hapis hayatı sadece dört duvarda geçen, hakim kararlarıyla çekilen bi şey değildir... Çoluğu çocuğu için çalışıp didinip sonra da kazandığı parayı dayak yiyerek ayyaş kocasına vermek zorunda olan, babası ya da annesi tarafından okula gidemeyip çalıştırılan çocuk ve tabii elinden oyuncak bebeği alınıp çocuk gelin yapılan kız çocuğu ve nice duvarları olmasa da hapis hayatı yaşayan insanlar...
Dün gece çok kötü bir şey yaptım sözlük. Üniversiteye hazırlanan insanlarız. Lise hayatımın ilk yıllarından tanıdığım sıkı bi dostum var. Hal hatır sorarız sürekli fırsat buldukça konuşuruz. Taa ilk okul 7.sınıftan bi sevgilisi varmış. Yine barışmışlar. Dün facebookta hal hatır soruyoruz yine. Üniversiteye hazırlanıyoruz. Muhabbet böyle giderken "kardeş sevgilinle ne düşünüyorsunuz üni. hakkında." dedim. o da sevgilisinin tıp istediğin kendisininse memleketin de kalmak istediğini ama ayrı kalmakta istemediğini söyledi. bende "7.sınıftan beri uzun bi sene.. üniversite yeni ortam demek şansa bırakma" dedim. O da sevgilisine güvendiğini söyledi. Tam o sırada aman yarabbi abla çıktı geldi bi atarla sen kim oluyorsun demeye başladı. kızı sakinleştiremedim. kavga ettiler. Gece ağladım o kadar. yuva yıktım yuvam olmayacak diyip. neyseki arkadaşım sabah mesaj attı üzülme sen hep öyle kötü bi şey yapmadın dostluğumuz aynı dedi de vicdan azabından kurtuldum.
Dışarda her köşe başı güller çiçekler böcekler, her yerde indirim her yerde hediye satan birileri norlamden fazla gözüken mutlu çiftler felan. Noluyor lan bugün kutlama var da benim mi bi tek haberim yok dedirtecek cinsten.
Sevgilisi uzakta olan birinin kafasını meşgul eden sorundur. 2 gün var ve hala neler yapabileceğimi bilmiyorum. Farklı olsun istiyorum. Uzun mesaj, telefonda arayıp kutlamak sıradan şeyler...
iki şehri var gecenin:
Biri gözümde tütüyor
Birinin dumanı üstünde; yağmur gibi çöken siste
Bana bu uykusuz şehri niye bıraktın
Göze alamadığım bir şehrin yerine bütün şehirlerdesin…
Gece değil istediğin hayli karanlık bakışlı bir şehrin gözleriyle çarpışmak hevesindesin!
Gözlerini anlıyorum henüz bağışlayabileceği gözleriyle çarpışmadı kimsenin;
Gözlerimizi uzaklıklar değil ki yalnız göze alamadığımız yakınlıklar da acıtır.
Ve gözleri ancak gözler bağışlayabilir.
Öyle acıyor ki gözlerim kim bağışlayacak.
Sis değil uykusuzluk değil!
iki uzak şehir gibi ayrılıktan kavuşmuyor gözlerim:
Biri hepimizle gözgöze gibi hala uykusuz
Biri sis içinde kirpiklerine kadar açık…
Bu sessizliği kim bıraktıysa
Göremiyorum konuşkan gözlerinde tek sözcük bile
Gözlerimiz birbirine değmiyor gecenin iki şehrinde
Kimsenin kimseye gözü değmiyorsa şiir niye?
Yazan Haydar ERGÜLEN
Selçuk Yöntem seslendirmektedir. Başlıktaki leylalığım için özür dilerim.
1. Sizden önce davranmak istemesi.
2. Sizi unutmak istemesi.
3. Sizden gerçekten nefret etmesi.
Engeli sonra kaldırmasının sebepleri;
1. Sizin paylaşımlarınızı görmek istemesi.
2. ilişki durumunuza bakmak.
3. Fotoğraflarınıza bakmak.
4. Sizi unutamamış olması.
yapılacak en güzel şeyse o engeli kaldırdıktan sonra sizin onu engellememeniz. Çünkü bakıyor sanar filan havalanır. Sonra siz kaldırırsınız o engeller falan filan uzar gider.
Kıyılamayasıcadır. Sürekli yanında olursanda sana minnet duyar. Çok yakın arkadaş olursunuz. Aranızdan su sızmaz. Onun ilgiye, onu anlayan bi dosta ihtiyacı vardır. +100 sevap points garantilenir. Sizin bi derdiniz olduğunda o da sizi anlar. Siz ona üzülürsünüz. Sonuç 2 ye ayrılır:
1- ya acı çekmesine sebep olan insanla çıkar mutlu olur bi süre sonra kavga ederler size anlatır. Olaylar değişir.
2- Söz konusu insanla çıkamaz ve sürekli aynı muhabbet devam eder.
Dünyanın iç yapısı konusunda, jeolojik ve jeofizik çalışmalar sonucu elde edilen verilerin desteklediği bir yeryüzü modeli bulunmaktadır. Kalınlığında oluşmuş bir taşküre (Litosfer) vardır. Kıtalar ve okyanuslar bu taşkürede yer almaktadır. Litosfer ile çekirdek arasında kalan ve kalınlığı olan kuşağa Manto adı verilendir.
Taşküre''nin altında Astenosfer denilen yumuşak Üst Manto bulunmaktadır. Burada oluşan kuvvetler, özellikle konveksiyon akımları nedeni ile, taş kabuk parçalanmakta ve birçok "Levha"lara bölünmektedir. Halen 10 kadar büyük levha ve çok sayıda küçük levhalar vardır. Bu levhalar üzerinde duran kıtalarla birlikte, Astenosfer üzerinde sal gibi yüzmekte olup, birbirlerine göre insanların hissedemeyeceği bir hızla hareket etmektelerdir.
işte yerkabuğunu oluşturan levhaların birbirine sürtündükleri, birbirlerini sıkıştırdıkları, birbirlerinin üstüne çıktıkları ya da altına girdikleri bu levhaların sınırları dünyada depremlerin oldukları yerler olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünyada olan depremlerin hemen büyük çoğunluğu bu levhaların birbirlerini zorladıkları levha sınırlarında dar kuşaklar üzerinde oluşmaktadır.
itilmekte olan bir levha ile bir diğer levha arasında sürtünme kuvveti aşıldığı zaman bir hareket oluşur. Bu hareket çok kısa bir zaman biriminde gerçekleşir ve şok niteliğindedir. Sonunda çok uzaklara kadar yayılabilen deprem (sarsıntı) dalgaları ortaya çıkmaktadır.
Not: Yukarı da belirtilenler bilimsel açıklamasıdır. Bazı yobaz düşüncelere göreyse fuhuştan kaynaklanmaktadır.