Bitkisel atık yağların kalorileri çok yüksektir. Bu atık yağlar; kanalizasyona döküldüğünde su yüzeyini kaplar, su sistemine zarar verir, havadan suya oksijen transferini önler ve zamanla suda bozunarak sudaki oksijenin tükenmesini hızlandırır. Atık su arıtma tesislerine zarar verir (kanal borularına yapışarak boru kesitinin daralmasına ve tıkanmasına neden olur), işletme maliyetini artırır.
Kullanılmış bitkisel yağlar atık su kirliliğinin %25'ini oluşturmaktadır. Evsel atık su içinde bulunan yağları biyolojik olarak arıtmak mümkün değildir. Ayrıca biyolojik arıtmada faaliyet gösteren bakteriler yağ ve gresle kaplanarak aktiviteleri engellenir. Sonu arıtma ile bitmeyen atık suların içindeki bitkisel ve hayvansal atık yağlar; denizlere, göllere ve akarsulara döküldüğü zaman o suyun kirlenmesi ve sudaki oksijenin azalması sonucu; ortamdaki, başta balıklar olmak üzere diğer canlılar üzerinde büyük tahribata yol açar.
Çöpe dökülen atık yağlar, çöp depolama alanında sık sık yangın çıkmasına neden olmaktadır. bu sebeple; Bitkisel yağ atıklarının çöpe dökülmesi de yasaktır!
Aralarında zincir veya ip olan iki kısa sopadan oluşan, Japonya'nın geleneksel savunma sanatı olan Okinawa Ko-bujutsu'nda kullanılan silah.*
(bkz: mınçıka)
(bkz: mınçuka)
sevgili kaptan mehmet atilla atasever abim, gözünü seveyim ne yaptın sen kendine öyle? gel anlat bana derdini, sıkıntını hele. düşünmekten beynim aciye abim. Nazar boncuklu, cıngıl belsli introya mı, arkadaki kuş kafesleri ve sessizliğin verdiği huzura mı, slow motion hareketlere mi, coşkularda olan alt dudak hareketlerine mi, tiftik saçlara mı, 50 yaş üstü amca naylon eşofman takımına mı, arkadaki televizyonda konuşan elemana mı yoksa o şahane kafa bandına mı şaşırayım bilemedim. o karizmatik yüzün her şeyi anlamama yetti, biliyorum; hem saygı duyulan, hem de komik bir insan olmanın ağırlığını taşıyorsun o atletik sırtında, iki özelliği bir videoda toplayıp orta bir kıvama gelmeye çabalıyorsun taktir ediyorum. ama akrobatik hareketler yapıp, kaslı ve bandanalı bir insan olmak, çok korkunç be abim.
conan o'brien'ın NBC'den olaylı bir biçimde ayrıldıktan sonra ülke genelinde yaptığı stand-up şovlarından kesitler sunan ve sahne arkası görüntülerinden oluşan 2011 yapımı belgesel film. Rodman Flender'ın yönettiği belgeselde, ismini niteleyecek kadar güçlü ve pozitif sıfatlar bulamadığım için üzgün olduğum şovmen; gizli kalmış, en berbat, en vahşi, en kötü yönlerini anlatmış.
O'Brien, gerçekçi bir Conan portresi ya da 'şeytan çıkarma' olarak tanımladığı belgeselin gösterime girmesinden çekindiğini de şöyle dile getirmiş: "Zaten olabilecek en kötü şey, insanların bunu görmesi."
cesaretine kurban olduğum, eğil öpeyim o entel başını.
Özgünlük her şeyiyle yepyeni bir ürün oluşturma anlamına gelmemeli bence. Çok da güzel eldeki malzeme üzerinden gidilebilir özgünlüğe. Cover'lama sektörü de iyi işlendiği zaman birbirinden harika bir o kadar da şahsına münhasır ürünler çıkarabiliyor ortaya. Baro Banda'nın meşrebince yorumladığı ağır aksak Anadolu tempolu, gypsy, dub, elektronik, funk, jazz, reggae karışımı müzikler tam da bu özgün harikalardan. Toplamda Laço Tayfa & Brooklyn Funk Essentials'ı andırsa da daha tabandan yerli. Tipik Yeşilçam ezgilerinin ağırlığı da fazla.
Sıkmayan, eğlencelik. Bir de soruyor; Kaç Para Lan Bu Dünya? diye. En iyi işlem öncesi çocuklar söyler bunu: "Bir para bi bi.."
4 gblık kotalı internetim var acaba bir film kaç mb harcıyor benim için hesaplarmısınız diye ağlayan, sorusuna cevap alamayıncada koşarak cd ci amcaya giden insandır.
işte bu kotalı internet kullanıcısının dramıdır sözlük!
*çiziktir bide o cdler. gel ben sana orjinal arşivimden ne istiyorsan vereyim bak gözlerim dolu dolu oldu.*
*ahh sözlük ahh böylelerine hiç kıyamıyorum ne olacak bu çocukların hali?
