otobüste hala karşılaştığım müzik kültürü olmayan, kılap müzik sevdalısı insan da olabilir; eskiyi bırakamamış ve telefon radyosu seven insanda olabilir.
çay olurdum; dem miktarının çay tadının güzelliğine oranı ilişkisi ile insanın olumlu özelliği ve insana sergilediğim tavır ilişkisi arasında benzerlik kurabiliriz. Ha bir de bekledikçe soğurum ben de.
üstünde düşünülmesinin insana fayda sağlamayacağı şeyler üzerine sözde entellektüellik adı altında düşünüp üstüne bi de bu bomboş konuları , zırvaladığı şeyleri kağıda döküp kitaplaştırmış ; toplumun asıl sorgulaması gereken şeyleri düşünmesini engellemiş , her konuda söyleyeceği bir sözü ve her sözü bomboş olan , popüler kültürün yozlaşmasını açıklarken kaynak gösterebileceğimiz , para aşığı yazarımız ; sermaye yazarı sıfatını ve edebiyatı , romanı , gerçek entellektüelliğin ne olduğunu bilen , kitap kültürü olan ; yaşar kemallerle , fakir baykurtlarla , aziz nesinlerle büyümüş insanların nefretini bu büyük özverisi ile haketmiştir .
b1 vitamini ve açlık grevinde su ,tuzlu su , şekerli su , bitki çayı , şeker kullanım miktarının yaşadığın gün sayısı + hücrenin korunmasına olan faydasını bilmeyen şahsiyetlerin "bu kadar süre nası aç kalıyo eheuhehe" tarzı yorumlarına maruz kaldığına her gün şahit olduktan sonra 3 gün önce 34 kilo kalmış bedenine gözlerimle tanık olduğum direnç abidesi kadın .
bugün ailesinden duyduğum kadarıyla tutuklu kaldığı 2 ay boyunca aynaya bakamamamış tahliye olunca bakabilmiş ve "yüzüme alışamadım bu ben miyim" diyerek zayıflığından kaynaklı şaşkınlık içinden kalması da gözlerimi dolduran güzel direnişçi .
sincan kadın kapalı hapishanesinden sevk edildiği numune hastanesi yoğun bakımı ve mahkum koğuşunda her gün her dakika gardiyanların açık tuttuğu ışıkla uyumak zorunda kaldığını, kardeşi beyza'nın şampuan jelatinlerinin yapışkanlarını bant haline getirip ışığı kesmek için poşet yapıştırmaya çalıştığını da tahliye kararı verilen mahkemede yaptığı "segbis" bağlantısı ile dile getirmiştir .
basın mensubu olarak katıldığım duruşmalarda da avukat savunmalarını dinledikçe deliye dönmüştüm. zira yalan bile söylemeyi beceremeyen bomba ile yakalanmış 1 iftiracının itirafları yüzünden onca ay hapiste kalmış bu insanlar. itirafçının ifadelerindeki çelişkiler güldürecek derecede bariz .
aynı davanın sanıkları semih özakça ve acun karadağ da beraat etmiş bu arada. adalet bakanlığı dava sürerken bütün mahkemelere "nuriye semih örgüt üyesidir" ibareleri içeren yazılar yollayıp içişleri bakanlığı terörist oldukları tescillenmişçesine kitapçıklar yayınlamıştı . acaba şimdi beraat edip suçsuzluğu hukuken kanıtlanan semih özakça dan özür dileyecek mi bu bakanlıklar ? diye sormaktan kendimi alıkoyamıyorum.