şu sigarayı günün herhangi bir saatine koysan o tadı vermez. ne gündüz ne akşamüstü ne öğlen molası. geceye has bir ritüel resmen bu. kafanın sakinleştiği,
ortamın sessizleştiği o saatlerde
belki derin bir nefes almak için yakıyorsun. bazen düşünceleri susturuyor
bazen de tam tersi kafa açıyor. yanına kahve yakışır, çay şahane olur, ama tek başına da gayet işler.
bir de gece sigarasının atmosferi başka. o çakmağın sesi bile yankılanır adeta. balkonda ya da pencere kenarında içiliyorsa, hafif bir gece serinliği yüzüne vurur. “hayat ne garip” diye bir cümleyle iç geçirdiğin o an sigara küle döner. ertesi gün kendine “lan bırak artık şunu” diyeceğini bile bile bir daha yakarsın.
gece sigarası = hayat sorgulaması + kısa huzur molası.
Alaman üniversitelerinde bile örgütlenmelerä var, üstelik Alman devletinin koruması altında. Yine de üniversite yıllarımda bu heval kardeşleri birkaç kez “eğitmek” zorunda kalmıştık. Tokat manyağı yaptık bu çakma teröristleri. Bu olaylardan bağımsız olarak, aynı üniversitenin daha önce Türk öğrenci birliklerine “faşist düşünce” bahanesiyle izin vermemesi oldukça manidardı. isminde “Türk” kelimesi geçmesi bile yeterliydi. Oysa bizim kulüplerimiz kesinlikle siyasi değildi. Biz Almanya’daki Türkler, Türkiye’den gelen öğrencilere yardımcı olmak, çeşitli etkinlikler düzenlemek ve dayanışma sağlamak için bir araya geliyorduk. Muhafazakarı, Kemalist’i, şu görüşten ya da bu görüşten olanı fark etmeksizin hep birlikte güzel şeyler inşa ediyorduk.
Yanlış bir döneme denk geldik. 2010’lu yıllarda Türkiye’ye karşı oluşan siyasi eğilimlerin bir yansımasıydı bu uygulamalar. Üstelik bu yaptırımlar günümüze kadar da öyle veya böyle bir şekilde devam etmektedir.