çocuk oyuncu varsa, muhakkak ki ilerki bölümlerde ya kaçacak ya da kaçırılacaktır.
tıpkı bir sahnede silah gösterildiyse, ilerleyen sahnelerde onun çekileceği gibi.
- baba ça..
- dur!
- şey..
- dur!
- tamam
- dur! du!
şeklinde konuşma çalışmalarını tamamen bloke eden astral bir ziyarete çıktığının resmidir bu anlar.
sol framede görünce, benden habersiz başladı mı yoksa diye birden heves yaptırmıştır. fareymiş faare. ama mayısta başlaması gerekiyordu. web sitesinden hala bir duyuru yok! genç dextercılar rahatsız!
edit: salaa bak salaa kötülüyo, yürü git len! öyt!
bundan önceki başarılarından ciddi şekilde haberdar değilim, tamamen benim cahilliğim. ancak şayet o satırlarda yazan şeyleri gerçekten söylemişse hakkaten ayıp etmiştir. senin görevin güvenliği doğru şekilde sağlamak, maraz durumlarda gerekli icraatlarda bulunmak, damarlarındaki asil türk kanının getirdiği, aile yapısını yargılamak değil. sorgularsın eyvallah, ama yargılamak?
an itibariyle bıyıkları trend olmuş filozof. sokakta niceleri niçe bıyığı bırakmaya başladı. dünyanın en yüzeysel insanı olarak taksimden bildirdim uğur dündar.
ben ki, bi şarkı üç buçuk dakikadan fazla olmasın'ın en ateşli savunucularındanım, bu şakı ki, 6 dakika 8 saniyedir. bi insanın ömrü hayatında duyabileceği en kaliteli, kompozisyonu tam şarkılardandır.
hele dolores'in bi, "i can't sleep, here!" diyişi vardır ki, tadından yenmez. bütün şarkı listelerine zorunlu olarak sokulmalıdır, ilaç gibidir.
bakıyorum, bu tür konular hala reytingi çok bol konular. ben çocuktum, gene bunu tartışıyodu büyükler, şimdi biz büyüdük adeta mirası devraldık, bunu tartışıyoruz. ancak yıllara mukabil değişen bişey oldu, o da tarafların kalitesi. giderek daha da gerzek bakış açılarıyla yaklaşmaya başladılar olaya, don - satanizm imlemi falan. tadında bırakılsaydı keşke.
sizleri alkışlarla yerlerinize uğurlarken, bir kuple cemil meriç çalalım, beyninizin pası silinsin:
"ne güzel tarif; Gerici: bir toplumun gelişmesini sağlayacak hiçbir yeniliği istemeyen, her yönüyle eskiyi özleyen ve eski düzeni getirmeye çalışan (kimse). (Meydan-Larousse). Tarifin tek kusuru bu ucubenin hangi çağda, hangi ülkede yaşadığını söylememesi.
Murdar bir halden muhteşem bir maziye kanatlanmak gericilikse, her namuslu insan gericidir.
IV. Murat'a, "Süleyman devrine dön!" diye haykıran Koçi Bey'den Reşit Paşa'ya kadar Osmanlı Devleti'nin bütün ıslahatçıları gerici. Dante, yaşadığı çağdan iğrenir. Balzac eserini iki ezelî hakikatin ışığında yazar: kilise ve krallık. Dostoyevski maziye âşık. Dante gerici, Balzac gerici, Dostoyevski gerici."
öptm, kib.
humbara'nın uyandırmasıyla gelen edit*: alıntı, yazarın bu ülke isimli eserinden. yazar bölüm bölüm analiz ettiği dönemin, halkı dışlayan, kendi handikaplarından sıyrılamış türk aydınlarına velev ki bir ışık tutar diye sunduğu özeleştirilerinden biridir, kitabı hatta kitaplarını okumak genel bakış açısını kavramak adına daha sağlıklı olacaktır.
yaşanmışlıklarını okuyunca, bu moderatörler, "iyi günler, ben aylin" insanıymış gibi canlandı birden gözümde. böyle neşeli neşeli mesajlara hafif dozda ayar enjekte edilmiş hoş cevaplar falan, vapurlar. insanın bir derdim var'a yazanlara muhattap olası geliyor. küçükken hep resepsiyonist olmak istemiştim..**
klibinden müziğine fecii halde kasabian - shoot the runner parçasından "esinlenildiğini" düşündüğüm şarkı. ha güzel mi güzel de, bu tür "benzerlikler" insanın iştahını kaçırıyor. klip bile lan, klibi de mi yani, yuh!
bu durum bizzat başa gelmemişse, anlamak mümkün değildir. bunu hakikaten ancak yaşayan bilir. dile kolay, birlikte geçirilmiş 10 tane bahar vardır, bayramları, özel günleri saymıyorum bile. birlikte büyüdüğünüz insan size, "artık olmuyor, kabul edelim" demiştir. bunu anlamdırabilmek kaç yıla malum olacaktırın hesabını yapar insan ister istemez. zaman ilaç falan olmaz, aylar geçer, acı başladığınız yerden daha da derine inmiştir, bu sefer tek ümit olan zamanın da işe yaramadığınızı görünce moraliniz iyice bozulur. artık her gün dünden kötü, yarından iyisinizdir ve allah kahretsinki içinizde bir ümit vardır.
bir kliple güzel bir şarkının böğrüne nası konur örnekli ispatıdır. hayır grupların dağda, ovada, çayda, çamurda, çölde, kurakta klip çekme fantazisini anladık, bu klişeyi kabul ettik, hatta artık gitar dediğin sadece orda çalınıyor sanıyoruz, ancak o akın akın koşan adeta mahşerin atlıları gençlerimiz ne ayaktır? matematik dersini ekmiş lise öğrencilerini mi temsil etmişlerdir, eğer öyleyse cidden çok başarılı anlatılmış. bizim dinleyici prototipimiz budur, bize bunlarla gelin mi diyor burda duman, ne diyor dostum bu laned ossun?! ha gözlerimiz giyinik kaan tangöze'yi yadırgamadı değil.