nerededir, ne yapıyordur, müsait midir düşünmeden, whatsapp veya diğer iletişim uygulamalarından fütursuzca arayan akrabalardır.
bir kere iett otobüsünde çok sıkışık giderken, baktım arıyor bir tanesi. canım burnuma gelmiş zaten. açtım aq, zik gibi otobüsteki 50 kişi benim ekrana bakıyor, akraba da bunlar kim çözmeye çalışıyor, dedim abi otobüsteyim biraz sıkışık durumdayız sonra ararsan iyi olur dedim. "haa tamam sonra ararım hadi eyvallah" deyip kapadı. sonra da aramadı. ama aradan bir kaç ay geçti, arada yine arıyor. cevap vermiyorum veya meşgule atıyorum. hayır "lan arıyorum bu da açmıyo görüşmek istemiyor zaar" filan da demiyor ısrarla ayda bir, iki ayda bir mutlaka arıyor. bakalım ne zaman pes edecek.
lakin b.k gibidir. gas fee yüksektir, komisyon yüksektir. yani bir NFT satacaksın zaten donuna kadar alırlar. siteleri de doğru düzgün çalışmaz, nft yüklemek çiledir, hata verir, toplu yükleme, toplu silme, toplu edit özellikleri yoktur.
ama yine de arkadaşların gazına gelip, hızlı hızlı tabletle çizdiğim 3-5 layer'dan kombinasyonlar ile bir miktar nft basıp koydum dükkana. bakalım, hayırlısı. merak eden varsa: https://opensea.io/ilyassimsek
abd menşeili, türk düşmanı odaklar tarafından türk halkını kin ve nefrete tahrik, bozgunculuk, devlet düşmanlığı gibi faaliyetleri yürütmeleri için yüksek meblağlar karşılığında zararlı cemiyet olarak görev alan, muhalif ve bağımsız kisvesi ile takılıp, türk düşmanlarına hizmet eden medya organlarıdır.
bilinenleri şunlar:
Medyascope, 140Journos, Bağımsız Gazetecilik Platformu P24, Mezopotamya Vakfı, Anadolu Kültür Derneği, Hrant Dink Vakfı, Filmmor Kadın Kooperatifi, istanbul Kültür Sanat Vakfı, Serbestiyet, Hafıza Merkezi, Sivil Sayfalar, Sabancı Üniversitesi, Mekanda Adalet Derneği, Ekonomi ve Dış Politikalar Merkezi (EDAM) ile TESEV, Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı (TAPV), Yurttaşlık Derneği ve Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü (DiSA) bulunuyor.
bunların hepsi aynı anda aynı yalanı ortaya atıp, halk içinde huzursuzluk çıkarma amacı ile çalışmaktadır. mesela işbu entry tarihi itibarı ile suriyeli mültecileri gündeme getirip huzursuzluk çıkarmaya çalışmaktadırlar.
tabi bunlar kurumsal isimler. allah bilir ne kadar da bireysel fonlanan vardır. belki burada yazarlık yapanı bile vardır.
140journos 60.000 dolar'a satmış vatanı. bileydik 61.000 dolar verirdik de, vatan millet için bir şeyler yaptırırdık.
los angelesli, yaşları 12 ila 21 arasında değişen 5 kardeşin kurdukları metal grubu.
bozmaz ise, vokalistleri olan kızın sesi muazzam. tam rock-metal tonuna uygun bir sesi ile ileride aranan rock vokalistlerinden olur ilerleyen zamanlarda. amy lee filan traş yani derece iyi kızın ses. fena da çalmıyor bebeler. gelecekleri parlak ben size diyeyim.
markası wilson olan voleybol topudur. markası wilson olduğu için tom hanks de ona "wilson" adını takmıştır. adadan kaçış esnasında fırtınada açık denizde kaybolmuştur. ah wilson ah. "ulaaa yirmağa gidiyrum" diye diye gitti top.
yemeksepeti sistesinin, kullanıcılarına ait ad-soyad, cep telefon numarası, doğum tarihi, ikamet adresi, ve şifrelerinin maskelenmiş hallerinin bilgisayar korsanlarınca ele geçirilmesi olayıdır.
söylediklerine göre kredi kartı bilgileri ele geçirilememiş ama yerseniz.
bu sitede hesabı olan arkadaşların, eğer bu sitede kullandığı şifrelerini başka sitelerde de kullanıyorlar ise, derhal o sitelerde kullandıkları şifrelerini değiştirmelerini, yemeksepeti'nde bulunan datalarını da silip veya değiştirerek hesaplarını pasif duruma düşürmelerini tavsiye ederim.
cevabı net bir şekilde şöyle olan soru: ibb başkanı olmasaydı belki ama, ibb başkanlığı yaptıktan sonra yöneticilik performansından dolayı cumhurbaşkanı olmasını bırakın tekrar ibb başkanı olabilme ihtimali bile yoktur.
yaşanacak en büyük pazartesi sendromunu yaşatacak olan eylemdir.
pandemi başladığı gibi çalıştığım kurum, kısa çalışma sistemine geçti ve personeli gelmesi zorunlu olan bir kaç çalışan hariç komple eve yolladı. 17 mart 2020'den aha şu ana kadar evdeydim, evden çalıştım. işlerimi evden yolladım. lakin, yarın (aslında entri saati itibarı ile 3-4 saat sonra) ofiste olmam gerekiyor. aylardır evden çalıştığım için düzenim müzenim de kalmadı, gündüz uyuyor gece çalışıyorum. şimdi normal insanların düzenine geçeceğim, kendimi çok boktan hissediyorum. epeydir 200 metre ötedeki bim'den uzun mesafe bir yere yürümedim. yarın metro durağına kadar yürüyeceğim. 900 metre.
perşembe günü, pazartesi sendromu yaşayacağım anlayacağınız. neyse yine de çok şükür halime. yorgunluk geçer. sadece toplu taşıma kullanacağım için covid19'dan tırsıyorum. 10 aydır kestaneyi çizdirmeden bugüne kadar geldim. inşallah bulaşmaz.
web sayfalarını adeta bir mobil uygulamaymışçasına çalıştırmaya yarayan, kısaca pwa olarak bilinen kavram.
malum, örneğin bir firma için bir mobil uygulama yapacaksınız, firma sahibi web sayfalarındaki içeriğin aynısını uygulama olarak istiyor, hem android hem ios için istiyor. napıyoruz? hemen pwa kullanarak o web sayfasını telefonda bir uygulama gibi çalıştırabiliyoruz. hele web sayfası daha önce hazırlanmışsa ooh resmen hiçbir cacık yapmadan firmaya hem ios hem androidde çalışan bir uygulama yapmış oluyorsunuz. aynı native uygulama gibi, masaüstünde uygulama logosu oluyor, tıkladığınızda yükleme splash ekranı oluyor. gerçekten müthiş bir maliyet düşürücü araç.
google tarafından geliştirimiştir. apple önünü tıkamazsa eğer bu fikrin, bu fikir yürür. şimdiden uzmanlaşmak lazım üzerinde.
uzun sap bağlamadan, 40 kişilik orkestra sesi çıkarabilen özellikle orhan gencebay eserlerini orhan gencebay'dan bile daha iyi çalan bir bağlama virtüözü. kulaklarıma inanamadım ya bağlamadan bildiğin yaylı enstruman sesleri ve bass gitar sesi geliyor. kamera arkasında yaylı enstruman grubu ve bass gitar çalan bir orkestra var sanırsınız. muazzam. youtube'da kanalı var, çeşitli paylaşımları var.
ve aynı zamanda içeriğine göre değişen önerme. içinde demir olmayan beton, yıkılmaya, kırılmaya mahkumdur.
13 mart 1992 erzincan'da olan depremde erzincan'da ikamet ediyorduk, deprem merkezine oldukça yakın bir yerdeydi evimiz, tek katlı olduğundan hasar almadı. komşumuzun da kafeste beslediği kuşları vardı, adam depremden sonra evden apar topar kaçarken kafesi de almış yanına, aklına ilk o gelmiş kurtarılacaklar içinde. o zaman düşünmüştüm, insanların evleri de kafesler gibi demirden örülü olsa, hiçbir sarsıntı onu yıkamaz diye fikirler üretiyordum. çok katlı olmayan, demirden kafesle örülmüş, ısı yalıtımı yapılmış konutlar hayal etmiştim.
aslında demiri doğru eklenmiş beton da aynı şey.
bizdeki sorun, betondaki demirin eksik olmasına neden olan, kalplerdeki vicdanın eksik olmasıdır. kâr elde etme uğruna, kalitesiz konut üretilmesi, "amaan ben parama bakarım, deprem olursa içinde kalacak olanlar düşünsün" gibi şerefsizce fikirleri olan insanlar olmasıdır. ve bu insanları cezalandıracak bir mekanizma olmaması, denetimlerin düzgün yapıldığı bir sistemin olmamasıdır.
aylardır çalıştığınız projeyi, sormadan etmeden kurcalaması ile içine etmesi şeklinde ortaya çıkan sıkıcı durum.
tanım kısmını geçtiysek, aslında bu başlığı neden açtığım konusuna da değineyim. şu an sinirden kendimi s.kecek durumdayım. pandemi başladığından beri evden çalışıyorum, bir uygulama yapıyoruz, kaç aydır haldır haldır üzerinde çalışıyorum, proje cloud'da, bir de grafiker bir bayan arkadaş var, onun da erişimi var, uygulamanın ara yüzü, grafiği filan o hallediyor.
bugün sabah kalktım, mail gelmiş kendisinden "bazı grafiklerde iyileştirme yaptım" diye. hacı uygulamayı bir çektim resmen, tek kelime ile anasını s.kmiş. 4 aylık çalışmam çöp.
şimdi bu durumu patrona iletsem, kızın ağzına s.çacağı gibi, bir ihtimal işine son verecek. benim de ağzıma s.çacak niye yedeğin yok veya neden bana haber vermeden iş yapıyorsunuz diye, ne dese de haklı.
kıza "ya mahvetmişsin" dedim o da trip yapıyor, acayip kinci bir kız, eminim bu "mahvetmişsin" tepkimi karşılıksız bırakmayacak. arkadaşlar, yani seksist filan olmak istemiyorum, kendisi ile daha önce büyük işlere de imza atmıştık ama yani erkeklerden oluşan kadromuzda tek bayan kendisi ve her zaman her programcı arkadaşıma aynı sorunları yaşatıyor. aramızda idare etmekten bıktık artık, onun batırdıklarını toparlamaktan da bıktık. ne yapsam bilmiyorum. bu da böyle bir derdimdir. efkarlıyım.
alman ve birbirinin manitası olan 2 kişiden müteşekkil senfonik metal grubu.
thomas ve susanna isimli bu kişilerden thomas olan kişi, grubun elektrogitarlarını, bass gitarlarını, davullarını, aranjmanlarını vs. yapmakta, susanna isimli ablamız da ses tellerini çalmaktadır. kliplerini kendileri çekiyor, şarkılarını kendileri yapıyorlar, senfonik tarzı sevenlere tavsiye edilebilir grup.
susanna makyajlıyken acayip güzel, makyajsız ise izmir kezbanı'na benziyor.
kendi çektikleri klipleri yayınladıkları youtube kanalı:
ekremist, ekremilik dininin yılmaz savunucusu bir kardeşimiz. herkes ekrem'i sevsin istiyor. sevmeyenlere gerizekalı filan diyor. sosyal medyada ekrem'e toz kondurmamak için yoğun çaba sarfediyor, aynı çabayı işine gücüne verse holding sahibi olurdu.
bisikletlilere saldıran gerek sahipli, gerek sahipsiz sokak köpekleri nedeni ile imkansız hale gelmiş hareket.
hayvanları severim, elimden geldiğince beslerim, ama bu nedir arkadaş? resmen saldırıyorlar, kovalıyorlar. köpek fobisi olan birisiyim, ve bisiklet, motosiklet gibi şeyler sürmek benim için hayal. inince duruyorlar diyenler olacak evet hakikaten inince duruyorlar peşini bırakıyorlar ama yani tüm sahili bisikleti elinle gezdirerek turlamanın manası ne abi? bindiğin gibi saldırıyor ibneler.
bu başlıklar genellikle gerizekalıca yapılan imla hataları, veya bir dine, bir inanca, bir değere, milli bir duyguya hakaret içeren, içeriğinde de zerre zeka unsuru barındırmayan başlıklardır. yazarının zeka seviyesini ele verir. sözlük tecrübenizi daha kaliteli hale getirmek için gerzek yazarları ayırmada turnusol görevi görür, başlığa bak, açanı engelle. al sana mis gibi kaliteli sözlük.
edit: yarası olan gocunmasın, yapacak bir şey yok.
cem yılmaz'ın yahşi batı filminde kendilerini soyan kızılderilileri etkilemek için karakterlerden birinin söylediği söz. lakin, kızılderililerin yanıtı umdukları gibi olmamıştır.
-Kızılderililer türkmüş derler.
-turan abi, var mı öyle bir şey?
-yok be olum, topla topla.
ya arkadaş anlamadığım mesele şu, yıl olmuş 2020, hiçbir sosyal medyada hesabı olmaz mı la bir insanın? linked-in'de bile mi profesyonel bir hesabı olmaz? covid19 muhabbetine evde can sıkıntısından odadan odaya turlarken aklıma düştü, iki stalklayayım dedim, kızdan ne bir haber var ne bir iz, dünyadan silinmiş sanki. cep telefonunu bile değiştirmiş, ulan bu kadar mı pislik bir insanım "beni bulamasın it" denilecek kadar mı acı çektirdim lan?
annesinin insta hesabını buldum, onda da kızı ile bir fotosu bile yok. Arkadaş, hep beraber benle bir ta.ak mı geçildi acaba, organize bir şaka mı bu?
annesine sorsam mı lan acaba kızınız ne alemde diye? beni pek sevmez. kesin küfür eder. en iyisi hiç sormayayım.
sağlık bakanının 601 sağlık çalışanının covid-19'a yakalandığını söylediği vaka sayısını, halk TV'nin "601 sağlık çalışanı öldü" şeklinde vererek, göz göre göre, bile isteye halkı kandırdığı utanç haberidir.
ahaber izleyenden zerrece farkı yoktur halk tv izleyenin. chp'nin güdümündeki bu kanal, yine halkı kandırmak ve halkın moralini düşürmek için elinden geleni ardına koymamıştır.
bu nasıl bir şerefsizliktir arkadaş? tam bir namussuzluk örneği.
kronik hastalığı olan herkes için öldürücü etkidedir. çocuklar ve gençlerde kronik hastalık olup olmadığı tespit edilememiş olabilir. belki kalp hastası ama çocuk ama henüz teşhis edilmemiş. virüse yakalanırsa ölümle sonuçlanabilir. zaten çocuklara ve gençlere bir şey olmuyor mantığını doğru bile olsa, o çocuk ve gençlerin kaptıkları virüsü çevrelerine yaymaları, çevrelerindeki kronik hastalığı olan insanlara ve ihtiyar insanlara bulaştırarak ölümcül sonuçlara neden olma ihtimalleri bile yeterince büyük bir felaket senaryosu zaten.
bu kişiler sırf hükümete yüklenebilmek için daha olay, çeşitli kaynaklardan teyid dahi edilmemişken "şehit sayısı 100'den fazla" diyerek ilk önce bu yüklenmelere başlamışlardır. teyidli bilgi ve sayılar geldikçe hayal kırıklığına uğramışlarcasına "devlet gerçek sayıları vermiyor, devlet yalan söylüyor" diyerek, bu iletişim çağında, bu kadar insanın gözü önünde şehit sayısı 36 olarak verilmesine inanmayıp, "daha fazla şehit var" diyerek adeta içlerinden geçirdiklerini dile getirmekten utanmamışlardır.
atatürkçü olduklarını iddia eden bu kimseler, "ben size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum" sözünü bile zerre kavramamışlar ki, bugün "bu 33 şehidimizin hesabını verin." diye ortalıkta dolaşıyorlar.
bir gecede tek mermi atmadan sarıkamış'da 90.000 şehit vermiş bir milletiz, bu topraklara girdiğimizden beri, ta malazgirt'den tut, istanbul'un fethine, çanakkale'ye, sakarya'ya, kurtuluş savaşına, binlerce şehit verdik, bugün de veriyoruz, yarın da vereceğiz. "bugün suriye ile savaşsak banko esad'ı tutarım" diyenler ve bunu diyenlerin temsil ettiği partiye oy verenler, ne şehitlerin adlarını, ne de ülkemizin adını ağızlarına almasınlar. onlar saflarını "banko esad'ı tutuyoruz" diyenlerin yüzlerine tükürmeyerek zaten kimlerden olduklarını ilan etmişler. sizi ilgilendirmez bizim şehitlerimiz. siz sözünüzü tutun, suriye ile savaş çıkarsa banko esad'ı tutacağınıza söz verdiniz, bugün o gün. sözünüzü tutun.
hiçbir ekstra yüklenme yapılmadığı halde aralık 2019'da 75 TL civarı gelen, aniden ocak 2020 itibarı ile 138 TL olarak gelmeye başlayan fatura. zam yok da bu neredeyse %100 fark nedir a.ına koyduklarım? eşim çalışıyor ben çalışıyorum, sabah kitlieyip akşam geliyoruz. ben, eşim, bir çocuk 3 nüfusuz. sürekli çalışan buzdolabından başka fişi takılı bir şey yok evde aq ama bu fark ne? nereden çıktı? anlamak mümkün değil.
uyuz durumlar içinde ilk ona girebilecek uyuzlukta durum.
tamam misafirperver milletiz, misafirin başımızın üstünde yeri vardır. amma ve lakin bu misafir, kendisine boş oda verilmişken tv'nin olduğu odaya tebelleş olup "ben burda yatarım yeea" demesi ne sikim bir iştir? uyku problemim olduğu için gece tv karşısında oyalanıyorum. şimdi bu müptezel, gece tv izleyip keyif yapacak diye resmen sik gibi ortada kaldım. çalışma odamda sözlükte takılacağız artık yapacak bir şey yok.
ama mis gibi oda açmışız sana zıbar yatsana eşşoğlueşşek! günümün içine zıçtın.
yanlış bilgidir. 1. murad, Selçuklular'ın "hassa ordusu" mantığında bir sistem kurdu, bunu yaparken de bektaşi türkmenler'den oluşturdu tüm ocağı. hatta 1.murad zamanında yeniçeri ocağında türkler dışında başka bir milletten asker yoktu.
yıldırım beyazıd döneminde devşirme askerler de alınmaya başlandı. bunlar içinde hıristiyan olan macar ve bulgarlar bile vardı. kürtler de bu dönemde ancak dahil olabilmiştir. tarihi realite budur.
edit: başlık benim değil, birisi böyle bir iddiada bulunmuştu, benimki de 2.entri idi.
karaman'da 45 çocuğa tecavüz eden sapığın "ben devrimci ve ateistim, kuran hocası değilim" beyanatından sonra, kendine bunu yediremeyen solcu tiplerin çaresiz çırpınışlarından biridir bu...
ev sahibinin sözleşmede "kira zammı o yılın geçerli TÜFE-ÜFE oranı üzerinden yapılacaktır" diye kabak gibi yazıyor olmasına rağmen, gelip "ya sizin bölge çok prim yaptı kiralar 1500 lira seviyesine geldi, sizin kiranızı da 1500 yapıyorum, işinize gelmezse çıkın" diyerek yapmaya çalıştığı zamdır.
aslında bu entry biraz da avukatlık yapan arkadaşlara danışma amacı güdüyor, sevgili mod arkadaşlar dilerlerse kaldırabilirler.
ev sahibim bir kişi değil, oturduğumuz konut, vakıflar genel müdürlüğü'ne bağlı olmayan ama denetlemesi vgm tarafından yapılan, şahıslar tarafından kurulmuş bir vakıfa ait. bu vakıf harabe olan bu daireyi, tadilat yapılması koşulu ile aylık 500 TL kira ile bana kiraladı. Ben 20.000 TL masraf ile evi cillop bir hale getirdim. şimdi sözleşme süresi bitince, "sizin oturduğunuz bölgede kiralar1500 olmuş, çok ucuz oturuyorsunuz, emsal ve rayiç bedel üzerinden kiranızı 1500 yapıcam" deme hakkı var mıdır bu vakfın? varsa hangi hukuk ile? biz de kira sözleşmesinde yazdığı gibi TÜFE-ÜFE oranı üzerinden zamlı olarak kira ödemeye devam ediyoruz. yeni sözleşme dönemi zamlı olarak ödedik, 1500 olarak ödemedik. Sanıyorum vakıf kira tespit davası açacak. Sizce durum ne olur, kim haklı kim haksız? avukat arkadaşlardan önerilerini, diğer arkadaşların da desteklerini bekliyorum. moral veril lan azıcık. evimden atarlar diye çok tırsıyorum. kime sorsam "sözleşmen var lan bi skim yapamazlar" diyor ama vakıf yöneticileri çok kendinden emin, atıcaz sizi diyorlar.
