fazla uçtuğunuza delalettir.
hele de hitler şarkısını dinlerken kavgam'ı okuyup kendinizi faşist hissediyorsanız, bişeyleri yakıp yıkma isteği duyuyorsanız o şarkıyı kapatın. ayna dan severek ayrılanları falan açın dinleyin, sakinleşin.
şuan ki maaşı 600 bin dolar fakat 2013 yılından itibaren zamanında apple'ın kurucusu -mark zuckerberg'in hayranı olduğu- steve jobs'ında yaptığı gibi ödediği vergiler nedeniyle maaşının 1 dolar yapılacağı açıklanmıştır.
Googleın üst düzey yöneticileri Larry Page ve Eric Schmidt, Hewlett Packardın CEOsu Meg Whitman ve Oracleın kurucusu ve CEOsu Larry Ellison da 1 dolar maaş alanlardan.
kaynak:http://www.medyaloji.net/...ilinda_1_dolar_olacak.htm
ciddi anlamda şaşırdığım, anlayamadığım, ne zaman biteceklerini ve kabulleneceklerini merak etmeme sebep olan sorundur.
arkadaş, bi dur bi sakinleş önce bi soluklan bi su iç.
önce bi anlaşalım, bu sene şampiyon olan kim? galatasaray.
şike mi var? size haksızlık mı yapıldı? hayır.
geçmişte bi uefa ve süper kupamız var. evet. bunu sizin ağzınızda zilyonuncu kez duymak onur verici allah olmayanlara da versin, (biraz zor ama denemekten ne çıkar), neyin kafasını yaşıyosunuz şimdi onu bi tartışalım.
sümükleriniz aktı hüngür hüngür ağladınız topları dişledi futbolcunuz maç sonunda, hala neyi ispatlama çabası
bi kendine gel bi sakinleş git yarım kilo dondurma al bi romantik komedi aç yatağına gir izle maksimum bir hafta sonra geçecek bu depresyonun, burda oraya buraya saldırdıkça kendini harap ediyosun yazık üzülüyo insan.
edit: cidden hem lig birincisi hem şampiyon ne alaka anlamadım *
anladığım kadarıyla kendisi de istemiş hayatı boyunca fakat sahip olamadığından mıdır nedir aklı fikri hep orda, iki lafından biri bekaret, kızlık zarının gündemi..
bu kadar mı düşülür diye düşünüyorum. bu kadar mı iğrençleşilir.
insanlar için şaka bile olsa bu kadar aşağılayıcı konuşmak onları delinen bir zardan ibaret görmek, bakireyse şöyledir değilse böyledir demek bu kadar kolaysa ben de bir karakter yorumlaması hakkını görüyorum kendimde. adamlığınız zarın sağlamlığıyla doğru orantılı kanımca.
yaklaşık bir haftadır aynı acı, aynı lanet sabahlar..
o kadar zor ki bazen dayanması, beklemesi, sabretmesi..
o soğuk duvarların karşısında sakince beklemeye çalışmak, yüzünün şekilden şekle girdiğini bile bile telefondan yüzüne bakmak..
denemediğim şey kalmadı evet.
bu sonu haketmiyoduk ikimizde ve bu acıya artık bi son vermenin vakti geldi..
denemediğim yol kalmadı ama olmuyo.
bu kabız denen illetin tek sebebi sensin ve benimle oynadığını biliyorum..
gidiyorum..
(eczaneye)
12/5/2012 tarihinde saat 21:10 civarlarında yaşanmış olan galatasarayın şampiyonluğuyla birlikte büyük konuşan fenerli erkek arkadaşın/ kankanın/ aile fertlerinin yaşadıkları hazin sondur. bir galatasaraylı için bundan güzel zevk ve eğlence olamaz.
tıp bu kadar ilerlemişken ve dna nın ömrünün yüzyılları aştığı gerçeğini unutmazsak kloladığımzda aynı adamdan farklı karakterlerde biri ortaya çıkma olasılığı yüksek olduğundan karar vermesi zor durumdur. evet etik değil, evet o iş yaş ama olsa neden olmasın? atatürkün gençliğinden kalan veya mezardan çıkarılacak bir örnekle klonlanması fikri gayet makuldur. aynı zeka aynı kişi işte yalnız biraz erken ölecektir.
asıl sorun; ne kadar acıdır ki adam gibi bir adam daha gelmedi ve adam olanlarıda kaybetmekten başka birşey yaşamıyor milletimiz. kaybedilene göz yumuyor yoluna bakıyor çabuk unutuyor. ve ne kadar acı ki oturup atatürkten bir tane daha olsaydı diye düşünüyoruz aptal aptal. sanki bu ülke bir atatürk daha yetiştiremezmiş gibi.
kimine ironi kimine saçma sapan bi kelime oyunu gelebilirdi bu söz.
kimi için günün birinde yüzünde ufak bir gülümseme etkisi yaratabilirdi.
öyle boş geliyorki bazen hayatı kurallar çerçevesi içinde yaşamaya çalışmak.
hangi kurallar?
kimin kuralları?
kim için yaşıyorsun?
neden sigara içmiyosun ve neden içkiyi bıraktın?
yanlış olan neydi ki bunlarda ve hangi doğrunun peşindesin?
kim anlayabilirki beyninde kurduklarını ya da nereden bilebilirler ki ne istediğini?
hayatta insanları izleyerek geliştirdiğin stratejiler seni nereye kadar koruyabilir?
ali gelip fhdnıfofm dediğinde bu ifadeyi takınmalıyım veli gelip gskndılsms dediğinde böyle davranmalıyım diye kendine ördüğün cepheler nereye kadar saklayacaktır gerçek duygularını?
ve bir gün gelir, hiç beklemediğin anda hiç beklemediğin hazırlıksız olduğun bişey söylerler sana..
bu bazen en yakınından bazen bir yabancıdan gelir.
işte o zaman soracağın soru: bu nedene canımı yakıyo ki? olacaktır.
neden canının yakıyo ki sana edilen bu itham.
öyle olduğundan mı? kalpsiz bir pislik olduğundan mı üzülüyorsun gerçekten?
yoksa kendini gizlediğin bu maskenin ağırlığı ve pişmanlığımı seni üzen??
en büyük problemimizdir bu bizim nesil olarak. götübaşı nasıl dağıtırız arkadaş? ergeniz biz amk. neden gidip içmiyoruz eski sevgilimizi arayıp bağırmıyoruz? neden karıya kıza bakıp osbir çekmiyoruz? neden biskolata erkeklerine bakarken ağzımızdan akan sular için bi tas bulamıyoruz. ayyy tonguçcaaan neden bugece buluşmuyoruz? şeklinde nedenlerle biçilmiş ergenlikle taçlandırılmış fakat bunu 30 yaşında olan adamın bile yaptığını varsayarsak abazalıkta diyebileceğimiz problemler silsilesidir.
anneler günündeneden bi allahın kulu şehitliğe gitmiyo? gidenleri desteklemiyo? neden anasını sattığımın bi günü am göt meme yerine ulan bi de dağda toprak için bi kaç ibne tarafından öldürülen ama harbi ölüme giden şehidimiz vardı bizim bunların anası babası vardı hani sanki 20 yıl bok yoluna büyütmüş gibi dağlara yollayıpta vatan sağolsun diyebilen hani bir gün olsun elini öpüpte anneler günün kutlu olsun allah sabır versin demek gibi bir gayem olsa nasıl olurduı acaba diye düşünmüyoruz? çünkü biz boku bokuna yaşıyoruz. biz adamlığımızı klavye arkasında konuşturup iki adım atamayacak kadar koca kıçlara sahibiz. selametle.
eğer hergün farklı birşey yaşayıp hep aynı ortamda olduğunuzdan ve diğer herkes gibi aynı sıkıntıları çektiğiniz halde herkes gibi isyan ediyorsanız; içten içe küfrettiğiniz hayatı sorgulayıp ergenliğim bitti la benim derken ergen olduğunuzu hissediyorsanız; birileri size liseli diyorsa ve bu lafın altında güldüğünüz halde eziliyorsanız içten içe bitecek oğlum az kaldı diye söyleniyorsanız, kısacası okula otobüsle gidip geliyorsanız cam kenarına oturduğunuzda felsefik cümleler kurup kendi beyninizi sikeceğiniz anlamına gelmektedir. hayatı sorgular bu ergen, insanlara bakar ve hepimiz birer yaratığız ve bu uğraşlarımızın amacı ne diyerek kendi kendine bir illuminati oluşumu kurar aslında zihninde. hayat boştur onun için. erkek/kız arkadaş bi zaman kaybıdır, tatmin aracıdır aslında. neden soruları ardarda gelir birbirini kovalar. neden yaşıyorum? neden okula gidiyorum? neden susmak ve kafa sallamak zorundayım? neden bi sevgilim var ve neden seviyorum? neden karşı koltuktaki amca gözlerini dikmiş bakıyo? neden kenardaki çingene bu kadar pis kokuyo? neden şu adam kafasını cama yaslamış burnunu karıştırıyo? bu koku nerden geliyo?? işte o anda uyanmış ve hayatın acı sillesiyle sarsılmışsınızdır. o koku sizi beyninizin saçma sapan oyunlarından çıkarmış ve işte burda demiştir. bu yüzden, bu koku yüzünden bu yaşam mücadelesi. inersiniz otobüsten koku ağır gelmiştir evet ama o koku bir cevaptır hayatınızın akışına. cevap:sen otobüse binen bir halk ocuğusun evladım fazla düşünme bunları.
kendinizi sözlüğün derinliklerine bırakıp başlık başlık gezerken yaşadığınız duygu karmaşasıdır. her başlıkta farklı bir heyecan baş gösterir kendinizi kaptırırsınız. ve tam o sırada kapı çalar gelen üst kat komşusunun güzel kızı fadimedir, tuz istemeye gelmiştir fakat size bakışları manidardır... ***
hanzodan daha iyi ve yaratıcı bir kullanımdır fakat bu hanzonun hanzo olduğunu ve sözlükte troll adı altında sayısının binleri aştığı gerçeğini değiştirmez özellikle cinsiyetleri erkektir. (bkz: cinsiyet faşizmi) *
vehametini düşününce insanın tüylerini diken diken eden durumdur. eh be kardeşim sen kimsin ki bakanın karşısına öyle hakaret eder gibi iki ayağınla yürüyerek çıkıyosun hayır adam bide iki ayağını kullanıyor şaka gibi! bari seke seke çık utanmaz herif. hadi düşünmedin yürüyerek o huzura kabul edildin e bari iki takla atta görsün senin saygını hürmetini değil mi? allah beterinden korusun.
satılan hor görülen her gün iki kuruş paraya birlikte oldukları erkeklere hoş görünmek için hayvanlara üetilen şişmanlatıcı hapları kullanmak zorunda bırakınla güzel masum fakat sömürülen kızlardır. bangladeşin hali yannsır yüzlerine. insan haklarının asıl temsilcilirenin bir diğer tastikli onaylı başarılarıdır. vicdan der insan var mı vicdan?
vatanı, toprağı, millet, bağımsızlığı devlete yüklemiş vatandaşın sözüdür. devlet onun anasını beller ama o vatan millet için sabrettiğine savaştığına inanır. özellikle türkiye milletinde yüzyıllardır süregelen devlete bağlılık bağımsızlık için verilen mücadelelerin devlet için devleti kurtarmak için yapıldıına inandırmıştır milleti. türk milleti özgürlüğüne düşkündür fakat devlete daha bir düşkündür. güç karşısında boynu kıldan incedir.
enteresandır.-bu türe sözlük ortamlarında çok rastlıyoruz- ironi yapmaya çalışırken dibe vuran komik olduğunu sanırken gerçekten insanların değerli olarak nitelendirdikleri bazı konulara hiçbir sorun teşkil etmediği halde saldıran liseliyi ergenus diye ezerken otuzunda hala kişiliğini oturtamamış, insanlarla alay ederek üstlerine basıp ezerek dünyayı seyredip tecrübe edindiğini iddia eden ve bununla övünen canlıdır. bazen bilgili birikimli olmak ne kadar önemli oluyorsa yazmak, iki lafın belini kırmak için; vicdanda o denli önemli oluyor arkadaşım zira iki lafın belini kırarken hiç farkında olmadan birinin kalbini kırıyosun. önemli mi? bi kaç güne unutacak belki hatta sende unutacaksın ama nasıl bir katil bir kere adam öldürdükten sonra bundan korkmaz hale geliyorsa sende bir kere düşünmeden yaptığın hatayı düzeltmediğin takdirde hep aynını yapacak kişiliğini törpüleyecek değerlerini kaybedeceksin. önce insan olmak önemli derlerya harbi öyleymiş. insan mıyım? tartışılır. (eleştirirken ironi yapan arkadaşlar alındılar galiba sözüm size değildi)
ekmeği bulmak zor değil artık vesselam kuru ekmeğe muhtaç olanlar adına yazılacak yazıların devri geçti. devir teknoloji devri. devir götü başı dağıtıp bir tane dünya meselesine yaklaşmama devri. devir düşünmeme devri arkadaş. robotluğa doğru atılan adımlarımız sağlam, kuvvetli.
televizyonda izlediğimiz dokuz yerinden bıçaklanan genç kıza vah vah demekten öte şaşıramıyoruz bırak tepki göstermeyi üzülemiyoruz artık. öylesine doğal ki bu yaşanan. öylesine doğal ki deprem, öylesine doğal ki komşunun aç yatması kardeşim o kadar doğal ki. 600 lira maaş için girdiği inşaattan 3 ay boyunca maaşını almayıp zaten sigortasız olduğu için bir kazada hem işinden olup hem kolsuz bacaksız kalması vatandaşın öylesine doğal ki!
sözün söylenmekten çekinildiği memlekette söylenen sözde kullanılan cımbızın suçluluk delili olarak mahkemeye sunulması o kadar doğal ki..
kuru laflarla dalga geçilen devirlerden gelip davası uğruna can veren gençleri seyredip sustuğumuz ortamlar varya hani; kuru söze muhtacız işte o anlarda. bir sessizlik fırtınası kopuyor tan da
kuru söze muhtacız.
redd grubunun şarkısıdır. klibi ve grup elemanları etkileyici. sözleri:
istemiyor artık canım
Hiç üzülme umrumda değil
Hoşçakal derim
Benim için artık bitti
Geri dönmen umrumda değil
Hoşçakal derim
Hiç bu kadar acıtmadı
Hiç kimse senin kadar acıtmadı canımı
Önce gözümü bağladın sonra zamanı yavaşlattın sonra durdurdun
Dünya yeniden dönüyor
Telefonda ağlıyorsun gözyaşların umrumda değil
Hoşçakal derim
Yan birazcık anla canım, kül olsan da umrumda değil
Hoşçakal derim
Hiç bu kadar acıtmadı
Hiç kimse senin kadar acıtmadı canımı
Önce gözümü bağladın, sonra zamanı yavaşlattın, sonra durdurdun
Dünya yeniden dönüyor
Dön be dünya daha hızlı dön..
Dünya yeniden dönüyor
klibine ve dolayısıyla şarkıya buradan ulaşabilirsiniz.
facebook icadıdır. ergenuslara gün doğmuştur. (ergen olmak suç değil ama topla kendini) zira düşünülünce adam hafta sonu taksime, beyoğluna vs. gitmiş ama bunu kimse bilmiyo e okulda da anlatarak ne kadar popüler olabilirki işte bu noktada facebook gelin yavrularım sizin için ne yaptım diyerek bir nine edasıyla ergenusları etrafına toplamış ve bu yavrucaklar halihazırdaki yenilik karşısında göz yaşlarını tutamamışlardır.
geçenlerde arkadaşım anlattı onun arkadaşlarından biri facebookta fantiriforfor ile caddebostandayız yazmış. arkadaşım fantiriforfor mesaj atmış -
''ben evde uzandım tv izliyorum lan ne caddebostanı?''
cevap:
+''çaktırma kanka bende banyo yaptım sunger bob u izliyorum''
işte böyledir şahsın hali. sadece ergenlerde değil daha kendini bu yolla popüler göstermeye çalışan bir çok tip bu yola başvurmakta. ergenlere lafım yok zira bende öyleyim ama ergenlik dürtülerine hakim olamamak ayrı. durmak lazım. sakin olmak lazım. he mi gardaşlarım?
Bir gunü çok iyidir bir gunü tamamen beterdir ya insanın bir gün gulerken ertesi gün hersey ustuste gelir. Düşünürken boğulur insan. Gozunden bir damla yas süzülür. Öyle bunalirki bazen isyan eder bazense gücü bitmiş pil gibi tükenir salar kendini. Ne amacsizlik ne faydasizliktif bu? Sizi uzenler gelir özür dilerler bazen ama bu daha çok yorar düşünmeden konuşan bu portreyi taslamak gelir icinden Sanat düşmanı bir manyak gibi. Fakat Buda düşüncede kalır peki dersiniz gecersiniz.
insan olabilme anlayışının değiştiği sınırların her gecen gün gerilediği bu donemde sahip olmaya kaybetmemeye calismaktir bir takım degerleri. Bolluk arttıkça sefaletin arttığı bu yıllarda vicdanına sahip cikabilmektir. Yitirmeden,eksiltmeden..
Yasananlara kayıtsız venc beyinlerin curumesine göz yumanlara isyan edebilmektir 2000 lerde insan olmak.
Deniyorum.
puslu ve sessiz bir gece de ya da güneşli ve neşeli bir sahil kasabasında başlamış olabilir herşey, başlayış şekli ne kadar romantik olursa olsun sevemez insan bazen. samimi bulamaz karşısındakini bazense samimi bulmak istemez aslında. hep yalan söylüyormuşçasına sorgular kafasında, inanmaz, esprileri komik gelmez. fiziği güzel olabilir, gülüşü gözleri aranılan özellikler bunlar olabilir. sürekli aşk böcüklüğü yapabilir bu kişi ama olmaz işte. taş kalpli derler size. desinler dersiniz. soğuksun derler umursamazsinız. bazen kalbinizden bir şeyler akar ama durdurursunuz. durdurur insan. durdurmak, engellemek zorundadır.
ilk kez bugün hissettim ben de bıraktığın yegane şeyi sevgili. unutmuştum, umursamıyordum hatta mutluydum fakat ilk kez bugün farkına vardım yakalandığım hastalığın. sana benzeyen tüm erkeklerden kaçtığımı, iltifat eklemeli cümleler kuran her insan evladından tiksindiğimi farkettim. beceremediğimi anladım. ilk kez bir şey düştü kalbime hissettim, biraz durdu, gülümsedim. daha sonra buna karşı nasıl bir savunma mekanizması geliştirip kendimi nasıl eski moduma soktuğumu gördüğümde farkettim. durumun vehametini o an anladım. aşağılayarak kendimi rahatlattığım insanın iyi niyetine olan inançsızlığımın benden kaynaklı olduğunu anladım. hiç kimseyi beğenemedim. hep eksikleri vardı. megalomanlık değil hayır bu kaçıştı. hissetmiyordum, ilgilenmiyordum. aşk hissedilir dediklerinde unuttuğumu anladım. yaşadıklarımı unutayım derken sevmeyi unuttuğumu hissetmeyi unuttuğumu anladım. yapmalıyım dedim aşmalıyım bu sarpı. aşamadım. eski hayatıma eski alışkanlıklarıma geri döndüm. sırama oturdum testimi çözdüm. bir boşvermişlik içine girdim düşündüm. deli gibi sarhoş olmak istedim ağlamak için, içimdekileri dökmek için. ama yapmadım. geçici olacağının, bunun yeterli olmayacağının farkındaydım. 'sen bıraktın sevgili ama sanma ki özlediğim sensin. tek özlediğim beraberinde götürdüğün şuan ki eksiklerim.' işte bunları yazdım.
