Mevlana hazretlerine sormuşlar, "kalp kırılınca sevmekten vazgeçer mi?" o da demiş ki "bardak kırıldı diye su içmekten vazgeçtin mi?" çok doğru söylemiş ama bu devirde yaşasaydı ne derdi çok merak ediyorum çünkü insanlar şimdi öyle kalp kırıyor ki rencide ediyorlar insan içine çıkamayacak duruma getiriyorlar.
Öyle bir devirde yaşıyoruz ki bir arkadaşımızı gerçekten çok sevmek tehlikeli çünkü hemen gay veya top damgasını alırsınız. Gerçekten bir kızı sevmekte tehlikeli o zaman da sapık damgasını alırsınız. Hal böyle olunca herkes sevmekten korktuğu için sizi de seven olmuyor böylelikle sevgiden uzak nesiller yetiştirmiş oluyoruz. Peki bu damgalamayı yapanlara sormak istiyorum. Biz insan değil miyiz? Sevmeye ve sevilmeye ihtiyacımız yok mu? Sevmeyeceksek sevilmeyeceksek niçin yapıyoruz? En iyisi ölüm çünkü kefenimiz bize sımsıkı sarılıyor o yetmiyor toprakta bize sarılıyor. O zaman yaşamaya ne gerek var?
Hele ki çocukken sevgiden yoksun bir Åekilde büyümüÅse bir insan sorunlardan hiçbir zaman kurtulamaz. Kendisi sorundur zaten belki ona sorun gibi gelmez ama çevresindeki insanlar onu hep sorun olarak görür. AÅırı kıskançtır, alıngandır, kendini hep kötü hisseder.
bana göre başka devletleri küçük görmesidir. Çünkü onları küçük gördüğü için onların dillerini öğrenme gereği duymamıştır. Onlardaki bilimsel gelişmeleri bile takip etmemiş. Biraz kibirlenmiş.
onuncu nesil yazarların niçin dışlandığını anlamıyorum. Belki sözlüğe yeni üye olmuş olabilir ama bu onların gerizekalı olduğu anlamına gelmez. Akıl akıldan üstündür demiş atalarımız yani sözlüğe geç girdi diye onları dışlamak gerekmez.