Biraz da olsa düzgün bir Türkçe kullanmaya özen gösterilmiş olsa dahi ortalıkta onlarca benzeri yazı olduğunda dolayı pek okumaya değer bulamadığım blok.
--spoiler--
Selamın alek beyler.Şu anda ikilemdeyim.Komşumuzun sikik köpeği hala ulumakta amk. Ya gidip köpeği sikecem, yada biraz sabretip yazıya devam edecem. Köpek susmakla iyi etti bence. Neyse.
--spoiler--
Faşist kelimesinden iğrenir duruma geldim ben.
Bu yaşıma kadar bana karşı pek kullanılmadı aslında ama beni bu kadar dolduran şey bu kelimenin bu kadar ucuzlamış olması.
Orospu çocuğunun biri;
mayın kurup askerlerimizi şehit eder, milyonları yasa boğar.
Otobüslere, iş yerlerlerine vs. molotof kokteyli atar.
Ülkeni bölmek adına açık seçik planlar yapıp bunu demokratik özerklik adı altında sunar.
Onlarca şehit vermemize neden olan başka bir orospu çocuğunun serbest bırakılması için herşeyi yapar.
Ama sen bu orospu çocuğuna gereken cevabı vermek için hareket ettiğinde direk yapıştırırlar.
'' FAŞiST ''
işte bu durumda tek bir cümle geliyor benim aklıma.
Türk milleti ve Türk ordusu faşist ise sizin gözünüzde siz de benim gözümde orospu çocuğusunuz.
Ne olursa olsun bu ülkenin hala en güvenilir kurumu Türk Silahlı Kuvvetleri'dir.
Ne kadar yıpratılmaya çalışılırsa çalışılsın böyle köklü bir tarihe sahip bir örgüt, üç beş tane it için yalan söylemez.
Tamamı: Telefon dinleyip maç kurtaracağınıza, pkk telsizlerini dinleyip CAN kurtarın.
Tanım: Son günlerde bir çok sosyal paylaşım sitesinde gördüğüm bir sitem cümlesi.
Yorum: Özelikle son günlerde gelen ve ardı arkası kesilmeyen şehit haberlerinden sonra haklılık payı gerçekten de çok yükseliyor bu sitemin. Gerçi 1986 dan beri hepimizin yüreğini yakıyorlar hem de hergün ama devlet büyüklerinin bu konuyla ilgili mahalle kabayılarını aratmayacak tehditler savurup başka hiç bir şey yapmamaları çok daha fazla acıtıyor canımızı.
Çoğu zaman böyle olduğunu hissetmektir aslında. içten içe herkes bilir de... hadi neyse. Lan olur olmasına da böyle bir günde olması da koyuyor adama be.
Sabah uyandığımda günün anlam ve öneminin farkında bile değildim halbuki. Hayır ne sikime yarıyorsa zaten. Sevgililer günüymüş. '' Birbirine gönül bağıyla bağlı olanların günü '' diye özetlemiş bir de bir arkadaşım facebook'unda. Yalnız biri olarak düşündüm biraz kendi kendime. Yani geri kalanlar için hiçbir anlam ifade etmiyor doğal olarak. Sıradan bir gün gibi geçirmeleri gerekiyor bu günü. iyi de amk böyle boktan bir günde etrafındaki herkes sevgilisiyle el ele kol kola olunca içinden '' lan ne sikime yarıyorum ben. '' diye geçirmiyor değil insan.
Ekle-sil haftasının ilk günü. Sabaha doğru 6 da yatmışsın. Zaten okula gitmemek için bahane aradığın bir dönem.
Gidip ne yapcam ki ? Zaten kimse gelmemiştir amk. gibi bahanelerle kendimi kandırdım. Kalktım çalıştığım kitapçıya gittim.
patron- ooo gby hoş geldin. Kandilin mübarek olsun.
gby - Sa... sağol abi. Senin de.
Vay bee. Demek yalnız insanlar için de önemli bir günmüş diye geçirdim içimden ve yüzümde hafif bir tebessüm oluştu. Eski günler geldi aklıma. Annemin kandil gecelerinde kuran-ı kerim okuduğu zamanlar. Evde televizyonun açılmadığı, radyodan ilahilerin dinlendiği günler. Şimdi geldik üniversiteye, aileden uzaklaştık. Az değil lan 3 senedir kısmen de olsa onların gönderdiği parayla burda göt büyütürken, neredeyse tüm ailevi değerlerimizi unutmaya başladığımı farkettim. Utandım kendimden. Telefona sarılıp annemi aradım hemen.
gby - Annecim nasılsın ?
annem- Teşekkür ederim oğlum. Sen nasılsın ? Sevgililer günün kutlu olsun.
gby - (Sen de mi anne ?) sağol anne.
Zor bela kapattık telefonu. Dükkana döndüm tekrar. Okuldan arkadaşm iki sevgili bir biriyle kavga ediyor. Kavga dediysek yumruk yumruğa. Ağzını burnunu kırıyor bizim kız. Şaka lan şaka. Bildiğin laf dalaşı işte. içten içe bir mutluluk oldu bende. Utandım kendimden ama engelleyemedim de. -Bak işte sevgilin olunca da dert arkadaş. En iyisi böyle tek olmak. dedim kendi kendime. içimden kahkahalar atmaya başladım tekrar. Kız kalktı gitti sonunda. Bizim çocukta 10 dk sonra arkasından tabi. Barıışamamışlardır lan inşallah. En azından bugün barışmasınlar. Yarın falan baksınlar çaresine.
Neyse çıkacağım birazdan zaten. Evime gideceğim. 2 tane bira alırım. Biraz fıstık falan. Bir film açıp izlerim. içinde aşk motifi olmayan bir film bilen varsa yazsın. full metal jacket mı ne vardı lan. iyi diyollaa.
Abi siz ne yaptınız yaa ?
Her sahnesiyle, her konuşmasıyla öyle büyülüyor ki beni anlatamam. Sanki adamlar yan mahalleden komşumuz gibi. Öyle samimi bir dizi. Bu adamlar eve girerken ayakkabılarını çıkarıyorlar beyler. Oysa biz dizilere konu olacak kadar önemli hayatların evlerine hep ayakkabılarıyla girdiğini sanardık. O argolar, dizideki abi kardeş ilişkileri. her şeyiyle mükemmel. Yazanın da, yönetenin de, oynayanın da ellerine sağlık.
Not: istanbul'dan dönüşte tüm ekibin yan yana durarak işediği sahnenin capsını bulana şukular feda olsun.
sen aşırı derecede sevimli bir şeysin,
yani öyle tarif edilecek gibi değil..
ve benim prenses süreyyam.
dünya güzeli.
ben öyle herkes göremiyor tabii.. ben görüyorum.
müthiş güzel, çok güzel zeytin yeşili gözleri. böyle acayip güzel.
huyu da güzel kendi de güzel.
muuuunis,
tatlı..
beni de çok seviyo.
doğru mu ?
Mübalağa etmeden söylüyorum; '' Bu adam harika yazıyor. ''
Sanırım yaşı 26 civarı. Ama yazılarından çıkardığım sonuç yaşının 50 civarı olduğunu gösteriyor. Şahsen hiç tanımam ama yazılarını okurken sıkılmadığım bir kaç yazardan biri.
Bu dükkana her gün onlarca kız geliyor. Kimisi güzel, kimisi çok daha güzel. Hemen hemen her birinin yüzleri makyajlı. Vücut hatlarını gösteren daracık elbiseler giyiyorlar. Bir çok erkek için o kadar çekici ki... Benim için de öyleydi. Sen bugün o tertemiz yüzünle ortaya çıkıp bana aslında güzel olanın ne olduğunu gösterene kadar.
Konuşurken yaptığın mimikler yapmacık olamaz. Senden bir parçalar, bunu hissettim. Güldüğün zaman yanağında oluşan o gamze hiç yok olmuyor sanki. Ciddi ciddi konuşurken bile görebiliyordum. Üstelik o yoktu.
Neyse ki dükkanda tutunamayanlar yoktu. Arkadaşımı arayıp depodan getirmesini istedim. Mükemmel. En az 15 dk sürerdi bu. Konuşacaktık seninle. O sırada dükkana bir müşteri akını olmasaydı tabi.
Bilmeni istiyorum. Bu dükkana bu dönemde günde ortalama 30-35 müşteri gelir. Senin dükkanda beklediğin o sırada gelen müşteri sayısının en az 20 olması tesadüf olabilir mi ? Tesadüflere inanmam aslında. insanın kaderi vardır. Tesadüf diye bir şey yoktur. Ama bunun bir tesadüf olduğuna inandırıyorum kendimi. Ve tabi arkadaşımın 10 dk geçmeden kitabı getirmiş olması da cabası.
Bilmeni istediğim bir şey daha var. O kitabın fiyatı 22 tl. Sana 10 tl den verdiğime bakma. Sana bir jest yapmak için değildi. Bilmiyorum bir anda ağzımdan çıktı o fiyat. Esnaf ahlakı tabi. 10 lira dediğin bir kitabı sonradan '' pardon yanlıs hatırlamısım. O kitap aslında 22 lira. '' deyip satmazsın.
Ayrıca, hiç ihsan oktay anar kitabı okudun mu ? diye sormamın nedeni sırf muhabbet açmaktı. Bilmeni istiyorum ben o adamın hiç bir kitabını sonuna kadar okumadım.
Şimdi bunları burda neden yazıyorum ?
Çünkü, bu dükkanda sürekli çalışmıyorum. Sen daha sonra tekrar gelsen bile denk gelme olasılığımız düşük. Kadere inanıyorum evet. Karşılaşmamız gerekiyorsa karşılaşırız tabi. Ama ben kaderimi zorlamak istiyorum bu defa. Olur ya belki okursun bu yazdıklarımı. Bir şekilde ulaş bana. Tutunamayanlar'ın fiyatı hakkında konuşmamız lazım.
babamın öldüğü gün birine aşık olmuştum. bazen öyle olur, her şey üst üste gelir. polis olmasaydım katil olurdum. çünkü sahici bir sarsıntı sahte bir dengeden iyidir. binlerce ceset, binlerce katil ve bir evlilik gördüm. seni intihar ettiğin gün tanıdım kızım, seninle o gün barıştım. şimdi sadece geceleri yapayalnız ve yalınayak anlayabildiğim şeyler var. şimdi benim de yalanlara inanmaya ihtiyacım var, tüm çaresiz insanlar gibi, dağılan bir okul gibi. acılarımız da birbirine benziyor artık kızım, birbirine benzeyen parmaklar gibi ama herbirinin eşsiz bir izi var. bazen gözlerim doluyor karanlıkta. ama fısır fısır konuşmaya başlıyorsun yine kulağımın dibinde hiç susmuyorsun, ağlamama asla müsade etmiyorsun. her şey affedildi babacık diyorsun. hiç ayrılmayacağız diyorsun. keşke hep yanımda olsaydın diyorum öyle konuştuğunu duyunca. bu kış çok kar yağar belki beraber kayboluruz diyorsun sen bana. ama kar taneleri birbirine benzemez ki kızım. cesetler de benzemez. ama bir cinayet başka bir cinayeti hatırlatır her zaman. koşan atlar, düşen atları hatırlatır. yağmur yağar, durulur, tekrar başlar. yanlış yolda yürümek, doğru yolda beklemekten iyidir. beşikten mezara kadar. karanlıkta herkesle çarpışabilir insan. yalan mı söylüyorum sana? affet beni kızım, affet. bir sürü doğru söyledik ama hiç burnumuz kısalmadı ki kızım.
Şaka lan şaka. bildiğin düz 5 seneydi işte amk. Sözlük doğdu büyüdü okul çağına gelmek üzere. hepsi bir yana Zall attığı kutlama mesajıyla hepimizi hüzne boğmuştur (bkz: şu an ağlıyorum biliyor musun).
Paragrafın sonunda bir an; '' Alın lan sizin sözlük şerefsizler. Ühüü ühhü O'nu siz yarattınız. siz bu günlere getirdiniz. Parasını kırışmak da size düşer. '' diyecek sandım. Ama bildiğin; '' kutlu olsun. '' dedi gitti amk. Şimdi burada, onca yazarın önünde azarlamayacağım tabi. Daha sonra kulaklarını çekerim.