en etkili yollardan biri devamlı ailen tarafından bulunan görücü usulu görüşmek için gelen teklifleri bir bir sevgilinin gözüne sokmaktır. bak beni istiyorlar elini çabuk tut kuş yuvadan uçacak gibi yarı blöf yarı tehdit olayı canlı tutmak en faydalı yoldur. maksat sevgiliyi yarış içerisinde tutmak, kaliteyi arttırmak mücadeleyi doruklara çıkarmaktır. sonunda ne mi olur? ya malı götürürsün ya da götüne tekmeyi yersin.
tanrıdan sonra dünyada şifa dağıtıcı olarak ve kutsal olduğu sanılan doktorluk mesleğinin aslında sanıldığı gibi (biz 20 sene okuyoruz yahhh kolaysa siz okuyun gibi lakırdıları duyar gibiyim) çok zor ve kutsal bir meslek olmadığını gösteren doktordur.
kısa süre önce nefes darlığı ve birkaç rahatsızlıktan dolayı arkadaşım özel bir doktora gitti.
muayene ücreti: 250 tl
tahlil ve çeşitli ıvır zıvır: 150 tl
sonuç: psikolojik.
bu tip doktorların 10 tanesinden 9 u sanki ağız birliği etmiş gibi hastalığın hakkında ne söylesen psikolojik der.
velhasıl kelam doktorların psikolojisi iyi değil..
yoktur. ağırlık olarak mağluplar ordusundan ibaret diyebiliriz..
kişilerin birbirlerini birbirlerine kabul ettirme ve değiştirme gibi sancılı bir dönem vardır. bu güç svaşından baskın çıkan galip diyebiliriz ama onun süresi de hoşlanma bitene kadardır. tabii aşklarını canlı tutanlar hariçtir.
hani derler ya karşındaki insana ne kadar çok değer verirsen ilk seni terk eden o olur. kalırsın ortada dımdızlak. onun için fazla kimseyi umursamayın kendi değerinizden kaybedersiniz.
kadın ruhundan anlamayan andavallarla dolu bu mecrada çok az kişinin anlayacağı bir gerçektir. az çok bu sırrı çözmeye çalışan insan evladı o okyanusta ihya olur.
kadının birikimi de, şefkati de, ruhu da bir okyanus gibi büyüktür anlayana...
nasıl ki her elektronik zımbırtının yedekleme sistemi varsa kadınların da ne olur ne olmaz kenarda bir erkek yedeklemek lazım mantığı vardır. veya kurbanını yaralayan katilin ölümüne kadar seyretmesi de diyebiliriz.
kadınlar erkeği proje olarak görürler. dimağlarında saçı,kaşı,gözü, boyu posu önceden tasarlanmıştır. proje tasarlandıktan sonra işleme konması için bu projeye en yakın erkek seçilir ve projenin eksik yanları küçük ayarlarla tamamlanır.
arada ansızın gelen aşklar da olabilir tabii.. belirli bir zaman sonra küçük ayarlarla onları da projeye dahil ederler.
anlayacağınız kadınlar plan ve programlı çalışırlar.
çirkin bir erkeğin yanındaki çok güzel bir kadını düşünün ve bir de rakip kadının ona nasıl zarar veririm stratejisini düşünün.. çok basit.. o kadın kadar güzel olamayacak diğer kadın, o kadının elindekini almaya çalışır.. o çirkin erkek hiperstar ajdar bile olsa alır. görev tamamlanmıştır. önümüzdeki maçlara bakalım mantığı kadında devam eder gider.
talep görmeyen efendi erkek yerine piç erkek tercih etmelerinin sebebidir. şimdi piç bir erkeği elde etmek çok zordur, size önem vermez,sizinle bir ilgilenir, bir ilgilenmez, vur kaç taktiği yapar. birçok alternatifiniz vardır fakat bu dengesiz tavırlar sizi çeker, karşınızdaki kişiyi ulaşılmaz kılar. haliyle bu durum sizi bir mücadeleye iter.
bu süreçte kadın hırs küpüne döndüğünün farkına varamaz. bu hırs giderek ona bağlanmasına neden olur ve kadın hep şunu düşünür o benim sevgimin farkına varamadı. sevse eminim böyle davranmayacaktır. oda en az benim kadar ilgili, benim kadar düşünceli olacak. o yüzdendir ki, kadın bununda umuduyla o elde etmesi zor adamın peşinde heder olur.
velhasıl kelam çok geç olsa da piç erkeğin düzelmeyeceğine karar veren kadın ''ayy ben artık mantıklı bir ilişki istiyorum'' diyerek pes eder.
birlikteliğinizde tam her şeyin çok güzel olacağına inanmaya başladığı an, onu yarı yolda bırakın! ardınızda sizi asla unutamayacak ve hep kalbinin bir tarafı yarım olan kadın olacaktır.
lugatında ''seni terk ediyorum'' sözüne yer olmayan erkektir.
eğer bir ilişki yürümüyorsa o ilişkiyi istemeye istemeye itekleyerek yürütmeye çalışmak anlamsızdır. ben bunu sevgilime dersem çok üzülür, kırılır. ben bunu ona nasıl anlatırım gibi sözler kendini kandırmaktan başka bir şey değildir.
kişinin sınırları olmalı bu yuvarlak dünyada. karşımdaki insan kırılır diye kendisini yer etmemeli, bir paçavraya dönüştürmemeli. bir ilişki bitiyorsa bitmeli.
etrafta bu tip kararsız erkekler sayıca çoktur malesef ve bu tip erkekler her zaman üzülmeye, hor görülmeye, aldatılmaya mahkumdur. çünkü insan hayır diyebilmeli. eğer hayır diyemezseniz benliğinizden çıkıp başka bir benliğe bürünürsünüz.
kadın doğası gereği narin, şefkate muhtaç, ne kadar güçlü gözükse bile bir erkeğin kanadına sığınmaktan kendisini alıkoyamayan varlıklardır. bu sebepten kadın hayatını bir erkeğe adamak için hiç gözünü kırpmadan her şeyini adayabilir.
''Daha çok erkek muhabbetinde takılmayı seven Ayılama bir herifim, yok tavladır, iddaadır, at yarışıdır, basitim yani. Her kız da girmiyor o muhabbete tabii.''
aşık olup da yanmayan bir eşref-i mahlukat yoktur bu yalan dünyada. aşıklar yanık kokmaya mahkumdur. boşuna dememiş halk ozanı kavuşamazsan aşk olur.. haliyle kavuşamayan insan yanar, kül olur.
yalan konusunda üstün meziyetlere sahip olan kızın ektiği erkeği tekrar kazanmak için stratejik hamlelerle geri döndürmesidir.
erkekler saf varlıklar oldukları için ve malesef kız olsun da çamurdan oldun, nefes alsın yeter mantığıyla düşündükleri için kızın sözü bu tipler için neredeyse bir senet niteliğindedir. kız ayı az önce ikiye böldüm dese ona bile inanacaklardır. yok artık lebron james seslerini duyar gibiyim. neyse konuyu fazla dağıtmadan kızların taktiklerini bir kaç örnekle açıklayalım..
erkek gerekli hamleleri yapmış aklınca kızı tavladığını düşünmektedir ve o gazla kıza telefon numarasını verir ve kız ''ayy ben hoşlanmıyorum hemen öyle telefon numaramı vermeye(ben senin bildiğim kızlardan değilim taktiği veya göster ama elletme)'' diyerek erkeği her an ekeceğini belirtse de karşı tarafa, garibim nereden bilsin anlayışla durumu karşılıyor. velhasıl kelam yer mekan kararlaştırılıyor ertesi gün garibim saf erkek kızdan telefon bekliyor kaçta gideceğiz diye.. bekle bekle kızdan ses seda yok.
aradan 2 gün geçtikten sonra acaba ne oldu bir şey mi oldu ekilmiş sinirli sinirli bekleyen esas oğlanın msnsine kızdan şöyle bir yazı düşüyor '' beni ekeceğini ve buluşmaya gelmeyeceğini keşke dürüst olup söyleseydin telefon numaranı yanlış vererek yapmasaydın.. aradım bu telefon kullanılmamaktadır.. sen nasıl bir insansın?'' çocuk acaba ben telefonumu mu yanlış verdim diyerek deli divane olur sonra msn kayıtlarını tuttuğunu düşünür ve hemen kayıtlara bakar telefonunu doğru verdiğini görür. ama yinede garibim iyi niyetli ya acaba yanlış mı yazdı diye kıza bir şans daha vermeyi düşünürken kızdan yeni yalanlar akmaya devam eder. garibimde bu yalanları peynir ekmek gibi yer farkında olmadan.
anlayacağınız genşler bu dünyada kadınlara karşı koyacak ve onları çözmüş bir erkek henüz vuku bulmamıştır.
''gidiyorsun, gitmenin bütün anlamlarıyla gidiyorsun. ağır ağır gidiyorsun, her adımda bir parçanı burada bırakarak gidiyorsun. gidiyorsun bir iç kanaması ayrılığı ile, kim kalır, kim duyar, kim ağlar ardından, hesap etmeden gidiyorsun. gidiyorsun, kimin gözyaşı hangi dudaktan kimin diline dolaşır, kimin gözleri ayak parmaklarında sürçer, düşünmeden gidiyorsun. ve gidiyorsun!
herkes, giden sevgilinin ardından ''yanıldığım'' derken, ben hep sana ''yandığımsın'' diye seslendim. sen biliyorsun ki bu yüreği taşıyan, yaktığından çok yandı.
gittin bir rüyanın sabaha yakın vaktinde.. gittin de, yürek kıpırtısı bir kanat kırıldı..
kimse bilmiyordu nerede battı güneş. zaman gitme zamanı değil, etme. bu gidiş öyle bir gidiş ki; bıraktığı yaralara, yüzlerce yıldız ve ay havanda dövülüp merhem yapılsa, sarılsa yaraya zor iflah olur. yürek yaralı, ben yaralı. yaralayanın var mı haberi!
gitme!
gitme! deyişimin hangi harfi eksikti de gittin. gittin, sol yanımı eksilterek..''
