Bakın 2 ay öncesi istanbulda öldürülen öğretmen arkadaşımız için öğretmenler türkiye’nin dört bir yanında iş bırakma eylemine gitti. Ben bizzat meclis bahçesinde bağırıyordum. Belki de ilk kez bu kadar öğretmen bir araya toplanmıştı. Ama kimsenin derdi öğretmene şiddet değildi. Bu kadar örgütlenmemizin sebebi (birbirimize söyleyemesek de) bir göçmen öğrenci tarafından bir öğretmenin öldürülmesi idi. Yani tabandan yukarıya herkes çok muzdarip göçmenlerden. Herkes patlamaya hazır bomba gibi bekliyor. Sonumuz hayrolsun.
Babamdır. Ne güzel adammış. Okulda dinci bize sureleri ezberletirdi. Babam evde türkçesini ezberletirdi. Türkçesini bilmezseniz bir anlamı yok derdi. Sayelerinde bu toplumda felsefeci oldum. Zor tabi.
insana kendini kötü ve fasfakir hissettiren radyo bülteni. Ben çocuğun birini bacağımdan resmen silkeleyerek eve bırakıp diğerinin arabaya atıp g.tümden ter damlayarak son hız okula bırakıp, ordan işe tam geçerken bu kar kalınlığı bülteni seslenmeye başlıyor radyoda. Yok uludağda şu kadar, erciyeste bu kadar. Allah başka dert vermesin.
Çok sarhoşum şu an sözlük. Yine yazayım bir şeyler. Neredeyse 12 yıl önce burada yazdığım entrylere baktım bugün. Bi de şimdiye. Sahi diyorum… yaşadım mı ben bunları? Çıldırmadan nasıl geldim? Ya da çıldırdım belki…
iki aşımı da yaptırdığım için semptom yok diyo hiç. Eee benim dayım da yaptırdı iki aşısını ama oldukça ağır atlatıyor. Aşı olmadan önce de bi sürü hafif atlatan vardı. Bakın aşı karşıtı değilim ama aşıya güvenmiyorum. Çıkıp çıkıp aşı yaptırın diyenlere de deli oluyorum.
Kuaförler de aynını söyler. Bir öğretmen başka bir öğretmeni yererek “ kim anlattı bu konuyu size?” Der. Bir doktor başka bir doktorun verdiği tedaviyi beğenmez. Müteahhit başkasının yaptığı binayı beğenmez. Biz buna kısaca “ego” deriz.
Babama kızdığım zamanların hemen arkasından acıma duygusu gelir ve onun çocukluğunu düşünürüm. Sonra derim ki adam yine de iyi yetiştirmiş kendini. Tenefüs aralarında bile koşarak eve gider çiftçi babasına yardım edermiş. 1 dk geç gelse babasından dayak yer salya sümük derse geçermiş. Bi de derse geç kaldığından öğretmeninden dayak yermiş. Erken yaşta annesini kaybetmiş bir de üvey anne zulmü görmüş. Adam askerden gelip evlenmiş, annemin önünde bi gün yine dayak yemiş dedemden bilmem ne sebeple. Şimdi ben bu adamdan nasıl sevgisini bana göstermesini bekleyebilirim ki. Onlara kızmadan önce geçmişlerine bakın. Kimse anne babasını seçmedi, onlar da. Unutmayın!
Sarp apak dışında güzel filmdi. Sarp apak gülse birsel dizilerindeki züppe karakterlerle öylesine bütünleşti ki adam tüm diğer rollerde sırıtıyor. Olmuyor yani bi böyle.
Bu günlerde kendimi kitaplara çok veremediğimden midir bilmem ama çok sevemedim. Favorim hala puslu kıtalar atlasıdır. Bir de bu adamın maymunlarla bir derdi var ama ne. Metafor üstadı abimizin maymunla ne anlatmak istediğini düşünmekteyim. Bilen varsa yeşillendirsin.
Entelektüellerin recep ivedik i yaftası yapıştırılmış film. Ben çok güldüm valla ivedik mivedik.
--spoiler--
“Sik beni” sahnesinde çenem ağrıdı gülmekten
--spoiler--
Yasak ilan ediliyor. Millet deli gibi dışarda alışverişte. O ara bizim sitenin whatsapp grubuna bir mesaj geliyor. Diyor ki, komşularımız panik yapmayın, ihtiyaçlarınızı kapıya yazıp kapınıza asın, yarın sabah apartman görevlisi alacak diyor. Görevlimiz 60 yaşına yakın. Yani diyor ki biz ölmeyelim o ölsün. Ve ben de dahil hiçbir allah ın kulu çıkıp demiyor ki; “alnına koduğumun salağı, s.kik herif. 2 günde ölmeyiz bu ne bencillik. Çık kendi ekmeğini, suyunu kendin al çok istiyorsan” işte kapitalizm de tam olarak bu oluyor.