garfield
460 (kalburüstü)
üçüncü nesil silik 53 takipçi 525.07 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    serdar ben

    1.
  1. ölümün yakışmadığı, destan yüzlü maviş'imiz.

    ankara katliamında hayatını kaybeden ve bugün sonsuzluğa uğurlanan proleter devrimci, ethem'in yoldaşı, inşaat-iş sendikası kurucu üyesi.

    üzerine yıldızlar yağsın...

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/861842/+
    5 ...
  2. siz bilmezsiniz

    1.
  3. t24'den leyla alp'in yazdığı "Elinizde büyüyen çocukları mezara koymak ne demek siz bilmezsiniz" başlıklı yazısı.

    Siz bilmezsiniz… Birlikte cenazeye gittiğimiz insanların cenazesine gittik biz...

    Birlikte slogan attığımız insanlar için slogan attık.

    Adaşının, yaşıtının fotoğrafını taşıyan gencin fotoğrafını başka bir gencin elinde gördüğümüzde kalbimizin nasıl orta yerinden ayrıldığını siz bilmezsiniz.

    9 yaşında bir çocuğun “avukat olmak istiyorum” diyen videosunu izlerken gözümüzün nasıl karardığını siz bilmezsiniz. 9 yaşındaki öğrencinize mektup yazmak zorunda kalmak ne demek siz bilmezsiniz. 9 yaşındaki başka çocukların yakasına 9 yaşında ölü bir çocuğun fotoğrafını takmak ne demek siz bilmezsiniz…

    Arkadaşlarınızla cenazede karşılaşmak ne demek siz bilmezsiniz. Kucaklaştığınızda gözyaşını onun omzuna bırakmak nedir siz bilmezsiniz.

    Bir insanın elini sıkıca tutup göğe bakmak nedir bilmezsiniz...

    Konuşmadan anlaşmak, gözyaşı dökmeden ağlaşmak ne demek siz bilmezsiniz…

    Haykırmak, göğü yırtmak isterken yutkunmak ne demek siz bilmezsiniz…

    Elinizde büyüyen çocukları mezara koymak ne demek siz bilmezsiniz…

    Parçalanmış et kokusu ne demek siz bilmezsiniz…

    Duman ne siz bilmezsiniz… Battaniye ne? Adli Tıp neresi? Negatif kan ihtiyacı ne demek siz bilmezsiniz. Haber alamamak ne demek siz bilmezsiniz?

    Açılmayan, açılamayan telefonların kulaklarımıza nasıl çığlık olarak geldiğini siz bilmezsiniz…

    “iyi misin?” sorusunun bazen ve genellikle çoğunlukla “yaşıyor musun?” demek olduğunu siz bilemezsiniz.

    “Ben iyiyim” sözünün “keşke öleydim” demek olduğunu siz bilmezsiniz.

    Yanınızdakinin gözlerine bile bakamamayı, susarak oturmayı, susup ağlamayı siz bilmezsiniz.

    “Hayat devam ediyor” diyen insanlara “haklısın” deyip içine içine ölmeyi siz bilmezsiniz.

    Her yasal ve meşru eyleme giderken arkadaşlarınıza “dikkat et” uyarısı yapmanın ne demek olduğunu siz bilmezsiniz…

    Saatler boyu cenaze aramak ne demek siz bilmezsiniz. Sevdiğinizin cenazesini bulduğunuza sevinmek ne demek siz bilmezsiniz.

    Evladından haber alamayan, cenazesini bulamayan insanların yanından utanarak cenaze çıkarmak ne demek siz bilmezsiniz.

    Siz bilmezsiniz… Hiç tanımadığımız ölü insanların anneleri evlatlarına sarılır gibi sarılıyor bize, siz bilmezsiniz.

    Evladını yitirmiş anne kokusunu siz bilmezsiniz.

    Analar evlatlarına değil bize sarıldıkları için utanıyoruz, siz bilmezsiniz. Onlar bizim yüzümüzde evlatlarının yüzünü ararken yaşamak ne kadar ağır geliyor siz bilmezsiniz.

    “Ağrıma gidiyor” sözünün ne kadar büyük bir anlamı var siz bilmezsiniz. “Ağrıma gidiyor” diyememeyi, dediğinde böğüre böğüre ağlamayı siz bilmezsiniz.

    Siz bilmezsiniz hiç tanımadığımız insanlar için gözyaşı döküyoruz biz. Öldürüldükleri için artık hiç tanıyamayacağımız insanların tabutlarını taşıyoruz.

    Neden öldüğümüzü, ne kadar haklı ve masum olduğumuzu anlatmaya çalışırken ölüyoruz biz…

    Siz bizim gözyaşımızı anlayamazsınız çünkü neden ağladığımızı aslında hiç sormadınız, umursamadınız. Siz ağlattınız…

    Şimdi “hepimizin acısı” deyip acımızla oynamayın. Şimdi “biz de üzüldük” demeyin. Oradaki “de” ayırmıyor bizi sadece. Siz bizim için asla üzülmezsiniz. Ölülerimiz buna tanıktır. Parça parça edilen bedenler buna tanıktır… Anaların gözündeki yas tanıktır…

    Siz bizim yasımızı da, acımızı da anlamaz umursamazsınız…
    Siz acı nedir bilmezsiniz…

    http://t24.com.tr/yazarla...mek-siz-bilmezsiniz,12953
    6 ...
  4. ismail kızılçay

    1.
  5. ankara'daki bombalı saldırıda hayatını kaybeden, inşaat iş sendikası kurucularından. Ethem'in yoldaşı, ankaranın ismail ağbisi...

    --spoiler--
    Ahh...

    2014 Kasım'ı. Gelirini Kobanê'li ailelere götüreceğimiz kermes açmıştık, Yüksel caddesinde. ismail ağbi'de bizimleydi. içtiği bir bardak çay için bile bağış kutusuna para atar, 'çayı biz demliyor, biz satıyor olabiliriz. Ama bu çay aslında bizim değil, ücretini vermemiz lazım' derdi.

    inşaat iş sendikasını kurmuştuk, üye olmamız için inşaat alanında faaliyet gösteren bir şirkette çalışmamız, sigortamızın oradan yatması gerekiyordu. Bir tanıdığım HSYK binasının tadilat işlerinin ihalesi almış, işe başlamıştı. Onlar işçi arıyordu zaten, biz de sendikaya üye olabilmek için sigorta yapacak bir şirket. Bulmuştuk...

    Beraber gider, taş taşır, duvar yıkar, pislik çıkarır, harç karardık.

    Beli ağrırdı ismail ağbi'nin. Ömrü boyunca yediği coplardan belki de. Ben ona kıyamaz, "ya bi dur ihtiyar. zaten belin de ağrıyor" deyip ağır olan işleri yapmaya çalışırdım, o da beni kardeşi görür, küçük bilir, kıyamazdı. Bir şekilde el atardı ağır olan işe...
    Ömrümde hilti mi kullandım ben, ne bileyim. Yorulduğunu görünce aldım elinden. Ömrüm boyunca kullanmadım ama artistliğimden de taviz vermeden yaparım dedim. Daracık bir yer, zemin beton. beton zemini kırıp aynı seviyeye getirmeye çalışıyoruz.

    Bana hiltiyi verdikten sonra da uyardı, "döndürme aparatı var, onu çevirme" dedi. "Dönerken daha kolay kırar ama sert bir yere gelirse, takılır ucu dönmediği için makine döner ve elini kırabilir". "Ya ağbi sen beni çocuk mu sanıyorsun, geç otur bir yere" dedim.

    Neyse başladım ben çalışmaya. Yollarda falan görmüşsünüzdür, ucunda sivri bir demir olan alet. Yukarıdan bastırıyorsunuz, çelik uç yukarı aşağı hareket ediyor ve zemini kırıyor. Kırıyor ama çok yavaş. Tez canlıyım ben, daha hızlı olsun istedim. ismail ağbinin çevirme dediği aparatı çevirdim. Böylece makine hem yukarı aşağı çalışıyor, hem de dönüyor. Sahiden de daha hızlı kırıyordu. 5-10 dakika çalıştım, iyi gidiyordu her şey. Sonra ne olduğunu anlamadım bile, uç dönmedi makine döndü. Elim kaldı arada, nasıl bir acı. Ahhhh diyebildim sadece.

    Yetişti ismail ağbi, O pislik dolu, daracık yerden çıkardı beni. Bir yandan söyleniyor ama hala kızmaya kıyamıyor. Ben sana demedim mi çevirme diye vs. Buz kesti elim, morarmaya başladı Nasıl telaş oldu. Toz ağzına girmesin diye yüzünü kapattığı bir bez vardı, onunla sardı elimi, hastaneye gittik. Unutamam o yardım etmeye çalışan, ve kendini sorumlu tutan halini...
    Suruç'a gittik, kalabalıktık. Hepimizi kontrol etmeye çalışan, sürekli ne yapıp ne yapmamamız gerektiğini söyleyen, o sahiplenen hali gözümün önünde.

    Sonra...

    Sonrasını boş verin... Oldu hiç olmaması gereken, ama bir şekilde engelleyemediğim bir şeyler.
    O beni affetti aslında ama ben kendimi affedemedim hiç. 10 aydır hiç görüşmedik,

    Sonra bir haber işte, "ismail Kızılçay Ölümsüzdür."

    Olmasaydı sonumuz böyle..

    Unutamayacağım iki cümlesi vardır ismail ağbinin, birincisi 'çayı biz demliyor, biz satıyor olabiliriz. Ama bu çay aslında bizim değil, ücretini vermemiz lazım" dır.

    ikincisi ise, sendikamıza maaşlarını alamadıkları için başvuran işçilere söylediği;

    "inanıyorum, size inanıyorum" sözüdür.

    ismail ağbi hep işçiye, emekçiye inanırdı. inanmayı senle öğrendik biz.

    inanıyorum ismail ağbi, ölümsüzlüğüne inanıyorum. Affettiğini de biliyorum ama, sen yine affet... Üzerine yıldızlar yağsın...

    (img:#860148)
    --spoiler--
    5 ...
  6. ttnet pişmanlıktır

    1.
  7. #ttnetpişmanlıktır hashtag'i ile twitter'dan da devam eden kampanya. ttnet kullanıcılarının yaşadıkları problemleri, isyanları anlattıkları kampanya. güldürürken düşündüren cinsten.

    ttnet pişmanlıktır çünkü; ayın 15'inden sonra ofise gitmek bile istemiyorum. adil kullanım kotası zamazingosundan ötürü zaten yerlerde olan bağlantı hızı, iyice hız olmaktan çıkıyor. youtube'dan çıkış yapabilmek için 30 saniye beklemem gerek, çıkışa tıkladıktan sonra.

    ben yıllar önce boşanmıştım kendilerinden. ama iş yerinde mecbur katlanıyorum...
    6 ...
  8. malzeme nickli moderatörün kadınları kandırması

    1.
  9. --spoiler--
    selam arkadaşlar. öncelikle başlığın orjinali, malzeme nickli moderatörün kadın yazarları kandırması olacaktı ama karakter sınırlandırmasından dolayı kısaltmak zorunda kaldım.
    --spoiler--

    malzeme nickini kullanan moderatörün kadın yazarları kandırması ve bu olayların artık gün yüzüne çıkması olayıdır. bakınız çok ilginç, bu adamın yaptığı bütün duyuralar hep "x yazarının (ulan x diye yazar var. böyle örnek de veremeyeceğiz artık) y isimli kitabı çıkmıştır" gibi. neden başkası değil de malzeme? çünkü kitap çıkarmaya meyilli, hevesli kadın yazarları kandırması bu sayede daha kolay.

    kadın yazarlara "size kitap çıkartacağım, sizi meşhur yapacağım" diye yürüyor. hatta işi ileri götürüp, "benim yayın evim var" bile diyor. kitap çıkarmak konusunda kendilerine yardım edileceğini sanan kadın yazarlarımız da bir şekilde malzeme tarafından kandırılmış oluyorlar.

    ben görevimi yapıp bütün kadın yazarları malzeme konusunda uyarıyorum. kitap çıkarma yalanına inanmayın sakın. hatta mümkünse hiç muhatap bile olmayın.

    pis.
    11 ...
  10. sözlüğü sarsacak haberler

    1.
  11. flaş flaş flaş!

    şok şok şok!

    ebesinin nikahı, dedesinin daşşağı...

    tek cümle yazıp sonra alt satıra geçince de aklıma şu ismi lazım değil köşe yazarı geldi, kendimden iğrendim. neyse tanıma geçelim;

    selam cicişler. sözlüğü sarsacak haber dediğimiz haberler, aslında sözlüğü falan sarsmaz. 60 binden fazla yazarı, 100 binden fazla çaylağı olan sözlükten bahsediyoruz amk. silikleri, aktif olmayanları saymıyorum. 1 milyona yakın günlük ziyaretçiden, okurdan bahsetmiyorum bile. bokunda boncuk bulmuşlar gibi, 'aha birinin, kimin feyki olduğunu açıklayacağım, herkesin kirli çamaşırlarını ortaya dökeceğim, yer yerinden oynayacak' demek fantezisini hangi kafayla kuruyorsunuz, ben var bilememek.

    bu sözlükte herifin biri sikinin fotoğrafını çekip koydu lan. ciddi ciddi yaptı bunu. sonra silmişler adamı. bence silinmesi yanlıştı ama. sen sözlük yazarlarının penisleri diye başlık açılmasına izin verirsen, elin oğlu da gelir sikinin fotorağfını koyar, büyük haksızlık yapıldı bence ona. neyse konumuz o değil. demek istediğim o olay bile ertesi gün unutuldu gitti. neyin tribindesiniz yani?

    fake kullanıyormuş falanca! eee, senin yok mu fake hesabın? hasssiktir, yokmuşmuş...

    bu kadar büyütecek ne var lan sahiden? buradaki ırkçı, cinsiyetçi, türcü, homofobik, transfobik canlıların cirit atması başlı başlına olay değilmiş gibi, 'şunun fake hesaplarını açıklayacağım' deyip, olay çıkmasını bekliyorsun ya, senin ben kafana sıçayım.

    neyse özetle, sözlüğü sarsacağını sandığımız haberler, genelde kimseyi sarsmaz hacı, ben sana diyeyim. boşuna heyecan yapma 23 nisan bebeleri gibi.
    56 ...
  12. ben vatan haini değilim

    1.
  13. zamanında uludağ sözlükte de yazan stevemacqueenin ekşi sözlükte kaleme aldığı, bu ülke insanın tamamına ders diye okutulması gereken yazıdır. ulan o değil de, ne insanlar yazdı buralarda da kıymet bilemedik. neyse ki ben yetiştim aynı dönemde yazmaya, sohbet etmeye. şu hale bak amk, stevemcqueen'in yazdığı sözlükte şimdi kimler yazıyor.

    ...

    "kemal kılıçdaroğlu'nu o kadar çok seviyorum ki, hani olur ya, bir sürü amcanız vardır, ama içlerinden birini kayırırsınız, diğerlerinden biraz daha farklı seversiniz, o da sizi öyle sever, siz onun en sevdiği yeğenisinizdir, bunu bilirsiniz, size hissettirir, bakışlarıyla haliyle hareketiyle hissettirir. adamı aynı öyle seviyorum ve biliyorum o da bu ülkeyi çok seviyor, bakışlarından, konuşmalarından hissediyorum.

    akp'nin kompleksli taşralılarının "beyaz türk" diye nitelediği bir ailede büyüdüm, kürt arkadaşım var mı yok mu bilmiyorum, ailemden insanları memleketlerine göre ayırmamayı öğrendim, öğrendim de denemez aslında, böyle bir şey görmedim, zaten bana göre istanbul türkçesi haricinde türkçe konuşan herkes başka memleketten. ama bu farklılığı hayatımın merkezine koyup kimseyi ayrıştıracak bir alt yapım yok. üniter devlete, cumhuriyetin ideallerine yürekten inanıyorum. tüm vatandaşlarla eşit haklarla bir arada yaşamak konusunda hiçbir sıkıntım yok. buraya kadar ideal bir chp'liyim denilebilir aslında ki öyleyim, yaşantım da öyle, bağdat caddesi - kadıköy - karaköy üçgeninde geçer. vergisi her ay bordrosundan kesilen, trafik kurallarına uymaya özen gösteren, yerlere tükürmeyen, kavgadan gürültüden kaçının, çocuğunu vicdanlı bir insan olarak yetiştirmeye çalışan, ve onun başına bir şey gelecek diye bazı geceler kaygılarından uyuyamayan bir insanım. aynı sizler gibi...

    ancak tüm bu saydığım hususlara rağmen bu seçimde oyumu -çok gel git yaşamama rağmen- hdp'ye vermeye karar verdim. bu konuda kararlıyım, biliyorum sandık başında altı ok'u görünce yine duygusallaşacağım, elim gidecek ama hayır, bu sefer bunu kendime yapmayacağım, bu sefer 43 yıldır bu memlekette bana öğretileni değil, ezberlediğim doğruları değil, içimden geleni yapacağım.

    peki niye? sizce ben vatan haini miyim? bu vatanın bölünüp paramparça olmasını mı istiyorum, öyle olunca ellerimi oğuşturarak kahkaha mı atacağım, filmlerde karikatürize edilmiş kötü adamlar gibi. hayır tabii ki. şunu bilmenizi istiyorum, ben kötü bir insan değilim, gözüm de kör değil, dogmalarım emrediyor diye, alenen hırsızlık yaptığı ispatlanan, insanların içine kin, nefret tohumları eken bir partinin seçmeni miyim? cahil miyim, sabit fikirli miyim, hayır hayır hiçbir değilim. bebek katili miyim? sizce hürriyet'in ön sayfasında alnında kurşun deliği olan bebeği unuttum mu, seviniyor muyum o görüntü aklıma geldikçe, ne güzel oldu mu diyorum?

    bakınız, hepimiz manyaklaştık, şimdi nasıl akp medyası akp'ye oy vermeyenleri saçma sapan manşetlerle gündeme taşıyor, itibarsızlaştırıyor, 1990-2000 arasında da medyada hepimizin beynine çok korkunç bir "kürt" imajı yerleştirildi, bakmayın pkk ayrı, kürt ayrı yeaa diyen kişilere, ayrı falan değil, tanıdığım her kürt hüda-par'lı değilse, ya da iktidarla menfaat bağı yoksa pkk'ya sempati duyuyor. bizler ise o yıllarda kafamıza sokulan şehit cenazeleri görüntüleriyle, evladının üzüntüsünden üstünü başını parçalayan zavallı gariban anne babaların feryatları ile büyüdüğümüzden, pkk ile bağı olduğuna inandığımız hdp'yi sempatik bulamıyoruz, aksine böyle bir partinin varlığına bile tahammül edemiyoruz.

    öncelikle şunu söyleyeyim, bebek katillerini savunmak ancak manyak insanların işidir, bunu kürtlere sorsanız, size "biz öyle şey yapmayız, onu devlet yaptı, bizim üzerimize attı" derler. tamam, kürtler yalan söylüyor. peki, devlet her zaman doğru mu söylüyor, son olaylarda gördün akp'nin konrolündeki devleti, ağızlarından tek doğru bir laf çıktı mı? senin devletin söylemine inanmanı gerektirecek nasıl bir done var elinde? tam aksine, değil inanmak, ne söylediyse, sen tersini düşünmek zorundasın. ya sonuçta hepiniz çernobil'den sonra radyasyonlu çay içirilmiş insanların çocuklarısınız, yapmayın bunu...

    peki pkk bir terör örgütü müdür? bilmiyorum, tanıma göre değişir, kürtlere göre değildir, türklere göre öyledir, peki bu uzlaşmayı kim sağlayacak, senin barajı aşmasını istemeyip meclisten dışladığın hdp'li siyasetçiler sağlayacak değil mi? e adamı meclise sokmuyorsun, siyaset yolunu tıkıyorsun, aslında resmen eline silah al dağa çık diyorsun, nasıl olacak bu iş?

    çünkü siz var ya siz, aslında siz -ve maalesef- itaat istiyorsunuz, kürtler de itaat etmiyor, direniyor, yıllarca direndiler, buna ifrit oluyor, kuduruyorsunuz. hepiniz gizli gizli devletinize itaat ediyorsunuz çünkü, akp karşıtı tweet atmakla, ileti paylaşmakla isyan etmiş olmuyorsun, gezi'de isyan ederek dahi olmuyorsun hatta, bunlar hep başlangıç ama sürekli bir mücadele değil ve sonuca götürmez seni, götürmüyor da zaten.

    sizi bilmem ben çok sıkıldım yıllarca aynı vatan bölünmez, şehit kanı kutsaldır, birlik beraberliğe ihtiyacımız olan bu günlerde diye başlayan nutukları dinlemekten, ben çok usandım, devletin kürtlere, fakirlere, garibanlara ettiği bu eziyetlere bire bir şahit olmaktan, ben artık bir şeylerin değişmesini istiyorum. değişir değişmez bilmiyorum, ama en azından tek oy hakkımı hdp'ye kullanacağım, belki bu sefer değişir.

    size öğretilen gerçeklerin yalan olduğunu düşünün bir an, kendi vatandaşını bombalayan, roboski'de ışid'e taraf olan bir zihniyetin dolaylı temsilcisi olmayın, onuruyla direnen, sıfırdan, barajı zorlayan bir parti haline gelen hdp'nin neler başarabileceğini düşün, çünkü aslında içten içe biliyorsunuz siz de, diğer hiçbir partiye benzemiyorlar.

    "hdp bölücü örgütü destekliyor" diyenlerin içinde biraz vicdan varsa kendi devletlerinin 12 eylül sonrası diyarbakır cezaevi'nde neler yaptığını bir araştırsın, uludere'de 37 insanı ortada hiçbir şey yokken bombaladığını, berkin'in kafasına gaz fişeği attığını, cizre'deki nevroz kutlamalarında halkın üzerine ateş açtığını, 90lı yıllardaki onlarca faili meçhulu düşünsün, bunları hazmedebiliyorsa, ve hala bölücü örgüt dediklerinin ne şartlarda ortaya çıktığını anlayamıyorsa gitsin yine istediği partiye oy versin.

    ne güzel hayat ya, sen gezici olacaksın, muhalefet yapacaksın, devlet sana dokununca hühühü ağlayacaksın, ama aynısını kürtler güney doğu'da yapınca devletin tarafına geçeceksin.

    bu dünyanın kralı sen misin diye sormazlar mı adama?

    değilsin.

    ben vatan haini değilim, hiçbir zaman da olmadım, vatan hainleri kendi vatandaşının üzerine bomba yağdıranlardır, her gün gazetelerden içi nefret dolu manşetler attıranlardır, iktidarı kaybetmemek uğruna yalan konuşanlardır.

    hdp birlikte yaşamayı vaat ediyor, yalan olup olmadığını bilmiyoruz, göreceğiz, ama diğer partilerin, ve hatta doksan yıllık cumhuriyet'in bile bunu başaramadığını görüyoruz, doksan yılda geldiğimiz nokta, akp iktidarı, kürtlerle neredeyse iç savaşa varan bir gerginlik, mutsuz 80 milyon vatandaş.

    yalan mı, hanginiz mutlu, hanginiz gelecek kaygısı yaşamıyor bu ülkede, yalan mı? oy vereceğin hangi parti değiştirebildi bu gerçekleri bugüne kadar, sen de çok iyi biliyorsun hiçbiri...

    ben vatan haini değilim, oyumu da hdp'ye vereceğim, bu da size dert olsun. "

    https://eksisozluk.com/entry/51932509
    10 ...
  14. zall ın gündemi yorumlarken aslında demek istediği

    1.
  15. bir çoğunuz izlemişsinizdir zaten, zall ın gündemi yorumladığı video başlığındaki videoyu. yine bir çoğunuz bilirsiniz ki; zall son derece terbiyeli, ahlaklı bir insandır. o yüzden onun aslında söylemek istediklerini aynı 'koltukta' ben söyledim. bahsi geçen ilk videoyu izlemeden bu videoyu izlemeyin lütfen.

    zall'ın gündemi yorumladığı video için; https://www.youtube.com/watch?v=HH3mQqEheX4

    bu da aslında söylemek istediği; https://www.youtube.com/watch?v=GFsaJZCTJuY

    not: ifşa mifşa derken biz de ifşa olduk bu vesileyle. (sen ayar vermeden kendi kendime vereyim dedim, at kafası!)
    4 ...
  16. zall ın gündemi yorumladığı video

    1.
  17. özetle kimse kimseye donunu göstermesin demiştir. bence de göstermeyin şapşikler!

    https://www.youtube.com/watch?v=HH3mQqEheX4

    35 ...
  18. zall ile buluşuyoruz istanbul zirvesi

    43.
  19. uzun yazınca okunmuyor, hemen kısaca konulardan bashediyorum;

    1. zall gelecek! (sormayın artık amk, adam ilk 40 kişiye ilk içeceklerini de ısmarlayacak)

    2. tarih 13 haziran yer kadıköy.

    3. cumartesi akşamı mekanının en azından bir bölümünü bize ayıracak olan mekan sahipleri, cumartesi günü bizim iş yaptığımız tek gün. ve bizim o gün için ciromuz belli. siz bu ciroyu karşılayabilecek misiniz diye soruyorlar haklı olarak.

    benim görüştüğüm, mekan sahiplerini de tanıdığım yerin terası var. ve teras cumartesi akşamları 3 bin liralık satış yapıyor. bana siz en azından 2500 liralık içecek misiniz diye sordu.

    konu özetle şu arkadaşlar; cumartesi akşamı olması durumunda mekanlarla ücret konusunda sıkıntı yaşayabiliriz. sonuçta kimseye, zirveye geliyorsan en azından 50 liralık iç deme şansımız yok. o yüzden alternatifler belli;

    katılacak arkadaşlar eğer uygun görürse pazara alabiliriz zirveyi, pazar günü olursa limit sıkıntımız olmaz. ya da cumartesi akşamı iyidir, ki katılacak kişi sayısı en az 50 olacaktır. bunun aşağı yukarı 400 lira gibi bir ücretini zall zaten ilk içkiler dolayısıyla ödeyecek. 100 liralık da ben içerim (:

    kalan 2000 lira için de ortalamaya vursak kişi başı 40 liralık içmek gerekiyor. şöyle bir düşününce cumartesi akşamı için 40 lira da çok değil gibi ama, öğrenci arkadaşlarımız olabilir, işsiz arkadaşlarımız olabilir o yüzden bunda ısrarcı değilim.

    katılacak arkadaşlar bi mesaj atsın, fikir versin, yapsın bi'şiler. hadi bakalım şapşikler....
    5 ...
  20. türkçülük bayramı zirvesi

    1.
  21. ırkdaşlarımla beraber bugün yapmayı planladığım zirvedir. katılım sayısına göre detayları ekleyeceğiz. zirvenin konseptini şöyle düşünüyorum ben, tekliflere de açığız tabi ki;

    tanışma hal hatır sorma kısmı geçildikten sonra, katlettiğimiz herhangi bir azınlık milletten birinin kafa tasından şaraplarımızı içerken, turan ülküsüne nasıl gidebiceğimizi tartışırız. yeni nesil junior türkçüler olarak, özellikle türkiyede neden kan kaybettiğimizi, eskisi gibi neden soykırım yapamadığımızı tartışır, yapabilmek için alternatifler üretiriz.

    şaraplarımızla beraber gelen 'kızıl elma'larımızı kutsal addettiğimiz için yemeyip birleştiririz. hatta bu bence çok iyi fikir, dilim halinde istediğimiz kırmızı elmaların dilimlerini birleştirip, en çabuk birleştirene atsız'ın enfes kitaplarından birini hediye ederiz.

    aklınız gelenleri yazmaktan çekinmeyin, konsepti belirliyoruz şu anda sadece.
    10 ...
  22. mezar taşları okunamayan atalar

    1.
  23. osmanlıca bilmediğimiz için atalarımızın mezar taşlarını okuyamıyoruz ağlaşmalarını uzaktan izliyorlardır herhalde. ben birkaç tanesinin fotoğrafını buldum, bakın da görün, mezar taşlarını okuyamadığınız atalarınız kim;

    https://scontent-cdg.xx.f...5c9bfc5db&oe=55D06CA5

    kestikleri kafarının önünde hatıra fotoğrafı çektirdikleri insanların torunları, okuyamadıkları mezar taşlarına değil, olmayan mezarlara ağlıyorlar yanıbaşınızda.

    bakın burda da bir memur var, aç insanlarla dalga geçmekten eziyet etmekten sorumlu bir memur. devletin memuru;

    https://scontent-cdg.xx.f...8b0371b04&oe=55CF3DFF

    ama doğru ya, soykırım yapmadık vatan savunduk.

    türkler ne güzel, ne cici, ne kahraman. yaşasın türk olmak, yuppi!
    13 ...
  24. çıkın sikin birbirinize

    1.
  25. mafya elemanları repliği gibi... memati'yi de andırmıyor değil hani. bu onlardan değil lan, bak bakalıkm neymiş;

    hani euro 2008 de hırvatistan ile çeyrek finalde karşılaşmıştık. 118. dakika da rüştü'ye anaların bacıların da katıldığı küfürler savrulurken, ilahi bir güç devreye girip, semih şentürk isminde sahneye çıkmıştı. 122. dakikaydı, beraberlik gelmişti maça.

    hiçbir beşiktaş maçında bile bu kadar sevindiğimi, bağırdığımı, zıpladığımı hatırlamam. sonrası da malum zaten, penaltılar ve yarı finaldeyiz.

    atv spikeri, cağnım abim takdir ettim kendisini, silahlardan uzak durun diyor. adam yalvarıyor yahu, yalvarıyorum diyor silahlarla kutlamayın. silahlarla neyi kutlayacaksınız çıkın sarılın, sıkın birbirinize diyor.

    o kadar heyecanda normal olsa gerek. şimdi izleyince bir tebessüm oluşturdu ama.

    hatta isteyen izlesin. aha da linki;

    http://www.youtube.com/wa...tfrNk&feature=related
    3 ...
  26. nihat hatipoglu nun surekli aglamasi

    1.
  27. adettendir. ağlasın, rahatlasındır.

    tanıdık geldi değil mi bir yerlerden..

    feto hoca için de var böyle bir başlık, evet. şu mübarek gün de beni ağlattı ya, büyük insan vesselam. şarap şişesini uzatıp, 'çek hacı' diyesim var ya, program başı aldığı 10 bin liracıkları hesaplamakla meşgulmüş. bayram da teşrif edip iki kadeh bi'şilerimizi içer heralde.
    10 ...
  28. kumik

    1.
  29. rastandin

    1.
  30. gulebarankirin

    1.
  31. tewa bun

    1.
  32. serata

    1.
  33. rexne kirin

    1.
  34. nepeni

    1.
  35. daleqandin

    1.
  36. beri kirin

    1.
  37. misexur

    1.
  38. dojeh

    1.
  39. kamiran

    1.
  40. kürtçe; mutlu. bextiyar da aynı anlamı taşır.
    1 ...
  41. neynuk

    1.
  42. kenin

    1.
  43. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük