【apofatik ontoloji】
@friedrich marcus allofron    342 (çok gezmiş çok okumuş)
on birinci nesil silik 68 takipçi 1657.98 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    dasein ın her günkülüğü veya vasatilik

    1.
  1. Martin heidegger'in dasein'ın (dasein: burada insan varoluşu diyebiliriz) analitiğinde bahsettiği dasein niteliğidir.

    Bu her-günkülük veya vasatilik'in dasein'ın bir niteliği olmasının sebebi var-oluştur. Yani dasein, varoluş içindedir, daha doğru bir ifade ile var-oluşur. Bu var-oluş gereği; dasein her-zamanki dasein değil, her-günkü dasein'dır. Gayet kolau anlaşılabilir. Buna aynı zamanda vasatilik diyoruz.
    5 ...
  2. genitivus objectivus

    1.
  3. Latince "ismin -in hali" demektir. ismin -in hali; ev-in, kadeh-in, ben-im vb. Şekillerde genetif ya da sahiplik belirtir. Bu türkçede de böyledir Lakin genitivus objectivus, yani ismin -in hali, türkçede ismin hallerinden biri olarak sayılmaz, hal ekleri arasında değildir.

    Hint-avrupa dillerinde ise ismin hallerindendir.
    4 ...
  4. martin heidegger sözlüğü

    1.
  5. Bu başlıkta heidegger'in başta varlık ve zaman olmak üzere eserlerinde kullandığı kavram, deyiş ve en geniş anlamda kelimelerin tanımları yapılacaktır. Hemen tamamı yazılmadan mevcut olanlar yazılıp üzerine eklenecektir, ben gidene kadar. Malum heidegger kelimelerin çok-anlamlılıklarına vurgu yaparak terminolojide değişikliğe gider.

    Kendisinin (t)ürettiği şeylerin de varlığını düşünürsek onun üzerine en azından ufak çapta bir sözlük gereklidir. Zaten heidegger'in anlaşılması güç filozof olarak nitelendirilmesinin sebeplerinin başında onun terminolojisini tanımlama güçlüğü gelir.

    internette heidegger'in kullandığı kavramlara yüklediği anlamlar üzerine veya (t)ürettiği şeyler hakkında bilgilendirici ya da açıklayıcı yazı, site sayısı oldukça az. Olanlar da yalnızca bir makalenin, yazının içinde barındırıyor. Bu açıdan da oldukça gerekli ve -her ne değin saçma olsa da bu amaç- faydalı olacaktır.

    Burada sözlükte yer alacak kelimeler ve kelime grupları ya önceden entrysi girilmiş ama düzeltme gerektiğinden bu başlıkta serimlenecek ya da bakınızlar ile verilecek, kelimeye ve kelime gruplarının tanımlara veya üzerine açıklamalara ya da işaret ettiklerine bu bakınızlar ile yönlendirilecektir.

    Yakında sözlüğe veda edeceğimden son olarak -yalnızca sözlük çapında değil, tüm internet aleminde- önem arz edecek bu çalışmayı bırakacağım. Çok kapsamlı olmasa da temel kavramlar yer edinecek.

    Not: alfabetik ya da önemlilik olarak herhangi bir sıralama yoktur. Heidegger ile hiç tanışmamış değil, belli düzeyde ilgisi olanlar için faydalı olacaktır. Öteki türlü bir iddiam yok. Kafama göre yazdım. Herhangi bir telif hakkı talep etmiyorum, dileyen yazılanları alıp bir kitap oluşturabilir. Çok satacağından emin olabilirsiniz. Zaten idea yayınevinden heidegger sözlüğü adında bir kitap basılmış, oldukça faydasız ve heidegger'in kendisinden daha zor anlaşılıyor ama yine de iyi sattı. Her neyse.
    Buyrun başlayalım.

    --Sözlük---

    - aletheia: (bkz: aletheia/#32190677)

    - temporal belirlenim: heidegger'in ontolojik ödev olarak nitelendirdiği çalışma "varlığın temporalitesi üzerine çalışma"sını kapsayıcıdır. varlığın temporal belirleniminde "zaman"ın varlığın çeşitli sahalarını ayırt etmede bir ölçüt oluşundan yola çıkılmış, "zamansal" ifadesinin felsefi ve önfelsefi açıdan sahip olduğu anlamlar göz önünde buludurulmuştır.

    aslında zaman'ın bu ölçütlüğü bütün önceki ontolojilerde de geçerliydi. lakin zamana ilişkin, daha önce neden onun bir ölçüt olduğu ve onun neden böyle safiyane bir ontolojik kullanıma sahip olduğu sorgulanmamıştır. bu konuyla ilgili sorular sorulmasa da tüm ontolojilerde zaman hemen hemen belirleyicidir. kendiliğinden anlaşılır/kabul edilir halde tabii.

    işte yine zamansallık ifadesinin belli bir tür anlamlara sahip olmasından, varlığın asli anlam belirlenimine ve onun zamandan doğan karakter ve hallerine "varlığın temporal belirlenimi" adı verilir.

    heidegger varlık ve zamanda üzerinde ısrarla durduğu bu hususta bir şeyin altını çizer: "varlığın anlamına ilişkin sorunun zemini üzerinde, 'bütün ontolojilerin merkezi sorunsalının, doğru biçimde görülen ve doğru biçimde açığa kavuşturulan zaman fenomenine dayandığı ve bunun nasıl böyle olduğu' gösterilmek zorundadır."

    - zamansal ve zamansal olmayan varolan: varlığın çeşitli sahaları vardır ve bunları birbirlerinden ayırt etmede ontik ölçüt zamandır. henri bergson'un zaman anlayışı ile karıştırılmamalıdır. zira bergson zamansallık derken aslında mekanı kastetmektedir.

    zamansal varolanlar: doğada görülen olaylar ve tarihte yaşananlar olarak söylenebilir. burada zamansal varolanlar derken zaman içinde varolanlar gibi bir anlam çıkabilir lakin bu aynı şey değildir fakat tamamen farklı şey de değildir. ama bunu açıklamadan söyleyebilirim ki burada zamansal varolanların incelenmesinden öte zamanın ölçüt olarak kullanımının sabitliği işlenmektedir.

    zamansal olmayan varolanlar: öncelikle bunlar zamansal varolmayanlar değildir. bu çok farklı bir ifadedir. zamansal olmayandan kastımız rakamsal ve mekansal ilişkilerdir.

    ontolojik sorgulamanın tam burasında zamanın müstesna bir ölçüt olduğunu görmekteyiz. pek haklı olarak heidegger, bunu "varlık ve zaman" adlı eserinde belirtmektedir

    dasein ın önceliği: (bkz: heidegger için dasein ın önceliği/#30017238) not: buna ekleme yapılacaktır.

    onoma ve rhema: (bkz: onoma ve rhema/#32400964)

    pseudesthai: (bkz: pseudesthai/#32400875)

    eksistensiyal ve kategori olarak içinde var olma: (bkz: eksistensiyal ve kategori olarak içinde var olma/#32385122)

    kategoreisthai: (bkz: kategoreisthai/#32373067)

    Heidegger'e göre ontolojide çelişmezlik ilkesi: (bkz: çelişmezlik ilkesi ve ontoloji/#32140927)

    görüngü: (bkz: görüngü/#32140919)

    logos: antik yunancada “legein” fiili “söylemek” anlamına gelir. logos ise bu fiilden (legein) oluşturulmuş isimdir. kelimele anlam olarak “söz”dür. temel anlamı “söz” olan logos, ne yönden bir “söz” anlamı taşımaktadır? heidegger’in ifadesi ile “logos, platon ve aristoteles’te çok-anlamlıdır.” (varlık ve zaman, 33. sayfa)

    heidegger bu soruya cevap verirken aristoteles’ten bir hatırlatma yaparak “aristoteles nutkun (logos) bu işlevine ‘apophainesthai’ diyerek onu keskin bir biçimde dile getirmiştir.” (varlık ve zaman, 33. sayfa) gerçekten de aristoteles “metafizik”te logos’un işkevini apophainesthai olarak ifade etmiştir.

    apophainesthai, “apo-” ve “phainesthai” ögelerinden oluşan ve “sözü edileni sözü edilenin kendinden hareketle görünür kılmak” anlamına gelir. phainesthai “bir şeyi görünür kılmak” demektir ve apo- ise “hareketle, ondan hareketle” gibi bir anlam taşır. dolayısıyla logos, yani söz; bir şeyi kendisinden hareketle görünür kılan (apo-phainesthai) nutuk, sözdür.

    not: logos bundan başka, görünür kılan söz, açık hale getiren beyan gibi anlamlarından ötürü “akıl” anlamında da kullanılır ama biz fenomenoloji açısından logos’un apophainesthai işlevini ele alıyoruz.

    yukarıda açıklanan apophainesthai işlevine sahip logos, “apofantik nutuk” olarak ifade edilebilir. apophainesthai onun birincil işlevidir.

    Not: bu tanım bir bağlamda öteki bağlamını ilave edeceğim.

    phainomenon Ve fenomen: fenomenolojinin anlamını tefhim etmede sıra “phainomenon”dadır. fenomenoloji’nin diğer temel ögesi olan fenomen, yani phainomenon “phainesthai” fiilinden türetilmiştir. önceki bölümden (logos) hatırlanacağı üzere phainesthai, söz konusu olan şeyi görünür kılmak anlamına gelir. bu fiilden (phainesthai) türetilen phainomenon ise -basit bir biçimde- “kendini gösteren” demektir. fakat burada phainesthai fiilini daha yakından incelediğimizde, bahsi geçen fiilin kökü olan pha- (phos gibi) ışık, aydınlık anlamına gelir. en basit şekilde düşünüldüğünde ışık, içinde bir şeyin kendisini gösterdiği şeydir. dolayısıyla phainomenon (fenomen) yalnızca kendini gösteren değil, “kendini-kendinde-gösteren” anlamına gelir.

    burada fenomen, yani “kendini kendinde gösteren,” “görünüş” kelimesinden ayırt edilmelidir. fenomen bir kendini-gösterendir, görünüş ise bir şeyin ya da kendini-gösteren bir şeyin görünüşüdür.

    fenomenolojinin anlamı: (formal)
    logos ve phainomenon kavramlarını inceledikten sonra bu kavramlarla anlamının açıklanacabileceği “fenomenoloji”nin ne demek olduğunu şöyle ifade edebiliriz:

    artık fenomenoloji ifadesini antik yunanca olarak formüle edebiliriz. “legein ta phainomena,” yani “fenomenler üzerine konuşmak.” bu ifade fenomenolojinin antik yunanca formüle edilmiş halidir. fakat biz -bölüm 1, logos’tan- biliyoruz ki “legein” apophainesthai olarak legein demektir. çünkü logos’un birincil işlevi “bir şeyi o şeyden hareketle görünür kılmak” yani “apophainesthai”dir.

    bu ufak hatırlatmadan sonra “legein ta phainomena” ifadesinde, “legein” yerine “apophainesthai” yazabiliriz. böylece “apophainesthai ta phainomena” yani kendisini göstereni (phainomena) ondan hareketle (apo-) görünür kılma (phainesthai) ve yani “fenomenolojinin anlamı”na ulaşmış oluruz.

    bu şekilde de “fenomenolojik ontoloji” ifadesini meydana gelir.

    fenomen ve görümüm: (fark)
    (bkz: fenomen ve görünüm/#32103145)

    noein ve einai: (bkz: noein ve einai ilişkisi/#32140936)

    her günkülük Veya vasatilik: (bkz: dasein ın her günkülüğü veya vasatilik)

    Not: devamı gelecek, başlık doldurulacak. Heidegger hususuna hakim birileri devam ettirebilir artık.
    21 ...
  6. eleştirisi kendinden daha popüler olan şeyler

    1.
  7. Hakkında eleştiri yapmanın ve yapılan eleştirilerin kendisinden daha yaygın olan şeylerdir.

    Örnek:

    Kürk mantolu madonna adlı eserin popüler kültür malzemesi olmasından daha popüler olan şey "bu kitap popüler kültür malzemesi oldu iyice" eleştirisidir.

    Ya da kahve, kitap, kazak, kız dörtlüsünden daha popüler olanı bu dörtlüyü eleştirmektir.

    Örnekler çoğaltılabilir.

    Edit: Şekerparem (şekerpareden nefret ederim) zoraki başlık değil. Burada popülarite denilen şeyin tek taraflı bakış açısını eleştiriyoruz. Tabii kimlere sunuyoruz, orası başka.
    8 ...
  8. sözlüğün tuvaleti yok mu herkes sol tarafa sıçıyor

    1.
  9. Bir şikayet.
    Öncelikle Ağzımı bozduğum için affedin. Daha sonra eleştirdiğim şeyi yaptığım için kusura bakmayın.

    Sözlüğe bir tuvalet şart. Yoksa herkes ihtiyacı için sol frame'i kullanıyor.
    20 ...
  10. tatlış el kindi nin ontolojisi

    1.
  11. Ponçirik müslümanlar toplanın;
    kindî'nin temel eseri olan kitab fi'l felsefeti'l-ûla adlı kitapta bulabileceğimiz varlık anlayışıdır. buna ontoloji yerine metafizik diyen felsefe tarihcilerinin gerekçesi ise aristoteles'in metafik yorumudur. konu bu değil.

    kindi üzerinde aristoteles'in etkisinin oldukça rahat görüldüğünü söylebilsek de bu etki kindi'yi aristoteles'e bağımlı halde değildir. bir yerde kindî'nin bağımsızlık ilan ettiğini görebiliriz.

    kindî temele aldığı tanrı'nın varoluşu için onun tarafından sunulmuş birtakım argümanlar görürüz. bu argümanlardan birisi "nizam/ düzen delili", diğeri ise kozmolojik delilin islami versiyonu olan hudus delilidir.

    düzen delili oldukça kısa bir şekilde şudur: "evren birbirine uygun bir sebepler ve gayeler sistemi arz eder. böyle düzenli bir sistem ancak akıllı bir yaratıcının eseri olabilir. "

    benim ilgilendiğim ise kozmolojik delildir. bu delil ile yunan felsefesinden tamamen ayrılır. ona göre evrenin zorunlu olarak meydana getirilmiştir ve her meydana getirilenin bir meydana getirici olması gerekir. yaratıcı-yaratılan, birlik-çokluk, zıtlık-uyum gibi öğretiler üzerine inşa etmiştir delilini.

    fiilen var olan ve bütünü (evreni) oluşturan cisimler ona göre sonludurlar. bu sebeple sonlu olan bir şeyin yaratılmamış olamayacağını söyler. buradan bu cisimlerin sonsuz olan tanrı tarafından meydana getirildiği sonucunu çıkarır.

    belki de söyledikleri arasındaki en önemli olan şudur: varolanlar ancak ve ancak hareket ve zaman birbiriyle eşzamanlı oldukları takdirde var olabilir. evren sonlu olduğu için onlar da sonludur. diğer bir ifade ile varolanlar sürekli bir değişim halindedir. ve her değişim bir başlangıç ve bitiş noktası arz eder. dolayısıyla değişen şeyler sonsuz olamaz.

    zaman da -varolanların- hareket ölçüsü olduğuna göre, evrenden önce zamanın varlığını düşünmek çelişki arz eder.

    daha sonra tanrı hakkındaki bilgimiz için mutezile okulunu baz alır. burada önemli olan ise via negativa, yani tanrının yalnızca olumsuz bir tarzda tanımlanabileceğidir: tanrı şu değildir, bu değildir gibi.
    2 ...
  12. teolojik politik inceleme

    1.
  13. Nasıl yani başlığı açılmamış dediğim spinoza eseri. Değerli kardeşlerim, siz ne yapıyorsunuz ecem hotoğlu'nun bile kitabının başlığı açılmışken eski-yeni ahit'in teolojik ve politik serimlemesini yapan bu harikulade eserin başlığı neden açılmış değildir?

    Spinoza'nın bu eserde musa ve isa'dan nasıl bahsettiği, tanrının mitolojik ögelerle anlatımının sadece insanların anlayacağı dilden olduğu için vuku bulduğu ve daha birçok muazzam düşüncesi okunmalıdır.

    Sadece eski-yeni ahit boyutunda değil, tüm dinler boyutunda bir incelemedir.

    Bir dinin veya daha geniş anlamda tanrının teolojik bağlamda farklı politik bağlamda farklı olduğunu ileri sürer.

    Okuyun, hem ucuz da bir kitap.

    Bu kitabı ilk okuduğumda yarısına falan gelmiştim ki kapı çaldı. Babam gelmiş. Babam felsefeye olan ilgime karşı dururdu. Her neyse kitabın ne'den bahsettiğini sorması üzerine verdiğim cevap onu bile şaşırtmıştı. Sonra ponçirik kel kafasını sağa-sola salladı. O da okudu.

    Söylemeyi unuttum. Ayrıca spinoza bu kitapta bilgi türlerini de ele alır.
    3 ...
  14. peri physeos

    1.
  15. Ya da peri phuseos. Parmenides'in "doğa hakkında" adlı şiir kitabının eski yunancasıdır. Peri "üzerine, hakkında" demektir.

    Fakat burada bir hususu belirtmem gerek phuseos/physeos "açığa çıkan şeyler" demektir ama malum filozoflarımız bunu latinceye anlamını daraltarak "doğa" olarak çevirmiştir. O yüzden kitap;

    (bkz: doğa hakkında)
    2 ...
  16. felsefenin sonu ve düşünmenin görevi

    1.
  17. Martin heidegger'in ilk kaleme aldığı zamanlarda fransızcaya tercüme edilip başkası tarafından sunulan sonradan kendi adıyla bugünde olan yazısı.

    Yazının bu başlığı her ne değin okuyanu şaşırtsa da burada kastedilen felsefe ve düşünme mühimdir. Heidegger felsefenin gelenekten koparak düşünmek yerine metafizik yaptığını ve bilimler içerisinde çözünüp gittiğini, gideceğini söyler. Aynı şekilde onun düşünme dediği şey, aslında felsefenin kendisinden kopmamış kendisinin anlamını taşıyan hali.

    Peki neden felsefe kavramını tamir etmek yerine düşünme kelimesini seçmiştir? Buna "düşünmek ne demektir?" Kitabıyla ve "nedir bu felsefe" adlı eseriyle cevap verir aslında. Yine de ufak bir şey söylemek gerekirse, artık yaygın anlayışta felsefe kavramından anlaşılan şey onun gözünde onarılamaz durumdadır. Özellikle platon'dan sonra ortaçağ ve yeniçağda felsefenin felsefe olmayıp bir onto-teoloji (varlık-tanrı-bilim) haline geldiğini ve bugün dahi anti-teist ya da materyalistlerce dahi bu şekilde anlaşıldığını ifade eder. Bu yüzden daha asli ve daha doğru anlamında felsefe yerine "düşünme" kelimesini tercih eder. Zaten felsefe düşünceyi değil, düşünme felsefeyi kapsar.

    Bu makale aslında günümüzde felsefe ve bilim, felsefe vs din gibi mantığa aykırı kıyaslamaların da sebebini ortaya koyuyor. Bugün felsefeden insanlar olarak ne anladığımız hakikaten anlaşılmaz bir durumda. Bu yüzden düşünme kavramını ortaya koyduğumuzda düşünme vs bilim gibi bir kıyası kimse yapmayacaktır. Aslında bilimin ontolojik anlamda düşünmenin natural olan kısmıyla teyit veya yanlışlama mercii olduğunu varsayarsak zaten kökünden kazınmış olur saçma kıyaslar.

    Bu makaleyi internette "sosyolojimektebi" adından bir site yayımlamış lakin ben yine de zaman ve varlık üzerine'den kapsamlı okunmasını tavsiye ederim.

    Not: lütfen "felsefe biter mi, felsefenin sonu olmaz, düşünmektir" vb. itirazlarla gelmeyin, zira bu gibi yorumlar yapacaksanız yazılanı ve yazıyı anlamamışsınız demektir. Ve kesinlikle herkesin anlayabileceği bir şey, gereken tek şey bir yandan düşünerek okumak.
    2 ...
  18. kültür ve değer

    1.
  19. Wittgenstein'ın -kesinlik üstüne Adlı eseri gibi- yine kendisinden sonra notlarından derlenerek oluşturulmuş, diğer eserlere nazaran konuları daha genel anlamda ele aldığı; sanattan felsefeye, değer kültür ilişkisi ve irdelemesine dayanan okuması tatlı bir eseri.

    Şahsımca bahsi geçen bu kitap hakkında söylenmesi gerekenlerin başında şu gelir: bu eser çoklarınca Wittgenstein üzerine yan okuma yapmak için tercih edilir. Lakin aslında malum kitap Wittgenstein'ın iki açıdan da felsefesini tasavvur etmede oldukça gereklidir.

    Wittgenstein'ın farklı ve klasik olandan uzak tarzıyla kültüre ve değere onun açısından bakmak için okunmasında fayda var.

    Bunun dışında kişisel fikrimce tractatus, bu kitaptan daha önce değil de kesinlik üstüne adlı eseriyle birlikte (zaten birlikte satılıyor) okunduktan sonra ele alınmalı.
    2 ...
  20. kesinlik üstüne

    1.
  21. Genelde Wittgenstein'ın bir diğer eseri olan "kültür ve değer" kitabı ile birlikte satılan eseri. ilginç olan şu ki bu eser Wittgenstein'ın en önemli eserlerinden birisi olmasına karşın kendisi tarafından kitap haline getirilmemiş ya da basılmamıştır. Genel anlamda eseri teşkil eden Wittgenstein'ın notlarıdır.

    Bu notlar aslında bir kitap oluşturmaya yetmese de ölümünden sonra manevi mirasçıları olarak nitelenen iki kişi tarafından derlenerek "kitap formuna" sokulmuştur.

    Kitap -isminden de pekala anlaşılacağı üzere- "kesinlik" kavramı etrafında şekillenmiştir. Bilmenin imkan ve bilinenin kesinliği, inanç ile farkı ve inancın, şüphenin kesinlik değeri üzerine Wittgenstein'ın notlarını sunuyor.

    Kitabı geçen yıllarda iki kez okuma fırsatı buldum. Kişisel düşünceme göre Wittgenstein'ın ele aldığı şeyi irdeleme yolları diğer eserlerinde olduğundan çok daha samimi ve hatası-doğrusuyla ortada. Lakin -kişisel yorumum olduğunu hatırlatarak- Wittgenstein'ın olgu-tasarım bağlamında dili yerleştirdiği yeri dereceli olarak doğru bulmuyorum.

    Hepsinden öte felsefe ile ilgilenen birisi veya inanç, bilgi, şüphe kavramlarının tasavvurunda bir yerlere gelmek isteyen kişilerin okumasını özellikle tavsiye ederim.
    2 ...
  22. hermes kriophoros

    1.
  23. "Koç getiren hermes" anlamına gelir, zeus'un ulağı olan hermes'in ünvanlarından birisidir.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1055106/+

    Hermes -bakın, çok enteresan- çocuklarını zeus'a kurban etmek üzere olan bir anneye bir koç getirir. Böylece hermes'in bir ünvanı kriophoros yani koç getiren olur -ki bu ünvanın hikayesi bilindiği üzere bir sürü dinin "koç getirme" ve kurban hikayesidir.
    7 ...
  24. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük