Kardeşim sana hayatın özetini söyleyeyim, 21 yaşındayım ve bir çok defa hayattan ümidimi kestim. Hayatımın en kötü günü dediğim günlerin hep daha kötülerini gördüm. Ve biliyorum gene göreceğim. Ama noluyor biliyor musun, artık anlıyorum. Hayat bu iyi yada kötü yaşıyoruz be. En azından yaşıyoruz. Bir ümit var oluyor yaşadıkça her şeyin düzeleceğine dair. Zaten yaşamak da ümitten başka bir şey değildir.
Yıllar önce girdiğim bir entry'i, öylece bir başlıkta gezinirken gördüm. Hatta ne güzel bir entry bu kim yazdı acaba dedim. Yazarına baktım ki ne göreyim. Yıllar önce kendim yazmışım. Sonradan hatırladım ne zaman yazdığımı. insan bir hayli değişiyor vesselam.
Değişim kendi kendini yabancılaştırıyor insana. Yabancılaşmak çok garip bir kavram. Belki de modern dünyanın yan etkilerinden biri. Sahi acaba ortaçağ'da bir kont'un akşam evine gidip, sosyal, kültürel, teknolojik gelişmelerin kendini yabancılaştırdığını düşündüğü olmuş mudur? Bundan beş sene önce yaz aylarında arkadaşlarım şu anda ne yapıyor diye düşünürken, ve tatil biter bitmez yazın neler yaptıklarımızı konuşurken. Şimdi anlık olarak konuşabiliyoruz, canımız sıkılınca uçağa atlayıp buluşabiliyoruz. Acaba on sene önce var olmayan akıllı telefonlarımızın hepsi bir anda çalışmasa yaşam nasıl devam eder, kaos oluşur mu? Düşününce çok mu güzel şeyler bunlar?
als hastalarına bağış toplamak amacıyla yapılan eğlenceli bir duyarlılık projesi. bill gates, mark zuckerberg, jimmy fallon, justin timberlake, triple h, dwayne johnson gibi birçok tanıdık isim destekliyor. biri sana ice bucket challenge yolladıysa 24 saat içinde başından aşağı buzlu su döküyorsun ya da 100 dolar bağış yapıyorsun. eğer başından aşağı suyu dökersen 3 kişiye challenge yollama hakkın oluyor.
türk kızının icat ettiği yüzyılın en büyük yalanlarından biridir, o kitap okuyan sıfatının yanına Adonis'i olan, zengin olan, yakısıklı olan gibi bir ton sıfat eklenmektedir.
Kaşarlaşmış her yazar gibi soluğu sözcü'de alacaktır. Karakter sıkıntısı yaşıyorsa Zaman'da bile yazabilir. Küçük kemalist beyinleri zaman gazetesi abonesi olurken görmek en acıklı dram filminden daha çok ağlatacaktır.
Edit: Ben demiştim.
Olmadık bir şekilde dinleriz bu şarkıları. Bizi alır çok uzaklara götürür. Sanki yıllardır dinliyormuşuz gibi. Tekrar tekrar tekrar replay butonu kırılacak gibi olur. Şarj biter, bizim dilimizde hala o şarkı. Ümidi, korkuyu, acıyı, umudu aynı anda hissettirir. Omuzumuzda bir el hissetmiş gibi oluruz, tüylerimiz diken diken olur. Haykırmak isteriz, yıllarca farklı hesaplar yüzünden içimize attıklarımız şeyleri. Garip. Herkesin yaşadığı hayat işte.
elektronik cihazlar, kuruyemiş, altına kaçıran ufak veledler, kıllı ve göbekli 65 yaş üstü amcalar, cami' de mihrap' ta yıkılmış olmasına rağmen hala penelope cruz edasıyla hareketlere sahip olan yaşlı teyzeler, havuz başına getirilmeyecekler arasında ilk sıraları işgal ediyor.
Oh ma douce souffrance,
Ah benim tatlı ızdırabım ,
Pourquoi s'acharner tu recommences
Karşı koymanın bir anlamı yok, tekrar başlıyorsun
Je ne suis qu'un être sans importance
Ben anlamsız bir varlıktan farksızım
Sans lui je suis un peu paro
Onsuzken ben biraz sorunlu biriyim
Je déambule seule dans le metro
Metroda yalnız ve amaçsız dolaşıyorum
Une dernière danse
Son bir dans
Pour oublier ma peine immense
Büyük ızdırabımı unutmak için
Je veux m'enfuir, que tout recommence
Kaçmak istiyorum, her şey yeniden başlasın diye
Oh ma douce souffrance
Ah benim tatlı ızdırabım
Je remue le ciel, le jour, la nuit
Gökyüzünde gece gündüz dolaşıyorum
Je danse avec le vent, la pluie
Rüzgarla yağmurla dans ediyorum
Un peu d'amour, un brin de miel
Biraz aşk bir parça bal
Et je danse, danse, danse, danse, danse, danse
Ve ben , dans , dans , dans , dans ediyorum
Et dans le bruit, je cours et j'ai peur
Ve gürültünün içinde koşuyorum ve korkuyorum
Est-ce mon tour?
Benim sıram mı?
Vient la douleur
işte acı geliyor
Dans tout Paris, je mabandonne
Tüm Paris'in içine kendimi terk ediyorum
Et je m'envole, vole, vole, vole, vole
Ve uç, uç, uçuyorum
Que despérance
Sadece umutla
Sur ce chemin en ton absence
Bu yolda senin yokluğunda
J'ai beau trimer, sans toi ma vie n'est qu'un décor qui brille, vide de sens
Kendimi zorlamama rağmen, sensiz hayatım anlamca içi boş, parlayan bir dekordan başka bir şey değil
Je remue le ciel, le jour, la nuit
Gökyüzünde gece gündüz dolaşıyorum
Je danse avec le vent, la pluie
Rüzgarla yağmurla dans ediyorum
Un peu d'amour, un brin de miel
Biraz aşk bir parça bal
Et je danse, danse, danse, danse, danse, danse
Ve ben , dans , dans , dans , dans , dans dans ediyorum
Et dans le bruit, je cours et j'ai peur
Ve gürültünün içinde koşuyorum ve korkuyorum
Est-ce mon tour?
Benim sıram mı?
Vient la douleur
işte acı geliyor
Dans tout Paris, je mabandonne
Tüm Paris'in içine kendimi terk ediyorum
Et je m'envole, vole, vole, vole, vole
Ve uzaklara ben, uç, uç, uçuyorum
Dans cette douce souffrance.
Bu tatlı ızdırap içinde
Dont j'ai payé toutes les offenses
Ki tüm bedelini ödediğim
Ecoute comme mon cur est immense
Dinle kalbim ne kadar büyük
Je suis une enfant du monde
Ben bir dünya çocuğuyum
Je remue le ciel, le jour, la nuit
Gökyüzünde gece gündüz dolaşıyorum
Je danse avec le vent, la pluie
Rüzgarla yağmurla dans ediyorum
Un peu d'amour, un brin de miel
Biraz aşk bir parça bal
Et je danse, danse, danse, danse, danse, danse
Ve ben , dans , dans , dans , dans , dans dans ediyorum
Et dans le bruit, je cours et j'ai peur
Ve gürültünün içinde koşuyorum ve korkuyorum
Est-ce mon tour?
Benim sıram mı?
Vient la douleur
işte acı geliyor
Dans tout Paris, je mabandonne
Tüm Paris'in içine kendimi terk ediyorum
Et je m'envole, vole, vole, vole, vole
Ve uç, uç, uçuyorum