herman melville'nin moby dick romanını okuyanların hikayesine daha kolay aşina olacağı film. zira romanın yazarına ilham kaynağı olmuş olayı anlatıyor. 1820'de balina avcılığı yapan, fıçılarına balina yağı depolamak için göreve çıkan mürettebatın ispermeçet balinası tarafından saldırıya uğramasını, sıkmadan, denizin ortasında yaşam mücadesini, zaman zaman sizi de içine çeken, görselliğin üst düzey olduğu bir yapım olmuş. internetten izlemiştim ama film tam sinemadan izlenicek türdendi. görüntü yönetmeni çok iyi iş çıkartmış ve chris hernsworth başrolde yardırmıştır.
sir alex ferguson'a benzettiğim teknik direktör. atm'yi bir real madrid, bir barcelona seviyesine çıkarttı. nitekim atm'den gittikten sonra, manu'nun, fergunson'u aradığı gibi atletico'da simeone'yi arayacak. prensiplerinden ödün vermiyor, şu an avrupa futbolunda 4-4-2'yi en iyi uygulayan takım ve neredeyse kullanan tek takım. elindeki mevcut futbolculardan çok iyi katkı alıyor, zamanında arda turan'dan bile kısa vadede faydalanabildi. tamamiyle bir sistem takımı yarattı. hiçbir oyuncuya bağlı değil diyebiliriz atm. nitekim sistemine uygun oyuncuları sürekli buluyor. griezman'ı örnek verebiliriz. gelişimine simeone'nin çok katkısı oldu. bitmiş torres'den bile faydalandı. oyunu okuması üst düzey ve de mevkisinde tam randımanda verim alınamayan bir futbolcuyu başka bir mevkiye devşirerek katkı almayı bile başarabilen bir isim. misal sağ kanatta yeterli randımanda katkı veremeyen juanfran'dan a kalite bir sağ bek yaratmıştır.
takımı alan parsellemeyi üst düzey uyguluyor, ki zaten modern futboldaki en önemli gereklilikte takım olarak sahaya doğru yayılabilmek artık. 2. kez çıkacağı şampiyonlar ligi finalinde büsefer kaybetmemesi elzemdir. umarım cv'sine şl kupasını ekleyecek teknik direktör olacaktır.
Stsl'nin kalan son 3 maçında 3'de 3 yapabilecek bir profil çizen takımdır. Artık hücumda sadece beklerimize bağlı değiliz ve sadece kanatlardan hücum organizasyonları yapmıyoruz. Orta saha tandeminde iyi top yapmaya başladık, özellikle nani'nin kilit pas denemeleri, oyunu iyi okuması volkan şen ve alper'in yükselen formu ile içe kat etmeleri, Mehmet topal, josef'in de ceza sahası içine koşuları, göbekten top taşımaya, hücuma gidip gelmeye başlamaları ile daha kompakt bir takım görüntüsü Verdi fenerbahçe. Kaybedilen toplara gösterilen ani reaksiyon, şok presli oyun ersun yanal’ın döneminden kesitler sundu. Vitor'un bu takıma kazandırdığı tek şey alan savunmasını üst düzey uygulamayı takıma aşılaması oldu.
Bu sezon takımdaki sistem yalnışlığının ceremesini en çok nani ve rvp çekmiştir. Rvp göbekten istediği ara pasları, uzun topları alamadığı için veryansın etmiştir. Nani'de hücumda tek opsiyon olmaktan. Son antep maçı özellikle bu iki oyuncu pik yaptı. Rvp'yi anlatmaya bile gerek yok, resital sundu. Nani'de maçın aslında gizli kahramanlarındandı. Ters kanada çok iyi toplar attı, pas istasyonu görevini layıkıyla yapmaya çalıştı. Kısmen başarılı da oldu. Oyunu yönledirmesi ile takıma seviye atlattı.
Aslında genel kanı 9,5 numarada nani değil de, alper potuk'un oynaması yönündeydi. Ama nani'nin oyun görüşü, oyunu okuması, top saklama ve dribbling özelliği, kilit pas yüzdesi ve tecrübesi alper'den daha üstün olduğu için tam randımanda katkı Verdi, o bölgeye tam oturdu nani.
Bir de taraftarda fenerbahçe savunma futbolu oynuyor diye yalnış bir algı oluştu. Yani 3 dos ile oynayan bir defansif takım göremezsiniz. Herşeyin bir usulü vardır. Avrupa'da da salt savunma oynayan takımlar var. lakin onlar kontra atak oyunu oynar, savunmadan-hücuma geçişleri hızlı yapmaya çalışır. Aksine orta saha tandemindeki futbolcularının top tekniği yüksek, sürekli top taşıyan, oyunun iki yönünü de oynayan oyunculardan kurarlar. Avrupa'da artık ön liberolarda bile geriden oyun kurma özelliği aranıyor. Yani 3 defansif orta sahayı oyunu tutmak, skoru tutmak için oyuna alırsın. 1 dosla başlıyorsan, gerekli skoru aldıysan eğer 2 defansif orta sahayı daha skoru korumak için sürersin. Kısaca biz modern futbola aykırı bir sistemde oynuyorduk. Stsl’nin kalitesizliği ve kadro kalitemiz sayesinde belki de puan olarak çok hasar almadık.
kısmen zor sayılabilecek bir başakşehir maçı kaldı ve o maç test maçı olacak. o maça çıkmadan oynanacak olan gs-bjk derbisinin sonucu psikolojik olarak fenerbahçe'yi etkileyebilir tabii. umarım bu saatten sonra fenerbahçe'miz puan kaybetmez.
şüphesiz ki, türkiye'ye gelmiş en büyük, en randımanlı futbolculardan. stsl 2015-16 sezonunun açık ara en iyi transferi olmuştur bence. adam 35 yaşında olmasına rağmen hiçbir zaman oyundan düşmüyor, fizik olarak pik yapmış resmen. golcü koşuları, son vuruşları, kısmen sprint özelliği eski eto'o gibi.
iddia ediyorum. eto'o sezon başı 3 büyüklerden birine gelse idi şu an o takım en az 9 puan daha fazla toplamış olurdu. antalya'da hücum organizasyonları sadece eto'o ya bağlı olsa da, fazla boş alan bulsa da adamdan top almak için sırtına çıkmaya çalışan rakip stoper gördü bu gözler. ki rakip takım teknik adamları eto'o ya özel önlem almaya çalışıyor her maç amk.
dün bilmem kaç maçtır yenilmeyen, konyaspor'u tek başına pas pas yaptı, lime lime doğradı resmen.
ilk kez oynayanı için tarifi konulamaz bir sevgidir bu. sudan çıkmış balık gibi olmuyorsun da, tam tersi suya girmiş balık gibi oluyorsun. ilk oynadığım zamanları az buz hatırlıyorum. topu kimseye vermemek için 40 takla atardım amk. adeta patisini yere sürten kedi gibi. hep yapardım bunu. amaçsızca.
fenerbahçe'ye gelmiş geçmiş en efsane stoperlerden olan oyuncu. ilk geldiğinde aziz başkan 3 yıldır scout raporunda olduğunu söylemişti kjaer'in. ülkeye, fenerbahçe'ye adaptasyon süreci derken bonservis fiyatı, maaşı filan sorgulanmaya başlanmıştı. tanımadığı oyuncular olsun, lisan sıkıntısı olsun kendisini göstermesi zordu ilk günler. çünkü bir forvet ve ya sağ açık oyuncusu takımdan ayrı bir parça olarak kendini gösterebilir, takımdan ayrı olarak tek başına bir maçı alabilir. ancak defans, bir stoper oyuncusu için bu o kadar kolay değildir. ki kjaer'de de bunu gördük. çok basit hatalar yaptı, kademeye girmekte zorlandı, çok kolay hava toplarını rakibe aldırdı. ta ki diğer topçulara uyum sağlayana kadar ve az çok takım şablonu belirlenince o zaman kjaer a kalite stoper olduğunu gösterdi, kafamızdaki tabuları yıktı. ben inaniyorum ki kjaer bizi son durak olarak görmüyor, sportif olarak da kendisinden faydalanıp güzel bir bonservis parasına satabiliriz. üst düzey takımlardan defalarca teklif aldığı basında yazılıyordu zaten umarım değerini 2 katına çıkartır. ki stsl 2015-16 sezonunda fenerbahçe için açık ara en iyi transfer olmuştur bence.
hala unutamadığım efsane çizgi film kanalı. yamulmuyorsam akşam saat 20:00 civarı kapanıyordu. bazen kendimi kaptırıp ödevlerimi yapmadan akşama kadar izlerdim. özellikle de shaman king , spider man ,galaktik futbol ,nascar yarışçıları , power rangers , andy'nin nesi var? çizgi dizileri çok güzeldi. bu kanalda ki her çizgi film kaliteliydi ama bunları daha çok takip ederdim.
jetix'i kablolu tv'den izliyordum , daha sonra digitürk'e geçip kapandı. kapanışıda ufak ufak büyüdüğümüz yıllara denk gelip birazda anlamlı oldu. gerçi çok üzülmüştüm o dönem boşlukta kalmıştım. hayal ama keşke yeniden yayın hayatına başlasa. hiç düşünmeden eski günlerde ki gibi soluksuz izlerim. gerçi şimdi ki çocuklar için de güzel çizgi filmler var. onlarda gelecekte kendi izlediklerini hatırlayacak. biz beğenmeyeceğiz. ama onlarda jetix'i tanısa eminim çok beğenirlerdi.
baş müsebbibi sömürgeciliktir. lakin bilim, teknoloji, sanat gibi bir çok dallar da mürekkep yalamış , ehl-i vukuf ve ileri görüşlü insanlarında bu başarıda payı yadsınamaz. bir başarıyı değerlendiriken tek yönden bakmamak, olumlu-olumsuz yönden tartmak gerek. misal allah araplara petrol bahşetti, ancak genel de araplar çalışmayı sevmeyen,osmanlı döneminde askere bile gitmeyen, günümüzde de avrupa devletlerinin, müslüman ülkelere yaptıkları katliamlara susan, orta doğu'daki hiyerarşiyi bile sağlayamayan bir ülke oldu suudi arabistan. ama 20. yüzyıldan beri diktatörler tarafından yönetilmesi de bunda bir etkendir tabii.