sertab erener'e açık mektup yazmış. lan bu tırnak içinde "solcu"ların hepsinin mi üslubu aynı olur, bi yılmaz özdil havası olur. okuyun biraz yaratıcı üslup yapın lan demagoji üstadları sizi.
- anne yeni pantolonum güzel olmuş mu bak bi!
- iyi işte be oğlum pantolon ne de olsa, rahat olsun, örtsün yeter.
- ya öyle de beni de iyice yakışıklı gösteriyor di mi?
- güzel oldu güzel(...)
- yakışıklı değil miyim ben ya?
- olsun oğlum. artık Allah çirkin şansı versin, o da güzel.
ya of şimdi boş konuşacağım ama dayanamadım yine. tahtaya almadı değil, iyi hatırlayın sahneyi. ilk önce jack rose'u tahtaya çıkardı. sonra kendisi de çıkmaya çalıştı ama tahta taşımadı. taşımayınca jack aşağıda kalmış oldu.
hepsi öyle denilemez tabii ki ancak uludağ sözlüğün bir liseliler sözlüğü olmasıdır. yok eleştiri, küçümseme vs yok. tespit yapıyorum sadece. bugünkü (2 Nisan 2012) "dünün beğenilen entryleri"nden açıkça görünmektedir.
-"'bir tunç tas has hoş hoşaf' der misiniz?"
-sorry?
-zıııt erenköyyy. yürrüüü boyunu görelim.
-but, tiz iz ...
-ne "but"ı len, bilip bilmeden atıp tutuyon ülkemiz hakkında neyden haberin var oğlum senin? kime güveniyon lan?
-excuse me, i dont andırsıtend
-get the hell off be get hell off. bıktı sizin bu saçmalıklarınız.
malesef bazı yazarları cahil olan sözlük. son olaylardan sonra "gitsin asgari ücretle çalışsın" diyor. neyin kafası oğlum bu? bu kadar mı cahilsin. çok çocuk yapma de, onu de bunu de ama bu ne lan. Nasıl bir istanbul şartlarıyla şırnak'ın dağ köyü şartlarını aynı düşünüyorsun? hiç mi kafan basmıyor ya. bu kadar mı yüzeysel, seviyesizsiniz ya inanamıyorum.
bir gün motor tamircisiyle kalp cerrahı karşılaşmış. motor tamircisi ona "sen de ben de aynı işi yapıyoruz. sen insanın içini açıp tamir ediyorsun, bense arabanın. ama sen zenginsin benimse halime bak. bu haksızlık değil mi?" demiş. kalp cerrahı istifini bozmadan cevap vvermiş:
kullanılabilirliği inanılmaz güzel bir sözlük. şahsım, şu an bölümleri, harika ve sirkülasyon sağlayan basit ve sınırsız favori işlevi, çok güzel çalışan kanka ekleme olayı... biri entrynizi oyladığında ya da entrynizi favorilerine eklediğinde bildirim geliyor facebook gibi.
bir gece hz. Ayşe, Peygamber Efendimiz'in (sallallahü aleyhi ve sellem) uyuyamadığını, bir şeylerden rahatsız olduğunu fark etti ve sebebini sordu. cevap olarak da "ya Ayşe, bir tane hurma gördüm ve ziyan olur diye yedim. ama biliyorum ki bu eve (fakirlere dağıtılmak üzere) sadakalar da geliyor. Acaba o hurma sadaka mıdır? diye düşünüp rahatsız oldum ve bu beni uyutmadı" diye yanıt verir.
paygamber Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem'e sadaka yemek Allah tarafından haram kılınmıştır. bir hurma dahi olsa hayatında sadakaya el uzatmamıştır.
ya şunun gibi siktiğimin başlıklarına lütfen cevap vermeyin artık ya lütfen diyorum. bu kadar mı salaksınız ya. trollün yazdığı başlıklara cevap verip ayar verdim deyip tatmin mi oluyorsunuz? yeter mide bulandıramasın şu trolller. oylamayın da cevap da vermeyin.
dil yapısıyla alakalı durum tabii ki. mesela 3 çeşit h ve 3 çeşit s harfi vardır arapça'da. He biz eskiden arap alfabesini kullanırken p'yi kullanmıyor muyduk? tabii ki kullanıyorduk. tek noktalı b harfini 3 noktalı yazılınca p olarak olkuyorduk. dediğim gibi hepsi dilin yapısıyla alakalı. dünya bizim etrafımında dönmüyor. o salak bu eksiklik liselilikleri yapmayın.
medeniyetler çatışması tezinin karşısına medeniyetler diyaloğu tezini öne sürmüştür ki bu diyalog da iki taraf da birbirine saygılı bulunur, birbirini anlamaya çalışırsa gerçekleşir. Önyargılardan, ihtiraslardan arındırılmamış ortamlarda değil.
işte böyle bir ortamda yapılan diyalog, yani şartların eşit olduğu zaman yapılan diyalog Allah'ın izniyle gönüllerin islam'a ısınmasına vesile olur der hocaefendi. Zaten cihat denilen şey de islam ile insanların arasındaki engelleri kaldırmak değil midir diye de sorar.
açıkçası ayar denilince korktum. vay be dedim bilmediğimiz bir argüman kullanılmış da ayar mı verilmiş diye. Lakin muhabir olanca terbiyesiyle gazeteci gibi güzel sorularını sormuş, aslında lisan-ı haliyle ayarın büyüğünü vermiş. kız başörtüsünü üniformaya benzetip sonra da 70 milyon farklı takma çeşidi var demiş, düşüncelerini temele oturtamamış, ulusalcı zırvalarının ötesine geçememiş. inşallah bu zihniyet bir an önce kendini düzeltir.
Diyalektik yapmayı sevmem, hiç sevmem ama bu kampanyayı eleştirenler acaba başbakanın dediği gibi bir çocuğun başını okşamış mı, bir fakirin sofrasına oturmuş mu? Bir aylık maaşının 10'da birini dahi düzenli olarak öğrenciye burs olarak vermiş mi? Hikmet aynasında böyle yardımların herkese nasip olmayacağını elbette biliyorum ama çok üzülüyorum. Bu kadar mı körsünüz ve bu kadar mı içiniz fesat oldu da yapılan bu güzelliği, gözünüzün önündeki güzelliği göremiyorsunuz, lekeliyorsunuz?
Kalpleri elinde tutan Allah hepimize temiz bir kalp, duru bir niyet versin diyeyim daha ne diyeyim...
çoğu zaman o kadarına bile gerek bırakmayacak kızdır. Gerçi bizi italya'da değil ancak köyde bulur bu kızımız ama köye gelmesine bile gerek yoktur. Bir yerden telefonunu bulsa bir mesaj atsa, bırak mesajı çağrı bile atsa istediğini yaptıracak kızdır.
---nokia mesaj sesi... 1 Mesaj alındı... ---
"selam fuzuli. ben x..."
"yarın kadıköy'de saat ikide kendine iyi bak."