bir takım konularda artık şöyle şeyler duymaya başladık,
"ulan türkçe olimpiyatları yapıyoruz, dünyaya türkçe ögretiyoruz, shopping fest gibi kavramları kullananlar var bu nası iş?"
daha çoğaltılması muhtemel homurdanmalara neden olmaya başlamıştır bu olimpiyatlar, bugün okudugum başka bir yazar bunun nasıl desteklenmesi gerektigi ile ilgili bir yazı kaleme almıştı, bu diyordu, bazı insanımızın okullarda yaptıkları çabaların sonucu, biz bunu nasıl dünyaya şamil hale getiririz, yazarlarımızı bu yoldan nasıl dünyaya tanıtırız, diyordu.
abdurrahman dilipak ise bunun olimpiyatların türkçe sinema, türkçe kitap. türkçe yazılmış tiyatro eserleri festivalleri ile desteklenmesi ile bunun dünyaya şamil hale getirilecegi, ülkemizin sanatta bu yolla ilerlemeler kaydedecegini belirtiyordu.
vesayet bitti, vatan evlatlarının hiç te yobaz olmadıkları bilakis sanatın ve siyasetin aslında piçlerin baskısı ile geri bırakıldıgının bir kanıtı degil mi? vatanından uzak hocanın açıklamalarını bugün radyoda kendi agzından dinledim, bir takım satılmış orospu evlatları yüzünden vatanına yine dönmeyecegini belirtiyordu, yazık bu güzel ülkeye ve onun garip bırakılmış evlatlarına...
italyan tipler ancak konusmadıkları anlarda bir karizmaya sahip, konustukları anda ise agzının üstüne vurasın gelen tipler olduğu gerçeginden hareketle dillendirilmiş hededir.
ne kuş ne deve tiplemelerin türkiye gibi ülkelerde yaptıgı solculuktur, bakarsın piçi abd de dogar ama kendisi nazım ı anma etkinliklerinde başroldedir, deniz gezmişler için agıtlar yakar, biraz para kazanıyorsa bilmem ne klüplerinde hükümete karşı cuntacılık faaliyetlerinde bulunur, degişik tiplerdir. onların devrimciligi dinsizliktir, ateizm propagandasıdır yoksa komünistligi bile becerecek bir gelenekleri asla olmamıştır, zira deniz gezmiş için öldürdügü israilli diplomatın karısı eşimi mossad öldürttü diye açıklamalarda bulunmuştur.
hertürlü müzmin muhalefet olan bu kesim yapılan olayın nitelgi ile ve niceligili ile ilgileri yoktur, onların amacı sürekli bagcı dövmeye çalışmaktır, sürü psikolojisine sahip bu güruh gereginde jop yemeyi nimet sayar, kendisini sürekli aşagılatmaktan bir nevi hoşnutturda, bu kesim sürekli işçi yoksul muhabbeti yapar ama asla onların sorunlarının çözümünden yana tavır koymaz, onların sorunlarını umursamaz bile çünkü umursarsa kendisinin yerelleşeceginden korkar.bir tarihte inşaat mühendisleri odası dergisi elime geçmişti, ankara ya yapılan alt üst trafik geçitlerini eleştiriyordu bir vatandaş yazısında kullandıgı cmle aynen şöyle idi, " toplum belirli bir gerginlikte tutulması gerekir bundan dolayı trafik gibi gündelik hayatın gerilim noktalarını çözmek, toplumsal olarak uygun degildir" böyle bir hastalıklı düşünceyi düşünebiliyor musunuz? melih in ilk yaptıgı geçitlerden olan mithatpaşa köprüsü üzerine bir degerlendirme idi.
meslek odalarını ideolojik örgütlermiş gibi sadece komünistlik üzerine yayınlar yapmları meslektaşları ile ilgilenmemeleri, küçük binde 1 lik partilerin neredeyse tüm giderlerini karşılayan bu odaları mecburen gittiginizde kusmamak için kendinizi zor tutarsınız bıyıgı çenesini kapamış tipler, duvarlar komünist tiplerin fotoları ile doludur.
örnekse kendi odamız olan mimarlar odası, üyelerine işçisin sen işçi kal muamelesine devam eden bu oda, üyelerini işçi bırakmak, emeklerinin karşılıgını alamasınlar diye, didinip 5-9 yıl arası biten okullarının sonucu alabildikleri imza yetkilerini tanımamakta, imza atmak için şirket sahibi olmayı zorunlu kılmaktadır, bir çok arkadaşım çok büyük projeleri çizmiş ama büroda çalışan oldugu için imza başkalarına kalmıştır, bu emek hırsızlıgı degilde nedir?
allah, yüce yaratıcının 99 güzel isminden/sıfatından bir tanesidir ve bu 99 isimden hiç birisi "tanrı" degildir.
tanrı diye hitap etmek, allah ı tarif eden sıfatlarını tanımadıgını, onu sıradan kabul ettigini gösterme şeklidir ki çok yanlıştır. allah ın isimleri aynı zamanda onun kudretli yaratıcılıgının sıfatlarıdır.
tanrı, yunan mitolojisinde yerini bulan, insansı özellikleri olan yaratıklar olarak resmedilmişlerdir. allah tanrı degildir, tanrı allah degildir.
allah a ısrarla tanrı diye hitap eden bünye, gerçegi kabullenmiş bünyedir.
bu millet bunu asla unutmadı, chp neden darbe dönemleri hariç iktidar koltuguna oturmuyor, neden chp ye bulaşmış hiç bir isim milletce kabul görmüyor sebebini düşünürseniz, ezan ı yıllarca tanrı uludur diye ulutanlar, kur an ı gömerek saklamak zorunda kalan dedelerin torunlara kalmış iç sızısını görürsünüz altında, dede erik yer, torunun dişi kamaşırmış.
1. aysun kayacı, "ulan ben tırnaklarımla kazıyarak yaptım bu ismi, göbegini kaşıyan 3-5 yazara mı bırakacaktım ismimi."
2. aysun kayacı, hadi be, bak aglamak istemiyorum, o benim babam degil diorum size.
yani her türlü aysun kayacı dır nickide, nick seçmeyi aklına getirecegini sanmıyorum, onun bırakın nick seçmeyi, göbegini bile kaşıyacak zamanı yok, göbegini bile başkaları kaşıyor olmalı, manken ya, parayı vurmuş kesin.
cevabı içinde sorudur, islam ın demokraside yeri varsa demokraside vardır, yoksa yoktur, başörtülüye zulm /yasak varsa, başına bir şey gelmeyecekse birisini sevi sevmedigini söyleyebiliyorsan kimse kusura bakmasın orası faşizm in ideolojisinin dikte ettirldigi yerdir.
endülüs ü okumak lazım, endülüs nasıl yıkılmış ve islam toplumdan nasıl kazınmış okumak lazım bazı olayları daha iyi anlamak açısından, o raya dikkatli incelerseniz aslında zamanımızda ergenekon gibi çeteleşmelerin hangi elde oyuncak oldugunu anlamak çok kolaylaşır, izlenen stratejilerin birbir aynı oldugunu görrürsünüz.
türk milletinin büyük liderlerinden muhsin yazıcıoglu için söylenmiş, tüm ideolojilerden arınmış saf bir hareket haline gelmiş, resmi ideolojik dayatmaları,lideri şehit edilmesi ile sırtından atmış büyük birlik hareketinin, liderlerinin şehadetinden sonra yaşadıkları hüzündür.
hayrın ve şerrin sahibi yüce allahtır, ondan geldik yine dönüş onadır.
son günlerde gündemde olan türkan saylan dan dolayı inanılmaz bir egitim fetişi yaşanmakta, genç kızları okutuyormuş, peki okutuyor ama, ona bir yaşam dikte ederek, başını kaparsa bursu kesiliyor, iddianameye göre pkk lı olabilir ama ailesinde bir allah diyen varsa bursu kesiliyor, peki bu egitime destek midir yoksa halkı hani diyorlardıya, üç paraya oy satıyorlar, kendileri bu üç paralık burs karşılıgı bu kızlardan hayatlarını satın alıyorlar, bu kızları askeri okul ögrencileri ile tanıştırıp modernleştirmesine nedemeli.
madem egitim bu kadar fetiş neden fethullah gülen tu kaka ilan ediliyor anlamak mümkün degil, adam sadece abd de 200 okul açmış, dünya genelinde binlerce okulu var ve türkçe olimpiyatları gibi inanılmaz bir organizasyonu var, daha onlarca organizasyonu var, ya digeri, pkk lılara burs veriyo ve o istanbulda arabalarınızı yakan herifler bunlar, iddianame de bizzat geçen ifadeler bunlar, o gazimahallesini yakanlar var bunların içinde, nasıl bir fetiş bu, cüzzam ı tedavi etmiş, peki o ailelerin evlatları şimdi nerde ne yapıyor bir araştıran var mı acaba?
19 olayına uysun diye mayıs ayını 19. ay ilan etmek, başlıgın aslı böyledir, hani bzaı 19 cu sapıklar vardır, kuran ı kendi uyusmuş beyinlerinden uydurdukları 19 mucizesine uydurmak için, 2 ayeti kur an dan atmaya kalkarlar, böylesi denyoların yapması muhtemel hadisedir, 19/19/1919 şeklinde ifade edilebilir o zaman.
* abi ortada ki 19 ne ki diyene,
- mayıs olum, haberin yok mu, darbe hükümeti mayıs ı 19. ay ilan etti.
bir gün önce, karma puan 54 iken, bi gün sonra - bilmem kaça inişse, hay ben böyle degerlendirmenin içine deyip, entrylerdeki ayar dozunu tavan yapması.
hani turuup gibi adamlar, hadi abi gidiyoruz diyince, kalp krizi geçiriyor, beyin amcıklaması geçiriyorya, malum bu insanlar, hor kullanılmış bünyelere sahip yaşlı insanlar oldukları için, çokta ugraştırmamak lazım, gata yı yanlarına getirip, odadan canlı baglantılı çapraz sorgular, yargılamalar ile 5 yıldız cezaevi olur.
not: gata ya gidip gelmeyenler için,
sözleri yahya kemal e ait şarkıda hümeyradan geliyor,
pek çok giden memnun ki yerinden dönen yok seferinden.
başlıgın aslı, dna şifresini çözen bilim adamının allah a iman etmesi olacaktı.
8 yıl önce insan dna sının şifrelerini çözen bilim insanı francis collins in, dna şifrelerini çözdükten sonra gördügü muhteşem alemin ancak bir yaratan tarafından var edilecegine iman etmesidir, bununla ilgili kıymetli yazarın köşe yazısı aşagıdadır,
laikligi faşizm olarak algılayan, dindar insanların, insan haklarından kaynaklı taleplerini bile kahrolsun şeriat mantıgı ile ele aldıkları için ve en ufak bir hadise de dahi sokaklara dökülüp kahrolsun şeriat mitingleri yapmaları ile ün yapmış zavallılar bütünü. böyle yaşamaktansa yaşamam kardeşim.
sözlüge kalitesi ile düzey getirmiş altıncı neslin, övünme cümlesidir, düzeyli yazılar ile okuyanı germeyen, imla hataları ile insanı kasmayan kısaca huzur kardeşim işte, okudugundan keyif alma hali.
mahalle arası futbol deyimidir, topa çok sert bir şekilde ayagın burnu ile vurmaktır. size denk geldiginde acaip yakar çarptıgı yer, futbol maçı öncesi, abanmak yok teknik oynayalım diye sözleşilir.
--spoiler--
Ergenekon davası kapsamında aranan ve ABD de olduğu belirlenen Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) Başkanı Gülsever Yaşer ile tutuksuz sanık emekli Orgeneral Şener Eruygur un mütevelli heyetinde bulunduğu Sağlık ve Eğitim Vakfı (SEV), Türkiye Büyük Locası kayıtlarında "Loca kuruluşu" olarak geçiyor. SEV, Ergenekon iddianamesinde de ADD, ÇYDD ve ÇEV ile birlikte eylem birliği içinde gösteriliyor. Daha önce de SEV, ÇYDD ve ÇEV in Dünya Kiliseler Birliğinden yüklü miktarda maddi yardım gördükleri ve Protestan misyonerliği ile olan ilişkileri MiT raporuyla belgelenmişti.
--spoiler--
Danıştay II. dairesine Alparslan Arslan adlı saldırganın gerçekleştirdiği silahlı eylemidir. Alparslan Arslan bu saldırıyı, Danıştay II. dairesinin türban hakkında aldığı kararlara tepki olarak gerçekleştirdiğini ifade etmiştir. Ancak Ergenekon iddianamesi'nde Danıştay Saldırısı'nın Ergenekon terör örgütü'nün talimatıyla gerçekleştirildiği savunulmuştur.25 Temmuz 2008'de kabul edilen Ergenekon soruşturması iddianamesinde Danıştay Saldırısından sorumlu olarak Ergenekon örgütü gösterilmiş ve azmettiricisi olarak emekli Tuğgeneral Veli Küçük gösterilmiştir
Saldırı sonrasında, Danıştay ikinci Daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin ölmüş, aralarında daire başkanı Mustafa Birden'in de yer aldığı dört üye daha yaralanmıştır. Arslan, saldırı sonrasında kaçmaya çalışırken Danıştay'da görevli polis memurları tarafından yakalanmıştır.
Saldırıya Türkiye'deki belli kesimlerden tepkiler gelmiştir.
(buraya çok dikkat, 2009 dan bakıldıgında durum nasıl gözüküyor peki sayın eski cumhurbaşkanı bu açıklamayı tashih etmediler hala) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 19 Mayıs 2006'da yaptığı açıklamada, "saldırının sadece Danıştay'a değil, laik devlete de yöneltilmiş olduğunu" söylemiştir.
Saldırıdan sonraki gün kaldırılan Yücel Özbilgin'in cenazesi sırasında bazı kesimlerce irticaya ve irticanın oluşmasına imkân verdiği iddia edilen Tayyip Erdoğan Hükümeti'ne tepkiler yağmıştır. ( tepkilerin organize oldugunu bugün iddia edilen ergenekon terör örgütü iddianamesinden göreniyoruz) Cenaze namazı öncesi ve sonrasında "Türkiye laiktir, laik kalacak" sloganları atılmış ve cenazeye gelen AKPli hükümet üyeleri "katiller dışarı" sloganları ile protesto edilmiştir. Cenazeye gelen yargı ile YÖK üyeleri, cumhurbaşkanı ve askerler ise göstericiler tarafından alkışlanmıştır!!!!!!!
bugün 17 mayıs 2009, danıştay da bu menfur saldırıyı kınama ve öldürülen arkadaşları mustafa yücel özbilgin i anmak için bir araya gelen özbilgin in çalışma arkadaşları, ergenekon iddianamesini yazan savcıya teşekkür etmek yerine, olayı aydınlatmaya olan kararlıgını tebrik etmek yerine ne diyorlar bir bakalım,
--spoiler--
yapılan Törene Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, Yargıtay Başkanvekili ihsan Akçin, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok, Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mustafa Kökçam, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay'ın bazı üyeleri ile Danıştay mensupları katıldı.
Danıştay saldırısıyla ilgili bir konuşma yapan Danıştay 5. Daire Başkanı Salih Er, Türkiye'de türban sorunu yokken bu konuyu kaşıya kaşıya günümüze taşıyanların bu saldırı karşısında bugünde düşünmesini istedi.
"Yargı mensupları yerine ulemayı koyanlar, onlara danışarak hareket edenler, bulundukları makamın ağırlığını, sorumluluğunu duymaktan uzak olanlar bugün yeniden düşünmelidirler." diyen Er, katilin geçmişteki söylemleri üzerinden sonuca varmayı yeterli görenlerin de bilgi kirliliği, yönlendirmeler karşısında düşünce pencerelerini biraz daha aramaları gerektiğini savundu.
Mustafa Özbilgin'in yitirilişinin kendilerine büyük bir acı verdiğini ama hukukçuların kenetlenmesini sağladığını ifade eden Er, şunları söyledi: "Ben bir düş gördüm. Ülkemin Başbakanı Danıştay'a sahip çıkıyor, türban kararından sonra 'Bunlar bu gidişle evin içine de karışacaklar. Efendi bu senin işin değil Diyanet'in işi. Yasamada, yürütmede bazı adımları atarız ama Yargı'daki adımı bizim atmamız mümkün değil. Açık konuşuyorum Danıştay'da birçok engelle karşı karşıyayız.' diyenleri hukukun üstünlüğünü tanımaya çağırıyoruz. Ülkemin Başbakanı yargı kararlarına saygı duymayı, herkesin içine sindirmesi gerektiğini söylüyor. Can Dündar'ın dediği gibi saldırganlığa zemin hazırlamamak için 'Başbakan nasıl konuşmalıdır'ın dersini veriyordu. Ülkemin savcıları insan onuruna sahip çıkıyorlar, soruşturmaların gizliliği konusunda büyük duyarlılık gösteriyorlardı. Sabahın erken saatlerinde evlerin arandırılıp, anlatımların yanlı yandaş basına aktarıldığı, devlete yıllarca hizmet etmiş kişilerin gözaltına alınma sürecinde örselenmiş ruhların bırakıldığı, ceplerinde kalbi kırık ömürler ve tansiyon hapıyla dolaşmaları yaratıldığı dönemleri kınıyorlardı. Geleceğin Türkiye'si soruşturmasının savcısı, insan onurunu güvence altına alan bütün kuralların, insan hakları kapsamında olduğunun dersini veriyordu."
Salih Er'in konuşması, salonda bulunanlar tarafından uzun süre alkışlandı.
--spoiler--
görüldügü gibi ailesininde oldugu bir ortamda, yargının en üst seviye de katıldıgı bir ortamda, danıştay 5.dairesi başkanının yaptıgı konusmadır, saldırı katil alparslan aslan tarafından başörtüsü için işlenmiş, ergenkon iddianamesini yazan savcı da hukuktan anlamayan adamın birisi imiş, başbakan da demokratik degilmiş!!!!
yani törende atılan sloganları hatırladınız mı, hükümet defol, kahrolsun şeriat, mahkeme başkanları baro başkanı ve komutanlara alkış, zaten o komutanların en komutanlarıda ne diyordu ortaya 30cm zırh delen law silahları için bunlar boş, peki aynı kazıda 15 tane de dolusu bulunmuştu, peki anamuhalefet ne dedi o boş law silahları için, "silah degil onlar boru", peki özbilgin in çalışma arkadaşları ne diyor, "ergenekon savcısı haddini aşıyor", sizce bir yanlışlık yok mu burda? en çokta ailesine kızıyorum, dag gibi babanı öldürmüşler yigidim tüm bu olanları trene bakar gibi mi izliyeceksiniz, ne zaman konusacaksınız?
bugün öldürülüşün 3 yılında danıştayda törenle anılan danıştay hakimi.
mesai arkadaşları, kurum başkanları ve en acısı ailesi tarafından ihanete ugramış, davasının saptırılmasına bütün bu isimlerin gözyumdugu, 5. daire başkanını törende yaptıgı, ergenkon konusması ayakta alkışlanmış aslında ismi üzerinden ergenekon sanıklarına destek verilen, hala ismi kullanılan bir isim mustafa yücel özbilgin.
katili alparslan aslan ın ergenekon la birlşetirilen davası gözardı edilerek, sanki ilk agızdan ifade ettigi "türban için yaptım eylemi" ifadesi gözönüne alınarak yapılmış hedef saptırıcı, katil in bak dedigini gören ama kendi hukuk sistemine gvenmeyen bir konusma. tıpkı ankarada kısa bir sürede yangından mal kaçırır gibi hiç birşey arastırılmadan bitirilmiş davası gibi, gerçeklere gözünü kapatan bi konuşma.
bu konusma bana çok acı veriyor, bu insanların türbanla alıp vermeediginin ne oldugunu artık anlıyorum, gizlenmez heyula ergenekon terör örgütünün ucu nerelere varıyor artık yavaş yavaş kestirmeye başlıyorum, arkadaşı öldürülmüş, tamam o bunu kullanıyor, peki ailesine ne demeli, ulan sen ne anlatıyorsun demiyor kocaman ogulları, in aşagı demiyor oglu çıkıp babamı ergenekon öldürdü demiyor, yıl oldu sanıkları içerde azmettirici olarak ta sen ne anlatıyorsun demiyor şaşılacak hadise.
mali ile 50 sarısın isimli yarısmada, yarışmacı kızın kendisine hakim olamayıp "siz bizi toptan götürürsünüz di mi memetali beyyy" demesi ve hani dil sürçmesi gibi anlaşılması muhtemel bu lastikli cümleyi, hemen söz bitiminde girilen gülme krizi ile taçlandırmış kızcagızın, "götür" derken ne kast ettigi belli olmuştur.18 yasında, tv karşısında kendisine sulanan bu çıtırlara allahtan korkmayan bir insanın bir şey yapmaması mümkün müdür? insan ancak allaha karşı sorumluluk tutar böyle kızı götürmemesi için, memet ali erbil neden ve ne sebeble bu kızları topunu götürmesindir.