(bkz: siyasetin gözü kör etmesi)
ülke kanını, canını feda ederek bize emanet edenlerden mirastır, onu yaşatacak ve yükseltecek ise bizleriz.
ülke kimsenin malı değildir ve ne bugün ne de yarın kimsenin malı olmayacaktır.
istanbul, en sevdiğinle sadece yemek, içmek, eğlenmek, gezmek için gidip kısa sürede bu olayları gerçekleştirip döndükten sonra o anlara güzel bir fon oluşturduğu için sevilebilir.
en sevdiğini en güzel görmenin bir sonucudur ki türkiye' nin ve dünyanın en güzeli annelerdir.
o hep en güzeldir, o hep özendiğindir, o gözlerini kamıştırandır.
güzelliğin geçici olmasının tek istisnasıdır.
ki sen üniversiteli olmasan hayatı sınav yapmış bu ülkede ne yapardın ey üniversiteli!
öyle bir kayıp olurdu ki bu senin için ne yapacağını bilemeyip normal, insan gibi yaşayabilirdin bi de mazallah.
yaşanmış bir örneği verilecek olursa;
akrabamın böyle bir platoniyle başlayıp karşılıklı duygularını açıp evlenmesiyle sonuçlanmış, bir minik oğlan çocuğu ile süslenmiş evliliklerinin vesilesidir.
bunu baz alıp her gördüğünüze platoniyle evlenecek miyiz diye bakılmaması da tavsiye edilir *
tecrübe yaşanarak kazanılır diyerek yaşarsın,
öyle bir tecrübedir ki bu yaşadığın yeniden aşık olmaktan korkarsın.
diğer taraftan ilk aşk tecrübesiz, saf ve iyi niyetli bünyelerin akıllanmasının dayanağıdır.
bu tecrübenin en keyifli yanı ise artık nasıl birini istemediğini sana öğretmiş olmasıdır.
ayrılığın üzerinden iki koca yıl geçse de hala taptazeyse acınız ve her düşündüğünüzde içinizden deli gibi ağlamak geliyorsa...siz ona hastasınız
da yoktur çaresi!
üzerindeki beyaz önlük ile her gün dolaşmak zorunda olan ve o giydiği önlüğe sizin kattığınız anlamları katmadığı için çok da önemsemeyip şenliğe katılım göstermiş kişiliktir. ayrıca atsan, bıraksan, katlasan olmaz bir şeydir; bembeyazdır! napsın diye bir dk. serinleme süresi verilmelidir.
ve evet kısacası şenliktir, renk katmış bile olabilir ve katmıştır ki üzerine başlık açma zahmetine bile katlanılmıştır.
hele ki 10 yaşınıza kadar mavi gözlü, pamuk babaneniz en yakın arkadaşınız olmuş ve 10 yaşınızda onunla yeniden oynayamayacağınız kadar buralardan göçmüşse onu her hatırladığınızda o mavi gözlerindeki gülümsemeyi ve elinizi sıkıca tutan pamuk ellerini yeniden özlersiniz.
hep özlemle andığınız ve anacağınız melek babaannenizdir o sizin..
kalp mi mantık mı deyip mantığı tercih edenlerin ve tüm duyguları ona sevgi dese de ayrılığı tercih edenlerin yaşadığı durumdur.
Çok sevmek bazen hiç anlamdır.
canını deli gibi yakan bir bencile verdiğin en güzel yıllar hayat bilançonun en büyük zararıdır.
ayrılık sonrası yaşadığın kabus gibi günler ileride doğruyu bulduğun gün yaşayacağın mutlu günlerin bedelidir.
sana hayat önce zoru ve kötüyü sunmuştur; adam gibi acı çekmiş, katlanmayı, sabretmeyi, umut etmeyi ve sonunda ağzının payını alarak hayal kırıklığını yıllarca yaşamayı öğrenmişsindir de aslında. şimdi sabretmeyi öğreten hayat yeni bir seviyeye yükseltmiştir seni daha net, daha açık görebilmeyi bildiğin, kolay inanmalardan vazgeçtiğin bu dönemde yine öğrendiğin sabrı sergileyerek doğruyu bekleyeceksindir.
denildiği gibi yeni, öylesine, saçma başlangıçlar yapıp bu acının üstünü kapatmak hatadır. acını iliklerine kadar yaşamalısındır ki ileride üstü aralandığında yeniden başa dönmeyesin..
sen hakettiğin hayatı hakettiğini verecek biriyle yaşayacaksındır. sadece bunun için kendini hazır hissetmelisindir, başkasının hayatını mahfederek toparlanmaya çalışmak yeni bir hayatın da içine etmek demektir! bunu yapmadan da kendi kabuğundan sıyrılmayı deneyeceksindir ve inan gün ( bir hafta, aylar ya da yıllar sonra) gelip aynaya baktığında eski sen gibi olmasa da olgunlaşmış sen ile yeniden başbaşa kalınca tüm bu olumsuzlukların bile seni bitiremediğini ve ne kadar güçlü olduğunu anlayacaksındır.
mutluluk değerini bilenindir.
emek hakeden içindir.
kimse değişmez, değişmeyecektir. onun değişmesini beklemek yerine seni mutlu edecek günleri beklemek daha rasyoneldir.
ve kimse deli gibi kapılsa da kimseye kendinden fazla değer vermemelidir.
bu yazdıklarım benim aldığım derstir. yaşayarak öğrenmek istemeyenler için de birer tavsiye...
nice mantıklı günlere...
tek isteğim.... diyerek bıraktığımız boşluklar ya boşluğu dolduran gerçekleştiğinde ya da ümidi kesip yeni isteklerle ikame edildiğinde değişiyor.
hiç kimsenin sadece tek bir isteğinin olduğu görülmemiş olmasına rağmen alışılagelmiş bir başlangıç tarzıdır bu cümle girişi.
evet
benim tek isteğim hedeflediğim yere ulaşmak ( şuan için) ama eminim ona ulaştıktan sonraki tek isteğim hedefleyeceğim yeni hedeflere ulaşmak olacak ve bu süreç hep güncellenerek devam edecek...
çünkü bu dünya, bitmeyen istekler dünyası kısaca...
eşitliktir... ( her şey eskiye dönmüştür, yolda çift görmekten sıkım sıkım sıkılan teklerin yüzü gülmüştür, bunlar doğal insani tepkilerdir, sevgililer günü kutlanacak gün geldiğinde düşünülecek şeylerin şu yazılanlardan farklı olacağı gerçeği de kabul edilmektedir) **
ben sen olmadan da mutluydum...
ileride bu yazdıklarımı oku diye buraya da not düşüyorum; sonra yok ben seni mutlu ettim, yok ben yokken sen ne haldeydin falan sakın duymayayım hı! aklını başına devşir; gelince görüşürüz.
bir gün öncesinden başalanan kutlamalarda ilk kutlayan kişi olmak isteyen arkadaşlarınız,
sabahın başlangıç saatlerinde eski sevgilinizden gelen doğum günü mesajınız,
çalan telefonlar, gelen mailler, msjlar,
iş yerinde arkadaşlarınızca düzenlenen süpriz doğum günü etkinliği,
akşam yemeğine çıkaran eşsiz aileniz,
yemek sonrası sizi alışverişe çıkarıp istediğinizi alan anneniz,
kardeşlerinizin düşünüp aldığı mükemmel hediyeniz,
ailece kestiğiniz ve keserken en olmasını istediğiniz dilekleriniz,
bir yaş daha alan ancak hiç o yaşta hissetmeyen siz
doğum gününde pek bir keyiflenirsiniz....
yine ne kadar şanslı olduğunuzu ve değerini bilmeniz gerektiğini düşünür, yaş almaya devam edersiniz.
eski sevgiliden gelen soğuk doğum günü mesajına nasıl bu kadar mutlu olunabildiğimi sorgulamakla meşgul olacağıma, hazırlandığım sınavla ilgilenmemin marjinal faydasının bin kat fazla olacağını biliyorum ancak sanırım sorgulama sürecimi sonlandıramıyorum.
meali: o herkesten yakın olan sevgili size öyle şeyler yaşatıp sizi zorlamıştır ki artık herkesten mesafeli olması gerektiğini sonunda anlamasını sağlamışsınızdır.
Bu gece canım yalnız kalmak istiyor
Herkesden uzak her sözden gözden uzak
Bu gece canım sensiz kalmak istiyor
Hiç birşey konuşmadan insandan dosttan uzak
Böyle değildim sensizliği bilmeden
Bu garip huylar senden yadigar
Ne varsa gönlümde sen aldın götürdün yar
Bu hüzün bana senden yadigar
içimde ağlayan bir çocuk bıraktın yar
Bu acı bana senden yadigar