başlık sahibinin entrysini okuyunca sanıyorsunuz ki bu paylaşım tüm bilboardlarda, tv'lerde gazetelerde yayınlanmış, tellallar tarafından mahalle mahalle dolaşılarak duyurulmuş, herkes bir şekilde haberdar olmuş, hatta toplumun pek yakından ilgilendiği bir ilişki mesajı. A be güzel kardeşim, açtık sözlüğü baktık doğum günü yazısı falan demişsin, nerede doğum günü yazısı ? format kurallarını bilmiyor musun ? 8. nesilsin yahu.
Dünyanın oval-küre veya yuvarlak olduğuna kanıt teşkil eden inandırıcı hiçbir kanıt yoktur. ABD-Rusya-Çin-Japonya ve Avrupa Uzay ajansı ( ESA ) uzaya çıktığını iddia ediyor ama dönen yuvarlak dünyaya ait bir tek video çekmemişler. Ellerinde sadece bilgisayar çıktısı olan simulasyon fotoğraflar var.
Neden dünyanın küre şeklinde olduğunu iddia ettiklerine dair teori de şudur. Eğer ki dünyanın düz olduğu, kendi etrafında veya başka bir gök cismi etrafında dönmediği açıklanırsa tanrının özel olarak insanlar için yaratmış olduğu bir yaşam alanı olduğu da kanıtlanmış olacak. Bu da insanların tesadüfen oluşmadığı, bir yaratıcının olduğu, insanın özel bir amaçla yaratıldığı sonucunu çıkaracak ki, bu durum insanları bir yaratıcı inancından uzak tutmaya çalışan çevrelerce hoş karşılanmayacaktır.
edit: eksileyen arkadaşların canı sağolsun. 500 lira bile harcamayarak şuracıktaki kapadokya'ya gitsek bile 500 tane resim-video atıyoruz da, 13 milyar ışık yılı uzaklıktaki galaksileri görüntüledik diye pc mamülü pembe bulutları yayınlayan, milyar dolarlar harcayarak alt uzaya çıktıklarını iddia eden koca koca kurumlar neden dünyanın küre olduğunu kanıtlayacak bir video veya gerçek bir fotoğraf koyamıyor.
Musa peygamberin ahit sandığının bu adadaki çukurda olduğunu düşünenler var. iddialarını destekleyen kanıtlar da öyle yabana atılacak cinsten değil. O sandığı arıyorlar yüzyıllardır.
çocukluğu silifke'de geçmiş fenerbahçeli orta saha. profesyonel olduğu ilk yıllarda yakın arkadaşlarına şunu demişliği vardır.
" şöyle 4 ya da 5 sezon küme düşmeyecek antep, bursa, gençlerbirliği gibi bir takımda top oynasam bana yeter, sezonda 250-300 alırım hayatım kurtulur "
la adam sayamadım ama 10 sezondur belki fenerde milyonları götürdü bu çapıyla.
hz. muhammed döneminde allah'a inanıyorlardı. hatta ebu cehil bile birçok eyleminde " allaha andolsun ki " diyerek işe başlarmış. onların kafirliği allah inancı yanında putlara da tapmak, atalarının sapık inancını devam ettirmek, hz.muhammed'in peygamberliğine inanmamak şeklindeydi.
sizi neden meydanlarda, diğer sanatçı bozuntuları gibi anırırken görmüyoruz sorusuna ben bu işi eylem hariç hayatta hiç bir iş yapmayanlara bıraktım demiş sanatçıdır. adamın kralıdır.
fedex deyince aklıma tom hanks ve o meşhur voleybol topu gelir. diye yazacaktım ki, off the record yazmış bile.
houston texas'tan mersin'e bir evrak gelecekti. houston'dan paris'e gelişi ve istanbul uçağına verilişi 11 saat 42 dakika içinde gerçekleşirken, istanbul'dan adana havalimanına gelişi 3 iş günü, adana'dan mersin'e gelişi 2 iş günü içerisinde gerçekleşti. istanbul'dan mersin'e kadar taşımayı fedex'in türkiye temsilcisi mng yaptı.
fedex dünyanın yarısı kadar mesafeyi 11 saatte katederken bizimkiler istanbul'dan mersin'e 6 günde getirebildi. bizdeki bürokrasi ve iş anlayışı bu işte.
bir eserinde mekke'de hac görevini ifa ederken başından geçen şu olayı nakleder.
kabe etrafında tavaf ederken çok uzun boylu bir adam görür ki herkesin gölgesi varken bu adamın gölgesi yoktur. insana benzer ama herkesten farklıdır. derki Muhyiddin arabi:
- ey ademoğlu, sen nesin, insan mısın biz gibi ?
+ sen hangi adem'den bahsedersin; sana yakın olan mı, bize yakın olan mı ?
- nasıl yani; adem'den başka adem mi var ?
+ 40.000 adem gelmiş geçmiştir. ben 100.000 sene önceki adem'e yakınım. biz de tavaf ederdik kabeyi siz gibi.
doğruluğu kendinden menkul bir rivayete göre de, iklimi değişip kıyamete uğramaya başlayan mars gezegeninde kalan 700 kadar allah dostunun yalvarış ve yakarışları bu zata bir şekilde bildirilmiş, o da bilinmeyen bir araç vasıtasıyla mars'a gidip bu 700 kişiyi soğuktan ve açlıktan ölmek üzereyken kurtarmış, şimdiki afrika'daki mali devleti topraklarına yerleştirmiş.
yeterli sayıda öğretmeni olmayan kasaba liselerinin vazgeçilmezleridir. ben öğrenciyken 43 öğretmeni olan okulumda, üniversiteyi bitirdiğimde sadece 7 öğretmen ile ders yılı başlatılmaya çalışılıyordu. yüzbinlerce kişilik işsiz üniversite ordusuna katılmış iken, okul müdürünün teklifiyle 3 arkadaş başladık ücretli öğretmenliğe. orta 1 den lise sona kadar 13 farklı derse girdim. felsefe, mantık, inkılap tarihi, milli coğrafya, milli tarih, ingilizce, müzik, beden eğitimi, vatandaşlık bilgisi, edebiyat, türkçe, sosyoloji, iş bilgisi ve teknik. gönüllü olduğumuzdan, haftada 30 saatlik sınırı da aşıyorduk. sigara parası ve öğle arası yediğimiz ekmek arası ıvır zıvırın karşılığı olabiliyordu ders ücretleri.
hangi işi yapacaksan yap, öncelikle gönüllü olmalısın. sakın öğretmen arkadaşlarım alınmasınlar, meb öğretmenlerinin her ders öncesi yaptığı gibi 15 dakikayı geçen yoklamalar yapmıyorduk; yoklamadan sonra "nerde kalmıştık" sorusunu sormuyorduk, birisi okusun diğerleri can kulağıyla dinlesin demiyorduk. sonrasında kim anlatacak sorumuza kalkan parmak beklemiyorduk. parmak kaldırmayanları da hırpalamıyorduk.
gençliğimizin verdiği azim ve iştahla hemşehrilerimizin makus talihini kırmalarına vesile olmaya çalıştık hep. sabaha karşı 3 lere kadar ders çalışıp, sabah genç kardeşlerimize aktarmaya uğraştık. diğer 2 gönüllü-ücretli öğretmen arkadaşımla üniversite hazırlık kursu tertipledik okulun boş sınıflarında. bir yıl önce 83 son sınıf öğrencisinden sadece 1 kişi 1. basamak sınavını geçebilmiş, 2. basamakta herhangi bir okula yerleşememişken, o yıl kursa gelen 82 öğrenciden 46 tanesi 1. basamağı geçti. 6 öğrenci de çeşitli üniversitelere yerleşti. bu başarı birçokları tarafından küçümsenebilir ama, öyle bir okuldan bahsediyorum ki, hala bu başarı düzeyini yakalamış değil okulum. hala o yılın altın yıl olduğundan bahsedilir.
yaprak bitinin rahminde 200 tane yumurta vardır. anne bit bu yumurtaları yumurtlamaz. karnının içinde patlatır. ilk patlayan yumurtadan erkek yavru çıkar. saniyeler içinde patlayacak yumurtalardan çıkacak kız kardeşlerini beklemeye koyulur annesinin karnında. diğerleri erkek olma hakkını kaybetmişlerdir artık. bu şerefsiz abi, yumurtadan çıkanı düdükler, çıkanı düdükler. 199 adet bacısını dölledikten sonra anasının karnında son nefesini verir. döllenmiş bitler, yeryüzüne çıkar. anne de görevini tamamlamış ve karnında tek oğlunun cesediyle ölmüştür.
onlar da uzayın herhangi bir yerine savrulup yok olacaktır. kıyamet, madde-anti madde-karanlık madde-boşluk-varlık-hiçlik ve paralel evrenler de dahil her şeyin başına gelecektir.
bir hidrojen atomunun 7 milyarda biri boyutundaki o çok ufak ama o derecede yoğun ( katrilyon üzeri katrilyonlarca kiloton ağırlığında ) maddenin patlamasıyla var olan evrenler, kıyamet sonucu büzüşerek, yine o eski haline dönüşecek. belki de hiçliğe dönüşecek.
davet üzerine gidilen bir fakir evinde sofradaki tek yemek olan salçalı pilavdan sonra evin erkek çocuğunun, pilavla doldurduğu ağzının izin verdiği ölçüde annesine söylediği cümle:
" anne, sarı pilav yapma. kırmızı pilav pişir her gün "
ırak-suriye-yemen-ruanda-vietnam-afganistan-kamboçya-kore-el salvador-şili-arjantin-filistin-sudan-cezayir-haiti-küba-zaire-batı sahra gibi ülkelerde yaşanan ve sayıları onlarca milyonu bulan insan katliamlarından kim sorumluysa bu saldırının arkasında da o gizli servisler vardır. 11 eylülü planlayıp kendi ulusundan 5 bin kişiyi katledenler yeni 11 eylüllerin peşindeler.
teröristin dolmabahçe sarayına attığı bombaların patlamamasından, sıktığı mermilerin ıska geçmesinden, kaçarken ayağı kayıp yakalanmasından son derece rahatsız olmuş gibi yazdığı yazının sonuna " allah memlekete teröristin hayırlısını versin" diyebilmiş, kanı yozlaşmış bir gasteci.