sanıyorum ki bu durum kendilerini bastırdıkları için. süper ego diye açıklayabiliriz freud'a göre.
bu insanlar dışarıdan gördüklerini ayıplayıp -kısa, açık giyinen kız ya da sevgilisiyle el ele dolaşan kız gibi.- kendilerini ahlak bekçisi sanırlar.
tabi tecavüz serbest.
küçük çocuklarla evlenmek serbest.
2,3,5 kadınla evlenip(!) bir sürü çoluğu çocuğu olduğu halde hala yenilerini isteyen zihniyet bu.
neden çünkü birçoğu sapkınlık haline getirmiş cinselliği. onlara göre bu yaptıkları ayıp,günah değil de bir kızla bir erkeğin öpüşmesini ayıp.
türkçe bana yetmiyor diyen şairimizdir. sahip çıkamadık tabi her zamanki gibi bizim olan cevherlere.
(not: günümüzde kendini mevlana sanıp eserlerini başka dilde yazıp türkçe'ye çevirtenleri baş tacı yapanlara yazık.)
ne mutlu türküm diyene! sözünü gururla söyleyebilen insandır. Atatürk en mükemmel örneğidir nutuktaki sesi o kadar içtendir ki gururu sesine yansımıştır.
hayatında orlando bloom gibi bütün kadınların gözdesi bir adam varken sonradan görme küçük kardeş justinle beraber olma gafletine düşmüş victoria's secret mankeni.
herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
beni bırak göğe bakalım.
hamamönüdür sevgiliyle kahvaltıya gidersiniz. kurtuluş parkında gece arkadaşlarla çimlere oturup muhabbet etmektir.
Kısaca yanında kimin olduğu önemlidir yerin güzelliğine böyle karar verilir.
kızların istediği türden fakat tahammül edemediği erkek.
Bazen ipleri eline almak isterken bazen de gidiyoruz diyip elinden tutup götüren erkek makbuldür.
(Not: çok şey istiyoruz farkındayız.)
istanbul'un güzelliğine bakarak orayı başkent yapsaydı türkiye cumhuriyeti kurulumayacağını bilen, tüm dünya liderlerini kıskandıran türk lideri. Bu zihniyetlerin nasıl tarih dersi aldıkları apaçık ortada.
Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yârimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız ..."
Nazım ne güzel demiş kutlu olsun tüm emekçi kadınların özellikle annelerimizin günü..
resul dindarla sevdiğim gruptur. en çok da solistleriyle göze çarpar aslında kimse gücenmesin. nayino fena yapar öncelikle sonra hemşin boyları, kendine iyi bak, oy benim sevduceğum... hepside insanın içine işler.