Iş sebebiyle seyahatlerim esnasında dikkatimi çeken durum. Özellikle Diyarbakır'dan sonra herhangi bir radar uygulaması hatta trafik polisi görüntüsü bile yoktur. Devletin bu bölgede harcanan kaçak elektriği, ülkenin batısından tahsil etmesine benzer bir korkaklık ve haksız durumdur.
Tahminim olası bir radar çevirmesi durumunda, vatandaşın göstereceği tepkiden devletin çekinmesi.
Yaşı büyük, sosyalist ağır abilerimiz bizlere zamanında anlatıklarının arasında şöyle bir tesbit var idi;
Kapitalizm, içine girmek istediği bir ideolojiye ve/veya ülkeye önce mc Donald's ve Coca Cola'yı gönderir. Bu ikisi adeta öncü kuvvet misali önce hedef ülkeye yerleşir ve sonrasında halk iyice alıştırılmış kıvama geldiğinde tam teçhizat o ülkeye yerleşir.
Bu Bim ve a101 marketlerini görünce, bu ideoloji geliyor aklıma. Mevcut muhafazakâr düzen galiba bir Akıncı birlik yada test mekanizması olarak bir bölgeye yada mahalleye, köye, kasabaya önce bir bim/a101 açıyor ve ortam yokluyor. Anadolu'yu gezin neredeyse her mahallede bunlardan var. Sektörü bilimsel olarak incelemek gerekirse adeta tez konusu bir durum.
Artık gözle görülür bir durumdur. Uludağ'da mhp ile ilgili herhangi bir eleştiri anında eksileniyor. Ekşi'de ise yazılan pkk aleyhinde bir yorum, eksilenmekle kalmıyor birde özelden gelen küfürler eşliğinde yorumlanıyor.
Genelde etrafımızda fazlaca duyduğumuz bir söylem. Herkes ingilizce konuşulanları anladığını söyler ama konuşmuyorum der.
Sebebi nedir sizce dostlar?
Ingilizce dersine resim hocasının girmesini? Yoksa eziklğe bulunan bir bahane mi?
Ingilizceyi anlayıpta konuşamadığından şikayet eden bir arkadaşım ile bir bara gittik. Yedik içtik ve bir ara yan masadan ingilizce konuşan birilerinin garsona dertlerini anlatmaya çalıştıklarını gördük. Arkadaşa dedim ki;
-galiba garson anlamıyor hadi gidip konuyu anlayalım ve garsona anlatalım.
Biraz tereddüt etti ama kalktık gittik adamların yanına ve adamlar makinalı tüfek gibi konuşarak birşeyler anlattılar. Arkadaş ok dedi ve garsona dönüp dedi ki;
-adamlar kalkacaklar hesap istiyorlar.
Garson tamam abi dedi ve gitti hesabı getirdi. Hesabı gören yabancılar gene bişeyler söylemeye başladılar. Hatta işin içine beden dili de girdi adamlar ayağa kalkıp yan masayı gösterip başka bişey anlatmaya çalışıyorlar. Konu barın ortak meselesi oldu artık ve uzaklardan bir masadan birisi kalktı geldi ve güzel bir ingilizcesi ile sorun ne diye adamlara sordu. Adamlar anlattılar bir sürü ve tercüman arkadaş ok dedikten sonra garsona döndü ve dedi ki;
-ortam güzel beğenmişler ve yan masalardan birinde de rakı görmüşler. Bira içmeye son verip rakı içmek istiyorlar. Bize yeniden servis açın. Biz hesap istemedik ki, bunu hangi salak uydurdu?
Biz arkadaş ile o an yere baktık ama her zamanki gibi yarılmadı ki içine girelim. Götümüze baka baka yerimize geçtik. Garsonun bize uzaktan bakışından ürkerek hesabı istedik ve mekandan adeta kaçtık. Dışarda arkadaşa sordum.
-hani ulan sen ingilizce anlıyordun, nasıl tercüme lan bu?
Arkadaş da gayet sakin dedi ki;
-valla bunların şivesi farklıydı, sanki ingiliz köylüleriydi. Yoksa ben anlıyorum ama konuşmuyorum.
Allah aşkına neyin peşindesiniz eyy sözlük yetkilileri. Bu mudur sizin kalite ve bilgi anlayışınız.
Sizin moderatör olduğunuz bir sözlükte bir harf ile katkı sağlayan birisi olduğum için utanıyorum inanın. Ama bir yetkili olarak sizin ne utancınızı nede kalitenizi göremiyorum.
Bir daha bu sözlüğe yazan olmak benim için en büyük utançtır.
Hepinize lanet olsun eyy Moderatörler.
Ne Çevrenizde nede ayna karşısında kendinize insan olduğunuzu söylemeyin. Sizler para kölesi olmuş ve kişiliği satılık olan zavallılarsınız sadece.
Ilk 2 sayfadan açılan başlıklar arasından bazı seçmeler.
Sağlık Bakanı müezzinoğlu, bugün Edirne'de ilahiyat Fakültesi ek binası açılışını yapacağı esnada, esnaf olduğu belirlenen bir vatandaş mağdur olduğunu bağırarak, elinde bir pet şişe benzinle ortaya çıkar ve kendini yakacağını söyler.
Korumalar, görevliler halk önce şaşırır sonra adamı iknaya çalışırlar ve ederlerdi. Bakan adamı yanına çağırır protokole oturur adamla konuşur. Sonrasında bakan adamla birlikte Besmele eşliğinde bina açılışını yapar.
Evinden Kendisini yakmak niyeti ile çıkan adam, sonrasında evine bir bina açılışı yapmış olarak döner.
Haber aynen bu şekilde
~~
Bitlis Valisi Orhan Öztürk, Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı'na katılmak için ödedikleri 50 bin TL'yi tazminatıyla birlikte geri almak için girişimde bulunduklarını söyledi
Bitlis Valisi Orhan Öztürk, buyıl 19uncusu düzenlenen Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarının (EMITT) pavyon havasına dönüştürüldüğünü söyledi.
istanbul Beylikdüzünde 22-25 Ocak tarihlerinde düzenlenen 71 ülkeden 4 bin 500 firmanın katıldığı fuarda stand açan Bitlis Valiliği tanıtım yapamadıkları gerekçesiyle tepki gösterdi.
~~
Bence şair burada şunu anlatmak istemiş;
Ulan o kadar müzik oldu oyun havası çaldı, bir allahın kuluda sayın valim buyrun ikide siz dönün deyip ortaya kaldırmadı.
Dansöz oynatan stand lar oldu da, bir tanesi de allah için şurada Bitlis Valisi var o tarafa gerdan kırayım demedi.
Candır, güzel olandır. Yukarı batı da öğretendir.
Bildiğin duyduğun bir sürü güzel harfleri kelimeleri derliyor yanyana getirip bir kitap yazıyorsun. .sonra bir bakıyorsun ki daha milyonlarca güzel harf kelime beni neden yazmadın diye içinde isyan ediyor, sığmıyor.
Eğer bir saatiniz var ise hiç düşündünüz mü o saatin bedeli tüm malvarlığınızın yüzde kaçına denk geliyor.
Tüm mal varlığının yarısına saat alan varmıdır? Yanıt çok basit yoktur tabiki.
Pekala tüm malvarlığının üçte birini, dörtte birini hatta onda birini saate gömen varmıdır? Yanıt gene Hayırrrrr degilmi.
Normalde insanlar aldıkları saatin tüm malvarlığı içinde çok önemli bir oran olmadığını bilirler. Çok zengin yada saat meraklısı olsan bile tüm malvarlığının önemli bir kısmı ile saat almasını.
Genelde insanların saatleri tüm malvarlıklarının onbinde biri hatta milyonda biri bile değildir yada hadi öyledir diyelim.
Şimdi 700,000 törkiş liraya bir saat alan birisinin sizce ne kadar malvarlığı vardır.
Ya bu adamın malvarlığı saat fiyatının yüzbin katı, yok o kadar malvarlığı yok ise o zaman bu saati ya çaldı yada birisi verdi.
Oldukça tuhafıma giden ama arkadaş olduğum bazı kadınlardan duyduğum itiraftır. ilk buluşmada kadınların özellikle üzerinde durdukları, erkek hakkında fikir sahibi olmalarına yarayan bir kriter imiş.