son derece sıkıcı, bunaltıcı, sinir bozucu, berbat bir
duruma maruz kaldınız demektir.
evet sevgilinin kardeşi huysuz ise eğer surat yapan tavırlı bir kız ise özellikle daha da zorlaşır işiniz. patlıyorum ya, sanki ne var beni tanımaya çalışsalar öğrenmeye çalışsalar nedir bu afralar tafralar. kendime söz verdim tek kelime dahi etmeyeceğim iş dışında sabahları günaydın bile demeyeceğim.
abisini yiyorum öldürüyorum zanneder görenler. bu ne ya, yaptıklarının nedenini anlayabilirim, abi dir kıskanır, belki de uygun göremez ama bu surat nedir. çıksam onu görmemekte var. patlıyorum. çatlıyorum. ve hiç saatler geçmiyor burada artık.
allahım al şu üzerimden sıkıntımı. bende insanım onlarda insan. elbette ama yine de geriliyorsun.
önceleri yaşadığım o heyecanları, güzel huzurlu mutlu sofraları görmediğim ay oldu bu ramazan ayı.
karışık ve geçen günlerde nasıl geçti anlamadığım, karışık bir şey oldu bu ay. allahım tadı huzuru alamadım ya rabbim. belki hiç namaz kılmadığımdandır. eve gideyim namazımıda kılayım bu gece. huzura kavuşayım istiyorum ben. huzuru istiyorum.
az evvel haberlerde okuduğum hayretler içerisinde kaldığım durum.
vay arkadaş medeni misin ki? sen değişecek bu durum. sen bebek katilisin evet seni gözümüze aslında ne kadar iyi bir insan olduğunu, güvercinleri çok sevdiğini söyleyip sevdirmeye çalışıyorlar ama yemezler.
pislik yaratık seni. böyle bir istekleri olacakmış aman allahım. oldu olacak eve çıksın ayrı düğünlerini bdp yapsın, elektrik, su bunları da halk ile birlikte bizler ödeyelim.
görünür halde iken yapılamayanları istemek olacaktır.
bunun sırasını yaparsam öyle fazla olur ki. yalnızca bir kaçı;
- kpss sınav sorularının hazırlandığı odaya girerdim.
-
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
- sevgilinin ben yokken ki hallerini merak ederdim, bütün bir günü onu izlemek ile geçirirdim.
küçük bir kız çocuğuyla evlendiği halde müslümanım diyenden, eşini dövdüğü halde müslümanım diyenden, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yediği halde müslümanım diyenden, tecavüz ettiği halde müslümanım diyenden, insanları görünüşlerine giydiklerine göre yargıladığı halde müslümanım diyenden, allah ile kul arasına girdiği halde müslümanım diyenden, hırsızlık yolsuzluk yaptığı halde müslümanım diyenden, şehitlerin günahını aldığı halde müslümanım diyenden, vatanını peşkeş çektiği halde müslümanım diyenden, ... çok daha iyi olan insandır.
sevdiği için, yada tapacak birini arayan her insanın gerçekleştirdiği eylemdir. muhtemelen türk kızlarıdır demeyeceğim. bence ırk yada cinsiyet farketmiyor.
evet bende dahilim. kezban diye etiketleyin hemen.
seviyor ise yapıyorsun gerçekten bu böyle, çok atıp tutuyordum dinleme kızım, gidiyorum diyeceksin, gidebilir miyim nedir ? bilmem ne falan. bir karşı çıktım baktım üzülüyor, kızıyor ben daha çok üzülüyorum. en sonunda onu dinlemeye karar verdim. dinliyorum arkadaş bildiğin onu dinliyorum. kendime de şaşıyorum. ben böyle değildim.
terörist ve asıl eylemcilerin hangileri olduğu konusunda milleti şaşkına çevirdiler. bundan istifa etmeye çalışan herkese lanet olsun.
bayrak yakılır mı ? ulan karaktersiz.
saldırın bana utanmadan sıkılmadan
gözlerim yanar ama ezilmedim azalmadım
özgürüm dedim hala
haklıyım dedim hala sana
insanım dedim hala
vazgeçer miyim söyle bana.
kaldırın eli çekinmeden ve korkmadan
meydanlar bizim unutmayın bu vatan bizim
özgürüz dedik hala
haklıyız dedik hala sana
insanız dedik hala
vazgeçer miyiz söyle bana
lan ne boş adamlar var diye düşündüren eylem.
diğer bütün sözlüklerde bir eylem var, bir gruplaşma var, bir fikir var, olum lan, ağaçlar kesilmesin diyedir bu eylem. apolitik bir kızı bile gaza getirdi bu artık. ne boş adamsınız lan bir fikriniz olsun amınakoyim.
ne kadar boş ve anlamsız geldi bana burası şimdi.
edit: eksileyin, örümcek beyinliler, komünist değilim. ama gözleriniz kapalı gezmeyin. hiç bir medya yansıtmıyor bile haklısınız sizde. kör olduk kör.
eylemdeki bizim gelecek neslimiz içinde direnen güzel insanlar öpüyorum lan hepinizi.
çocukluktan kalma bir takım tatlı, zaman zaman tekrarladığımız kimi zaman salaklık dediğimiz anılar.
evet lokumu alır iki bisküvi arasın yerleştirir yerdim, hala devam ediyorum buna.
çorbayı kaşıksız içmeye çalışırdım, bunu yalnızca tek olduğum zaman denemişliğim oldu, hatırlamak içindi bu ama, o zamanlar yine ben böyle denerken, annem tarafından kafama gelen şaplak ile yüzümün çorbaya bulandığı gün gelir aklıma,
herhangi bir şey aldığımızda benim ki önce biterse ağabeyimin kini de alırdım elinden, bunu da hala yaparım. gülücük, gülücük.
temiz olmaktı, saflıktı..
kapılarda akşam ezanına kadar oyun oynamaktı, zira akşam ezanından sonra gûya cinler gezerdi kapıda oynayamazdık.
meybuz almaktı, abinin arkadaşlarından abinden meybuz için para istemekti, tasolar vardı, sigara kagıtlarıyla oyun oynamaktı, şişe kapaklarıyla yılan oynamaktı. ip atlamaktı..
kırmızı tuğlaları ezip kına yapmaktı, evcilik oynamaktı.
şimdiki çocuklar öyle değil yahu. yok.
koca gün pc başındalar. o zamanlar pc demek epey bir maharet istiyordu, internetler vardı falan..
iyi ki o zamanların genci olmuşum ben yaşanacak en güzel son dönemi yaşamışım.
serviste yarı gözlerim açık fark ettiğim durumdur.
şaşırıyorum ciddi, ciddi..
nasıl bakımdır o, o ne öz güven o.
süpersiniz!
fönlü saçlarınız, vücutlara oturmuş formalarınız..
yürürken ki, bi elinizin saçlarınızda heyecanlarınız, artık dersler için olmadığı bir kesin.
haftanın yalnızca bir günü fön çekip makyaj yapmaya çalışan bana nazaran hayranlıkla baktıklarımsınız. çalışmak hayatımda kocaman bir edinmiş unutmuşmuyum kendimi ben!!!!
ama ben okula giderken de böyle değildim. saçlarımı baglar, yüzümü yıkar, dişlerimi fırçalar giderdim. düz gamzeliymiştim. gülücük. gülücük.
edit: ergenler sinirlendi. oysa ki hayranlığımı dile getiriyordum.
dokunmak son derece yanlış bir eylemdir. fark etmek ise fark ettiğin anda tepki vermiyor isen iğrençtir.
sabah servisi kaçırdım. otobüsle işe gitmek zorunda kaldım, uykusuzluk desen öyle, canlanamadım daha. zaten kalabalık neyse bindik, arkada biri hareket ettikçe dokunuyor, len cibilliyetsiz mahluk seni. sabah sabah, gözümü açamıyor iken ben sen neyin peşindesin. bir çektim kendimi yok, iki çektim, üçüncüde ittim elimle. bağıracam şimdi adama, bütün gözlerin hedefi olmak istemiyorum. sessizce itince anladı zaar.
neyse ki itmeyi bile beceremeyen kızlarımız olur ise yapmayın, itin gerekirse bağırın, bende o enerji yoktu bu sabah yoksa yıkarım o otobüsü başına.
bulunduğunuz yaş oranına göre acısı değişen durumdur.
bazen gerçekten boşanmalarını öyle çok istersiniz ki, her gün kavga ettiklerini görmekten annenin her gün ağlamasını görmekten daha iyi gelir bu. hiç unutmuyorum namaz kılardım o zamanlar hiç vaktini kaçırmadan ve hep dua ederdim boşansınlar allahım lütfen diye.. şimdi sanki o iman gücümü yitiriyorum. neyse konumuz bu değil.
yani davalar açıldı boşanacaklar, ama sen babayla kalıyorsun, keşke annemle kalsaymışım diye yakınır durursun şimdi, bu babayla kalmanın kötü olduğundan değil zira babasına aşık bir kızım dünyaları saçının teline değişmem. annenin ölmesidir bu boşanma sürecinde ki o ayrılıkta, babasının evinde köyde. yalnız ve çocuklarına özlem içinde.
şuan bahsederken bile içimin sızladığını hissediyorum. dün ne giydiğimi unutan kız, ne o ölüm haberinin geldiği sabahı nede duyduğum ilk, son sözleri, ne en son omuzlarda kaldırılırken gidişini unutamıyorum annemin. tek hatırlamadığım dizlerimin üzerine çöküp cansız bedenine, soğuk ellerine kapandığımda kullandığım sözler.. dünya başına yıkılıyor dünya, o dev kadın, o güzel kadın.. nasıl olur yerde cansız yatıyor sanki boyu da uzamış gibi. 14 yaşında ki bir çocuksun üstelik. inanamıyorsun, insanın annesi ölür mü ?
hala annemin öldüğüne inanmadan yıkıyorum, ellerini, yüzünü, saçlarını topluyorum ensesinin altında kalmasın sıkılır diye. en son tokasını alıyorum o uzun saçlarından, hala saklarım o tokasını mesela.. işte en sonda başını bağladım, ey allahım gücüne gitmesin bizimde olacağımız o ama, sanki bir çöp gibi bağladık başından ve bıraktık onu orada. buna aklıma ermiyor, nasıl olur, nasıl olur, nasıl olur, o benim annem, kendini ayrı özellikte hissediyorsun nasıl olur, defalarca bunu söyledim kendime. benim annem nasıl ölür. bu durum babamda da geçerliydi. iş yerinde sorunlarını evde anlattığında derdim kendi kendime, benim babam bu, nasıl böyle haksızlık ederler diye. bu büyüdükçe kayboluyor. haksızlıkları acıları hayat ! bana da ayırt etmeden gösterdiğinde uçuveriyor bu nasıllar, nedenler.
sabah sabah işlerimin azlığından da olsa gerek girdim derinlere. kahvaltımı da ettim ama ellerim neden titriyor?
annem boşanmadan babamın soy ismi ile öldü. davada düştü. gömdük ve geldik. sonrası ise çok zor oldu. en güzel zamanlarımı çok berbat geçirdim, silinmeyen izler kaldı. bastırıyorum sadece. en ufak bir şey hatırlatıyor bana o zamanlarımı. ama hep derim ben öyle olmayacağım. kendi ailem gibi olsun istemem sorunlarımın ileri de, ben daha iyi olacağım. inşallah rabbim etmezde öyle güzel olur her şey.
demem şu ki ; zor iş, ne olur ayrılabilirsiniz, anlaşamayıp ama bu süreçte çocuklarınızı baskı altında tutmayın eşit görebilsinler sizi. daha sık arayın onları, onlar çocuk bilmezler ayırt edemezler, cesur olurlar.. ve ben yarım kaldım. asla bir bütün olamadım.
sevdiğimiz şeyleri sorgulamamız gerektiğini hatırlatan derin bir konudur.
ahkam keseriz, öyle böyle, anama bacıma laf yok ama bulduğunuz yerde el atmadan geçmeyiz. biyolojik olarak değilde yine de orospu çocuğu oluyorsunuz bence. empati kurunca hayat daha yaşanılır olabilir.
gökhan özenin şarkısı olan budalanın klip uyumsuzluğudur.
şarkıyı dinliyorsun klibiyle alaka arıyorsun ama bulamıyorsun. cem karacanın işçisin sen işçi kal şarkısının klibine benzetmiş tamam olabilir ama alaka nerede gökhan! iş olsun diyemi çektin ne yaptın, uzun bir aradan sonra klip çekmeyimi unuttun. evet sinirlenirim. öylede gıcığım. uyumlu klipler çekin canımı sıkmayın.
garip ölenler bir yandan, canı yananların ölenlerin ölmemiş gibi hiç yaşamımıza devam etmek.
başkalarının acılarına üzülmeyi unutmuşuz, bize dokunmayan yılanlar bin yaşıyor.