Öncelikle merhaba sevgili sözlük.. en son sana yazmamın üstünden neredeyse 10 yıl geçti. Çok uzun bi zaman değil mi...
Nerden esti dersen bilmiyorum inan içimden geldi birden. Çok yaşlandım.
Gerçekten çok yaşlandım, 31 yaşındayım artık. Eski yazdıklarıma baktım da 20li yaşlarında bir çıtırdan orta yaşlı bir kadına dönüşmüşüm baya tuaf..
Ayrıca evlendim iki tane de çocuğum var. Şoktasın biliyorum ama valla öyle oldu. Aslında çok da evlenecek biri değildim ama aşık oldum inanır mısın, tekrar gözümü kör edecek kadar aşık oldum ve dedim ki işte bu ben bu adamın yanında sadece dursam yeter varlığı beni mutlu etmeye yetiyor, bir şey yapmasına bile gerek yok dedim.... Sonrası tam bir fiyasko ama olsun. Bana göre dünyanın en güzel veletleri olan iki tane bıcırığım var. Bu konuda mütevazi olamayacağım çünkü bakmaya doyamıyorum öyle fena bir şeyler *
10 yıldır aynı yerde çalışıyordum. 1buçuk ay önce ayrıldım. Bu benim için radikal bir karar oldu. Diceksin ki hayatındaki atraksiyonun içine edim haklısın ama gerçekten bu yani. Bu kadar sıkıcı bir insana dönüştüm. Aslında ben bambaşka bir insan oldum anne olmak zaten insanı acayip değiştiren bir şey. 28 yaşıma kadar çocuk yaşadım. Ne zaman çocuğum oldu işte o zaman büyüdüm diyebilirim. Bir de çocuk öyle bir şey ki hayatının tamamı, aslında ortada senin hayatın da kalmıyor da neyse.. Tuvalete gitmek bir insanın hayatında lüks olmuş ise duşa girmekse tarifi mümkün olmayacak kadar mutluluk veriyorsa lüksünün lüksü yani.. işte orda sen annesin artık insan değilsin. Çok zor ama çok güzel tabi. Baya karışık anlayacağın. Çok kilo aldım hayatımdaki en büyük handikap şuanda bu.
hamileliklerimde 30 kilo aldım 30.. Yuh diyebilirsin hakkındır ama aldım. 58 kilodan 90a çıktım ilkinde sonra 67ye düştüm tekrar hamile kaldım, yine 90lara çıktım derken şuan tam 80 kiloyum. Bıcırık kızım şuanda tam 7 aylık ve kilo veremiyorum.
Yaşlandım ben gerçekten yaşlandım. Ama yıllar sonra eski bir dostumu görmüşüm gibi iyi geldi sana yazmak o hayalleri olan 20 yaşındaki çıtır kızı hatırladım...
uzun zaman oldu sözlük, ama içmden birşeyler yazmak yada itiraf etmek geldi bu akşam.
hayatımda ne istediysem elde ettim ben sözlük.
öyle çok büyük şeyler istemedim belki ama yinede ortalamanın üstündeyim ve bunun farkındayım. üniverstiye başladığımdan beri en büyük hayalim arabaydı ve evet okul bitti, çalışma hayatımın ikinci yılındayım ve bir arabam var. 22 yıldır en çok istediğim şey oldu yani. önlisans mezunuyum ve artık tek bir isteğim var kariyerimi kendi istediğim doğrultuda çizmek. istemediğim bir bölümü kazandım ama daha sonra çok sevdim mesleğimi ama şuan bundan kilometrelerce uzak bir iş yapıyorum ama yavaş yavaş işimide sevmeye başladım ve hayatımı bu doğrultuda ilerlemesini istiyorum. hırslı biri diğilm hiç olmadım ama başarılı olmak ve hayatımın kontrolünü dahada ele almak istiyorum. lisede, üniversitede hayalini kurduğum şeyler vardı şuan hepsine sahibim neredeyse mutlumuyum tabiki mutluyum.
ama eskiden insanları daha ön planda tutardım artık öyle değil, artık ben varsam insanlar var ben yoksam kimsede yok. büyümek mi bu bilmiyorum ama eskiden önem verdiğim bir çok arkadaşımın artık benim için bir değeri kalmamış bunu yeni yeni fark ediyorum. sevdiğim görüştüğüm tabiki insanlar var ama yollar ayrılıyorsa eğer biryerden sonra bırakmak gerekir. bugüne kadar gerçek olmayan hiç birşeyi hayatımda istemedim. aşk gerçekse var olmalı, arkadaşlıkta. son dönemde ikisiylede gerçek ilişkim yok ama istemiyorum da. ben istemediğm sürecede problem yok, dediğim gibi ben ne istersem o artık sözlük.
aynaya baktığında karşısında leylasını gören mecnun bumuymuş.. piii
son 5-6 bölümünü izlemediğimi belirterek sayın burak aksaka şunu söylüyorum şu sedef bii yürüsün gitsin artık lütfen yaaaa. milletin gazına gelip sende mecnunu sedefe yönlendirdin yaa dahada bişey demiyorum sana. bu kadar yapay,bu kadar sebepsiz ve havada kalan bir mecnun hikayeside olamazdı galiba.
bu sedef manyaklığı sözlüklerden soğuttu yeminle yaaa. bi yürüyünüz gidiniz efendim.
burakçım; sana sesleniyorum, sen kimseyi takma bildiğin yolda devam et. leyladan sonra, bunca zaman sonra; mecnunun kalbini aralayabilmiş olan şirin bundan sonrada mecnunun kalbinin sahibi olmalıdır. mecnun öyle gönlü gevşek biri değildir, değilsin değil mi mecnun bak ağzını burnunu kırarım.
mecnun; şirinin gözlerinin içine bakıp o kadar güzel şeyler söyledi ki burak aksak bunlardan dönerse bilemiyorum nolur, bunca zaman sonra kendini inkar etmek olur. nerde kalır mecnunun mecnunluğu o zaman. sedef iyi kız hoş kızda neyini bu kadar abatıldı anlamadım abi, benim göremediğim ne var acaba. mecnun sen kalbinin sesini dinle tamam mı gaza gelme; piiii ne çabuk gaza geliyordun sen yaaa!!!
şirinle mecnunun aralarındaki bağın her geçen gün sağlamlaşmasını temenni etmekteyim herkese ve herşeye inat*
ama abi müdürle muhtar harbiden olmaz ya mecnun doğru mu söylemedi yani*
doğrucuyuz ayağına kimse inkar etmesin şimdi 'şirin mi sedef mi' yada 'leyla mı sedef mi' kim sedefi seçer allahını seversen? ben şahsen seçmem.**
bu neymiş böyle yaa, mecnuna neden bu kadar sövülüyor ki, her zaman ki mecnun işte.
leylayla telefonda konuşurken de gerizekalımısın sen ya demiyormuydu bu mecnun. eeeeee biz bilmiyormuyduk neden söylediğini, sedef içinde aynısı geçerlidir abi, mecnun o mecnun. her zaman ki abartmaları işte.
ismail abimse sedeflen çok özleşleştirdiğinden kendini çook üzüldü haline red edilişine yoksa ismail abi mecnunun abisidir, yaa mecnun öyle bir insan mı yaaa?? hiç mi tanımadınız acaba??
tanım : her önüne gelenin izlemesine sinir olmaya başladığım mükemmellik. ilk başlarda bu günlerin geliceğini biliyorduk ama şuu piiis ergenler var ya herşeyi üçgene çevirmeye meraklı 'sedef sedef ayyy nii de şekermiş diyen' yemin ediyorum ağızlarını burunlarını kırasım geliyor.
kimsenin dikkatini çekmemiş sanırım. son bölümde pis işlere girişir mecnun ve ekibi. kumar oynatmaya başlarlar. masada oturan bir avuç çocuğun elinde ise pokemon kartları, tasolar falan vardır.
cidden abi, sende sıkıldın farkındayım ama yinede kendimi tutamıyorum bu neyin kafası?
tanım: algı probleminde sorun olan insanların izlememesi gereken yapım.
beğenmeyen kanalı değiştirsin bi yürüsün gitsin çay koysun kendine. bu kadar basit bir çözümü var, kasmaya gerek yok anlicağın.
tanım: tanım manım yapamadığım kelimelere dökemiceğim kadar beni içine alan hayatıma anlam katan mükemmel yapım yadaa olağan üstü şey.
--spoiler--
şimdi asıl mevzuya gelelim. abi siz malmısınız ya. nedir bu sedef de sedef seefde sedef. nerden çıktı yani, nedir. hepiniz mi sedefsiniz bu hayatta, hepiniz mi sedef kadar malsınızda, bu kadar içselleştirdiniz bu durumu anlamadım ki. aşk sedef gibi sürekli bi yürü git şeklinde dolaşmakla olmaz ki. sonra sedef çok seviyo, camdan bakıyo ama melül melül, mecnun sen beyinsizsin zaten falan, o zaman sedef gibi hayatta hep üçüncü olmak zorunda kalırsınız.'zaten mecnun doğru yolu bulcak sedefe döncek' falanlarla avunursunuz. offf ya bu kadar mükemmel bi bölüm izlemişim, her zaman ki gibi sözlükçüğümle paylaşayım diyorum geliyorum okuyorum millette bi sedeftir gidiyo arkadaş.
tamam sakinleştim. sedef erkek fatma tarzı, kanka olunucak bir tipten fazlası diğil, göründüğü üzere olamadı da. şirinse naif, hoş, en azından kadın gibi, leyla gibi yani. mecnun'un deli divane uğruna çöllere düştüğü leylayı hiç görmemiş gibi millet bide mecnun sedefi seçsin diyo ya. kısaca istediğiniz kadar mecnuna sövün, sedefle kendinizi özleşleştirip, şirine küfredin. olması gereken buydu eeee oldu da zaten, yaaaa çok piste güzel oldu biliyon mu* 'şimdi şirinle takılp sonunda sedefle olucak' tarzı düşünenlerede akıl fikir ihsan eyliyorum kabak yelleri izlemiyosunuz abi, bi kendinize gelin bi adam olun yaa.
leyla ile mecnun & ferhat ile şirin.
şimdi bu yıllardır süre gelen efsanelerden bir adet mecnun ile şirin alınıp bir hikayede beraber olmak isterlerse ne olur?? işte orjinallik, işte bütün efsaneleri yıkıp kendi hikayesini yeni baştan yazan burak aksak.
burdan var yaa bir sürü hikaye, tonlarca absürtlük çıkar hafız bir vurdururz ki burak abii burdan aşağa ondan sonra yürür gideriz. sen zaten mükemmelsinde yinede bi destek atayım sana sen böyle yürü devam et kendini sedef zanneden sedef sedef diye inleyen sözlük milletinide salla.
allah'ım bu nekadan mükemmel bir bölümdü böyle yaa. bütün hafta meraktan ölme noktasındaydım nerdeyse artık haftayı halatlarla bağlar tırla çekeriz. leyla ile mecnun sizi çok mu seviyom ki ben*
--spoiler--
an itibariyle kuzukulağım şirin mecnunlan nede tatlı olucaktır öyle*. ohh be bir an mecnun o iticimi itici, piiiiiii sedeften hoşlancak diye kormuştum.
--spoiler--
şuan o kadar çok mecnunun başlaması için heycanlıyım ki delirdim mi ki acaba diye düşünüyorum sözlük.
nolur mecnun sedef gibi itici bir kızdan hoşlanıyor olmasın sözlük nolur yaa.
ivet tek derdim bu şuanda. seviyorum seni leyla ile mecnun.
başlıyooo sözlük başlıuoo hadi by.
--spoiler--
ve beklenen öpüşme 3.sezon geri dönüş bölümünde nihayet gerçekleşir.
bu neymiş böyle ya resmen çıldırttılar adamı. yeni ergen tiripleriyle izliyorum resmen diziyi.
şimdiye kadar ha öptü, öpücek, öpmek üzere gerilimini yaratıp öylece ortada bıraktıklarından,artık ümidimi kesmiştim ama sonunda damon elenayı öptüğüne göre dağılabiliriz.
--spoiler--
vee ian somerhalder.. bu adam kesinlikle insan olamaz, son bölüm itibariyle bu tezim tekrar netlik kazandı.
mecnunun yeni leylasının 'şirin' olması gereken dizi. hadi bakalım inşallah*
genel olarak sedefin üzerinde yoğunlaşılmış ama bende aynı hissiyatları yaratamadı bu kız. yani kaybeden rölünü başından beri üstlenmiş gibime geliyor. sedeften çok pis bayan arda olabilir aslında. dark sedef huhuhu bunu göz önünde bulundurursun belki burakçım* isim olarakta karaktere önce sedefi seçip, şimdi kıza sürekli leyla dedirtmeleri pek kasıntı bir durum oluyor. yani ya sedef olsun ya leyla. o neymişşş ki öyle, zaten sedefin diğer adının leyla olmasının hiç bir artısı yok ki, sadece kafa karışıklılığı yaratıyor o kadar.
birde mecnun'un leyla seçiminden yola çıkarak sedef gibi bi kızdan etkilenebileceğini zannetmiyorum. gerçi şirin ferhatınıda bulmuş mecnuna yüz vermese yeridir de neyse*
merak ettim mi ama, ettim hacı yalan yok* 9 mu ocak aaa çok varmış ama daha yaaaaa*
mecnun'un erdal bakkalda çay içmediği, ismail abiyle sahilde muhabbet etmediği bölüm olmuştur benim için.
iskender ne zamandır arabada itmiyor, yavuz da pek az göründü zaten. nasıl yapsak ki onu.
burak abi, abide değil aslında bi kaç yaş var aramızda sadece ama şimdi bir kere abi dedim ya mecburen böyle bitirmek zorundayım. evet burak abi herşey çok güzel devam ediyor leyla öldüğünden beri ilk defa gerçekten gülerek bu bölüm* izledim diziyi. güzel yani, iyi. ama şu yeni karakterler sahneye dahil olduğunda sanki leyla ile mecnun'dan kopup başka bişey seyrediyomuşum hissine kapılıyorum. böyle bi oturmamazlık var sanki yani ne bileyim biraz sonradan yapıştırıldıkları bariz belli gibi. öyle şeyler işte. burak abi okuyorsan eğer, ki göz gezdirdiğine eminim, o yüzden; biraz daha beraber takılsın ismail abiyle mecnun, iskender baba araba vurdursun, erdal bakkal isyan etmeye devam etsin, üzüme dalsınlar abi. eskisi gibi olsunlar kısaca. onları nasıl sevdiysek öyle kalsınlar. herkes herşey hızla değişiyor bu hayatta geyiği var ya hani işte onlar değişmeyen tarafta kalsınlar. birde aşık olmayan bir mecnun piiiiiiii. mecnun o ya mecnun. mecnun demek aşık demek, deli divane demek. ama mecnun artık aşık değil. onu nasıl yapalım.
onur ünlünüde yok zaten sahnelerde bi kopukluk var geçişler falan.
piiiii ne kadan hoşnutsuz, ne kadan bişeyi beyenemeyen bi ruh halim varmış ki benim.
--spoiler--
Leyla'ya
Şey, bir mektuba nasıl başlanır bilmem. Daha önce hiç mektup yazmadım, ilkokulda sadece, 5. sınıftayken. O da 'Mahsus selam eder, ellerinizden öperim'; diye biten mektuplardı. Hiç kimseye mektup da göndermedim. Zarfa koyup üst kattaki teyzemlere getirirdim. işte, ben de o pulsuz zarflara konmuş mektuplar gibiyim şimdi; nereye gideceğimi, napcağımı bilmiyorum. Eee neyse dur, dur, başka şeylerden söz edicektim. Hah, gözlerinden mesela; Sahi ne renkti gözlerin? Seni ilk gördüğümde, istemeye geldiğimizde hani, valla bizimkilerin zoruyla gelmiştim; ama işte orda seni görünce, böyle tarif edilir gibi bir duygu değil bu; Aslında ben sadece özür dilemek istemiştim. Bunları seninle konuşmak da istedim, hep aklımdaydın ama işte ellerin başkasındaydı. Hem zaten gözlerine bakınca konuşamam ki ben. Her şey için senden özür diliyorum. Ve seni çok seviyorum. Ne de kolaymış bunları böyle söylemek; Keşke gözlerine baktığımda da konuşabilseydim, keşke bilebilseydim gözlerinin rengini.
--spoiler--
--spoiler--
Mecnun: Beklicem Leyla, beklicem. Seni geri getiremiyorum sana geleceğim gün beklicem!
--spoiler--
leyla ile mecnun, yada artık sadece mecnun için basit kalmış bir bölümdü 32.
aslında sedefle şirini olaylara dahil edelim bölümü olmuş. geçen haftaki mükemmel bölüme kıyasla çokda hafif kalmış.
komedi yönüne yüklenilmiş ama eksiklikler çok aşikar.
leyla ile mecnun absürt bir aşk hikayesiydi ama aşkın*yokluğuyla sadece absürt bir hikayeye dönmekte.
bilmiyorum yaa benim içimde tuhaf bir his bıraktı bu bölüm. ne tam olarak gülebildim nede hüzünlenebildim arafta kalmışlık gibiydi. yok yok buldum sadece leylasız gibiydi..
--spoiler--
mecnun: leyla, gözlerin o kadar yeşil ki, o gözlerinden bir kere öpsem dudaklarımda bi orman filizlenir..
--spoiler--
leylasız mecnun olur mu yaa*.
leylası olmadan nasıl yaşar mecnun. cık cık olmaz.
yaa abi ne gerek vardı bu kadar atraksiyona, içimi acıtmaya. mecnun'un leyla zannedip arkasından sarıldığı kız var yaa, haa işte aynen o, al sana leyla işte ondan çok güzel leyla olurmuş.
mecnun yine leylasını arardı bulurudu ki, bu ne şimdi, neden yani. leylanın cismi nedir ki, gerçek olan ne ifade ettiği diğilmiydi..
geri dönüş herzaman ki gibi komikti, yine farklıydı, çoğunlukda bu durumu kotardığınızı düşünüyo zaten ama, hayır yaa o kadar mükemmel bir işti ki leyla ile mecnun, domino taşları gibi bir santim yerinden oynatıldığında herşey yerle bir oldu işte ve naparsanız yapın abiii leyla sız mecnun eksik, yarım.. leylayı değiştirmek yerine seneryoyu değiştirmek daha mı kolaydı bilemicem ama olmadı burak abi en azından benim için; cıkk.
bundan sonrası için; mecnun bir başakasına aşık olamamalı ancak o zaman yaadaaa offf yaaa burak aksak; seneryo senin, keyif senin dime istediğini yaz abi, biz sana engel olmiyalım bu zaruri şatlar altında keşke daha romantik davransaydın da demicem senin biliceğin iş.
ama benim nezzimde bundan sonra ne olursa olsun, ne yaparsan yap asla aşamicağın, ne kadar yardırırsan yardır geçemiceğin 29 adat bölüm var karşında ve ne tesadüf yine senin kalemin tarafından yazılmışlar.. işin misli zorlaştı haberin olsun. yanii neeeymişşş 'eğer sevdiğinin yanındaysan, konuşmak gürültüden başka bir şey değildir zaten'
yeni seneryosu pardon zorunlu bir geçiş dönemi yaşayan yeni seneryosu çok büyük bir hayal kırıklığı benim için..
leyla ile mecnun'nun hikayesiydi bu; aynaya baktığında kendisini diğilde leyla'sını gören mecnun'un hikayesi..
oyuncularla yollar ayrılabilir. değişimler yaşanabilir bu gayet normal, ama bu durumda seneryoda böyle bir keskin dönüşe hiç gerek duyulmadan aynı seyirde devam ederken de yapılabilirdi.
yeni bir leyla bulursun alıştığımız bildiğimiz leylayıda anımsatan bir kız; gözleri yeşil yeşil olan, mecnun gözlerinden öptüğünde dudaklarında bir orman filizlenebilicek kadar yeşil gözlü.. sonra mecnun'a; leylan senin bu dersin, asla değişmedi ilk gördüğünde 'baba bu kız çooook güzel' dediğin leylan işte bu.. bütün absürtlüğünle, mükemmel mizahınla bunu seneryoda eritmek en fazla 2 bölüm sürerdi. seyirci için alışması da maximum bu kadarcık.. sonuçta o da leyla buda, önemli olan leylanın cismi diğil, ifade ettikleri diğilmiydi..
leyla ile mecnun devam edicek; belki eskisi gibi yine gülerken sandalyeden, koltuktan ne bilim divandan düşürmeye de devam edicek... ama asla leyla'sı olan bir mecnun gibi olamicak alamicak..
şirinmiş, sedefmiş; böyle radikal bir karar aldığı için burak aksak'a çok kızgınım. bu hikayeyi o yarattı devleştiridi, bize öyle bir sundu ki ben o absürt dünyanın içinde bile kendimi buldum, en güzel yerde mecnun'un yüreğindeki aynada gördüm kendimi.. peki şimdi leyla ile mecnun'un kaderi olan mı yaşanmalı, olması gerekn bu olmamalıydı. leyla ile mecnun'u farklı yapan şey sıradanlaşmamalıydı ama; bazı vedalarda hoşçakal denilmez diymi burak aksak..
bu derece absürt bir hikayede, bir aşk hikayesi nasıl bu kadar muazzam olabilirdi ki.. leyla ile mecnun'un hikayesi.. bir bölümün içinde gülerken hemen arkasından bunu yapan insanı hayranlıkla kaf dağlarında görüp, bir sonraki sahnede aşkı damarlarımda hissedip gözlerimi buğulandıran, hemen ardından arkadaşlığın, ailenin güzelliğini iliklerine kadar hissettiren ve keşkee diye imrendiren ama aslında hep insanın güzelliklerini gösteren bir absürt hikayeydi bu..
benim için büyülüydü leyla ile mecnun, büyüsü bunlarda gizliydi.. ama artık bütün saflığını güzelliğini ve leylasını kaybetti.. leylası olmayan bir mecnun; yine çook absürt bir mizahı olucağından hiç şüphem yok. ama artık hiçbirşey tam olmicak hep bir eksiklik hep bir yarım kalmışlık hissi vericek bana.
keşke demekten alıkoyamıyorum kendimi bu absürt hikayeye ölümü taşımanın gereksizliğini düşünüyorum. leylayı öldürmenin aslında ne kadar çok şey ifade ettiğini..
demek ki neymiş sığlıktan ödün vermeden dizi ve film izlemek her zaman için daha iyiymiş. takibim altındaki tv serilerini genellikle yakışıklı başrol ayrımlarına göre seçen ben kendimi leyla ile mecnunun o absürt ve samimi dünyasının içine öyle bir kaptırdım ki şimdi halime bakınız sayın sözlük. resmen içime dert, kalbime yara oldu yaa bu yaşananlar. neyse 29 adet eşi benzeri bir daha yapılamicak bölümün elime kar kaldığını düşünerek, leyla ile mecnun'un üzerime yüklediği dertten ve kederden kurtuluyorum. sevgili sözlük senin konuşmak güzeldi bundan sonrası içinse tek söyliceğim mukadderat*
bu derece inanması zor olduğunu görünce, çok şaşıranların haline çok şaşırdığım kızdır.
kesin çirkindir, bıyıklıdır, öyledir böyledir, erkeklerin bir bildiği vardır türevindeki açıklamalarsa çok ilginç.
çok güzel ve bıyıksız olduğu halde 21 yaşında ve hala öpüşmemiş kızlar belki şaşırtıcı ama günümüzde de hala var. hatta flörtleriyle ayrılma nedeni belli bir süre sonra kısır döngü şeklinde bu olmasıda çok doğol oluyor.
aşk.. gerçekten aşık olduğuna inanmadığı herhangi biriyle bu özel anı yaşamak istemez ve asla uzun süreli bir ilişkisi olmaz. tabi sebeplerini karşı tarafa sıralayınca büyük ihtimalle inanmazlar çünkü 'taş gibi hatun oğlum mümkünmü bu kesin öpüşmüştür sallıyoo yaa' şeklinde bir durumlada karşılaşmasıda çok olasıdır. hatta kendi hemcinsleri bile inanmaz bu duruma ki, ilk öpüştüğü insanda büyük ihtimalle ilk olduğuna inanmicaktır.* evet böyle birden fazla kız arkadaşım var. ama az oldukları doğrudur.
(#9830011)
--spoiler--
4.sezonunda kendi kafasına göre takılan dizi olmuştur. bu ne lan. herşeyi birbirine karıştırmışlar resmen.
--spoiler--
sookie'nin bill ve eric arasında kalması ve ikisinden birini tercih edememesi gibi saçma salak bir sorunsaldan ana fikir yarattıkları an bütün true blood karizmasını yerle yeksan ettiniz zaten.
tamam kitaptada var bu ama böyle diğil oğlum siz anlamamışınız kitabı. sookie ikisinide arzuluyor ayrı ayrı ama toplu fantazilere girmeden. ayrıca ericin yaşadıkları hiçbirşeyi hatırlamaması lazım ama yook herşeyi hatırlıyo, tara ne alaka ki sezon finali sahnesinde.
kafaları karışmış belli. benim gözümde en tırt true blood sezon finalini yaptı. kitabtan sonra çok beklentiye girmişimdir belkide üzgününm çoğunu karşılayamadı.*
önümüzdeki sezon için bir vamp iç savaşı sinyalleri veren bir final yapmışlar o da iyiymiş. tabi sookie kızımızda bu savaşın içinde kendine en belalısından yeri bulur ve olaaayylar olaaayylar. sookie erickle bill'in hayatını kurtarmak için, onlarda sookie'nin hayatını şeyetmek için falanada filan bu kısır döngü içerisinde giriş gelişme ve sonuç yaşanır gider. sookie hep aradarır zaten karar veremez yine fantazilerle dolu rüyalarına devam eder gider.. bu neymişş böyleee yaaa. ne piss insanlarmış bunlar böyle peeehhhhhhh. valla sıkıldım ölüler ölüsünü bitirme hevesimi kırdı bu sezon finali.
bidahaki sezona kim öle kim kala tabi ama ericle bill'in son sahnedeki kanka tavırlarıda beni bitirmedi desem ölürüm. aynı kadını seven iki adamın pardon vampın birbirine derin destekleri nasıl bir klişedir yaaa. wuhuuuu bu ilişki önümüzdeki sezona boyut değiştirip devam etmesin, sookiede kimmiş biz gerçek aşkı birbirimizde bulduk olmasınlar bunlar. işin içinde alan ball olunca bu ilişkininde önü açık bana kalırsa.
yani yani sadece seni özlicem viking* bebeğim benim*
bu neyin kafasıymış arkadaş yaa*
mecnun'un allah belanızı versin hepinizindediği an yokmu işte ben orda her seferinde kendimi kaybediyorum. yane neyin kafasını yaşıyorum ki acep yaa bu kadar mikkemmmmmell nasıl olunabilir ki.. seviyorum merkez çook seviyorum.
leyla ile mecnun bir bütünün ismiymiş. bu akşam ben bunu gördüm.
mecnunu, leylası, iskenderi, erdalı, yavuzu, dedesi, zeynebi, ardası, kaanıyla sanki yek bir vücüt olmuş bilmeden farketmeden. iste bu akşam birer birer birleştiler yeniden. yeniden bir olarak izledik hepsini. hani bir taşa dokunsan diğer hepsi yıkılır ya işte leyla ile mecnunda öyleymiş. bütün taşlar yerine gelince yine tadından yenmeyen, hem gülmekten hemde aşktan gözlerimi dolduran bir bölüm daha.
söylicek söz, tarif edicek cümle kuramıyorum ki ben sana onur abi. (bkz: Onur Ünlü)sen nasıl bir insansın ki böyle burak aksak. her seferinde 'iştee budur' diyorum ama siz her seferinde daha daha iyisini yapıyorsunuz. leyla ile mecnun benim için bir dizi diğil zaten böyle beraber yaşadığım dostlarım aklıma geldikçe mutlu olduğum mahallelim gibi.. ya yaa iyiki varsınız yaa yemin ediyom insancılım ben artık sayenizde ki.
not:yönetmen onur ünlü yazdı ya hani ben işte orda ilk çığlığımı atmıştım bile. hoşgeldin onur abi hoşgeldin, o kadan sevinçliyim ki şuanda kafama sıkabilirim o derece, seviyorum seni.
anlayamayan bünyelerin hakkında kalitesi düştü, buda bozdu gb virr virrr viirrrr konuştuları tv tarihinin belkide bu güne kadar gördüğü ve dahada iddalaşıyorum bundan sonrada görebileceği en harika şeydir. piii şeyy mi dedim ben!!
leyla ile mecnun herkese hitap eden bir yapım diğil ki arkadaşım, anlamıyorsan zorlama bırak kalsın dime. ama yok illa vir virr..
bunu söylemeyide hiç sevmiyorum böle elinde tvye tutunca kanal değiştiren birşey var yaa hani onu kullan bak. aç akasya durağı falan var.
leyla ile mecnun'un klasına erişemiyorsan bare anlayabilceğin yerlere yaklaş diymi ama sonra buralar kirlenmesin. hadi git şimdi.
tekrar tekrar izlemeye doyamadım bişey bu.
şimdi 21.bölümün 50:45inden sonra gelişen yasaklar diyoloğu sankii zamanının büyük yankı uynadıran zeki alasya, metin akpınar kaberesinde uzun süre oynamış yasaklar oyunlarını aklıma düşürdü*. eyer ki burak aksak'da bunu düşündüyse, ben dicek bişey bulamam dahada.
eşi, benzeri, türevi yok bunun. o kadan çook seviyorum ki hacı yani böyle namm naamm namm yerim bıraksalar bütün ekibi.
hoşlanmıyorum, hiç gülemedim, sözlüklerin abarması gibi futursuzca sarfedilen sözler içinse bi yürü git çay koydiyorum.