kana da dolarına falan geçmeyi deneyelim.
şu an yaptığım tespit.
türkçenin düşmanı değilim. dilin insanlar üzerindeki etkisine dikkat çekmek için ortaya attığım iddiadır.
gidin getirin güzelce bi fın kızı öğretin güzel dilimizi o da kezbanlaşacaktır. tıpkı bizim günlük hayatta doğu batı, kuzey güney yönlerini kullanarak değil de değil de sağ sol, yukarı aşağı diyerek rölativ yön belirtmemiz gibi kızlarımız da dilimizin vurgusal yapısıyla etkilenerek sesleri başta olmak üzere iletişim yetilerinde kayıp, hayır daha farklı, çatlamalar yaşamaları gibi bir durum.
peki bunun önüne geçebilir miyiz? evetse nasıl?
ilk sorunun cevabı evet ama ikinci sorunun cevabı için henüz bi ışık yanmadı kafamda. yanınca ses ederim. bunun için kızlarla konuşmalıyım. mümkünse siz önce ses edin.
slice of life tarzında haliyle her an kendinizden bir şeyler bulabileceğiniz anime. komiktir, hatta kimisine göre çok çok komiktir.
ayrıca hakase shinonome diye bir karakteri vardır ki izlerken gökkuşağı kusabilirsiniz.
günümüzün en büyük problemlerindendir.
genel olarak düşünce yapısı içten içe "nasıl olsa o da salakmış, ben de salakça konuşursam sorun olmaz. düşünmesem de olur." fikrinin(?) dışa vurumudur.
kabadır, emeğe saygı duymayan insandır. hayattan zevk almasını bilmemesine rağmen hayattan zevk alır. basit bir yaşantısı vardır.
kendisine uzun uzun niğde gazozu nasıl içilir dersi verilmesi gerekir. "yudum yudum içeceksin. her iki yudumda bir geğireceksin, belki ağzında biraz bekletebilirsin bile" gibi önerilere kulak asacağı da garanti edilemez. dedim ya kabadır diye.
uzun zaman önce bir benzerini armor games'te oynamış olduğum şu an android'de bağımlısı olduğum oyun.
temel olarak en az üç küçük parça bir büyüğü oluşturuyor. üç çimen bi çalı üç çalı bir ağaç üç ağaç bir ev gibi uzuyor gidiyor. tabii ki sadece çalılar değil bir de ayılar var ki her hmlenizde yer değiştiriyorlar. yer değiştiremeyecek konuma geldiklerinde, sıkıştırdığınızda, mezar taşına dönüşüyorlar ve onların da üç tanesi büyüyor.
böyle anlatınca güzelli gibi olmadı ama güzel denilebilecek bir oyun.
ayrıca bir ipucu: iki parçayı birleştirmenize yarayan elması boş bir alana koyduğunuzda ve büyüttüğünüzde sandık dolusu para verir. biriktirirseniz para kırarsınız para para!